onedio
Görüş Bildir

Cumhuriyet savcısı Haberleri

Cumhuriyet savcısı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Cumhuriyet savcısı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Balıkesir'de Patlayıcı Üretilen Fabrikada Patlama: 12 Kişi Hayatını Kaybetti, 4 Kişi Yaralandı
Balıkesir'in merkez Karesi ilçesinde mühimmat üretilen bir fabrikada yaşanan patlamada 12 kişinin hayatını kaybettiği ve 4 kişinin de yaralandığı bildirildi.Olay sonrasında Anadolu Ajansı canlı yayınında açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ölü sayısının 12, yaralı sayısının da 4 olduğunu, yaralıların durumunun iyi olduğunu açıkladı. Çıkan yangın sebebiyle bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Ekiplerin soruşturması sürüyor.Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da olay sonrasında açıklamasında “Balıkesir ilimizin Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikanın kapsül üretilen bölümünde meydana gelen patlamayla ilgili Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmış olup 1 başsavcıvekili koordinesinde 4 Cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir” dedi.
Deprem Yardımlarını Çalmakla Suçlamıştı: Haluk Levent ve Deniz Akkaya Davasında Son Karar Verildi!
6 Şubat'ta yaşanan korkunç depremin ardından kolları sıvayan Haluk Levent kurucusu olduğu AHBAP'la birlikte depremzedeler için bağış toplamıştı. Bu süreçte Levent'i hedef alan isimlerden biri Deniz Akkaya olmuştu. Ünlü şarkıcıyı dolandırıcılıkla suçlayan Akkaya için 3,5 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti. Bugün davayla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Eski manken Deniz Akkaya’nın yargılandığı dava karara bağlandı.
Şarkıcı İlyas Yalçıntaş'ın 'Hakaret' Suçundan 2 Yıla Kadar Hapsi İsteniyor
Şarkıcı İlyas Yalçıntaş, yabancı uyruklu bir kadına mesajlaşma uygulaması üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla hakim karşısına çıktı. Yalçıntaş savunmasında, ‘’Bu tahriklerine dayanamayarak bahse konu mesajları attım, kabul ediyorum’’ dedi. Duruşmada mütalaasını açıklayan Savcılık, Yalçıntaş’ın 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Gizli Kapıdan Kaçırdılar!
Türkiye gazetesi; Hakan Fidan'ın polisin ifade almaması için MİT görevlileri tarafından gizli kapıdan kaçırıldığını iddia etti. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya 7 Şubat'ta Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisini telefonla arayarak ifadeye çağırdı. Bir gün sonra MİT Hukuk Müşavirliği savcılığa itiraz ederek kanundaki istisnai hükümleri iletti. Ancak savcı bu itirazı dikkate almayarak 10 Şubat'ta ifadeye gelmeyen istihbarat görevlileri hakkında gözaltı kararı aldı. Savcının talimatıyla İstanbul'daki MİT Bölge Başkanlığı ve diğer istihbarat binalarına gözaltı işlemi için polisler sevk edildi. Benzer bir hareketlilik de Ankara'da yaşanıyordu. Başkentte gözaltı için MİT Müsteşarlığına doğru harekete geçen polis ekipleri hükümet kanadından gelen emirle geri çevrildi. Çünkü polislerin kapından içeri girmesine müsaade edilmeyecekti ve çatışma ihtimali söz konusuydu. FACİANIN ÖNÜNE GEÇTİLER! Türkiye gazetesinin iddiasına göre; Polisler durumu savcıya bildirdi. Savcı gözaltı kararında diretti ve polislere verdiği emri yerine getirmemeleri halinde haklarında işlem yapacağını söyledi. Ekipler yeniden harekete geçti. Güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmemeleri için yeniden devreye girildi ve polislerin MİT binasına gitmeleri engellendi. Böylece muhtemel bir facianın önüne geçilmiş oldu. Vatan
Lahmacun ve Ayran Ismarladı Yargılanmaktan Kurtuldu
Adli vakalarda taraflar artık 'uzlaştırmacı'dan faydalanarak hakim kararına gerek kalmadan aralarında anlaşıyor. Bunun ilginç bir örneği de İstanbul'da yaşandı. Bir ganyan bayiinde çalışan Ercüment Akkoyun ile bir şirkette güvenlik görevlisi olan Erdal Karagöz kavga etti. Karagöz, Akkoyun'u hastanelik edene kadar dövdü. Eylül 2013 tarihinde meydana gelen olay sonrası soluğu savcılıkta alan Ercüment Akkoyun'un şikayeti üzerine Erdal Karagöz hakkında soruşturma başlatıldı. Ercüment Akkoyun hakkında 'Kasten yaralama' suçundan soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Yavaş, her iki tarafa da uzlaşma teklifinde bulundu. Savcı 'Uzlaşın' dedi Savcı Yavaş, iki tarafın da uzlaşmaya sıcak bakması üzerine dosyayı, adliyede 'uzlaştırmacı' olarak görevlendirilen Eyüp Ensar Ceylan'a göndererek, iki tarafla görüşüp uzlaşmayı sağlamasını ve uygulanacak cezayı belirlemesini istedi. Dosyayı 20 Şubat 2014 tarihinde alan uzlaştırıcı Ceylan, 4 gün sonra her iki tarafla telefonla irtibata geçti. İki taraf da yan yana gelmek istemediklerini ancak uzlaşmak istedikleri beyanında bulundular. Şaşırtan uzlaştırma teklifi Uzlaştırmacı Eyüp Ensar Ceylan, şüpheli Erdal Karagöz'e daha önce uzlaşma sonucu adliye gibi kamu kurum ve kuruluşlarında hizmetli görev teklifi yerine, farklı bir teklif sundu. 200 TL'lik lahmacun ısmarladı, davadan kurtuldu Uzlaştırmacı Ceylan, Erdal Karagöz'ün şikayetçi Ercüment Akkoyun adına 30 kimsesiz çocuğun bakıldığı Eyüp Çocuk Yuvası'nda barınan 30 çocuğa bir öğün yemek ısmarlamasını önerdi. Her iki tarafın teklifi kabul etmesi üzerine şüpheli Karagöz, müşteki Akkoyun adına 30 çocuğa 200 TL'lik lahmacun ve ayran ısmarlayarak hakkında açılacak davadan kurtuldu. 3 yılla yargılanacaktı Erdal Karagöz uzlaşmayı kabul etmeseydi hakkında 'Kasten adam yaralama' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılabilecekti. Uzlaştırma kararını değerlendiren Erdal Karagöz, 'Güzel bir yöntem. Dava için harcayacağım parayı çocuklara yemek yedirmek için harcadım. Yemeklerini de kendim götürdüm. Çocuklar buna çok sevindiler, haftaya yeniden onları ziyarete gideceğim' dedi. Yargının iş yükünü hafifletmek amacıyla, Batı'da uzun zamandır uygulanan sistem, Türkiye'de de yaygınlaştırılıyor. Bu sayede sadece İstanbul'da yılda en az 10 bin olayın mahkemeye gitmeden çözülmesi hedefleniyor. Savcılıklar tarafından görevlendirilen uzlaştırmacılar genellikle adliyeki memurlardan seçiliyor.Yüksel Koç / DHA
Onur Yaser Can'ın Babası Konuştu
Uyuşturucu bulundurmaktan yakalanan, işkence gördüğü karakola yeniden çağrılınca da oraya gitmek yerine intiharı seçen Onur Yaser Can’ın annesi ise Pazar günü intihar etmişti. Oğlunu ve eşini yitiren acılı baba Mevlüt Can, bir televizyon programına konuk olup “hukuksuzluk” olarak değerlendirdiği yaşananları anlattı.4 yıl önce esrar satın aldığı iddiasıyla nezarete götürülüp işkence gördüğü, ardından gerçekleşen intiharının yaşadıklarıyla bağlantılı olduğu söylenen ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın uzun süredir psikolojik destek alan annesi Hatice Can da önceki gün intihar etti. Oğlunu ve eşini yitiren baba Mevlüt Can, CNN Türk’te yayınlanan 5N1K programına konuk oldu. İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin kararını okuyarak konuşmasına başlayan Mevlüt Can, şunları söyledi: HUKUKSUZLUK YAŞANDI Benim oğlum kayıt dışı yakalanmış, işkence görmüş, serbest bırakılmış bu süreç sonrasında da intihara sürüklenmiştir. Hiçbir Cumhuriyet Savcısının oğlumun yakalandığından, serbest bırakıldığından haberi olmamış. 2 Haziran 2010 yılında esrar almak üzere bir telefon görüşmesi yapmış. Bu konuşma, teknik takibe takılıyor bunun üzerine oğlum suç üstü yakalanıyor. Bu aşamadan itibaren hukuksuzluk başlıyor. Yakalayan ekibin teknik dinlemeden yakalamadığı ortaya çıkıyor. Oğlumun nereye götürüldüğünü bilmiyoruz. CANINA KIYANA KADAR TAKİP EDİLMİŞ İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden mahkeme dosyasına gönderilen yazıda, oğlumuzun nezarethaneye konulmadığı, gözaltına alınmadığı tespiti yapılmıştır. Asıl itiraf ettirmek istedikleri torbacının telefon numarasını kimden aldığı. Bundan önce zaten çırılçıplak aranıyor. İnce aramaya tabii tutuluyor. Kaç paralık mimarsın deniliyor. Hakaret ediliyor. Bir süre sonra itirafı alamıyorlar ve doktora götürülüyor. Doktor raporu sadece bir darp raporu. Götüren kişiler de işkenceyi yapan 3 kişilik bir ekip. Savcılık gözaltına alınmama kararı veriyor. Ertesi gün iyi polis rolü oynayan bir polis memuru Onur’un bilmediği bir polis memuru. Soner diye bir polis memuru. Oğlumuzu arıyor ve diyor ki; senin imzaladığın tutanaklarda bir takım hatalar var. Bunları düzeltmemiz gerekiyor. Lütfen gelir misiniz? Onur da acaba hafta sonu gelsem olur mu diyor. Cumartesi günü, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’nün girişindeki bir kafeteryada bir polis memuru tarafından karşılanıyor. Loş, karanlık olan bu yerde çok iyi okumadığı tutanaklar yeniden imzalattırılıyor. Korkutarak, telaşla yaptırıyorlar. Sonrasında imzaladığı tutanak örnekleri verilmiyor. ‘İşte arkadaşlarla uçuyorduk’ gibi bir takım ilave bilginin ifadesine konulduğunu okuyor. Bunun başına büyük bir bela olacağını düşünüyor. Kendisini şüphe altında hissediyor. Sonra Onur, 3 kişilik ekip tarafından, canına kıyana kadar, takip ediliyor. ONLARCA POLİS OPERASYONA DAHİL Onur, arkadaşlarına uzun süredir izlendiğini söylüyor. Bu kadar izlendikten sonra bunalıyor ve 21 Haziran’da bir avukata vekalet veriyor. Vekaletten sonra 13 Nisan’da başlayan ilk mahkeme kararı ile başlayan ve 22 Haziran’da iki mahkeme kararı varken yeni teknik takip kararı varken operasyon sonlanıyor. Çete üyeleri yakalanıyor. 550 gram esrar yakalıyorlar. Koskocaman çete. Onlarca polis bu operasyona dahil oluyor. İŞKENCE GÖRMESİN DİYE İNTİHAR EDİYOR Onur, vekâlet verdiği avukattan 24 Haziran’da yeniden ifadesine başvurulacağını öğreniyor. Tekrar polisin eline düşmemek, çırılçıplak soyulup işkence görmemek için kendisini bulunduğu 4. kattan çırılçıplak olarak maalesef atıyor. Bu süreçte dava açmamız kolay olmadı. Soruşturmamızda 3 tane Cumhuriyet savcısı değişti. Son olarak atanan Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş, işkence cinsel saldırı, kötü muamele nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığını, ancak iki polis memurunun resmi evrakta sahtecilik yaptıklarından dolayı haklarında iddianame açılmasına ilişkin bir karar veriliyor. Yargılama sonrasında, 2 polis memuruna 2,5 yıl hapis ve devlet memurluğundan men cezası veriliyor. Zete
Yapıcı ve Çerkezoğlu Örgüt Lideri Oldu...
Savcıya iade edilen gezi iddianamesi yenilendi. Yeni iddianamede 5 fark var. İlk iddianameden farklı olarak Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu örgüt liderliğiyle suçlanıyor İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, 'Şüphelilere yönelik suçlamalar net değil, eksiklikleri giderin' diyerek savcılığa iade ettiği Taksim Dayanışması üyelerine yönelik iddianame ikinci kez mahkemeye sunuldu. İlk iddianamede 'suç işlemek için örgüt kurmak'la suçlanan Gezi eylemcileri Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu , yeni iddianamede 'suç örgütü lideri olmak'la suçlandı. Habertürk'ten Serdar Kulaksız 'ın haberine göre, Gezi Parkı eylemleri nedeniyle Taksim Dayanışması üyelerine yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve aralarında Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu 2. Başkanı Ayşe Mücella Yapıcı ile İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun da bulunduğu 26 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame ikinci kez mahkemeye sunuldu. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan ilk iddianame, şüphelilere yönelik suçlamaların net olarak belirtilmediği ifade edilerek savcılığa iade edilmişti. İddianamede gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra yeniden mahkemeye gönderildi. Suç değişti Örgütlü suçlara bakan Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç Bayhan’ın hazırladığı iddianamede daha önce “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”la suçlanan Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu’nun da arasında bulunduğu 5 kişi, bu sefer “suç örgütü lideri olmak” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek”le suçlandı. 5 şüpheli hakkında 3 yıl 3 aydan 13.5 yıla kadar hapis istendi. İlk iddianamede, 5 şüpheli hakkında 18.5 yıla kadar hapis isteniyordu. Diğer 21 şüphelinin ise “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” öne sürüldü. İddianamede, Taksim Dayanışması tarafından yapılan çağrı, “kışkırtma” olarak değerlendirildi. Yeni iddianamedeki 5 fark 1- İddianamenin ilk halinde 5 kişi, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak'la suçlanıyordu. Yeni halinde 'suç örgütü lideri olmak'la suçlandı. 2- İddianamenin ilk halinde AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, partiye ait otomobilin yakılması nedeniyle müşteki olarak yer alıyordu. Sürücü Mustafa Aksu da müştekiydi. Yeni halinde Ak Parti İl Başkanlığı ve sürücü Mustafa Aksu, müşteki olarak yer almadı. Savcı, dosyayı ayırdı. 3- İlk iddianamede çocuğuna platform üyeleri tarafından taş atması için para verildiğini iddia eden Muhittin Akat müşteki olarak yer alırken, ikinci iddanamede müşteki olarak yer almıyor. 4- İlk iddianamede sanıklar hakkında TCK 265 maddesinde yer alan 'Kamu görevlisine karşı cebir veya tehdit' suçlaması da bulunuyordu. İkinci iddianamede bu suçlamaya yer verilmedi. 5- İlk iddianamede baret ve gaz maskeleri gibi şüphelilerin üzerlerinden çıkan malzemeler tek tek sıralandı ve bunların adli emanete alındığı kaydedildi. İkinci iddianamede ise, 'Şüphelilerden ele geçirildiği öne sürülen 'Kask', 'Baret', 'Deniz gözlüğü' gibi eşyalar bireysel olarak kullanılmasının suç olmadığı ancak üzerlerinde ele geçirilmesi nedeniyle şüphelilerin Gezi Parkı eylemlerine katıldığının delili olarak kabul edildiği' ifade edildi.T24
Yazıcıoğlu'nun Ölümünde Yanıt Aranan 7 Soru
BBP Genel Başkanı Destici, BBP liderinin ölümüyle ilgili şüpheleri sıralarken 'Eski Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in konuşması lazım' dedi. BBP'nin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili iddialar son dönemde alevlenirken, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici VATAN'ın sorularını yanıtladı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili dönemin valisinin 'Bize yaşıyor diye bilgi notu geldi' sözleri hala tartışılıyor... Kayseri eski Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in konuşması lazım. Çünkü bilgiyi sayın valiye getiren kendisidir. Sayın Vali, TBMM Araştırma Komisyonu'nda da söyledi. Vali, helikopterin düştüğünü öğrenince, emniyet müdürünü arıyor. Emniyet müdürü, 'Helikopter düştü. Muhsin Bey'in ayağı, kaburgaları kırık ama şuuru yerinde. Şu anda da yolda hastaneye götürülüyor' diyor. Bize gelen bilgi de böyle söylediği. Vali Bey, 'teyitli mi?' diye soruyor. Emnyiet Müdürü bir süre sonra tekrar arıyor ve 'Evet teyit edilmiş' diyor. Aramalar duruyor mu? Orasını bilemiyoruz ama mutlaka etkilemiştir. Çünkü önce 'kurtuldu' diye basına yansıdı. Bazı köylüler 'Gidiyorduk, haberi duyunca geri döndük' dedi. Bildiğimiz Kahramanmaraş Emniyet İstihbarat'tan, sadece Kayseri'ye değil, çevre illere de aynı bilgi notu geçiliyor. Bu dava açıldığında teferruatlı bir şekilde araştırılacaktır. Benim bilmediğim, muallakta olan şey, Kayseri Emniyet Müdürü'nün bu bilgiyi nereden aldığı. Maraş istihbaratının da nereden aldığı ayrıca önemli. Özdemir, 'Kahramanmaraş istihbarattan aldım' dedi ama bizim için yeterli olmadı. Maraş istihbaratın da 'bilgi kaynaklarımız çeşitlidir' gibi bir açıklaması var. Bu da bizi tatmin etmedi. 'Bu sürece alet edilmesin' Sosyal medyada Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili önümüzdeki günlerde şok bilgilerin çıkacağı iddiası geziniyor? Rahmetli Genel başkanımızın ve arkadaşımızın şehadet sürecinin Türkiye'nin şuanda bulunduğu çatışma sürecine alet edilmemesini istiyorum. Herkesin bundan uzak durmasını, titizlik göstermesini istiyorum. Gerçekten bilgisi, belgesi olan varsa dosya açık. Burada istismarcılar, provakasyoncular da çıkabiliyor. Kendi camiamıza da çağrım şu; sabırla bu işi bu noktaya getirdik. Geçmiş dönemde üzerimizde oynanmaya kalkan olayların peşinden gitseydik, hukukun dışına çıkmış olsaydık dosya buraya gelmezdi. Soruşturma istediğimiz gibi gitmedi. Ama bu tür hadiselerde bana göre Türkiye'nin en başarılı dosyası. Bu dosyanın üzeri kapatılamaz ancak geciktirilir. Sonunda aydınlanacak. Er ya da geç. 'Sokak olmasın' Ergenekon'da gizli tanık olduğu iddiaları da ortaya atıldı... Onu yapacak bir insan değil. Gidip kimseyi şikayet edecek, tabiri caizse gammazlayacak biri değildi. Ergenekon davasında yargılananlardan da diyalogda olduğu insanlar vardı. Muhsin Yazıcıoğlu'nu birisinin yanına koyup diğerinin karşısına koymak, bence ona haksızlıktır. Tüm cemaatlere yakındı. Sayın Baykal'la, Erdoğan'la, Bahçeli'yle diyaloğu vardı. Elbette PKK'ya karşı bir duruşu vardı. Ama bakın Hasip Kaplan bile cenazesine gelmiştir. Öldürülmesi için bir sebep bulamıyorum. Son günlerde sosyal medyada dolaşan iddialara inanmak da istemiyorum. Herkes soğukkanlı olsun. Neticede ne olursa olsun sokak olmasın. Hukuk içinde zaten hesabı sorulur. İki helikopter inip kalktı mı? 'Kurtuldu geliyor' bilgisi nereden çıktı? Helikopterin düştüğü 2.5 saatte tespit ediliyor ama o alan değil başka bir yer aranıyor. Neden? Helikopterin üzerinden bir takım cihazlar sökülüyor. Yakalananlar 9 ay tutuklu kalıyor ama bir şey söylemeden serbest bırakılıyorlar Bir hava hareketliliği var. Uçaklar düşürdü iddiası doğru mu? Yanlışlıkla mı, kasıtlı mı? Radar kayıtları 5 yıl olmasına karşın dört dakikalık o kayıtlardaki şüphe hala sürüyor Gizli bir tanık olaydan iki saat sonra 2 askeri helikopterin oraya inip kalktığını söylüyor. Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin kanlarındaki karbonmonoksit oranları 3 raporda farklı belirtiliyor. Zehirlenmeye neden olacak bu oran hangi raporda doğru? Gül'e video gönderilmişti Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009'da, bindiği helikopterin Göksun'da düşmesi sonucu öldü. Cumhurbaşkanı Gül'e gönderilen bir videoda, 4 askerin düşen helikopterden parça söktüğü görüldü. Yazıcıoğlu için yeni keşif yapıldı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Ahlatlıbel'deki Hava Radar Mevzi Komutanlığında keşif yapıldı. Malatya Başsavcılığı'nın talimatı üzerine Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Başer ve bilirkişiler Ahlatlıbel'deki Hava Radar Mevzi Komutanlığında keşif yaptı. Savcı Bayer, Genelkurmay Başkanlığı'nda rotaların takip edildiği merkezde keşif işlemi yapmıştı.Gerçek Gündem
Efkan Ala'ya Ait Olduğu İddia Edilen Ses Kayıtları Yayınlandı
İçişleri Bakanı Efkan Ala ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok arasında geçtiği iddia edilen bir telefon görüşmesinin ses kaydı sızdırıldı.Youtube’daki ‘BAŞÇALAN’ hesabından yayınlanan ses kaydının, 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Selami Altınok’la, söz konusu tarihte Başbakanlık Müsteşarı olan Efkan Ala arasında geçtiği iddia ediliyor. İddiaya göre Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’ı ifadeye çağırması üzerine Efkan Ala’yı arayan Selami Altınok, ne yapması gerektiğini danışıyor. Efkan Ala’nın; “Hiçbir kere, ifade mifade yok kardeşim”, “Yazıyı çöpe at, tanımıyoruz de”, gibi ifadeleri üzerine alt rütbeli memurların sıkıntıya gireceğini söyleyen Altınok, başsavcıyla görüşmeyi öneriyor. Altınok’un fikrini benimseyen Efkan Ala ise, kendisinin de Adalet Bakanı’yla görüşeceğini belirttikten sonra Altınok’a; “De ki, ben gönderirim Emniyetten adamları, seni alır getiririm; burada çete kurdunuz diye” söylüyor. Altınok’a valiyi de aramasını söyleyen Efkan Ala, tereddüt etmemesini de tembihliyor. Zete
Artık Şeker Yiyemeyecek Çocuklar
Çocuk ve ölüm kelimesini yan yana bile zikretmek insanın içini acıtırken biz çocuklarımızı bir bir mezara koyuyoruz. Ve daha da acısı onları mezara gönderenleri öğrenemiyoruz bile. Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler...