Yüzlerce yıl önce oluşturulan bu halkaların sırrı, hem bilim insanlarını hem de tarih meraklılarını uzun süre düşündürdü. Yapılan bir araştırma, bu gizemli yapıların arkasındaki tarihi ve kültürel anlamı nihayet ortaya koydu. Peki neymiş ardındaki sır? Gelin bakalım!
1969 yazında, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in Ay yüzeyine adım atmasıyla insanlık, uzayın derinliklerinde bir iz bırakmayı başardı. Ancak bu tarihi ana damgasını vuran bir detay vardı: Amerikan bayrağının Ay’a dikilmesi. Peki, bu bayrak sadece bir sembol müydü? Yoksa arkasında daha fazlası mı vardı? Bu konuyu sizler için detaylıca irdeledik...Kaynak: Mashable
İnsanlığın yaşayabileceği en şiddetli acı nedir? Doğum, kasık darbesi ya da bambaşka bir şey mi? Bu sorunun yanıtı uzun zamandır tartışılıyor ve nihayet bilim buna bir cevap buldu. Sonuçlar, birçok kişinin tahmininden farklı ve oldukça çarpıcı. Gelin bakalım. Kaynak
Musluktan akan suyun sıcaklığı arttıkça sesinin değiştiğini fark etmiş olabilirsiniz. Banyo yapmadan önce ya da bir bardağı doldururken bu farklılığı hissetmek mümkün. Sıcaklık değişimi, suyun yapısında ve akışında önemli bir rol oynuyor. Şimdi bu ses farkının ardındaki bilimsel nedenlere bir göz atalım!Kaynak
Uykuda örümcek yediğimiz fikri, çoğumuzun duyduğu ve biraz da ürktüğü bir şehir efsanesi değil mi? Peki ama bu kadar yaygın olan bu iddia gerçekten doğru mu? Bilim bu soruya cevap verdi. Şimdi biraz derinlemesine bakalım…
Ocak ayının en heyecan verici gökyüzü olayı için geri sayım başladı! Gözle görülebilecek bu büyüleyici astronomik olayda altı gezegen sıralanacak ve gökyüzünde yay gibi bir şekil oluşturacak. Uzmanların 'gezegen geçidi' olarak adlandırdığı gökyüzü olayı, nadir görülen bir çoklu gezegen dönemine işaret ediyor. Peki, 6 gezegenin hizalandığı gezegen geçidi ne zaman gerçekleşecek? Hangi gezegenler hizalanacak? Türkiye'den izlenebilecek mi, nasıl? İşte, detaylar...
Beynimizin yalnızca %10’unu kullandığımızı mutlaka duymuşsunuzdur. Peki, bu doğru mu? Ya beynimizin tamamını kullanabilseydik, süper güçlerimiz olur muydu? Bu soruların kökeni, bilim dünyasında oldukça eski bir efsaneye dayanıyor. Şimdi popüler yanılgının ardındaki gerçeği birlikte öğrenelim.
ETH Zurich Üniversitesi’nden bilim insanları, Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinde beklenmedik bir keşfe imza attı. Bu gizemli yapılar, levha tektoniği teorilerine meydan okuyor. Araştırmacılar, yapıların kökenini anlamakta zorlanıyor. 'Kayıp bir dünya' fikri yeniden gündemde. Peki, oluşumlar bize ne anlatıyor olabilir?
Baharatlı yemekler, birçok insanın favorisi olsa da etkileri oldukça ilginç. Ağzınız yanar, salya bezleriniz hızlanır ve terlersiniz. Bir de kaçınılmaz olarak burnunuz akar. Peki, neden oluyor? Bu durumun arkasındaki bilimsel sebebe gelin bakalım!
Bir ağrı kesici aldığınızda, o küçük hapın ağrının tam yerini nasıl bulduğunu merak ettiniz mi? Vücudumuzda her şey bir düzen içinde işliyor ve bu süreçte hücrelerin yüzeyindeki proteinler büyük rol oynuyor. Ağrı kesiciler, yalnızca doğru proteine bağlanarak etkisini gösteriyor. Bu bağlanma, şekil uyumu ve elektriksel çekim ile gerçekleşiyor. Şimdi gelin detaylıca inceleyelim...Kaynak
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verileri inceleyen bilim insanları, ‘kozmik öğle vakti’ denen bir döneme ait 44 yeni yıldız keşfetti. Bu keşif aynı zamanda bu zamana kadar keşfedilmiş en fazla sayıdaki yıldız keşfi olarak rekor da kırdı. ‘Abell 370’ adı verilen gökada kümesinin arkasında bulunan ‘Dragon Arc’ galaksisine ait yıldızlar arasında ‘kırmızı süper devler’ de bulunuyor.
Görünüşte sıradan ve çekici biri aslında bir psikopat olabilir mi? Psikopatları tanımak çoğu zaman zordur. Fakat bilim insanları, bunu anlamaya yardımcı olabilecek yeni bir işaret keşfetti. Bu işaret, bir kişinin ilişki durumu olabilir. Gelin bakalım...
Uzay, sonsuz gizemleriyle insanlığın hayallerini süslerken beklenmedik riskler de barındırıyor. Bu risklerden biri de uzayda bir astronotun hayatını kaybetmesi ihtimali. NASA, bu durum için detaylı bir protokol hazırlamış durumda. Uzayda ölüm, Dünya’dakinden çok daha karmaşık sonuçlar doğuruyor. Peki, böyle bir durumda astronotlar ne yapıyor?
Doğanın sunduğu en huzur dolu anlardan biri kuşkusuz yağmurun eşsiz melodisi. Gökyüzünden düşen her bir damla, içinde barındırdığı huzuru ve dinginliği etrafa yayarak, yaşamın ritmini oluşturur. Bu doğa olayı, sadece toprağı canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda ruhumuzu da yeniden doğurur. Yağmurun eşlik ettiği her an, hayatın monotonluğunu kırar ve bize huzur dolu bir mola verir. Dışarda bir işimiz olmadığı sürece, hatta bazen olsa bile yağmurlu havalar her birimize huzurlu hissettiriyor. Peki neden?
Zamanın hızla geçtiğini hissetmek, çoğumuzun yaşadığı bir durum. Özellikle yaşlandıkça bu his daha da belirginleşir. Çocukken bir yıl sonsuzmuş gibi gelirken, yetişkinlikte aylar bile göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Bilim insanları bu hissin nedenlerini araştırıyor. Ortaya oldukça ilginç teoriler çıkmış durumda.
Kenya'nın ücra bir köyüne yarım ton ağırlığında ve 2.5 metre çapında sıcak bir metal cisim düştü! Dünya'ya düşen cisim kısa süre içinde Kenya Uzay Ajansı tarafından araştırmalara başlandı. Cismin, uzaydan gelen bir enkaza ait büyük bir metal halka olduğu düşünüldü. Ancak Harvard Smithsonian Astrofizik Merkezi'ndeki araştırmacıların konuya dair farklı düşünceleri var. Peki, 500 kilogramlık cisim uzay çöpü olmayabilir mi? İşte, detaylar...
Bir düğmeye basıp saniyeler içinde İstanbul’dan Sydney Opera Binası’na ışınlandığınızı hayal edin. Ya da Mars’a gidip birkaç dakika içinde geri döndüğünüzü... Işınlanma, bilim kurgunun en büyüleyici fikirlerinden biri. Ancak gerçek dünyada işler pek de basit değil. Peki, bu teknoloji gerçekten mümkün olabilir mi?
Matrix, Westworld ve The Truman Show gibi yapımlar, simülasyon teorisini sıkça gündeme getirdi. Portsmouth Üniversitesi'nden Dr. Melvin Vopson, bu teorinin bir kurgu olmadığını düşünüyor. Ona göre evren, gelişmiş bir yapay zeka tarafından yönetilen bir simülasyon olabilir. Üstelik bu iddiasını kutsal kitaplardan örneklerle destekliyor. Vopson’ın açıklamaları, bilim ve inanç arasındaki sınırları sorgulatıyor.
Yaz aylarında sıcak hava bazen dayanılmaz olabilir. Küçük şeylere bile daha çabuk sinirleniriz. Trafikte, işte veya evde tahammül sınırlarımız azalır. Bilim insanları bu durumun nedenlerini uzun süredir araştırıyor. Sonuçlar oldukça şaşırtıcı!
Genellikle 14. yüzyıl Avrupa'sında gözlemlenen ve bölgede 25 milyon ölüme neden olan 'kara ölümün' tarihi değişti. Bu dönemde Çin, Moğolistan ve Hindistan'a da yayıldığı bilinen vebanın Antik Mısır'a dayandığı kanıtlandı. 3 bin yıldan eski bir Mısır mumyasıda bulunan izler, milyonların ölümüne neden olan salgının moleküler kanıtı oldu. İşte bilim dünyasını şaşkına çeviren kanıtlar...