Görüş Bildir

depresyon Haberleri

depresyon ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. depresyon ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Nostradamus’un 2025 Yılına Dair 11 Kehaneti
Antik Roma’da, kahinler kuşların uçuşlarına bakarak gelecek hakkında tahminlerde bulunurmuş. Buna augur (çoğul augures) deniliyormuş. Çağlar boyu her dönemde augures görüldü ve halen de ortalıkta dolaşıyor. En meşhuru ise, 16. Yüzyılda Medici ailesinin de desteğini almış olan Michel de Nostradamus’dir. Her yıl birileri, Nostradamus’un The Prophecies kitabından nazım ifadeleri yorumlayarak popüler olaylar için örtüştürüyor. Öyle ki şimdiye kadar 6500 kehanetin kitapta yer aldığına dair pek çok yorum yapıldı. Kehanetlerin bazıları: Fransız Devrimi, her iki dünya savaşı, aya iniş... Her kehanete inanmak için gereken saflık seviyesi değişse de bazıları inkar edilemez bir şekilde ilgi çekicidir. Louis Pasteur'un bilimsel atılımlarını tahmin ettiğine inanılan augur metinleri bulunması gibi. Hatta yorumlayıcılar, Hitler’in yükselişi, 11 Eylül saldırılarına dair de Nostradamus’un kitabında izler buldular. Peki, Donald Trump’ın ikinci kere seçilmesine dair kehanetler var mı? Yazının sonunda ona da değineceğim. Nostradamus’un 2025 yılı kehanetlerine dair bir tespitler yapmak, onun mistik ve belirsiz dörtlüklerinin modern çağın zorluklarına nasıl uyarlanabileceğini düşünüp zihinde tartmakla başlar. Onun sembolik ve karmaşık üslubuna biraz aşina olmak lazım. 2025 yılı için de onun tarzını koruyarak birtakım temalar üzerine tahminlerde bulunmak ilgi çekici olabilir. Hele bu tahminleri gelenek haline gelmiş olan The Economist dergisinden önce yapmak ayrı bir lüks olacak.İşte Nostradamus’un 2025 yılına yönelik on kehaneti:
Günlük Hayatta Beynimizi Öldüren 9 Gerçek
Günlük yaşamımızda gerçekleşen her olaydan biz farkında olmasakta beynimiz etkilenir. Yediğimiz gıdalardan, yılların verdiği kötü alışkanlıklardan, beynimizi kullanmak zorunda olduğumuz güçten.. Tüm bu etkileşimler zekamızın artmasına ya da bazen azalmasına sebep olur. Zihinsel gücün gelişiminde çok önemli rol oynayan ama bizim fazla önemsemediğimiz bu alışkanlıklar veya olaylar bizim beyin hücrelerimizin ölmesine veya zihinsel durgunluk diye adlandırdığımız ama halk arasında düşük zeka olarak adlandırdığımız olaya sebep olur. Bu alışkanlıklardan kurtularak ve uzak durarak en önemli organımızı kurtarabiliriz.
Gebelik Depresyonunun Nedenleri
Hamilelikte kadınların çok sık karşılaştığı uyku bozukluklarını ve depresif ruh halini gözardı etmemek gerekir. Kişinin kendisini iki haftadan daha uzun bir süre üzgün, mutsuz ve umutsuz hissetmesi depresyon olarak tanımlanabilir. Bu duygu durum hali kısa bir zaman içinde geçebileceği gibi uzun da sürebilir. Hamilelikte ve sonrasında pek çok kadında oluşan duygusal ve vücutsal değişimler, depresyon belirtileri ile benzerlik gösterdiği için bu süreçte kişinin depresyona girdiğini anlaması son derece güçtür. Yorgunluk, uyku problemleri, kilo değişimleri, duygusal dalgalanmalar hamilelik dönemi ve sonrasında gözlemlenebilen değişimlerdir. Bu belirtiler hamileliğin normal seyri olabileceği gibi depresyon belirtileri de olabilir. Aşırı uyuma isteği veya uyuyamama. Gereğinden fazla yemek yeme isteği veya asla yemek istememek gibi beslenme düzensizlikleri. Gebeliğin özelikle ilk 3 ayında ruh halinizin dalgalanma göstermesi normal karşılanabilir. Ancak bu durum yaşam kalitenizi alt üst ediyor ve uzun süredir geçmiyorsa depresif bir belirti olarak görülebilir. Hamilelikte ...haber kaynağı: 724saglik.org/gebelik
Bilinçaltımız Hastalıklara Yol Açabilir mi?
Hastalıklarımızın sebeplerinin sadece fiziksel olmadığını, duygusal çatışmalarımızın da hasta olmamızda büyük bir etken olduğu bilinen bir gerçek. Ruhsal Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal duygusal çatışmalarımızn hastalık sebebi olduğunu belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli. Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor. Son zamanlarda hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” önerisini sık sık duymaya başladık. Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor. Öfke en önemli etken Ayrıca öfkenin hasta olmamızla ilgili çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Gülnur Ünal Şunları söylüyor: “Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor. Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor. Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.” www.unimetre.com Ayrıca kimi duygu ve düşüncelerin vücudun belirli yerlerinde rahatsızlıkara yol açabileceğini söyleyen Gülnur Ünal, bunları şu şekilde sıralıyor; •Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku. • Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak • Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet. • Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış. • Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak. • Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk. • Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek • Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.” • Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek. • Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek. • Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı. • Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama. • Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek. • Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?” • Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak. • Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe: • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı. • Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma • Boyun, omuz ağrıları: Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.
'Türkiye'deki Siyasi Gerilim Cinsel İsteksizliğe Neden Oldu'
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği, '17 Aralık'la başlayan siyasi kriz ve ekonomide hissedilen yansımalarının toplumun yüzde 30’unun cinsel yaşamı olumsuz etkilediğini ortaya koyduTÜKETİCİ Güven Endeksi’ni olumsuz etkileyen 17 Aralık operasyonu, cinsel yaşamı da olumsuz etkiledi. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), 17 Aralık operasyonuyla başlayan siyasi kriz ve ekonomide hissedilen yansımalarının toplumun yüzde 30’unun cinsel yaşamını askıya aldığını ortaya koydu. İnternet üzerinde 1000 kişiyle yapılan araştırma, kadınların yüzde 70’inin, erkeklerin ise yüzde 60’ının yaşanan siyasi ve ekonomik krizden cinsel yaşamlarının etkilendiğini ortaya koydu. Her 3 erkekten biri ekonomik kaygılar nedeniyle cinsel isteksizlik yaşadığını belirtti. CİSED Genel Başkanı Psikiyatr & Psikoterapist Uz. Dr. Cem Keçe , “Cinsel işlev bozukluklarının tetikleyicisi olan olumsuz duygu birikimleri, ruhsal hastalıklara, sertleşme sorunlarına, cinsel isteksizliğe ve erken boşalmaya neden olabiliyor” dedi. Klinik trafiği arttı Demet Cengiz 'in Hürriyet'te yer alan haberine göre Cem Keçe, araştırmadan çıkan çarpıcı sonuçları şöyle değerlendirdi: “Araştırmaya katılanların yüzde 70’i yaşanan olaylardan dolayı gelecek korkusu taşıdığını ve cinsellikten soğuduğunu dile getirdi. Krizden cinsel yaşamı etkilenenlerin başında çalışan kadınlar, orta yaş ve üstü erkekler bulunuyor. Kadınların yüzde 70’i eskisi kadar sık cinsel ilişkiye girmediklerini dile getirdi. Kliniklerden aldığımız bilgiye göre de, bu tür vaka müracaatlarında yüzde 10-35 arası artış yaşanıyor.” İşsiz kalma korkusu Psikolog Danışman Çiğdem Tiryaki “İşsiz kalma veya maaşını alamama korkusu depresyon, panik atak, endişe ve kaygı bozukluğu gibi pek çok soruna neden olabiliyor. Ekonomik krizler ayrıca uyku bozukluğu, aile içi şiddet ve hatta intihar vakalarının artmasına bile neden olabiliyor” dedi. Stres hormonu arttı CİSED Genel Başkanı Cem Keçe, yaşam standartlarını koruyamama korkusunun, insanların kabuklarına çekilmelerine neden olduğunu söyledi. Stres hormonunun bu dönemlerde arttığına dikkat çeken Keçe “Stres hormonları ‘Savaş ya da kaç!’ mesajıyla, cinsel isteği azaltabiliyor” dedi. Aldatmak için ‘bahane’ Cinsel performans kaybı yaşayan erkeklerin, bunu tekrar kazanmak için başka partnerlere yönelebildiğine de değinen Cem Keçe “internette ilişki arayan her 10 erkekten 4’ü istikrarlı ilişkisini canlandırmak için başka biriyle maceraya hazır” diye konuştu.T24
Bu Diyetler Sağlığınızı Tehdit Edebilir!
Baharın yaklaşmasıyla birlikte hızla kilo vermek isteyenlerde artış gözleniyor.Peki doğru diyetin hangisi olduğunu nerden bileceğiz? Beslenme Uzmanı Banu Eroğuz Demirözü; hızlı kilo vermek isteyenlerin sayısında artış olduğunu, bilinçsiz diyetlerle insanların farkında olunmadan kas kayıpları, hipertansiyon, böbrek taşları, kemik erimesi, dikkat kaybı ve depresyon gibi rahatsızlıklar yaşayabileceğini söyledi. Demirözü; “Dünya Sağlık Örgütü kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan sağlıksız diyetlerden kaçınılmasını vurguluyor. Gerekli sağlık kontrollerinden sonra diyetisyen tarafından hazırlanan; bireyin kilo fazlası, metabolizma hızı, yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu ve beslenme alışkanlıklarına göre düzenlenen; haftalık 0.5-1 kg verdirilmesi hedeflenen diyetleri öneriyor” şeklinde açıklama yaptı. Yüksek protein içeren diyetlerin zararları Yüksek protein, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeren diyetler ilk etapta hızlı kilo verdirdiği için tercih edilir. Sağlıklı bir beslenme programında günlük kalorinin en az %50’si karbonhidrat kaynağı besinlerden gelmelidir. Bu oranın %40’ın altına düştüğü diyetlerde birçok sağlık sorunu yaşanabilir. Diyetin su ve elektrolit dengesinde sebep olduğu bozukluk; kalsiyum ve sodyum atımında artışa böbrek taşlarına hipertansiyona osteoporoza Diyetin yağ oranındaki yükseklik; hiperlipidemiye (kan yağlarının yüksekliği) kalp damar hastalıklarına hipertansiyona karaciğer yağlanmasına safra kesesi taşlarına Diyetin yüksek protein içeriği; böbrek yükünün artmasına guta asabiyete ve öfke kontrol sorunlarına Diyetin yetersiz posa içeriği; sindirim sistemi sorunlarına kronik kabızlığa Diyetin düşük karbonhidrat içeriği; zihinsel bulanıklığa dikkat dağınıklığına uyku sorunlarına B grubu vitaminlerin yetersizliğine neden olabiliyor.
Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve Mineraller
B1 vitamini Ortalamanın üzerindeki miktarlar (thiamin)   depresyon ve endişe krizlerini hafifletmeye yardımcı olur.B6 vitamini Dopamin ve norepinephrin gibi doğal (piridoksin) antidepresanların yeterli üretimine yardım eder.Pantotenik asit  Doğal bir gerilim azaltıcıdır.C vitamini stresle mücadelede esastır.Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve MinerallerB12 vitamini sinirliliği azaltmaya, konsantrasyonu artırmaya, enerjiyi yükseltmeye ve sağlıklı bir sinir sistemini korumaya yardımcı olur.Kolin sinir tepilerini beyine gönderir ve sakinleştirici bir etki üretir.E vitamini  beyin hücrelerinin ihtiyaç duyulan oksijeni almasına yardım ederFolik asit yetersizliklerinin zihinsel hastalığa katkıda bulunan faktörler oldukları bulunmuştur...haber kaynağı: 724saglik.org/vitaminler
İşte Uyku Getiren Şeyler! Rahat Uyku İçin 20 Basit Yöntem
Doğal dinlenme biçimimiz olan uyku, bedensel fonksiyonlarımızın en önemlilerinden biridir. Fakat depresyon, stres, amfetamin, antidepresan türü ilaçlar, açlık, tokluk, ışık, yüksek ses, sigara, çay, kahve, zihnin meşgul olması gibi birçok neden uyku kalitemizi etkiliyor. Uykusuzluk ya da kalitesiz uyku pek çok sağlık sorununun sebebi oluyor.Çay için Bitki çayları yatmadan önce gevşemenize yardımcı olur.Kitap okuyun Yoğun bir günün heyecanını yatıştırmak için favori kitabınızı elinize alın.Teknolojiden uzak durun Teknoloji ürünü cihazlardan gelen mavi ışık gün içinde olanları düşünmenizi sağlar, bu sebepten dolayı uyumadan en az yarım saat önce bu cihazları kapatın.Bir şeyler arıştırın Bal, süt ve fındık gibi atıştırmalıkların içerisinde olan bileşimler uykuyu tetikler.Germe egzersizleri yapın Germe ağrılarınızı azalttığı gibi aynı zamanda sizi sakinleştirerek uykuya hazırlar.Meditasyon yapın Meditasyon zihninizi temizleyerek sizi uykuya meyilli hale getirir.Işığı kapatın Alarm, cadde lambası, elektronikler- bunların hepsi sizin derin bir uyku uyumanızı engeller. Işık kirliliğini engellemek için bir şeyler ile bunları örtün.Sıcak duş Duş kaslarınızın gevşemesine sebep olur, buda duşa kolay dalmanızı sağlar.Egzersiz Gün içinde egzersiz ile enerjinizi harcamak, akşam uykuya dalmanızı hızlandıracak.Yemeği erken yiyin Yatağa dolu bir mide ile girmek, yatarken sizi rahatsız edecektir, akşam yemeğinizi erken saatlerde ve hafif bir şekilde yiyin .Şaraptan uzak durun Gece yatmadan içilen içki huzursuz bir uyku uyumanızı sağlar.Stresten kaçının Tedirgin ve kaygılı olmak sizi her zaman uyanık tutar, bütün gün ve gece boyunca stresten uzak durmanın yollarını bulun ve zihninizi temizleyin.Kokuları deneyin Lavanta ve çay ağacı yağı huzur verici kokulardır. Yatağınıza ve saçınıza birkaç damla bu kokulardan damlatın.İdeal ısıyı bulun Sağlıklı bir uyku uyumak için en uygun sıcaklık 18-22 derece aralığıdır.Yoga yapın Germe egzersizlerinin yanı sıra yoğa çalışmaları aynı zamanda zihninizin de rahatlamasını sağlar.Uyuklamayın Dinlendirmeyen bir uyku sizi gün içinde uyuklamaya sevk eder, fakat bu sadece gece uykunuzun daha da kaçmasına sebep olur.Yeni bir yatak deneyin Ağrı ve acılar ile uyanıyorsanız, yatağınız yeteri kadar sizi dilendirmiyor olabilir ortalama 8 yılın üzerinde ise yatağınızı değiştirin.Öğleden sonra kahve yok Kafein herkesi farklı etkiler fakat gece yatakta dönüp duruyorsanız öğlenden sonraki kahve keyfinizi bırakmanın zamanı gelmiş demektir.Doğal reçeteler Birçok insan kediotu ve melatonin gibi takviyelerin doğal, sağlıklı bir uyku için birebir olduğunu söyler.Rutininiz olsun Güzel bir uyku uyumak, bedeninizi ve ruhunuzu iyi bir gece uykusuna hazırlamak, dinlenip sakinleşmek için kendinize zaman ayırın. Uyku öncesi ritüeli yapmak için listeden birkaç şey seçin.
Türkiye'de Kadınlar Depresyonda
Şiddete maruz kalma ve yoksulluk kadınların, depresyona girmesine neden oluyor. Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Araştırması’na göre toplumun % 9′unun depresyonda olduğu ortaya çıktı. Araştırmada yüzde 8.6 ile en fazla depresyonda olan kadın iç Anadolu’da en az depresyonda olan kadın % 3,8′le Doğu Marmara’da bulunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’nin ruh sağlığına yönelik yaptığı araştırmada kadınların yüzde 12′sinin, erkeklerinse yüzde 6′sının depresyonda olduğu belirlendi. Bugün’den Selvi Çelik’in haberine göre araştırmada, kadınların depresyona girmesinde şiddete maruz kalma ve yoksulluğun etkili olduğu belirlendi. 15-24 yaş aralığındaki erkeklerde depresyon görülme oranı % 2.1 iken aynı yaş grubunda-ki kadınlarda yüzde 4,4 olduğu saptandı. 25-34 yaşındaki erkeklerin yüzde 2,6′sında görülen depresyon aynı yaş grubunda bulunan kadınlarda yüzde 6.8 çıktı. haber kaynağı: 724saglik.org/sağlık-haberleri