onedio

yalnızlık Haberleri

yalnızlık ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. yalnızlık ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Psikolojiye Göre Evden Çıkmak İstememek Ne Anlama Geliyor?
Son dönemlerde arkadaş buluşmalarını, kalabalık etkinlikleri ya da dışarıda vakit geçirmeyi sık sık erteleyenlerin sayısı giderek artıyor. Her daveti reddetmek, sosyal medyadaki yoğun hayat temposuna ayak uyduramamak ya da yalnız kalmayı tercih etmek çoğu kişiye soğukluk ya da asosyal davranış gibi yanlış bir imaj kazandırıyor. Oysa psikologlar, bu tutumun çoğu zaman depresyon ya da iletişim zorluğu ile ilgisi olmadığını belirtiyor. Kaynak
Yıl Bitmeden İzlenmesi Gereken 2025’in En İyi Uluslararası Filmleri
2025 sinema açısından beklenenden çok daha zengin bir yıl oldu. Farklı ülkelerden gelen hikayeler film arşivine güçlü imzalar bıraktı. Her film kendi tarzında bir şey söyledi; kimi yaraladı, kimi düşündürdü, kimi de akıp gitti...  Biz de sizler için 2025’in en iyi uluslararası filmlerinden bir derleme hazırladık. İşte sizin için seçtiklerimiz!
Demirin Terzisi: Gülfidan Soyuğur
Bir elinde kaynak makinesi, yüzünde yeşil bir ışığın gölgesini taşıyan maskesiyle… Gülfidan Soyuğur. Atölyesinde metalin soğukluğunu ateşin sıcaklığıyla bir araya getiren, malzemeyle sessiz bir diyalog kuran bir usta. Toprağın yumuşaklığından çoktan uzaklaşmış; inatçı, ağır ve çoğu zaman kabuğu kalın demire kendi dilini öğretmeyi seçmiş bir “demir terzisi”.Kıvılcımlar havada dağılırken, o demiri bir kumaş gibi okşayan sabrıyla çalışıyor. Her kaynak izi, heykelin bedeninde bir yol, bir iz, bir anlam hattı açıyor. Onun heykelleri çoğu kez kütleden çok boşlukla konuşuyor; görünmeyeni görünür kılan, eksik olanın içindeki sesi duyuran bir dinginlikle.Gülfidan, kadınlığın ince ritmini sanayinin gürültülü nabzıyla bir arada taşıyor. Atölyesi, metalin inadıyla insan iradesinin karşılaşmasını sessizce kaydeden bir tanık gibi. Şimdi maskesini kaldırıp o yorgun ama kararlı bakışlara yakından bakma zamanı. Bu röportaj, ateşin kıvılcımından kendi hikâyesini şekillendiren bir kadının dünyasına açılan bir kapı.
Senin Alınganlığın Ne Boyutta?
Küçük sözler, beklenmedik sessizlikler veya espriye alınan bir bakış… Alınganlık bazen korunma mekanizmasıdır, bazen de iletişim tarzından kaynaklanır. Bu test, hangi durumlarda daha çok alınan biri olduğunu, tepkilerinin nedenlerini ve bunu nasıl yönetebileceğini keşfetmene yardımcı olacak.
Günlük Sağlık Burç Yorumuna Göre 9 Aralık Salı Günün Nasıl Geçecek?
Gezegenlerin konumlarına ve hareketlerine göre 9 Aralık Salı gününün en kritik astrolojik olaylarını sizin için dikkatle ele aldık! Sağlığınıza etki edecek gezegen hareketlerine göre şifa bulabilirsiniz. Peki, 9 Aralık Salı gününün şifalı enerjileri hangi burçları bulacak? Bugün sağlığınıza nasıl etki edecek? İşte, 9 Aralık Salı gününün şifalı enerjileriyle medikal astroloji yorumu
9 Aralık Salı Terazi Burcu Günlük Sağlık Burç Yorumu
Medikal astrolojiye göre, insan bedenini etkileyen gezegenlerin bugünkü hareketlerini inceledik. Terazi ve yükselen Terazi burçlarının sağlığının bugünün astrolojik olaylarından nasıl etkileneceğini ise dikkatle yorumladık. Peki, 9 Aralık Salı günü Terazi ve yükselen Terazi burçları sağlıkla ilgili nelere dikkat etmeli? Gökyüzünün şifa enerjilerine göre 9 Aralık Salı gününüz nasıl geçecek? Tabii bir de bugün kendiniz için ne yapmalısınız, açıklıyoruz.İşte, Terazi ve yükselen Terazi burcu günlük medikal astroloji yorumları
Yılın En İyi Kitapları: The New York Times 2025’in En Güçlü 10 Eseri
The New York Times kitap editörleri, yıl boyunca inceledikleri yüzlerce eser arasından 2025’in en dikkat çekici 10 kitabını belirledi. Kurgu ve kurgu dışı türlerde seçilen bu eserler; savaşın gölgesindeki insan hikâyelerinden modern dünyanın kırılgan ilişkilerine, tarihi tanıklıklardan çarpıcı biyografilere uzanan geniş bir anlatı zenginliği sunuyor.İşte 2025'in en iyi kurgu ve kurgu dışı 10 kitabı...
Nejat İşler 42 Yaşına Hastanede Girdi
Bir süredir sağlık sorunlarıyla gündeme gelen sanatçı, birçok önemli TV dizisi ve sinema filminde rol almış olsa da en çok Behzat Ç. dizisindeki Ercüment Çözer ve Barda filmindeki Selim rolleriyle hatırlanıyor. 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu.28 Şubat 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Feshane işçilerinden birinin torunu olan Nejat İşler, ilkokuldan sonra eğitimine Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde devam etti. Ortamına alışamadığı yeni okulunda popüler olmak ve derslerinden kaçmak için okulun tiyatro koluna girdi. Kısa zamanda popüler olan Nejat İşler derslerini de boşluyordu. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye giremeyince, para kazanmak için çay partileri düzenlemeye başladı.Nejat İşleri umduğu gibi gitmeyince borca girdi. Borçlarını kapatabilmek için Mahmutpaşa'dan t-shirt alıp Teşvikiye'de bu t-shirtleri satma kararı aldı. Kış aylarında ise t-shirt yerine kitap, dergi ve plak sattı. İki sene sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf bölümünü kazanan Nejat İşler iki yıllık olan bölümden askerlik için iyi olmadığını düşünerek vazgeçti.On yıl kadar satış işleriyle uğraştıktan sonra Taksim'de dolaştığı birgün, bir tiyatro sahnesinde bedava gösterimde olan 'Danton'un Ölümü' adlı eseri seyretti. 'Ben niye bu işi yapmıyorum?' diye düşünen Nejat İşler, dayısının yanına gittiği Eskişehir'de konservatuar sınavına girmeye karar verdi ve kazandı. İstanbul'a döndüğünde, ilanını gördüğü Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar Bölümü'ne başladı. 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi'nin devlet konservatuarı bölümünden mezun olana kadar devlet tiyatrosunda ve televizyon dizilerinde rol aldı.1995 yılında mezun olduktan sonra iki arkadaşıyla birlikte 'Kahramanlar ve Soytarılar Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatronun kurulmasından sonra kendi oyunları için hikayeler yazmaya başladı. 'Belki hiç okumayan biri de yazabilir bunları, benim yazı yazmamın nedeni yazmak değil, sadece oynayalım diye yazıyorum.' dediği, 'Tuhaf Şehir Hikayeleri', 'Biz Zavallı Erkekler' ve 'Yalnızlık Benim Gizli Sevgilim' adlı üç kitap yazdı. 41.Antalya Altın Portakal Ödülleri için Erkek Oyuncu dalında aday olarak gösterildi. Her fırsatta amacının başrol oynayıp şöhret olmak olmadığını belirten İşler, tek arzusunun yaptığı işi elinden geldiğinin en iyisi olarak yapmak olduğunu, tiyatro yaparken ölmek istediğini dile getirdi.1994 yılında rol aldığı ilk televizyon dizisi olan Gurur'dan sonra, Deli Yürek, Şehnaz Tango, Nasıl Evde Kaldım, Dedem, Gofret ve Ben, Aşk ve Gurur, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizilerinde oynadı. 1999'da ilk sinema filmi Eylül Fırtınası'nda rol aldı. Mustafa Hakkında Herşey ve Anlat İstanbul filmleri ile sinema oyunculuğuna devam etti. 2000'li yıllarda da Gülbeyaz ve Behzat Ç. gibi dizilerin yanı sıra Barda ve Kaybedenler Kulübü gibi filmlerde de başarılı performanslar ortaya koydu. 17 Ocak 2014 günü septik şok tanısıyla Bodrum Acıbadem Hastanesi yoğun bakım ünitesine kaldırılan İşler'in hayati tehlikesinin kalmadığı bildirildi.Vatan
Ufkunuz Açılacak: Gelmiş Geçmiş En İyi 15 Kişisel Gelişim ve Motivasyon Filmi
Kişisel gelişim her insan için oldukça önemli. Zira eğitim ve öğrenme hayat boyu devam ediyor. Her öğrendiğimiz yeni bilgide, kendimizi geliştirdiğimiz her konuda daha iyi şeyler yapabilme, faydalı olmabilme ve fark yaratabilme üzerine kendimizi olayların ortasında buluyoruz. Bu nedenle kişisel gelişim ve motivasyon mihenk taşı niteliğinde.Biz de sizler için azim, başarı öyküsü içeren, motive edici, umut ve ders veren kişisel gelişim ve motivasyon filmlerini bir araya getirdik. Kişisel gelişim için ne yapmalıyım diyorsanız bu filmleri izleyerek başlayabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler dileriz!
Yeryüzüne Dayanabilmek İçin Edebiyat
En zarif, en içten ve en direnişçi yazarlarımızdandır Tezer Özlü. O da yakın dostu Leylâ Erbil gibi bir put kırıcıdır; insan yaşamını hapishaneye çeviren gelenek, dogma, tabu, kural, sınır, dayatma… ne varsa gözden geçiren; kalıpları kıran, yerleşik değerleri sorgulayan, yeni değerler arayan özgün ve özgür bir yazardır. Onun sıra dışı kişiliği, metinlerinde bütün canlılığı ile varlığını duyumsatır.Yıllar önce okuma günlüğüme şöyle yazmıştım: “ Tezer Özlü’nün asi ruhundan, kendine özgü kişiliğinden yansıyan erdemin, düşüncelerimde sürekli çoğaldığını fark ediyorum. Çünkü yaşamıyla yazdıkları bu denli iç içe olan yazarlara çok rastlanmıyor. Korkmadan, çekinmeden, bütün içtenliğiyle kendini ortaya koymak, ‘ben böyleyim.’ diyebilmek kolay mı? Bence her şeyden önce cesaretin simgesi Tezer Özlü. Kalanlar’ın önsözüne belirtildiği gibi: ‘Kendi üstündeki giysinin örgüsünü çözen ve yazdıklarında kendi çırılçıplak gerçeğini okuruna sunmak isteyen, bu anlamda korkusuz, ender yazarlardan biriydi.’ Yapıtlarında kendini dürüstlükle; yalansız, riyasız gösterirken aynı anda toplumun bütün sahte değerlerini kıyasıya eleştiriyor, yüzlerden maskeleri çekip alıyor. İlk olarak kendine yöneltiyor eleştirel bakışlarını; kendine sansür uygulamadan yazarak bir özgürlük ufku açıyor önce. Sonra bu ufku genişleterek toplumun dayatmalarına, baskılarına, sahteliklerine, ikiyüzlülüğüne savaş açıyor. Farklı olmanın, aykırı kalmanın bedelini ise yalnızlıkla, mutsuzlukla ödüyor Tezer Özlü. ” 1963’ten itibaren edebiyat dergilerindeki öyküleriyle dikkati çeken ve ilk kitabı Eski Bahçe ’de öykülerini buluşturan Tezer Özlü, kendi trajedisini görmekten ve onunla yüz yüze gelmekten korkmayan yazarlardandır. Çocukluğun Soğuk Geceleri ’nde çocukluk korkuları ve sıkıntılarıyla yüzleşir. 1983’te Marburg Yazın Ödülü’nü alan Yaşamın Ucuna Yolculuk adlı eseri, yaşamlarında intihar düşüncesine çok yer veren büyük yazarlar Kafka, Svevo ile Pavese‘nin yaşadığı yerleri görmek üzere çıktığı 700 km’lik bir yolculuğun notlarından oluşur. Yaşamın anlamını gitmekte bulur Tezer Özlü. Kitabın başkişisi yine kendisidir; ölüm, yalnızlık, bunaltı, varoluş izlekleri onu bırakmaz. Bu romanı da çocukluğuna ve gençliğine göndermelerle doludur. 1986’da kırk üç yaşındayken göğüs kanseri nedeniyle yaşama veda eden Tezer Özlü, içten ve özgün metinleriyle edebiyatımızın unutulmaz kişilikleri arasında yer aldı; yıllar geçtikçe adının çevresinde efsanevi bir hale oluştu. Leylâ Erbil , “ Tezer Özlü’nün yaşamı acıyla, ölümle, intihar duygusuyla, canlılık ve yaşam tutkusuyla iç içeydi. ”…“ Kendi olmayı hiç reddetmeden, kendi ruhundaki acılardan taşarak akraba acıların dünyasına ulaşmaktadır. Bu ise küçümsenecek bir nitelik değildir; kalıcıdır. ” diyor Zihin Kuşları ’nda. Özyaşam anlatıdan kaçınmayan Tezer Özlü’nün bu tarz anlatıyı sanat katına yükselttiğini ifade ediyor. En son, Tezer Özlü’den kalan bazı yazı ve notlar Kalanlar adıyla 1990’da yayımlanmıştı. Geçen ay Tezer Özlü’nün farklı sanatsal yönleri ve ilgilerini keşfettiğimiz yazıları, kızkardeşi Sezer Duru tarafından Yeryüzüne Dayanabilmek İçin başlığı altında bir araya getirilerek kitaplaştırıldı. Tezer Özlü’nün bir yazısından alınan bu başlık, onun varoluşçu bakışını ve dünyadaki temel meselesini özetliyor: “Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için.” Tezer Özlü’nün, yurt dışındayken Türkiye’deki dergilere gönderdiği kültür, sanat, edebiyat yazılarından oluşan kitap, onun bir kültür gözlemcisi olarak çevresindeki sanatsal ve yazınsal olaylara dair duygu ve düşüncelerini netlikle görmemizi sağlıyor. Dikkatle ve titiz ayrıntılar üzerinden yazıyor Tezer Özlü. Kendi dünyasına yakın bulduğu yazarlar ve eserlerine yaklaşımında hassasiyeti doruğa ulaşıyor. Kitaptaki yazıların bir kısmı söyleşi ve röportajlardan oluşuyor; ancak kitabın ağırlık merkezinde deneme türünün güzel örneklerini oluşturan metinler yer alıyor. Anı, izlenim ve düşlerin ışıklı yansımalarının yanı sıra eleştirel bir bakış açısı taşıyan bu yazılar Tezer Özlü’nün derin entelektüel kavrayışının; sezgi ve duyuş gücünün birer göstergesi durumunda. Edebiyatla yoğurulmuş engin bir sinema kültürü olan Tezer Özlü, başta Berlin, Venedik olmak üzere Avrupa kentlerindeki film festivallerinde izlediği filmlerle ilgili ustalıklı yorum, eleştiri ve değerlendirmeler yapıyor. Kültür sanat ortamlarında soluk alan yazar, buralardan edindiği izlenimler ve tanıklıklarını nesnel bir bakış açısıyla değerlendirerek Milliyet Sanat’ın ve dönemin başka dergilerinin okurlarıyla paylaşıyor. Bu yazıların çoğunun, Tezer Özlü’nün ölümünden birkaç yıl önce yazılmış olduğunu fark etmek içimizi sızlatıyor. Okudukça onun kültür, sanat, edebiyat güzellikleriyle dopdolu, seçkin ve entelektüel bir yaşamı olduğunu görüyoruz. Yazılarında, kendi yazınsal ve düşünsel dünyasını şekillendiren ve ruhen akraba olduğu yazarlara öncelik veren Tezer Özlü, özellikle Kafka ve eserlerini ince bir duyarlılıkla ele alıyor. “Niçin yazıyorum?” sorusuna yanıt arayışlarını Kafka, Svevo ve Pavese’den cümlelerle destekledikten sonra “ Bir cümle de ben eklemek istiyorum: Yaşamla ve ölümle hesaplaşmakiçin yazıyorum. ” sözleriyle derin etki yaratıyor. Dünyanın acılı bir yer olduğunu, bunun için yazdığını; duyguların taşmasının da bir yazma nedeni olduğunu vurgulayarak, kendi dünyasına egemen olmayı edebiyatla öğrendiğini dile getiriyor. Kafka ile Yaşamak denemesi, sorgulamalarla genişleyen zihin açıcı bir tarzda yazılmış. Tezer Özlü, “Kafka ile yaşamak, acınacak güncelliğimizin en büyük umudu.” ifadesiyle Kafka’daki düşsel, alegorik ve ironik tutumun önemini vurguluyor. Tezer Özlü’nün kaleminden Kafka’yı okumak, onun duyarlı, sezgisel yaklaşımıyla Kafka’yı yeniden değerlendirme imkânı veriyor. Bir sabah uyandığında kendini böceğe dönüşmüş halde bulan Gregor Samsa’nın, Kafka’nın bütün iç dünyasını yansıttığını belirten Tezer Özlü; “Bürokrasi ve iş çarkının, yüzyılımız insanını böceğe ya da robota dönüştürdüğünü, hepimizin birer Gregor Samsa olduğumuzu kavrayamazsak, biz dünyaya değil, dünya bize bakıyor olmaz mı?” diye soruyor. Yazar dostlarının ardından incelik ve değerbilirlikle yazan Tezer Özlü; Sevgi Soysal, Celal Sılay, Peter Weiss’ı sevgi dolu cümlelerle anıyor. Kitapta, hem yaşamı hem de ölümüyle büyük yankılar uyandıran Stefan Zweig, Tezer Özlü tarafından başarıyla değerlendiriliyor; Zweig’ın 2. Dünya Savaşı yıllarındaki savaş karşıtı tutumu, yaşadığı bunalım ve karısıyla birlikte intiharı üzerinde önemli tespitler yapılıyor. Kitaptaki metinlere, Tezer Özlü’nün insana inanan ve ona değer veren düşünce biçimi damgasını vuruyor. Varoluşçu felsefenin izinde giden ve insanın özgür bir birey olma yönünde çaba göstermesinin gerekliliğini vurgulayan satırlarla sık sık karşılaşıyoruz. “ Yaşam, şöyle bir yaşanıp geçmek için varolmak değildir. Aksine insanları, en insancıl yaşamlara ulaştırmanın mücadelesinin verildiği bir olgudur. ” diyen Tezer Özlü, insanın toplumdan, dünyadan sorumlu bir birey olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Yeryüzüne Dayanabilmek İçin Tezer Özlü’nün kültür, sanat, edebiyata dair düşünce ve görüşlerini yakından görme ve anlama olanağı sağlıyor. İlgili ve meraklı okurların, bu kitapta kendilerini Yaşamın Ucuna Yolculuk ve Çocukluğun Soğuk Geceleri ’ne yeniden yönlendirebilecek nitelikte güçlü imgeler ve etkili izlekler bulacakları kanısındayım. Kısacık yaşamına sonsuz bir evreni sığdıran Tezer Özlü, defalarca okunmayı hak eden, duygu dolu radikal bir yazar.