onedio

Demokrat Parti Haberleri

Demokrat Parti ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Demokrat Parti ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Emekli Maaşına Yeni Düzenleme: Almanya’da Emeklilik Sistemi Değişiyor
Almanya’da emekli maaşları için yeni kararlar alındı. Meclis’ten geçen yasa tasarısına göre emeklilerin maaşı garanti altına alındı. 1 Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek yeni düzenlemeyle emeklilerin maaşı belirlenen oranın altına düşmeyecek. Öte yandan emekliler 2 bin euroya kadar vergiden muaf olacak. Kaynak
Evinde Olanlar Yaşadı: 100 Liralık Türk Banknotunun Değeri Yaklaşık 300 Bin TL
Türkiye Cumhuriyeti'nin erken dönem banknotları, koleksiyonerler her zaman göz bebeklerinden olmuştur. Özellikle İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün portresini taşıyan emisyonlar, nümismatik dünyasında olağanüstü bir değere sahiptir. Bu tarihi parçalar arasında, koleksiyonerlerin en çok aradığı ve 'Çil' kondisyonuyla (hiç kullanılmamış, hatasız durum) dudak uçuklatan fiyatlara ulaşabilen 4. Emisyon 1. Tertip 100 Türk Lirası banknotu öne çıkmakta.Detaylar 👇
Başbakan Erdoğan'dan 'Helal Lokma' Gafı
Partisinin Eskişehir mitinginde konuşan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken 'Evlatlarıma helal lokma yedirmedim' diyerek gaf yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken farkında olmadan ilginç bir gafa imza attı. ÇOCUKLARIYLA İLGİLİ ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tekirdağ mitinginde Erdoğan’ı eleştirirken yanlışlıkla Erdoğan’ın annesinin de yolsuzluğa bulaştığını söyleyip, hatasını anladığında özür dilemesini eleştiren Erdoğan, çocukları hakkındaki eleştirilere cevap verdi. 'HELAL LOKMA YEDİRMEDİĞİM HALDE...' Bu sırada dili sürçen ve ‘haram’ yerine ‘helal’ kelimesini kullanan Erdoğan 'Sen, benim evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde, evlatlarıma da haramdan bahsedecek kalitede de değilsin' dedi. sondakika.com
Gorbaçov İçin Suç Duyurusu: SSCB'yi Yıktı, Yargılansın
Rusya'da beş milletvekili, Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) son lideri Mihail Gorbaçov hakkında suç duyurusunda bulundu. BBC Moskova muhabiri Daniel Sandford'un haberine göre başsavcıya bir mektup gönderen milletvekilleri Gorbaçov'un, Sovyetler Birliği'nin dağılmasına neden olduğu gerekçesi ile yargılanmasını istedi. Parlametonun alt kanadı Duma'nın beş üyesi mektuplarında, dönemin Sovyetler Birliği vatandaşlarının referandumda ülkenin bütünlüğünün korunması yönünde oy kullandıklarına dikkat çekti. Milletvekilleri, Gorbaçov'un ise bu duruma karşın Sovyetler Birliği'nin dağılmasına izin verdiğini vurguladı. Başsavcı'ya suç duyurusunda bulunan milletvekillerinden ikisi, ülkenin lideri Vladimir Putin'in Birleşik Rusya Partisi'nden. Diğer milletvekillerinin ise ikisi Komünist Parti, diğer de milliyetçi Liberal Demokrat Parti üyesi. Milletvekillerinin atıfta bulundukları referandum 1991'de Sovyetler Birliği'nin oluşturan 15 cumhuriyetten dokuzunda yapılmıştı. Cumhuriyetlerden altısı referandumu boykot etmişti. Mihail Gorbaçov ise hakkındaki suç duyurusunun 'tamamen saçmalık' olduğunu söyledi. Yargılanmasının tarihi açıdan hiçbir şekilde makul olmadığını vurgulayan Gorbaçov, beş milletvekilinin sadece ünlü olmaya çalıştıklarını belirtti. Sovyetler Birliği Soğuk Savaş'ın son bulmasının ardından 1991'de dağılmıştı. Bu gelişme üzerine aralarında Ukrayna'nın da bulunduğu 14 ülke bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi.bbctürkçe
Sıla: "Evdeki Televizyonu Söktüm"
Sıla: Twitter, bize zaman kazandırıyor. Herkes muhabir oldu. Doğalgaz patlaması olduğunda ilk televizyonlar yayında değildi, hepimiz ilk Twitter'a baktıkŞarkıcı Sıla, “TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye” dedi. Yeni albümü 'Yeni Ay'ı geçen ay yayımlayan Sıla, Radikal gazetesinden Armağan Çağlayan’a konuştu. Armağan Çağlayan’ın Sıla ile yaptığı söyleşi şöyle: Sizin çok mesafeli bir tavrınız var. Bu mesafe özellikle mi? Mizaç. Hep böyleydim, çocukken de. Beni sonradan tanıyanlar çok şaşırır. Ama özellikle koyduğum bir mesafe değil. Bir ticari yaratım değil, böyleyim. Alışmam zaman alıyor benim insanlara. Önce biraz durup bakmayı seviyorum. Sonra kendiliğinden doğal bir şekilde çözülüyor, duvar da kalkıyor. Ama bu mizaca ters bir meslek yapıyorsunuz? Sahnede böyle değilim ama. Konserde çok iyi ve rahat bir bağ kurarım. Onu almaz yani seyirci, mesafeyi. Zaten şarkılar da arayı kapatıyor. Yazım süreci de malum yaratım süreci de çok benle ben arasında. Sıkıntısını çekmiyorum yani. Bir de daha yapış yapış bir hale alıştığımız için senelerdir, o yüzden benim yapım farklı geliyor. Popüler kültüre de magazine de bir mesafe varmış gibi duruyor... Sevmiyorum magazini. Kastım şu: Olması gereken magazine her zaman varım. Ama çok özel hayat, çok açık bir hayat, yani kendimi göstermeyi çok sevmiyorum. Anlatmak istediklerimi zaten şarkılarla anlatıyorum. O kadar merak ettiklerini zannetmiyorum ben de merak etmiyorum mesela. Hiç merak etmez misiniz başkasını? Ben insanlara bakmayı seviyorum. Burası bir kafe olsa mesela ben size bakarım. Ama Armağan Çağlayan olarak değil x biri olarak bakarım. İnsanları seyretmeyi seviyorum, tepkilerini, nasıl cevap verdiğini.. Bu da bir mesleki deformasyon aslında. Seviyorum insanları seyretmeyi, nasıl âşık olur diye, kime âşıktır diye merak etmiyorum. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Ben çok seviyorum müziğinizi, bana arabeske yakın geliyor, Müziğinize “Tam rakı masası şarkıları” diyorlar.. Çok hoşuma gidiyor bu benzetme. Rakı masası çok samimi ve âdâplı ortamdır. Dolayısıyla iyi bir tanım. Ben çocukken kendi şarkılarımı yazıp söyleme hayali kurdum. Evet, deodorant şişesi ya da saç fırçasıyla çok anım var. Geceliğimiz arkasına kıskaçlı kuyruk, Emel Sayın’dan özenip. Ama hiçbir zaman sadece yorumcu olarak, ışıkların altında olmak istemedim. Hep kendi şarkımı, sözümü ve hikâyemi anlatabileceğim bir şey düşledim. En büyük şansım; yaptığım işin popülist bir yerden çıkmayıp popüler olması. Müziğimi özgün olarak tanımlıyorum, benim müziğim işte! Siz mesela modern Yıldız Tilbe gibi geliyorsunuz bana. Şarkı tarzından ödün vermeyen, kendi tarzı olan, piyasanın peşine takılmayan.. Bizim şöyle bir şarkıya ihtiyacımız var diye hiç oturmadık biz kanepeye. Hiç gitarı almadık öyle elimize. Hep içimizden döküldüğü gibi onun peşinden gittik. O zaten insanı özgünleştiren. Ötekisi iyi bir şey değil. Çok talihsiz bir zamanda çıktı ‘Yeni Ay’ albümü. İnsanların çok politikleştiği bir dönemdi... Siz de büyük bir cesaretle çıkardınız. Hiç kimsenin aklına gelmedi mi? Çok konuştuk bunu. İki ay daha bekleyeceğiz, seçimi atlatacağız... Çok şey değişir mi dinleyicim için? Hayır, biraz aralanmış olurlar sadece. Dolayısıyla korkmadan yürüdük, bir zararını da görmedim. Gayet olması gereken yere ulaştı. Şimdi de ikinci klibi ‘Yabancı’ya çektik. 15 gün içinde izlersiniz tahmin ediyorum. Biraz da bu müziğinize ve kendinize güvenle ilgili bir durum… Evet, yaptığım işe güveniyorum. Zaten güvenmediğim şey olaydı ben onu CD’ye bastırmazdım. İlgileniyor musunuz Türkiye’de neler olduğuyla? Politize olmaktan kaçındınız mı? Mümkün değil kaçınmak. Yaşadığınız topraklarda ne oluyorsa ilgili olmak zorundasınız. Ben biraz politikadan kaçtım, çünkü ben politik bir aileden geliyorum. Benim iki dedem de -biri Adalet biri de Demokrat Parti’den- milletvekiliydi. Bir tanesi Yassıada mahkûmlarından hatta, Muzaffer Balaban. Babam çok uzun süre politikayla uğraştı, milletvekili olacaktı köşesinden döndü. Dolayısıyla biz ne zaman otursak bir yerden sonra politika konuşulur. Kaçış yok. Ayrıca o kadar çok şey yaşandı ki son dönemde kayıtsız kalmak imkânsız. Dışardan baktığımda sizin sosyal demokrat bir aileden geldiğinizi düşünürdüm. Belki attığınız tweet’lerden dolayı öyle olabilir. Olabilir. Ben biraz daha sosyal demokratım diyelim. İzmirli misiniz aslen? İzmirliyim. Denizli doğumluyum, babam Denizlili annem İzmirli. İlkolulu Denizli’de bitirdim. Daha sonra Fransızca sevdası yüzünden İzmir’e okumaya gittim. Üniversite için İstanbul’a geldim. Müzik piyasasında ilk kiminle tanıştınız? İstanbul’a geldiğim sene Fransız Edebiyatı’na girdim, çünkü konservatuvarı kazanamadım. Küstüm de biraz müziğe. Fransız edebiyatından giderim diye düşündüm. Fakat ilk sene illallah geldi. Evde gizli gizli şarkı yazıp söylüyordum. Bir arkadaşım Bilgi’de müzik okuyordu, onunla konuştum. “Bir piyanist arkadaşım var. Çok iyi anlaşacağını düşünüyorum. Senin gibi delidir biraz. Çalış onunla, bak bakalım” dedi. Demir Durukan, şimdi çok iyi bir müzisyen oldu Viyana’da. Onunla çalışmaya başladıktan sonra çok şevklendim. Sonrasında Bilgi’de Caz Vokal’e girdim ve rahmetli Nuket Ruacan’la çalışmaya başladım. Çok klişe ama hakikaten sahne tozu yutmak lazım. Liseden beri tanıdığım Cem Öcal, Kenan Doğulu’ya vokal yapardı o zamanlar. “Ben seni Cihan Okan’a yönlendireyim” derken bir haftada Kenan Doğulu’nun sahnesinde buldum kendimi. En çok şeyi o sahnede öğrendim. 2000 yılında başladım Kenan’a, ilk albümümün çıktığı 2007’ye kadar vokalliğini yaptım. Çok şey öğrendiğim bir yerdi. Kenan Doğulu’nun çok yardımı oldu. Popüler kültüre uzak duruyorsunuz ama çıkan albümleri alır mısınız, dizi izler misiniz, Türk yazarları okur musunuz? Merak ettiklerim oluyor müzikal olarak, onları takip ediyorum. TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Size gelsem ben bir kanal izlemek istiyorum desem imkânsız mı? Evet, internetten açarız ama. Çok ilginç. Ben bir televizyoncu olarak hiç böyle insanların olduğunu düşünmüyordum. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye. Filme çok merakım var, bol bol vakit buldukça film izliyorum. Türk Edebiyatı’na ilgim büyük. Acayip bir Hakan Günday fanıyım. Yeraltı edebiyatını çok severim. Ben ‘Daha’yı çok beğendim. ‘Az’ı da çok beğenmiştim. Evde televizyonu sökünce bir eksiklik hissetmiyor musunuz? Yok hissetmiyorum. Gerektiğinde internetten bakıyorum. Her gün gazete okur musunuz? Okurum. İnternetten okuyorum. Sabah uyandığım zaman ilk gazeteleri tararım, ne olmuş ne bitmiş... Siz dışardan çok kurumsal gözüküyorsunuz. Yönetilen marka olarak gözüküyorsunuz. Öyle mi? İlk başta konuştuğumuz mesafeli durma hali kurumsallık veriyordur. Hem de bir yandan da Sıla Gençoğlu olarak Sıla markasını yönetiyorum. Ve tek başına yönetmiyorum bu markaya hizmet eden çok kişi var Efe başta olmak üzere. İki taraflı yani. Mutlu musunuz bu durumdan? Sıkıyor mu? Çok mutluyum. Sıkmıyor. Ben işe iş gibi davranmayı seviyorum. Ben yazan tarafta olduğum için bu taraf çok eğlenceli, çok inişli çıkışlı. Dolayısıyla bu beni ayakta tutan bir şey. Geri kalan kısmı yönetilen idari, iş kısmı. Onlar da beni çok sıkmıyor, çünkü onlar olmazsa bu kadar dik duramayabilirim çünkü. Orada falso olmaması gerekiyor. Çok iyi şarkıcılar var mesela ama şarkısı yoksa ne dinleyeceğim ben ondan? Türkiye’de iyi şarkıcı kim? Çok var Türkiye’de. Tarkan iyi şarkıcı mesela. Aslan gibi şarkıcı işte. İbrahim Tatlıses, Kibariye, Mine Koşan, Kubat çok iyi şarkıcı. Farkındaysanız hep farklı yerlerden. Yıldız Tilbe çok iyi şarkıcı. O kadar Orhan Gencebay dinlememe rağmen ben o şarkıyı ilk Yıldız Tilbe’den duydum. Kenan Doğulu ile çalışırken Bodrum’da bir akşam Yıldız Tilbe geldi ve Kenan davet etti sahneye. Ki gerçekten çok beğenirdim, bir şarkı söyledi sahnede baya dizimin bağı çözüldü o söylerken. Siz de benim gibi küçük yerde doğup büyümüşsünüz. Ben bunun insana çok şey kattığını düşünenlerdenim. Büyük bir şehirde büyüseydim belki buralara gelemezdim.. Kesinlikle çok önemli bir şey. Hep bir adım ilerisini hayal edersiniz ya... Bir de etrafınızda gördüğünüz her şey büyük yerlerde bu seçim zamanında da çok konuştuğumuz şey aslında, alır mı almaz mı falan... Hepimiz birbirimizi doldurduk, hele Twitter’da… Ben bunu konserlerde çok net algılıyorum. Twitter hepimizin hayatında durduğunu düşündüğümüz bir şey ya. O da bizim hayatımızda bir yerde duruyor. Atıyorum Çorum’a konsere gidiyorum. Her konserden sonra kontrol ederim konserle ilgili ne düşünmüşler diye. İnanın bu taraflarda konserle ilgili Twitter’da yorum görüyorum. Ama gittiğim o bölgelerde hiç görmüyorum Twitter’da. Kullanmıyorlar ki. Siz çok düşkün müsünüz Twitter’a? Ben düşkündüm. Ondan da kendimi iteledim. Bir baktım ben okuyacağım iki sayfayı erteliyorum. Böyle kitaplar duruyor başucumda. Ben biraz daha Instagram’a yöneldim. Çok insan takip etmek gerekiyor biraz öyle ama daha temiz bir ortammış gibi geliyor bana... Sosyal medya galiba hayatımızı mahvediyor. Ben de geçen hafta TV fuarı için yurtdışına gittim, dedim ki döndükten sonra evde geceleri bilgisayar açmayacağım, telefondan Twitter’a bakmayacağım daha faydalı şeyler yapacağım. Ama bir yandan da haber kaynağı, ben bir sürü şeyi ilk orada görüyorum.. Geçen doğalgaz patlaması oldu. Evime yakın bir yerdeydi. Hepimiz ilk Twitter’a baktık. Ben koştum hemen internetten CNN Türk’ü açabilir miyiz falan ama hiçbiri vermiyor ki haberi. Zaman kazandırıyor Twitter bize. Herkes muhabir oldu aslında yani. Ama böyle böyle yazılı basın ölecek. Nasıl eskiden kaset vardı CD çıktı kaset öldü, YouTube gibi siteler çıktı şimdi de CD ölüyor yavaş yavaş. Geçen ben İzmir’e gittiğimde babama sordum benim ilk albümün kasedi var mı evde diye. Görmek istedim yani, tekrar elime almak istedim. Babam dedi ki valla yok. İlk albüm çıktığında kaset basmıştık. Çünkü o zaman hâlâ esintisi vardı. Sizin çocukluğunuzda yoktu ama benim çocukluğumda long play vardı. Anne babamın bütün long play’leri bende. Çok severim pikaptan müzik dinlemeyi. Acayip bir ses geliyor bir kere, hiçbir şeye benzemez. Hele ki biraz da plak eskiyse. Babamın plaklarından da biraz izinli aşırdım Ferdi Özbeğenler falan Zeki Mürenler tam yani olması gerektiği gibi. Üç sene sonra nerede olacak peki müzik sektörü? Total olarak dijitale kayacağız, bu belli oldu yani. CD de bulamayacağız, öyle mi? Buluruz, buluruz, üç seneye buluruz. Ama daha uzun vadede yüksek ihtimal daha başka bir şeye dönecek, tamamen dijitale kayacağız. Ben bile bir albümü merak ettiğimde iTunes’da bakıyorum. Çok özellikli bulursam gidip tabii alıyorum CD’sini. Benim de ilk elim artık oraya gidiyor bu çok ilginç bir durum. Ben üzülüyorum da bir yandan, yani nasıl fiziki somut elimizde durmaz ki?T24
Wurst: 'Cinsiyetsiz Bir Dünya Hayali Kuruyorum'
Eurovision'un galibi Avusturyalı trans şarkıcı Conchita Wurst: 'Cinsiyetiniz ve nereli olduğunuz üzerine konuşmak zorunda olmadığımız bir dünya hayali kuruyorum.' Kopenhag Refshaleöen B&W Hallerne'de yapılan yarışmada ‘Rise Like A Phoenix’ adlı şarkısıyla 290 puan alarak 59’uncu Eurovision'un kazanan Avusturya temsilcisi Wurst kazandığına inanmakta zorlandığını söyledi. Sonucun, kendisi açısından rüyasının gerçeğe dönüşmesi, toplum için ise insanların ileriye baktığını gösterdiğini anlatan Wurst, “Yaptıklarımı yapmaya, hayatımı yaşamaya, kendime dürüst olmaya devam edeceğim. Bunu yaparken insanlar bana katılırsa bu dünya harika olacak” diye konuştu. Wurst, Eurovision'un hoşgörü üzerine kurulu bir proje olduğunu söyleyerek “Bu yüzden Eurovision gerçekten katılmak istediğim bir aileydi, kendimi evimde hissettirdi” diye devam etti. Bir gazetecinin, İsrailli trans bir şarkıcının 16 yıl önce kazanmasından sonra yarışmayı kazanan ikinci trans olarak neler hissettiğini sorması üzerine Wurst, 'Cinsiyetiniz ve nereli olduğunuz üzerine konuşmak zorunda olmadığımız bir dünya hayali kuruyorum” yanıtını verdi. Yarışmada Ukrayna'ya 10, Rusya'ya 12 puan veren Azerbaycan yuhalanırken, Avusturya'dan oylama sonucu bildirmek üzere yayına bağlanan kadın sunucunun takma sakal ve bıyığı izleyicileri güldürdü. Öte yandan Avusturya’ya Eurovision tarihinde 48 yıl sonra ikinci kez birincilik getiren 25 yaşındaki Wurst’un yarışmadan çıkarılması için imza kampanyaları yapılan ülkelerden Rusya’da, Başbakan Yardımcısı Dmitry Rogozin, “Bu sonuç Avrupa ’yla entegrasyondan yana olanlara Avrupa’nın geleceğini gösterdi: Sakallı bir kız” diye tweet atarken, en sert tepki ise aşırı sağcı lider Vladimir Jirinovski’den geldi. Liberal Demokrat Parti lideri Jirinovski, “Bu Avrupa’nın sonudur. Avrupa’da artık erkek ya da kadın yok. ‘O’ var... Sovyet ordusu 50 yıl önce Avusturya’yı işgal etti. Avusturya’yı özgür bırakmakla hata yapmışız. Orada kalmalıydık” dedi.Demokrathaber
Tarihte Bugün: 27 Mayıs Darbesi
27 Mayıs 1960'ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe gerçekleşti.27 Mayıs, 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe . Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi ya da 27 Mayıs İhtilâli olarak da anılır. Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri tutuklanarak, hükümet; 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak ve bazı üniversiteler kapatılıp el konularak, üniversiteler; 520 hakim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır. Darbeden sonra darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve Emekli Orgeneral, Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu.[9] 37 subaydan oluşan Millî Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa, Kore gazisi Tahsin Yazıcı ve emekli olduktan sonra DP'den milletvekili seçilen eski Genelkurmay başkanı Mehmet Nuri Yamut da tutuklananlar arasındaydı. 3- Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıydı; nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştı. HT
Çatı Adaya AK Parti'den İlk Yorum
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı 'çatı adayı' olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ilettiği Ekmeleddin İhsanoğlu ismini değerlendirdi.Çelik, 'Sayın İhsanoğlu'nun aday gösterilmesi, Türkiye'deki muhafazakar siyasetin bir başarısıdır' dedi. AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Kanal 24 televizyonunun yayınına katılarak 'çatı adayı' olarak açıklanan Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Hüseyin Çelik, 'CHP'li vekillerin üzerinde bile hemfikir olmadığı bir adayı çatı aday ilan ediyorsunuz. Bütün CHP tabanı niçin sempati ile baksın. Birçok açıklama var CHP'den, 'Sağa açılmıştık, şimdi islamcılığa açılıyoruz' diyen var. 'Bu çatı akar' diye tweet atan vekiller var. CHP'li vekilleri bile hoşnut etmeyen aday. MHP'ye gelince; MHP'nin tabanı milliyetçi muhafazakardır. MHP'nin bugünkü çatısı milliyetçi falan değil, ulusalcıdır. Ulusalcılık, manaevi yanı alınmış bir milliyetçiliktir' dedi. 'ELBETTE BİZİM DE SÖYLEYECEKLERİMİZ VAR' CHP Genel Başkan Yardımcısı Hamzaçebi'nin bir basın toplantısında 'Bizim muhalefet olarak üzerinde uzlaştığımız tek şey, Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmasın' dediğini hatırlatarak, 'Ben bunu geçen hafta yaptığım basın toplantısında bunu bir Karadeniz fıkrasıyla karşıladım. Temel'le Dursun birbirlerinin düşmanı. İkisi de idama mahkum olmuş. 'Temel senin son arzun nedir' demişler. Temel 'Anamı görmek istiyorum' demiş. Dursun'a sormuşlar. Dursun Temel'in gözlerine kin dolu bakmış ve 'Temel anasını görmesin' demiş. 'Temel anasını görmesin' siyasetidir' dedi. CHP'nin ve MHP'nin kendi partisinden bir aday gösteremediğine dikkat çeken Çelik, 'Sayın Kılıçdaroğlu, 'CHP'li birini aday gösterirsem, benim seçimde aldığım oydan daha fazla oy alırsa, benim halim nice olur'u biliyor. Seçilmeyeceği kesin. Seçilmeyeceği iki kere iki dört ortada... 'Ben bir CHP'liyi aday gösterirsem yüzde 30-32 oy aldı. Benim halk nezinde ki liderliğim sorgulanır, ben burada oturamam' diyor. Sayın Bahçeli'nin de aynı endişeleri var. Oda biliyor ki MHP'den başka isimler Sayın Bahçeli'den çok daha fazla prim yapar. Dışardan birinin aday gösterilmesi durumunda ona böyle bir tevecühü gösterilirse ki o da kazanamayacak; peki ne olacak vaziyet? Ben Sayın İhsanoğlu ile ilgili, şahsiyeti ile ilgili, geçmişte yaptığı görevlerle ilgili, ne kadar isabetli olup olmadığı ile ilgili şu anda bir şey söylemeyeceğim. Çünkü daha adaylığı kesinleşmedi. Adaylığı kesinleştikten sonra ve herkes meydana çıktıktan sonra halk bakacak ve kararını verecek. O zaman da elbette bizimde söyleyeceklerimiz var' dedi. İHSANOĞLU'NUN 'ONUR DUYDUM' AÇIKLAMASI Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Çelik, şunları söyledi: 'Kendisi ile konuşmadan iki liderin çıkıpda onu aday göstermesi söz konusu olamaz. Bu bilinen bir şey zaten. Sayın İhsanoğlu ile ilgili, herkes müracatlarını yaptıktan sonra o zaman bizim söyleyeceklerimiz var. Ama prensipler bazında şunları ifade etmek istiyorum; Hem Sayın Kılıçdaroğlu hem Sayın Bahçeli ve onları sözcüleri, yardımcıları, sürekli olarak, 'Siyesetçi olmasın' tezini işlediler. Hayretler içerisindeyim, bu siyaset bu kadar kötü bir şey ise niçin yapıyorlar bu siyaseti. Arkadaşlar, bir bütün olarak siyaset kurumunu ve kendilerini aşağıladıklarının farkında değiller. Hele hele Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildikten sonra Türkiye'deki en yüksek düzeydeki siyasi makam olacak bu. Türkiye'de ki Cumhurbaşkanlığı makamı bugüne kadar birileri tarafından özellikle milli iradeye ayar çekilen bir merci, bir makam olarak görüldüğü için; Cumhurbaşkanı protokoler bir şey, yeri geldiği zaman hükümetlere tıkaç vazifesi gören bir şey, milli iradeye fren olacak birisi olarak görüldüğü için, şu iktidar gelmiş, bu iktidar gelmiş... Diyelim ki Cemal Gürsel iktidara gelmiş... Cemal Gürsel'in temsil ettiği statükocu yapı, derin devlet, devlet aklı hakim olmuş. Vatandaşın aklı hakim olmamış. Cevdet Sunay gelmiş. Cevdet Suany'ın temsil ettiği devlet aklı millete hakim olmuş. Milletin iradesinin ne düşündüğü hiç önemli olmamış. Fahri Korutürk gelmiş, oda öyle olmuş. Kenan Evren gelmiş, silah zoru ile ele geçirmiş. Sonra kendini referandum da oylatmış, Cumhurbaşkanı olmuş. Bir de madalyonun diğer tarafına bakalım. İnsanların mesleği ile ilgilenmiyorum. Askerde gelir siyasetçi olur, hakim-savcıda gelir siyasetçi olur, mühendiste gelir siyasetçi olur, avukatta, öğretmende, herkes olur, vatandaş, çiftçi köylü de olur. Atatürk evet generaldi. Ama Atatürk CHP'nin kurucusuydu, CHP'nin ilk genel başkanıydı ve Atatürk siyasetçiydi, birinci Cumhurbaşkanıydı. İsmet Paşa siyasetçiydi, CHP Genel Başkanıydı, ikinci Cumhurbaşkanıydı. Celal Bayar Demokrat Parti'nin kurucusuydu, partinin 1950'deki seçim zaferi sırasında Genel Başkan Celal Bayar'dı. Bayar bir siyasetçiydi. Merhum Özal bir siyasetçiydi, Demirel bir siyasetçiydi, Sayın Gül bir siyasetçiydi. Sayın Gül 11. Cumhurbaşkanımızdır. Arkaya doğru gittiğimiz zaman; Cemal Güsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren askerdi, generaldi. Genelkurmay Başkanı, amiral, general falan... Siyasetten gelen insanlar değillerdi, ya darbeyle ya da o günkü derin devletin istemesiyle... Milletin tercihi orada söz konusu değildi. Devletin milleti kavramı var. Bu eski Türkiye'ydi bu. Biz AK Parti döneminde devletin milleti kavramını elimizin tersi ile ittik. Biz diyoruz ki hayır milletin devleti var. Millet devlet için var değil, devlet millet için var. Devletin varlık sebebi, milletin refah düzeyini en üst seviyeye çıkarmaktır, milletin güvenliğini sağlamaktır.' 'VURAL SAVAŞ, SABİH KANADOĞLU ADAY FALAN YAPILMIYOR' 'CHP ile MHP, eski Türkiye zihniyetine sahip partilerdir' diyen Çelik şu değerlendirmelerde bulundu: 'Esasen halkçılarla, ırkçıların ittifakı bugün başlamış bir ittifak değildir, 60 darbesini bu zihniyetler beraber yaptılar, 60 darbesini bu iki zihniyet birlikte yaptı. Sonra ki bir çok zamanlarda da ittifak ettiler. 2010 referandumunda CHP hayır cephesindeydi. Meydanlarda Sayın Kılıçdaroğlu ekibi ile birlikte yollara düştüler, bütün meydanlarda 2010 12 Eylül'ünde yapılacak referandumda vatandaşın red oyunu kullanmasını istediler. MHP'de aynı şeyi yaptı. Onlarda meydan meydan dolaştılar, 'red oyu verin' dediler. DSP, üç aşağı beş yukarı CHP'nin aynı paralelindeydi. 2007-2009 seçimlerinin sonuçlarına bakarsanız, CHP+MHP+DSP yüzde 42.7 ediyor. Referandum'da Ak Parti'nin tezini yüzde 58 vadandaş destekledi. CHP'li seçilemez diyor, MHP'li de seçilemez diyor. Ne yapalım? Efendim muhafazakar olsun, bürokrat da olsa, belki bununla kurtarırız kendimizi. Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu aday falan yapılmıyor. Bütün CHP kadrolarının bunun arkasında kilitlenmesini beklemek bir hayal olur.' 'KENDİ DÜNYALARINDA SİYASİ ATMOSFERLERİNDE BİR ADAY BULAMADILAR' 'Biz bazı solcuları aday gösterdik. CHP'nin ona oy vermesini bekler değil mi birileri? Verdiler mi? Vermediler. Kendi dünyalarında siyasi atmosferlerinde bir aday bulamadılar. Gittiler İhsanoğlu'nu buldular. Biz de diyoruz ki bakın, muhafazakar camiadan medet ummaları, oradan birine sarılmaları onları kurtarmayacak. Hiç zorlamaz, bütün taklitler. Mesela DYP 95 seçimine giderken milliyetçileri vitrine taşıdı. MHP tabanı oy verecek diye, MHP tabanı oy vermedi.' 'BU İŞ BİRİNCİ TURDA BİTER' 'Ben kesinlikle 10 Ağustos'ta bu iş birinci turda biter. İster sayın Erdoğan, ister sayın Gül, ister başka bir arkadaş olsun. AK Parti'nin göstereceği aday tek başına AK Parti'den almayacak.' 'BU BİR SİYASİ MÜHENDİSLİKTİR' 'O defterleri henüz açmadık. Ben geçmişte o anlamda söylediğim her sözümün, kelimemin arkasındayım. Onlar bana aittir. Daha başka söyleyecek şeyler de var. onları daha farklı zamanlar da konuşacağız. Tavan çatı falan tamamen uçmuştur. Ha bir şey daha var. İslam İşbirliği Konferansı Başkanıydı İhsanoğlu. Bizim seçtirdiğimiz. Şimdi üniversite rektörleri, Abdullah Gül tayin etmiştir. İlle AK Parti'den aday olacak diye bir şey yok. İhsanoğlu da, sayın Başbakanımızın büyük gayretleri sonucu takdim edilmiş bir adaydır. Sayın İhsanoğlu'nun, genel sekreterliği kendi propagandasıyla bilek gücüyle olmuş bir şey değil. hükümetin yaptığı bir şey. Bu bir siyasi mühendisliktir.' 'CHP'Lİ VEKİLLERİN BİLE HEMFİKİR OLMADIĞI BİR ADAY' 'Mehmet Ali Bayar'ı tanırsınız. Bizim medya büyük manşetlerle getirdiler merkez bağına geçirecekler falan, olmadı. İlhan Kesici dediler olmadı. Tantan'a parti kurdurttular olmadı. CHP'li vekil bile diyor ki, bizimle paylaşılan isimler arasında bu yoktu diyor. Şu şu şu kim olsun? Senin istediğin kimdir? Hiç akla gelmeyen, CHP'li vekillerin bile hemfikir olmadığı bir adayı çatı adayı diyorsunuz. CHP milletvekilinin henüz sempatiyle bakmadığı bir adaya bütün CHP tabanı niçin olumlu baksın? Bir çok açıklama var. Efendim biz sağa açılmıştık İslamcılığa açılıyorduk diyenler var. bu çatı patır kütür akar diye tweet atan vekiller var. CHP'li vekillerini bile tatmin etmeyen, hoşnut etmeyen bir aday. MHP'ye gelince, MHP'nin tabanı milliyetçi muhafazakardır. Milliyetci muhafazarkarlıklar, ulusalcılık farklı şeylerdir. MHP'nin bugünkü çatısı ulusalcıdır. Ulusalcı bütün manevi sinirleri alınmış milliyetçiliktir. Dolayısıyla referandumda o ekibin aslında önemli bir kısmı AK Parti'nin tezleri desteklediğini biliyorum. MHP'de de karşılık bulacağı tahmininde değilim. MHP'nin tabanında da bu manada ciddi sıkıntıarl oalcağını biliyorum.' 'ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SAYIN BÜYÜKERŞEN GÖSTERİLSE' 'İhsanoğlu neden aday oldu?' sorusuna Çelik şu açıklamalarda bulundu: 'Sayın İhsanoğlu'nun AK Parti'ye karşı ciddi bir tavır içinde olan medyayla haşır neşir olduğunu biliyoruz. Bu konuda söylenecek çok söz var. Benim üzerinde durduğum şey; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Büyükerşen gösterilse, herkes derdi ki rektörlük yapmış, belediye başkanlığı yapıyor, bir siyasetçidir. Ama özellikle siyasetçi olmasın, bunu diyen kim siyasetçi. Kendini ve kendisinin içinde bulunduğu dünyayı, hor gören, aşağılayan bir zihniyettir. Efendim bu herkesin cumhurbaşkanı olacak. Atatürk CHP2nin genel başkanıydı, herkesin cumhurbaşkanı değildi o zaman? Bayar'da, Demirel, Özal, Abdullah Gül de herkesin cumhurbaşkanı değildi. Kim herkesin cumhurbaşkanıydı? Cemal Gürsel darbeyle geldi, kendini zorla cumhurbaşkanı seçtirdi. Kenan Evren darbeyle geldi, kendini zorla cumhurbaşkanı seçtirdi. Fahri Korutürk, Cevdet Sunay...' 'SEZER BU ÜLKEYE 7 YIL VAKİT KAYBETTİRDİ' Ahmet Necdet Sezer ile ilgilide değerlendirmelerde bulunan Hüseyin Çelik, 'Gelelim Sayın Sezer'e. İttifak diyorlar ya. O da bir çatı adaydı. Sadece CHP'nin MHP'nin değil, DSP'nin. DSP, MHP, ANAP, DYP ve Fazilet Partisi... Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak söylediği bazı demokratik ifadeler, demokrat tavır sergilemesi, hukuk devletini ön plana çıkarması o zaman Fazilet Partileri çok cezbetti. Ben Ahmet Necdet Sezer'e mecliste yapılan turlarda hiç oy vermedim. Aday gösterdiler, çatı baca adayı deyin. Ahmet Necdet Sezer, sözüm ona bir sivildi, 5 parti üzerinde uzlaşmıştı. Siyasetçi olmasın dendi. Getirdiler Ahmet Necdet Sezer bu ülkeye 7 yıl vakit kaybettirdi. Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı bir faciaydı' dedi. 'ZERRE KADAR BUNA İHTİMAL VERMİYORUM' 'Bu seçimde iki şey yarışacak, yeni Türkiye mi yeni Türkiye mi…' diyen Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: 'Eski Türkiye'de cumhurbaşkanı, siyasete, siyasetçiye ve milli iradeye ayar çeken bir makamdı, ona fren olan bir makamdı. Kenan Evren Cumhurbaşkanı, rahmetli Turgut Özal Başbakan. Giden 3 kararnameden 2'sini red ediyor, biri geçiyordu. Biz iktidarız, Ahmet necdet Sezer bize bir ana muhalefet partisi gibi muamele ediyor. Orada cumhurbaşkanlığı makamı vatandaşı adam etme makamı olarak görülüyor. 11 cumhurbaşkanı, Atatürk, İsmet Paşa generaldi onları bir kenara bırakıyorum, 4'ü generaldi. Yeni Türkiye'de milletin devleti vardır ve cumhurbaşkanlığı makamı, en üst düzeyde ki siyasi temsil makamı vatandaşın duygularına tercuman oalcak, hissiyatına tercüman olacak, vatandaşın istediğini isteyen, halkın istemediğini istemeyen bir makam olacak. Bu ikisi çarpışacak. Bir; belli medya gruplarının istediği, ulusalcı cephenin istediği... Milliyetçi cephe değil, ulusalcı cephe... MHP ve CHP ulusalcılıkta birleşen cephedir. Bunların istediği eski Türkiye mi kazanacak, yeni Türkiye mi kazanacak. Ben bu halkın eski Türkiye'ye dönmek istediği kanaatinde asla ve asla değilim. Zerre kadar buna ihtimal vermiyorum.' 'TABİ Kİ BİZDE İTTİFAK YAPARAK SEÇİME GİRECEĞİZ' 'Sizinde ittifak arayışınız olacak mı?' şeklinde ki soruya 'Tabi olacak' diyen Çelik şu yanıtı verdi: 'Tabi ki biz de ittifak yaparak seçime gireceğiz. Ben genel merkezde de bunu açıkladım. Ama kiminle ittifak yapacağız. A partisi, B partisi ile değil. Biz doğrudan halkla ittifak yapacağız. Bize de 'BDP ile ittifak edeceler' diyorlar. hayır bizim hiç bir siyasi partiyle bu manada bir ittifakımız yok ve olamayacak. BDP'ye oy verenler içerisinde Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayaına oy verecekler olacak. MHP'ye oy vermişler içerisinde olacak, CHP'ye oy vermişler içerisinde olacak. Allhın izniyel biz birinci turda Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacak, ilk defa halk tarafından seçilmiş olan adayı seçeceğiz. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Sayın Bahçeli'nin sözü halk nezninde çok muteber olsaydı referandum da yüzde 42'de kalmazlardı.' 'AHMET NECDET SEZER'İN BİR ÇOCUĞU BİLE KUCAKLADIĞINA ŞAHİT OLMADIM' 'Ahmet Necdet Sezer 5 parti tarafından gösterildi. Ben Ahmet Necdet Sezer bütün halk kesimlerinde kimi kucakladı, ben Ahmet Necdet Sezer'in bir çocuğu bile kucakladığına şahit olmadım. Vatandaş kendi yüreğine dokunanı ister, vtandaş kendisinin dokunacağını ister. Vatandaş bugüne kadar denediği, icraatından emin olduğu, yaptıklarından emin olduğu, duruşundan, tarzından, tavrından emin olduğu bir cumhurbaşkanı görmek ister.' 'İHSANOĞLU'NUN ADAY GÖSTERİLMESİ MUHAFAZAKAR SİYASETİN BİR BAŞARISIDIR' 'Diyelim ki Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı oldu, Sayın Tayip Erdoğan'ın kendisi ile ilgili bu halka çok fazla bir şey anlatmasında gerek yok. Çünkü Perşembenin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ak Parti'nin çarşambası bellidir ve perşembesi çarşambadan daha parlak olacak. Allah'a hamdolsun. Bugün dünden çok iyidir. Bir günümü diğer günden daha iyidir. Bizimde muhaliflerimiz var, bizim icraatlarımızı beğenmeyenler var. Başbakanı yerden yere vuranlar var, ideolojik hesapları olanlar var. Siyasi başka türlü hesapları olanlar var. Kendi saadetini başkasının felaketinde arayan, komşunun evi yansada bende omlet pişirsem diyen, Türkiye'de bir siyasi ve ideolojik güruh var. Yeterki bu olmasın ama bu bunların çıkmazı. Şu Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday gösterilmesi de Türkiye'deki muhafazakar siyasetin bir başarısıdır.' DHA