onedio
Görüş Bildir

yalnızlık Haberleri

yalnızlık ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. yalnızlık ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

17 Yaşında Anne Olan Hande Yener'in Travmatik Doğum Hikayesi Kalbinizi Acıtacak!
Şimdi büyük bir star olan Hande Yener, zamanında oldukça taşlı ve engebeli yollardan geçerek bugünlere geldi. Yıllar önce, şimdi ve bundan yıllar sonra dillere pelesenk olacak şarkılara imza atan kıymetli şarkıcının 17 yaşında yaptığı evlilik ve aynı sene doğan kıymetli oğlu Çağın'la annelik anıları hep sisli bir gizem olarak kaldı. Şimdilerde oğluyla abla kardeş gibi gözüken ve şahane de bir bağa sahip olan Hande Yener, Özlem Gürses'in 'Bana Baştan Anlat' programına konuk oldu ve doğum anını da ilk kez paylaştı. Biz de kısaca Hande Yener'in geçmişine dönüp hikayesini anlatalım, sonra da oğluyla tanıştığı ilk günü beraber dinleyelim dedik! Hazırsanız başlıyoruz.
Ne Kadar Alıngansın?
Ne kadar alıngan bir yapın olduğunu merak ediyor musun? Aslında bazen insanın kendini tanıması, içsel duygusal tepkilerini anlaması zor olabilir. Hepimiz bazen davranışlarımızın, tepkilerimizin ne kadar belirgin ya da fark edilebilir olduğunu sorgularız. Sen de belki sık sık, gerçekten ne kadar alıngan olduğunu ve başkalarının senin üzerindeki etkilerini merak ediyorsundur. Çünkü alınganlık, bazen fark edilmeden, istemeden bir şekilde davranışlarımızı etkileyebilir ve başkalarıyla olan ilişkilerimizi şekillendirebilir. Hadi teste!
Burcuna Göre Aşk Seni Ne Zaman Bulacak?
Burcuna göre aşk seni ne zaman bulacak biliyor musun? Burcun bize bu konuda ipucu verebilir. Bazen doğru zaman, sen hazır olduğunda ve içsel olarak ne istediğini tam olarak bildiğinde gelir.Burcunun özellikleri, seni sevgi ve ilişkiler konusunda nasıl bir yol izlediğini belirleyebilir. Gerçek aşkla karşılaşmak için sadece doğru anı beklemek değil, aynı zamanda kendine güvenmek ve açık kalpten sevmek gerekir. Öğrenmek için hadi teste!
Yaratıcı İnsanın Karanlık Çukuru; Yalnızlık
İnsanlık tarihinin mihenk taşları her daim bir buluşun, bir fark edişin diğerlerinin hayatına büyük ve yeni bir katkı sağlayanlar oldu. Bu aslında yaratıcı zihnin kendini, çözümlenmesi gereken durumlar karşısında göstermesi dışında bir şey değildi.  O zamanların isimsiz kahramanlarının “gerçekten” bir isimleri yoktu. Ancak neredeyse eminim ki, küçük çaplı bir tanrı muamelesi görüyorlardı.O zamanlardan bu zamanlara bu yaratıcı zihin yapısı artış göstererek varlığını sürdürmeye devam etti. Bence geldiğimiz noktada, yaratıcı zihin yapısı nadir bulunan bir özellikten ziyade geçilmesi gereken yeni bir bilinç katmanı haline geldi.
Nostradamus’un 2025 Yılına Dair 11 Kehaneti
Antik Roma’da, kahinler kuşların uçuşlarına bakarak gelecek hakkında tahminlerde bulunurmuş. Buna augur (çoğul augures) deniliyormuş. Çağlar boyu her dönemde augures görüldü ve halen de ortalıkta dolaşıyor. En meşhuru ise, 16. Yüzyılda Medici ailesinin de desteğini almış olan Michel de Nostradamus’dir. Her yıl birileri, Nostradamus’un The Prophecies kitabından nazım ifadeleri yorumlayarak popüler olaylar için örtüştürüyor. Öyle ki şimdiye kadar 6500 kehanetin kitapta yer aldığına dair pek çok yorum yapıldı. Kehanetlerin bazıları: Fransız Devrimi, her iki dünya savaşı, aya iniş... Her kehanete inanmak için gereken saflık seviyesi değişse de bazıları inkar edilemez bir şekilde ilgi çekicidir. Louis Pasteur'un bilimsel atılımlarını tahmin ettiğine inanılan augur metinleri bulunması gibi. Hatta yorumlayıcılar, Hitler’in yükselişi, 11 Eylül saldırılarına dair de Nostradamus’un kitabında izler buldular. Peki, Donald Trump’ın ikinci kere seçilmesine dair kehanetler var mı? Yazının sonunda ona da değineceğim. Nostradamus’un 2025 yılı kehanetlerine dair bir tespitler yapmak, onun mistik ve belirsiz dörtlüklerinin modern çağın zorluklarına nasıl uyarlanabileceğini düşünüp zihinde tartmakla başlar. Onun sembolik ve karmaşık üslubuna biraz aşina olmak lazım. 2025 yılı için de onun tarzını koruyarak birtakım temalar üzerine tahminlerde bulunmak ilgi çekici olabilir. Hele bu tahminleri gelenek haline gelmiş olan The Economist dergisinden önce yapmak ayrı bir lüks olacak.İşte Nostradamus’un 2025 yılına yönelik on kehaneti:
Ruhunun Sıkılma Sebebini Ortaya Çıkarıyoruz!
Herkes zaman zaman hayatın rutininden veya içsel bir huzursuzluktan dolayı ruhunun sıkıldığını hisseder. Peki, senin ruhunu sıkan şey ne? Günlük koşuşturmaca mı, monotonluk mu yoksa bir tür eksiklik mi? Bu test sayesinde ruhunun derinliklerinde yatan sıkıntının kaynağını keşfetmeye bir adım daha yaklaşabilirsin. Haydi, başla ve ruhunun asıl neye ihtiyaç duyduğunu öğren!
Kitap Kurtlarını Sevindirecek Haber: 2. Kitaba %50 İndirim Fırsatı Burada!
Kitap kurtlarını çok mutlu edecek bir haberimiz var. 30 Kasım'a kadar geçerli olan kampanyada Amazon Prime üyelerine özel indirimli kitapların ikincisi %50 indirimde! Sevdiğiniz kitapları almanın tam zamanı!Prime üyelerine özel binlerce üründe harika fırsatlar ve indirimler Amazon'da! Amazon Prime üyesi olmak için buraya tıklayabilirsiniz.Bu içerik iş birliği içeriyor.Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir. Bu içerik 09  Kasım 2024 tarihinde oluşturulmuştur, bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir.
Nejat İşler 42 Yaşına Hastanede Girdi
Bir süredir sağlık sorunlarıyla gündeme gelen sanatçı, birçok önemli TV dizisi ve sinema filminde rol almış olsa da en çok Behzat Ç. dizisindeki Ercüment Çözer ve Barda filmindeki Selim rolleriyle hatırlanıyor. 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu.28 Şubat 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Feshane işçilerinden birinin torunu olan Nejat İşler, ilkokuldan sonra eğitimine Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde devam etti. Ortamına alışamadığı yeni okulunda popüler olmak ve derslerinden kaçmak için okulun tiyatro koluna girdi. Kısa zamanda popüler olan Nejat İşler derslerini de boşluyordu. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye giremeyince, para kazanmak için çay partileri düzenlemeye başladı.Nejat İşleri umduğu gibi gitmeyince borca girdi. Borçlarını kapatabilmek için Mahmutpaşa'dan t-shirt alıp Teşvikiye'de bu t-shirtleri satma kararı aldı. Kış aylarında ise t-shirt yerine kitap, dergi ve plak sattı. İki sene sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf bölümünü kazanan Nejat İşler iki yıllık olan bölümden askerlik için iyi olmadığını düşünerek vazgeçti.On yıl kadar satış işleriyle uğraştıktan sonra Taksim'de dolaştığı birgün, bir tiyatro sahnesinde bedava gösterimde olan 'Danton'un Ölümü' adlı eseri seyretti. 'Ben niye bu işi yapmıyorum?' diye düşünen Nejat İşler, dayısının yanına gittiği Eskişehir'de konservatuar sınavına girmeye karar verdi ve kazandı. İstanbul'a döndüğünde, ilanını gördüğü Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar Bölümü'ne başladı. 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi'nin devlet konservatuarı bölümünden mezun olana kadar devlet tiyatrosunda ve televizyon dizilerinde rol aldı.1995 yılında mezun olduktan sonra iki arkadaşıyla birlikte 'Kahramanlar ve Soytarılar Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatronun kurulmasından sonra kendi oyunları için hikayeler yazmaya başladı. 'Belki hiç okumayan biri de yazabilir bunları, benim yazı yazmamın nedeni yazmak değil, sadece oynayalım diye yazıyorum.' dediği, 'Tuhaf Şehir Hikayeleri', 'Biz Zavallı Erkekler' ve 'Yalnızlık Benim Gizli Sevgilim' adlı üç kitap yazdı. 41.Antalya Altın Portakal Ödülleri için Erkek Oyuncu dalında aday olarak gösterildi. Her fırsatta amacının başrol oynayıp şöhret olmak olmadığını belirten İşler, tek arzusunun yaptığı işi elinden geldiğinin en iyisi olarak yapmak olduğunu, tiyatro yaparken ölmek istediğini dile getirdi.1994 yılında rol aldığı ilk televizyon dizisi olan Gurur'dan sonra, Deli Yürek, Şehnaz Tango, Nasıl Evde Kaldım, Dedem, Gofret ve Ben, Aşk ve Gurur, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizilerinde oynadı. 1999'da ilk sinema filmi Eylül Fırtınası'nda rol aldı. Mustafa Hakkında Herşey ve Anlat İstanbul filmleri ile sinema oyunculuğuna devam etti. 2000'li yıllarda da Gülbeyaz ve Behzat Ç. gibi dizilerin yanı sıra Barda ve Kaybedenler Kulübü gibi filmlerde de başarılı performanslar ortaya koydu. 17 Ocak 2014 günü septik şok tanısıyla Bodrum Acıbadem Hastanesi yoğun bakım ünitesine kaldırılan İşler'in hayati tehlikesinin kalmadığı bildirildi.Vatan
Facebook Mutlu Etmiyor
ABD’deki Michigan Üniversitesinden Ethan Kross ve ekibinin yaptığı araştırma, Facebook’un sosyal bağ kurma ihtiyacını karşıladığını ancak kullanıcıların mutluluğunu olumsuz yönde etkilediğini gösterdi.Akıllı telefon ve Facebook hesabı sahibi 82 gencin katıldığı araştırmada bilim adamları, kullanıcılara 2 hafta boyunca her gün 5 mesaj gönderdi.Araştırmacılar bu kişilere kendilerini yalnız ya da endişeli hissedip hissetmediklerini, Facebook’u ne kadar kullandıklarını ve başkalarıyla kaç kez “doğrudan” iletişim kurduklarını sordu.Araştırmada, Facebook’u fazla kullananlar, kendilerini daha mutsuz hissettiklerini belirtti.2 hafta sonunda, Facebook ne kadar çok kullanılırsa hayattan tatmin derecesinin o kadar azaldığı vurgulandı. Başkalarıyla doğrudan iletişim kuranların ise mutluluk seviyesinin arttığı belirlendi.Ayrıca kullanıcıların Facebook’a başvurmasının yalnızlık hissinden kaynaklandığı da görüldü. Araştırma, Plos dergisinde yayımlandı.
Yeryüzüne Dayanabilmek İçin Edebiyat
En zarif, en içten ve en direnişçi yazarlarımızdandır Tezer Özlü. O da yakın dostu Leylâ Erbil gibi bir put kırıcıdır; insan yaşamını hapishaneye çeviren gelenek, dogma, tabu, kural, sınır, dayatma… ne varsa gözden geçiren; kalıpları kıran, yerleşik değerleri sorgulayan, yeni değerler arayan özgün ve özgür bir yazardır. Onun sıra dışı kişiliği, metinlerinde bütün canlılığı ile varlığını duyumsatır.Yıllar önce okuma günlüğüme şöyle yazmıştım: “ Tezer Özlü’nün asi ruhundan, kendine özgü kişiliğinden yansıyan erdemin, düşüncelerimde sürekli çoğaldığını fark ediyorum. Çünkü yaşamıyla yazdıkları bu denli iç içe olan yazarlara çok rastlanmıyor. Korkmadan, çekinmeden, bütün içtenliğiyle kendini ortaya koymak, ‘ben böyleyim.’ diyebilmek kolay mı? Bence her şeyden önce cesaretin simgesi Tezer Özlü. Kalanlar’ın önsözüne belirtildiği gibi: ‘Kendi üstündeki giysinin örgüsünü çözen ve yazdıklarında kendi çırılçıplak gerçeğini okuruna sunmak isteyen, bu anlamda korkusuz, ender yazarlardan biriydi.’ Yapıtlarında kendini dürüstlükle; yalansız, riyasız gösterirken aynı anda toplumun bütün sahte değerlerini kıyasıya eleştiriyor, yüzlerden maskeleri çekip alıyor. İlk olarak kendine yöneltiyor eleştirel bakışlarını; kendine sansür uygulamadan yazarak bir özgürlük ufku açıyor önce. Sonra bu ufku genişleterek toplumun dayatmalarına, baskılarına, sahteliklerine, ikiyüzlülüğüne savaş açıyor. Farklı olmanın, aykırı kalmanın bedelini ise yalnızlıkla, mutsuzlukla ödüyor Tezer Özlü. ” 1963’ten itibaren edebiyat dergilerindeki öyküleriyle dikkati çeken ve ilk kitabı Eski Bahçe ’de öykülerini buluşturan Tezer Özlü, kendi trajedisini görmekten ve onunla yüz yüze gelmekten korkmayan yazarlardandır. Çocukluğun Soğuk Geceleri ’nde çocukluk korkuları ve sıkıntılarıyla yüzleşir. 1983’te Marburg Yazın Ödülü’nü alan Yaşamın Ucuna Yolculuk adlı eseri, yaşamlarında intihar düşüncesine çok yer veren büyük yazarlar Kafka, Svevo ile Pavese‘nin yaşadığı yerleri görmek üzere çıktığı 700 km’lik bir yolculuğun notlarından oluşur. Yaşamın anlamını gitmekte bulur Tezer Özlü. Kitabın başkişisi yine kendisidir; ölüm, yalnızlık, bunaltı, varoluş izlekleri onu bırakmaz. Bu romanı da çocukluğuna ve gençliğine göndermelerle doludur. 1986’da kırk üç yaşındayken göğüs kanseri nedeniyle yaşama veda eden Tezer Özlü, içten ve özgün metinleriyle edebiyatımızın unutulmaz kişilikleri arasında yer aldı; yıllar geçtikçe adının çevresinde efsanevi bir hale oluştu. Leylâ Erbil , “ Tezer Özlü’nün yaşamı acıyla, ölümle, intihar duygusuyla, canlılık ve yaşam tutkusuyla iç içeydi. ”…“ Kendi olmayı hiç reddetmeden, kendi ruhundaki acılardan taşarak akraba acıların dünyasına ulaşmaktadır. Bu ise küçümsenecek bir nitelik değildir; kalıcıdır. ” diyor Zihin Kuşları ’nda. Özyaşam anlatıdan kaçınmayan Tezer Özlü’nün bu tarz anlatıyı sanat katına yükselttiğini ifade ediyor. En son, Tezer Özlü’den kalan bazı yazı ve notlar Kalanlar adıyla 1990’da yayımlanmıştı. Geçen ay Tezer Özlü’nün farklı sanatsal yönleri ve ilgilerini keşfettiğimiz yazıları, kızkardeşi Sezer Duru tarafından Yeryüzüne Dayanabilmek İçin başlığı altında bir araya getirilerek kitaplaştırıldı. Tezer Özlü’nün bir yazısından alınan bu başlık, onun varoluşçu bakışını ve dünyadaki temel meselesini özetliyor: “Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için.” Tezer Özlü’nün, yurt dışındayken Türkiye’deki dergilere gönderdiği kültür, sanat, edebiyat yazılarından oluşan kitap, onun bir kültür gözlemcisi olarak çevresindeki sanatsal ve yazınsal olaylara dair duygu ve düşüncelerini netlikle görmemizi sağlıyor. Dikkatle ve titiz ayrıntılar üzerinden yazıyor Tezer Özlü. Kendi dünyasına yakın bulduğu yazarlar ve eserlerine yaklaşımında hassasiyeti doruğa ulaşıyor. Kitaptaki yazıların bir kısmı söyleşi ve röportajlardan oluşuyor; ancak kitabın ağırlık merkezinde deneme türünün güzel örneklerini oluşturan metinler yer alıyor. Anı, izlenim ve düşlerin ışıklı yansımalarının yanı sıra eleştirel bir bakış açısı taşıyan bu yazılar Tezer Özlü’nün derin entelektüel kavrayışının; sezgi ve duyuş gücünün birer göstergesi durumunda. Edebiyatla yoğurulmuş engin bir sinema kültürü olan Tezer Özlü, başta Berlin, Venedik olmak üzere Avrupa kentlerindeki film festivallerinde izlediği filmlerle ilgili ustalıklı yorum, eleştiri ve değerlendirmeler yapıyor. Kültür sanat ortamlarında soluk alan yazar, buralardan edindiği izlenimler ve tanıklıklarını nesnel bir bakış açısıyla değerlendirerek Milliyet Sanat’ın ve dönemin başka dergilerinin okurlarıyla paylaşıyor. Bu yazıların çoğunun, Tezer Özlü’nün ölümünden birkaç yıl önce yazılmış olduğunu fark etmek içimizi sızlatıyor. Okudukça onun kültür, sanat, edebiyat güzellikleriyle dopdolu, seçkin ve entelektüel bir yaşamı olduğunu görüyoruz. Yazılarında, kendi yazınsal ve düşünsel dünyasını şekillendiren ve ruhen akraba olduğu yazarlara öncelik veren Tezer Özlü, özellikle Kafka ve eserlerini ince bir duyarlılıkla ele alıyor. “Niçin yazıyorum?” sorusuna yanıt arayışlarını Kafka, Svevo ve Pavese’den cümlelerle destekledikten sonra “ Bir cümle de ben eklemek istiyorum: Yaşamla ve ölümle hesaplaşmakiçin yazıyorum. ” sözleriyle derin etki yaratıyor. Dünyanın acılı bir yer olduğunu, bunun için yazdığını; duyguların taşmasının da bir yazma nedeni olduğunu vurgulayarak, kendi dünyasına egemen olmayı edebiyatla öğrendiğini dile getiriyor. Kafka ile Yaşamak denemesi, sorgulamalarla genişleyen zihin açıcı bir tarzda yazılmış. Tezer Özlü, “Kafka ile yaşamak, acınacak güncelliğimizin en büyük umudu.” ifadesiyle Kafka’daki düşsel, alegorik ve ironik tutumun önemini vurguluyor. Tezer Özlü’nün kaleminden Kafka’yı okumak, onun duyarlı, sezgisel yaklaşımıyla Kafka’yı yeniden değerlendirme imkânı veriyor. Bir sabah uyandığında kendini böceğe dönüşmüş halde bulan Gregor Samsa’nın, Kafka’nın bütün iç dünyasını yansıttığını belirten Tezer Özlü; “Bürokrasi ve iş çarkının, yüzyılımız insanını böceğe ya da robota dönüştürdüğünü, hepimizin birer Gregor Samsa olduğumuzu kavrayamazsak, biz dünyaya değil, dünya bize bakıyor olmaz mı?” diye soruyor. Yazar dostlarının ardından incelik ve değerbilirlikle yazan Tezer Özlü; Sevgi Soysal, Celal Sılay, Peter Weiss’ı sevgi dolu cümlelerle anıyor. Kitapta, hem yaşamı hem de ölümüyle büyük yankılar uyandıran Stefan Zweig, Tezer Özlü tarafından başarıyla değerlendiriliyor; Zweig’ın 2. Dünya Savaşı yıllarındaki savaş karşıtı tutumu, yaşadığı bunalım ve karısıyla birlikte intiharı üzerinde önemli tespitler yapılıyor. Kitaptaki metinlere, Tezer Özlü’nün insana inanan ve ona değer veren düşünce biçimi damgasını vuruyor. Varoluşçu felsefenin izinde giden ve insanın özgür bir birey olma yönünde çaba göstermesinin gerekliliğini vurgulayan satırlarla sık sık karşılaşıyoruz. “ Yaşam, şöyle bir yaşanıp geçmek için varolmak değildir. Aksine insanları, en insancıl yaşamlara ulaştırmanın mücadelesinin verildiği bir olgudur. ” diyen Tezer Özlü, insanın toplumdan, dünyadan sorumlu bir birey olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Yeryüzüne Dayanabilmek İçin Tezer Özlü’nün kültür, sanat, edebiyata dair düşünce ve görüşlerini yakından görme ve anlama olanağı sağlıyor. İlgili ve meraklı okurların, bu kitapta kendilerini Yaşamın Ucuna Yolculuk ve Çocukluğun Soğuk Geceleri ’ne yeniden yönlendirebilecek nitelikte güçlü imgeler ve etkili izlekler bulacakları kanısındayım. Kısacık yaşamına sonsuz bir evreni sığdıran Tezer Özlü, defalarca okunmayı hak eden, duygu dolu radikal bir yazar.