Görüş Bildir

TÜİK Haberleri

TÜİK ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. TÜİK ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

İşsizlik Çift Haneye Dayandı
Türkiye genelinde işsizlik oranı 2013 yılında bir önceki yıla göre 0.5 puan artışla yüzde 9.7 oranında gerçekleşti. İşsiz sayısı bir önceki yıla göre 229 bin kişi artarak 2 milyon 747 bin kişiye ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı. İşsizlik oranı hükümetin Orta Vadeli Program'da 2013 yılı için öngördüğü işsizlik oranı hedefinin üzerinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre 2013 yılında Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılında bir önceki yıla göre 229 bin kişi artarak 2 milyon 747 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı ise 0.5 puanlık artış ile yüzde 9.7 seviyesinde gerçekleşti. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.4 puanlık artışla yüzde 11.5, kırsal yerlerde ise 0.6 puanlık artışla yüzde 6.1 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,5 puanlık artışla yüzde 12 seviyesinde, 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise 1.2 puanlık artışla yüzde 18.7 olarak gerçekleşti. 300 BİN KİŞİ İŞSİZ KALDI Türkiye genelinde işsizlik oranı 2013 yılında bir önceki yıla göre 0.5 puan artışla yüzde 9.7 oranında gerçekleşti. İşsiz sayısı bir önceki yıla göre 229 bin kişi artarak 2 milyon 747 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı bu düzeyi ile hükümetin Orta Vadeli Program'da 2013 yılı için öngördüğü yüzde 9.5 hedefinin üzerinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı. İşsizlik oranı hükümetin Orta Vadeli Program'da (OVP) 2013 yılı için öngördüğü işsizlik oranı hedefinin üzerinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre 2013 yılında işsizlik oranı ise 0.5 puanlık artış ile yüzde 9.7 seviyesinde gerçekleşti. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.4 puanlık artışla yüzde 11.5, kırsal yerlerde ise 0.6 puanlık artışla yüzde 6.1 oldu. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılında bir önceki yıla göre 229 bin kişi artarak 2 milyon 747 bin kişiye ulaştı. -TARIM DIŞI İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 12- Tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0.5 puanlık artışla yüzde 12 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı issizlik oranı 2012 yılında yüzde 11.5 düzeyinde bulunuyordu. GENÇ NÜFUSTA İŞSİZLİK ORANI ARTTI- 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise 2013 yılında bir önceki yıla göre 1.2 puanlık artışla yüzde 18.7 olarak gerçekleşti. 2012 yılında genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 17.5 düzeyinde bulunuyordu. Tarım dışı işsizlik oranı 2013 yılında kentte yüzde 21.2'ye, kırda yüzde 13.7'ye yükseldi. İSTİHDAM EDİLENLER 703 BİN KİŞİ ARTTI- İstihdam edilenlerin sayısı 2013 yılında, bir önceki yıla göre 703 bin kişi artarak 25 milyon 524 bin kişiye yükseldi. Hükümetin OVP'de 2013 yılı için istihdam düzeyi hedefi 25 milyon 692 bin kişi düzeyinde belirlenmişti. İstihdam edilen sayısı, hedefin üzerinde gerçekleşmiş oldu. 2013 yılında, tarım sektöründe çalışan sayısı 82 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 785 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 23.6'sı tarım, yüzde 19.4'ü sanayi, yüzde 7'si inşaat, yüzde 50'si ise hizmetler sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.6 puan, sanayi sektörünün payı 0.3 puan, inşaat sektörünün payı 0.1 puan artarken, tarım sektörünün payı ise 1 puan azaldığı görüldü. İSTİHDAM ORANI YÜZDE 45.9 OLARAK GERÇEKLEŞTİ- İstihdam edilenlerin oranı, bir önceki yıla göre 0.5 puanlık bir artış göstererek yüzde 45.4'ten yüzde 45.9'a yükseldi. Orta Vadeli Program'da hükümetin 2013 yılı istihdam hedefi yüzde 46.2 düzeyinde bulunuyordu. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 50.8 OLARAK GERÇEKLEŞTİ- Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2013 yılında bir önceki yıla göre 0.8 puan artarak yüzde 50.8 oldu. Erkeklerde işgücüne katılma oranı bir önceki yıla göre 0.5 puanlık artışla yüzde 71.5, kadınlarda ise 1.3 puanlık artışla yüzde 30.8 olarak gerçekleşti. Hükümetin 2013 yılı için işgücüne katılma oranı hedefi OVP'de yüzde 51 düzeyinde bulunuyordu. Böylece hükümetin 2013 yılı istihdam oranı ve işgücüne katılma oranı hedefleri tutmadı. -EN YÜKSEK İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 14.5 İLE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GERÇEKLEŞTİ- Bölgesel sonuçlar düzey 1'e (12 Bölge) göre işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 14.5 ile Güneydoğu Anadolu (TRC) bölgesi iken, en düşük olduğu bölge yüzde 6.7 ile Batı Karadeniz (TR8) ve Kuzeydoğu Anadolu (TRA) bölgeleri oldu. Erkeklerde işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 15.2 ile Güneydoğu Anadolu (TRC) bölgesi iken, kadınlarda yüzde 14.8 ile İstanbul (TR1) bölgesi oldu. EN YÜKSEK İSTİHDAM ARTIŞI 206 BİN KİŞİ İLE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE YAŞANDI- En yüksek istihdam artışı 206 bin kişi ile Güneydoğu Anadolu (TRC) bölgesinde gerçekleşti. Buna karşılık en fazla istihdam azalışı Doğu Karadeniz (TR9) bölgesinde görüldü. Bu bölgede toplam istihdam 73 bin kişi azaldı. Bölgelerdeki istihdamın sektörel dağılımına bakıldığında, tarım sektörünün payının en yüksek olduğu bölge yüzde 49.7 ile Kuzeydoğu Anadolu (TRA), sanayi sektörünün payının en yüksek olduğu bölge yüzde 36.9 ile Doğu Marmara (TR4) ve yüzde 35.1 ile İstanbul (TR1), hizmetler sektörünün payının en yüksek olduğu bölgeler ise yüzde 64.3 ile İstanbul (TR1) ve yüzde 62.7 ile Batı Anadolu (TR5) bölgeleri oldu. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU BÖLGE YÜZDE 55,6 İLE EGE BÖLGESİ OLDU- En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 55.6 ile Ege (TR3) bölgesinde gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 74 ile İstanbul (TR1) ve Kuzeydoğu Anadolu (TRA) bölgeleri, kadınlarda ise yüzde 38.3 ile Ege (TR3) bölgesi oldu. EN YÜKSEK İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 21.1 İLE TRC3 BÖLGESİNDE GERÇEKLEŞTİ- Bölgesel Sonuçlar, Düzey 2'ye (26 Bölge)göre işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 21.1 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) olurken, bunu yüzde 17.5 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) takip etti. İşsizlik oranının en düşük olduğu bölge ise yüzde 4.7 ile TR52 (Konya, Karaman) bölgesi oldu. İSTİHDAM EDİLENLERİN YÜZDE 18.3'Ü İSTANBUL'DA- Kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfusun yüzde 18,1'ini barındıran İstanbul (TR10), toplam istihdamın da yüzde 18.3'üne sahip olduğu görüldü. Çalışma çağındaki nüfus içindeki payı yüzde 6.7 olan TR51 (Ankara) bölgesi toplam istihdamın yüzde 6.5'ine sahip oldu. TR31 (İzmir) bölgesinin çalışma çağındaki nüfus içindeki payı yüzde 5.8 iken, toplam istihdamın yüzde 5.9'una sahip oldu. Buna karşılık, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 3.8'ine sahip olan TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgesinin toplam istihdam içindeki payı yüzde 2.6 oldu. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU BÖLGE YÜZDE 58.3 İLE TRA2 BÖLGESİ'NDE GÖRÜLDÜ- En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 58.3 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) bölgesinde gerçekleşti. Bunu yüzde 57.2 ile TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) bölgesi izledi. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 36.9 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) ve yüzde 37.9 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgelerinde oldu.ANKARA (ANKA)
İşsizlik Yeniden Çift Hanede
İŞSİZLİK sekiz ay aradan sonra yeniden çift haneye yükseldi. Kasım, Aralık, Ocak aylarını kapsayan Aralık döneminde işsizlik yüzde 10.0 düzeyine çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan yapılan açıklamaya göre, Kasım döneminde yüzde 9.9 olan işsizlik oranı da 0.1 puanlık artış ile yüzde 10.0 düzeyinde gerçekleşti. Böylece, işsizlik oranı 2013 yılı Mart dönemindeki yüzde 10.1 düzeyinden sonra ilk kez yeniden iki haneye yükselmiş oldu. TÜİK verileri, Türkiye genelinde işsiz sayısının 2013 yılı Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 19 bin kişi artarak 2 milyon 809 bin kişiye yükseldiğini gösterdi. Aynı dönemde iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramayanlar 540 bin kişiye, iş bulduğunda çalışmaya hazır olduğunu bildirenler de 2 milyon 45 bin kişiye çıktı. Böylece iş gücü dışında sayılıp da, iş bulma umudunu yitirenler ve iş bulmaya hazır olanların da katılımıyla, toplam işsizler 5 milyon 394 bin kişiye ulaştı. TÜİK’in verilerine göre, tüm sanayileşmiş ülkelerde temel işsizlik verisi olarak kabul edilenh tarım dışı işsizlik oranı da Kasım dönemindeki yüzde 12.0 düzeyinden, Aralık döneminde yüzde 12.1’e çıktı. Aynı dönemler itibarıyla 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise yüzde 19.3 düzeyinden, yüzde 18.7’ye geriledi. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2013 yılı Kasım dönemine göre 0.4 puan azalışla yüzde 50.1 oldu. Aralık döneminde erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 70.9 ise yüzde 29.9 olarak gerçekleşti.Milliyet
Kars TÜİK Bürosuna Silahlı Saldırı: 7 Ölü
Türkiye İstatistik Bürosu'nun Kars bürosunda bu sabah mesai saatinin başlamasının ardından katliam yaşandı. Kurum çalışanı altı kişi öldürüldü. Katliamı yapan kişinin daha önce TÜİK'te çalışan bir sosyolog olduğu ortaya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu Bürosu'nun Kars'taki bürosu bu sabah bir saldırının hedefi oldu. Sabah mesai saati başladığında büroyu basan bir kişi ve büroda bulunan altı kişiyi kalaşnikof ile öldürdü ve ardından intihar etti. Bir kişi halen yaralı, hayatını kaybedenler arasında kurum müdürü Mehmet Tolon da bulunuyor. BİNA BOŞALTILDI HERKES ŞOKTA Şu anda olay yeri inceleme kipleri incelemelerini sürdürüyor. Dışarıdaki panik devam ediyor. Kars'ta ilk defa böyle bir olayın yaşanması nedeniyle, Kars sakinleri olayını henüz üstünden atamadı. Yirminin üzerinde personel dışarı çıkartıldı. TÜİK'te çalışanların yakınları olayın meydana geldiği Atatürk Caddesi'ne koştu. Ceza alan memur katliam yaptı Kars’ta meydana gelen olayın, müfettiş soruşturması sonucu ceza alan bir memurun cinnet getirmesi nedeniyle yaşandığı öğrenildi. İddiaya göre bir yıldır TÜİK Kars bölge müdürlüğünde çalışan memur hakkında bir süre önce soruşturma açıldı. Bu soruşturmada memura ceza verildi. Bu nedenle bölge müdürü ile tartışan memurun, önce mesai arkadaşlarını rehin aldığı, bir süre sonra da hepsini öldürerek intihar ettiği bildirildi. Rehine olayına karşı özel harekat timleri olay yerine gittiğinde 7 cesetle karşılaştı. KARS VALİSİ: SOSYOLOG OLARAK ÇALIŞIYORDU Kars Valisi Eyüp Tepe saldırının terör olayı olmadığını belirtirken şu açıklamayı yaptı: 'Olayın terör saldırısıyla ilgisi yok. Saldırganın kimliği Veysi Erin. TÜİK'te sosyologolarak görev alıyordu. Altı kişiyi öldürmüş ve intihar etmiş' 'ÖNCE MÜDÜRÜ REHİN ALMIŞ' Kars Belediye Başkan adayı Naif Alibeyoğlu, hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada eylemi gerçekleştiren kişinin daha önce çalışan bir kişi olduğunu ifade ederek “Psikolojik sorunları olduğu ifade ediliyor. Kısa bir süre önce Diyarbakır’a gidiyor ve beraberinde silah getiriyor. Önce müdürü rehin alıyor. Sağa sola ateş açıyor. 6 kişiyi öldürüyor daha sonra da kendisi intihar ediyor. Çok sayıda yaralı da var” dedi. TÜİK'TEN AÇIKLAMA Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, (TÜİK) Kars Bölge Müdürlüğü'nde çalışan Veysi Erim 'in çalışan 6 kişiyi öldürdükten sonra intihar ettiği olayla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, 'Kars Bölge Müdürlüğümüzde 19.03.2014 tarihinde üzücü bir olay meydana gelmiştir. Kurumumuz çalışanlarından birisi, silahlı saldırıda bulunarak 6 personelimizi öldürmüş bir personelimizi yaralamıştır. Şahıs daha sonra kendisini vurarak intihar etmiştir. Kamuoyuna üzüntü ile duyurulur. ' KARS VALİLİĞİ’NDEN AÇIKLAMA Kars Valiliği TÜİK Binasına silahlı saldırıda 7 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “19 Mart 2014 Çarşamba günü TUİK Bölge Müdürlüğünde çalışan Veysi ERİM saat 08.30 civarında Bölge Müdürlüğü binasına gelerek Bölge Müdürlüğünde çalışan 5 kişi ve Bölge Müdürünü Glock marka tabanca ile öldürdükten sonra intihar etmiştir. Ayrıca olay esnasında kurumda bulunan 1 çalışan yaralanmış olup hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Veysi ERİM, TUİK Bölge Müdürlüğünde Sosyolog kadrosunda çalışan memur olup, psikolojik sorunları ile ilgili tedavi görmekteydi. Bu vahim olayın herhangi bir siyasi ve terör olayı ile ilgisi olmayıp, psikolojik tedavi gören Veysi ERİM’ in cinnet halinde olayı gerçekleştirdiği değerlendirilmektedir. Görev başında şehit olan personellerimize Allah’tan rahmet yakınlarına sabır ve başsağlığı diler, yaralı olan personelimize acil şifalar dileriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi BAKAN YILMAZ TÜİK SALDIRISINI DEĞERLENDİRDİ Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kars'ta 7 kişinin hayatını kaybettiği TÜİK binasındaki saldırı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yılmaz, saldırıyı yapan kişinin daha önce hakında soruşturma yürütüldüğünü ancak işten çıkarılmadığını söyledi. Geceyi Van'da geçiren Kalkınma Bakanı Yılmaz, otel çıkışında açıklamalarda bulundu. Bakan Yılmaz, saldırganın piskolojik sorunları olduğunu ve sürekli rapor alarak işe gelmediğini söyledi. Bakan Yılmaz, 'TÜİK çalışanı. Hakkında soruşturma yürütülmüş bir kişi. Muhtemelen psikolojik sıkıntıları olan bir kişi. Bu acı hadise yaşandı. Hakkında işten çıkarma gibi bir durum söz konusu değil. İlk aldığımız bilgilere göre 'kademe ilerlemesi cezası' verilmiş.' dedi. Bakan Yılmaz, yapılan açıklamanın ardından heliktopterle Kars'a gitti.Bedir ALTINOK (DHA)
Katliam Tanığı: '6 Kişinin Öldürülmesi 40 Saniye Sürdü'
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kars Bölge Müdürlüğü'ne yapılan saldırıda hayatını kaybedenlere başsağlığı, çalışanlara 'geçmiş olsun' ziyaretinde bulundu. Saldırı sırasında rehin tutulan tuvalete saklanarak kurtulduğunu anlatan Ahmet Akın Atasoy, '6 kişinin öldürülmesi 40 saniye sürdü' dedi. Yılmaz ile TÜİK Başkanı Birol Aydemir, bugün sabah saatlerinde çalışanlarla bir araya geldi. Hayatını kaybeden 6 kişinin ailesi ve çalışanlarla TUİK'in yanındaki Serhat Kalkınma Ajansı'ında (SERKA) gerçekleşen buluşmada, çalışan ve ölenlerin yakınları gözyaşlarını tutamadı. Olay yeri inceleme ekipleri tarafından mühürlendiği için SERKA'da gerçekleşen dramatik buluşmada Bakan Cevdet Yılmaz, Vali Eyüp Tepe ve TÜİK Başkanı Aydemir, acılı ailelere 'bağsağlığı', çalışanlara ise 'geçmiş olsun' dedi. 'O' anı anlattı... Saldırıdan şans eseri kurtulan katliam tanığı Ahmet Akın Atasoy yaşadığı dehşet dolu anları TÜİK Başkanı Birol Aydemir'e anlattı. TÜİK Başkanı Aydemir'in elini tutarak dinledeği tanık Atasoy o dehşet dolu anları bir daha yaşadı. Ahmet Akın Atasoy tuvalete kaçarak saldırıdan kurtulduğuna dikkati çekti. Veysi Erim'in kendi odasına gelinceye kadar 8 el silah sesi duyduğunu söyleyen Ahmet Akın Atasoy, 'Beni Allah korudu, bir köşede sessizce bekledim. 6 kişinin öldürülmesi 40 saniye sürdü. Ben orada öldürülmemek için tam 1 saat bekledim. Polisler seslendiğinde korkumdan onlara cevap bile veremedim' diye konuştu. TÜİK Başkanı Birol Aydemir ise 'Allah saklamış sizi diyecek birşey yok. Lafın bittiği yerdeyiz' dedi.Toplantı salonuna giren ölenlerden birinin babası, 'Allah cennetiyle mükafatlandırsın. Hepimizin başı sağolsun' diyerek oğlunun mesai arkardaşlarına sarıldı ve ağladı. Katliam olayı dün saat 08.30'da Atatürk Caddesinde bulunan TUİK'e ait 3 katlı binanın orta katında meydana geldi. TÜİK'te 1.5 yıllık memur olan sosyolog Veysi Erim (33), üç şarjörü olan Glock marka tabancayla çıktığı Bölge Müdürü katında katliamı gerçekleştirdi. Diyarbakırlı olduğu ve psikolojik sorunları bulunduğu ileri sürülen Erim, Bölge Müdürü Mehmet Tolon (61), Şube Müdürü Osman Ay (49), İdari Mali İşler Sorumlusu Ramazan Haydar (32), Veri Hazırlama Kontrol memuru Abdulnaci Çolak (39), istatistik memuru Ahmet Onur Banker (32) ve antekör Safet Karaçay'ı (29) öldürdü. İçerden kapıyı kilitleyen Veysi Erim, polislerin gelmesinden kısa bir süre önce olayda kullandığı tabanca ile intihar etti. Bölge Müdürü sekreteri evli ve 2 çocuk annesi Neslihan Çelik Koca, karnını sıyıran kurşunla hafif yaralı, 2 kurum görevlisi de odada saklanarak şans eseri ölümden kurtuldu. Olaydan sonra Erzurum'a getirilen cenazelere Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sabaha kadar otopsi yapıldı. Daha sonra cenazeler memleketlerine gönderilmek üzere Kars'a götürüldü.DHA
İş Kazalarında Her Gün 4 İşçi Ölüyor
Üçüncü köprü inşaatında meydana gelen iş kazasında 3 işçinin hayatını kaybetmesi, kazaları yeniden gündeme getirdi. Alınacak tedbirlerle kazaların yüzde 98'ini önlemek mümkün. Geçen yıl 1.235 işçi, çalışırken hayatını kaybetti. Üçüncü köprü inşaatında geçen hafta meydana gelen iş kazası sonucu 3 işçinin hayatını kaybetmesi, iş kazalarını yeniden gündeme taşıdı. İş kazaları uzun yıllardır Türkiye'nin adeta kanayan yarası. Ekonomik büyümesini sürdüren Türkiye'de iş güvenliği önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre günde yaklaşık 190 iş kazası meydana gelirken bu kazalarda her gün 4 kişi hayatını kaybediyor. Verilere göre 2011'de 1700 kişinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini gösteriyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ise geçen yıl 1235 işçinin iş kazalarında öldüğünü duyurdu. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası da kazaların önüne geçmeye yetmedi. Mart ayı itibarıyla 110 kişi iş kazalarında hayatını kaybetti. 2014'ün ilk üç ayında tespit edilen 276 iş kazasında sadece inşaatlarda 80 kişi hayatını kaybetti. Bütün veriler Türkiye'de iş kazalarında her yıl yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Binlerce kişi de çalışamayacak şekilde sakat kalıyor. İş kazaları ile ilgili Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileri de dikkat çekiyor. TÜİK tarafından Aralık 2013'te yayınlanan İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri Araştırma Sonuçları önemli bir probleme işaret ediyor. TÜİK'e göre son 12 ay içerisinde çalışanların yüzde 2,3'ü bir iş kazası geçirdi. Bu oran erkeklerde yüzde 2,8 iken kadınlarda yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Toplam iş kazası geçirenlerin yüzde 81,6'sını erkekler oluşturdu. Türkiye'nin can yakıcı sorunlarının başında gelen iş kazaları sonucu oluşan ölümler, AB ülkelerine göre önemli farklılık gösteriyor. Türkiye'de ölümlü iş kazası oranı, AB ülkelerine göre bir hayli fazla. Yıllar içinde iş kazalarında ölen kişi sayısı da artıyor. İş kazası sayısı yıllar içinde azalış eğilimi gösterirken bu kazalarda ölen kişi sayısının sürekli artması, iş güvenliği tedbirlerinin önemini ortaya koyuyor. Çalışma Bakanlığı verilerine göre 2002'de 72 bin olan iş kazası sayısı, 2011'de 69 bine geriledi. Buna karşın iş kazalarında ölen kişi sayısı 2002'de 872 iken 2011'de yaklaşık iki katına çıkarak 1700'e ulaştı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in bir soru önergesine verdiği cevap, Türkiye'nin iş kazalarında pek iyiye gitmediğini ortaya koydu. Buna göre 2002 yılında 72 bin iş kazası yaşanırken 2003'te bu rakam 76 bine, 2004'te 83 bine yükseldi. Yıllar içinde iş kazaları benzer seyir izledi. İş kazası sayısı 2011 yılında 69 bine yükseldi. İş kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısına bakıldığında ise 2002 yılında 872 kişi hayatını kaybederken bu rakam yıllar içinde artıyor. 2011 yılına gelindiğinde iş kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısı 1.700 oldu. İş kazaları sonucu sakatlanarak sürekli iş göremezlik maaşı bağlanan kişi sayısı da 2002 yılında 1802 iken 2011 yılında 2.216'ya yükseldi. İş kazaları nedeniyle Türkiye'nin yıllık kaybı da 7 milyar TL olarak hesaplanıyor. Bu kazaların yüzde 98'i de önlenebilir kazalardan oluşuyor. Bu durum Türkiye'deki iş güvenliği tedbirlerinin yetersizliğini ortaya koyuyor. TÜİK'in verilerine göre iş kazaları sektörel olarak incelendiğinde, madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı yüzde 10,4'e kadar çıkıyor. Elektrik, gaz, buhar, su ve kanalizasyon sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı ise yüzde 5,2. İnşaat sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı da yüzde 4,3 oldu.Zaman | Arkitera
Kaliteli Demokrasi, Güçlü Hukuk Devleti Olmayınca, Ekonomi De Küme Düştü
IMF’YE GÖRE TÜRKİYE 17. SIRADAN 19. SIRAYA İNECEKCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonominin de güçlü olmadığını, refah ve gerçek bir büyüme yaratılamadığına işaret ederek, 'Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız' dedi.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaparak şunları kaydetti:Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek.Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20 ’de en alt sınıra doğru iniyor.  Büyük ekonomi sıralaması GSYH büyüklüğüne göre yapılırken, bir ülkenin asıl kalkınmışlığı ve refah seviyesini kişi başına GSYH’si gösteriyor.Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise 2013’te bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.Türkiye, kişi başına GSYH’a göre sıralamada 2000 yılında dünya ülkeleri içinde dünyada 63’üncü sıradaydı. 2002 sonundan bu yana işbaşında olan AKP döneminde anlatılan “hızlı büyüme” masallarına rağmen Türkiye, 2000 yılındaki sırasının hala çok altında.Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok altlardaki sırasının giderek daha da aşağılara inmesi dünya ile karşılaştırmada kalkınmışlık ve refah düzeyinin giderek gerilediğini gösteriyor.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados ve Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…IMF’ye göre Türkiye 2014 yılında 19’uncu sıraya düşecekBüyük ülke, itibarlı ülke, güçlü ülke olmanın yolu kaliteli demokrasiden geçiyor. Türkiye bugün Türkiye insani gelişmişlik sıralamasında 187 ülke arasında 90’ıncı sırada, basın özgürlüğü sıralamasında 179 ülke arasında 154’üncü, cinsiyet eşitliği bakımından 134 ülke arasında 120’inci sırada yer alıyor. Türkiye dünyada “hibrid rejim” ya da “yarı demokrasi” olarak geçiyor.Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmazsa, güçlü bir ülke ve kaliteli bir demokrasi de olmuyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından son açıklanan verilere göre 2002 yılında cumhuriyet savcılarının soruşturma evresinde bir dosyayı görme süresi 212 günken, bugün bu süre 363 gün.  2002 yılında Cumhuriyet Savcıları 2.953.000 dosyayı soruştururken, 2012 yılında 6.285.000 dosyayı soruşturmuş, soruşturulan her 2 dosyanın sadece 1’inde kamu davası açılmasına karar verilmiş. 2002 yılında Ceza Mahkemelerinde bir dava ortalama 232 gün sürerken bu süre 2011 yılında 291 güne çıkmış, 2012 yılında 229 güne inmiş. Yani 10 yılda 4 gün ilerleme sağlanmış. Hukuk mahkemelerinde de aynı trend devam ediyor. 2002 yılında bir dosya 174 günde görülürken 2012 yılında 232 günde görülmüş. 2002 yılında Yargıtay Ceza Daireleri ve Genel Kurulu’nda 244.000 dosya varken bu sayı 2012 yılında 770.000’e çıkmış. Bir dosyanın ortalama görülme süresi 2 kattan fazla artmış. 2002 yılında bir dosya 138 günde görülürken, 2012 yılında 306 günde görülüyor. Bu veriler de gösteriyor ki, Türkiye’de hukuk işlemiyor, yargı hızlı, adil ve bağımsız karar alamıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa, demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım. Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü olmazsa, yargı bağımsızlığı olmazsa, kuvvetler ayrılığı çalışmazsa, kaliteli ve gerçek demokrasi olmuyor. Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Gelir dağılımı adaletli olmayınca, kişi başına düşen gelir artmayınca, refah ve kalkınma bireye yayılmazsa da gerçek manada büyüme olmuyor İnsan hakları standartı yüksek olmayınca, ekonomi de güçlü olmuyor. Hukuk yoksa, demokrasi yoksa, güçlü ekonomi yoksa, o ülke itibarlı ve güçlü ülke de olmuyor. Bu nedenle de Türkiye sıralamalardaki yerini kaybediyor. Bu zihniyetle devam edersek, değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek . Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise geçen yıl bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.2000 yılında Türkiye dünyanın en büyük 18’inci ekonomisiydi.Cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH tutarına göre yapılan değerlendirmeye göre 2000 yılında Türkiye dünyanın 18’inci büyük ekonomisi konumunda bulunuyordu. Bülent Ecevit hükümetinin ABD’nin Irak operasyonuna destek vermemesi üzerine, yapılan manipülasyonla ani sıcak para çıkışı yoluyla ağır bir ekonomik kriz yaşatılan 2001 yılındaki hızlı küçülmeyle Türkiye büyük ekonomi sıralamasında 22’nciliğe düştü. İzleyen yıllarda yeniden büyümeye geçen Türkiye 2002’de 21’inci, 2003’te 18’inci, 2004’te 17’nciliğe yükseldi ve izleyen altı yılda bu sırayı korudu. Türkiye, 2011’de ise Endonezya’nın yükselişi sonucu 18’inciliğe indikten sonra 2012’de ise Hollanda’nın bir basamak düşmesi ile tekrar 17’nci oldu. 2013’te de bu sırayı koruyan Türkiye’nin bu yıl ise 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa ineceği tahmin ediliyor.Üstelik IMF, Türkiye’nin 2013 yılı GSYH’sını 827.2 milyar dolar olarak öngörürken, TÜİK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı tutar 820 milyar dolarla bunun da altında kaldı. 2014 yılı için de hükümetin açıkladığı OVP’de yer alan 867 milyar dolarlık hedefe karşılık IMF tahmini bu yıl için 767.1 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.2013’te sıralama fazla değişmedi…IMF’nin 8 Nisan itibariyle güncellediği veri tabanına göre 2013 yılında milli gelirde ilk 7 ülkenin sırası değişmedi. ABD 16 trilyon 780 milyar dolarla birinciliğini korurken, Çin 9 trilyon 181 milyar dolarla ikinci,  Japonya 4 trilyon 902 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkeleri 3 trilyon 636 milyar dolarla Almanya, 2 trilyon 737 milyar dolarla Fransa, 2 trilyon 536 milyar dolarla İngiltere, 2 trilyon 243 milyar dolarla Brezilya izledi. Rusya 2 trilyon 118 milyarla bir basamak yükselip 8’inci olurken, İtalya 2 trilyon 71 milyar dolarla 9’unculuğa düştü. 1 trilyon 871 milyar dolarlık milli gelire sahip Hindistan’ın 10’uncu sıradaki yeri değişmedi.Sırasıyla Kanada, Avustralya, İspanya, Meksika, Güney Kore, Endonezya, Türkiye, Hollanda ve Suudi Arabistan dolar cinsinden GSYH’ye göre ilk 20 ülke arasında yer aldı.Suudi Arabistan ve Hollanda 2014’te Türkiye’yi solluyor…Tahminlere göre 2014 yılında, 17 trilyon 528 milyar dolarla ABD en büyük ekonomi olmaya devam ederken, ikinci sıradaki Çin’in GSYH’si 10 trilyon doları aşacak, üçüncü sıradaki Japonya’nın milli geliri de 4 trilyon 846 milyar dolara yükselecek.IMF projeksiyonlarına göre 2014 yılında da ilk 20 ülkenin sıralaması çok fazla değişmezken, en dramatik değişimi Türkiye yaşayacak. 18’inci sıradaki Hollanda ile 19’uncu sıradaki Suudi Arabistan’ın birer basamak yükselmesi sonucu Türkiye 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa inecek.G20 dışında kalma riski var…AKP döneminde Türkiye’nin ekonomik büyümesi, cari açığı patlatma pahasına, “sıcak para” ile finanse edildi, sözü edilen “hızlı” büyüme masalının aksine, “el parası” ile kağıt üzerinde sahte bir büyüme sağlandı. Ancak bunun ülkeye ve topluma bir hayrı dokunmadı. Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20’de en alt sınıra doğru iniyor .Ekonomik hacim mi halkın refah düzeyi mi?Büyük ekonomi sıralaması GSYH tutarına göre yapılırken, bir ülkenin GSYH büyüklüğünün nüfusu ile de orantısı bulunuyor. Çin, Hindistan gibi kalabalık nüfuslu ülkelerin ilk 20 ekonomi arasına girmesine, bu ülkelerin kalkınmışlığının yanı sıra, hatta ondan daha fazla nüfus faktörü etki ediyor. Bir ülkenin kalkınmışlığı ve refah seviyesini ise asıl kişi başına GSYH’si gösteriyor. Asıl bakılması gereken, kişi başına milli gelir sıralamasında Türkiye’nin nerede olduğu ve AKP döneminde nereden nereye geldiği…İlk 20 ekonomi arasında yer alan Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok alt sıralarda bulunması ve sıralamadaki yerinin giderek aşağılara inmesi ülkenin kalkınmışlık ve refah düzeyinin dünya ile karşılaştırmada göreli olarak gerilediğini gösteriyor.Türkiye, kişi başına gelirde 67’nciliğe düşüyor…Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, kişi başına milli gelire göre ülkeler sıralamada ise bir basamak düşerek 65’inci oldu. 2014’te ise Türkiye’nin 2 basamak birden düşerek 67’nciliğe ineceği öngörülüyor.2012’de Türkiye,  TÜİK’e göre 10 bin 497 dolar, IMF’ye göre 10 bin 523 dolar olan kişi başına milli geliri ile 64’üncü sırada yer alıyordu. 2013’te ise Türkiye IMF’ye göre 10 bin 815 dolar olan ancak TÜİK’in 10 bin 782 dolarla daha da düşük açıkladığı kişi başına GSYH ile 65’inciliğe geriledi. 2014’te ise OVP’deki 11 bin 277 dolarlık hedefe karşılık IMF,  9 bin 920 dolarlık kişi başına milli gelir öngörüyor. Bu da Türkiye’nin 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe inmesi anlamına geliyor. Bu da AKP’nin 11 yılı aşan iktidarında “hızlı büyüme” masallarına rağmen halkın refah düzeyini dünyanın gerisinde bıraktığının; dünya ile karşılaştırmada göreli olarak halkı yoksullaştırdığının kanıtı…Kişi başına gelirde Gabon’un bile gerisindeyiz…IMF projeksiyonlarına göre kişi başına milli gelirde Lüksemburg bu yıl 116 bin 134 dolarla açık ara birinciliğini koruyacak. Lüksemburg’u 99 bin 574 dolarla Norveç,  96 bin 635 dolarla Katar, 86 bin 145 dolarla İsviçre, 61 bin 889 dolarla Danimarka izleyecek.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados, Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…Ekonomisi “iflas” etti denilen Yunanistan’ın kişi başına milli gelirinin 2014’te 22.6 bin dolar, Kuzey Kıbrıs’ın ise 24.2 bin dolarla Türkiye’yi ikiye katlıyor.
Geçen Yıl En Çok Erkek Bebek Doğdu
TÜİK'in doğum istatistiklerine göre, 2013 yılında doğan bebeklerin yüzde 51'i erkek, yüzde 49'u kız oldu.Türkiye'de canlı doğan bebek sayısı 2012 yılında 1 milyon 286 bin 828 iken, geçen yıl yüzde 0,3 azalarak 1 milyon 283 bin 62 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 yılına ilişkin doğum istatistiklerini açıkladı. Buna göre, canlı doğan bebek sayısı 2012 yılında 1 milyon 286 bin 828 iken, geçen yıl 0,3 azalarak 1 milyon 283 bin 62'ye geriledi. Geçen yıl doğan bebeklerin yüzde 51'i erkek, yüzde 49'u kızlardan oluştu. Bir kadının doğurgan olduğu dönem ('15-49' yaş grubu) boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden toplam doğurganlık hızı 2012 yılında 2,09 çocukken, 2013 yılında 2,07 çocuk olarak gerçekleşti.AA
Çocuk İşçi Sayısı Artıyor
DİSK-AR, Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çekildi. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürdü. Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükselmiş durumda.Rapora ilişkin yapılan açıklamada “İstatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır. Dünya’da her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahrum kalmakta, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır” bilgisine yer verildi.“ÇOCUK İŞÇİ SAYISININ TEKRAR ARTTIĞI BİR DÖNEM”-Çocuk işçilerin ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam ettiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:“1999-2006 yılları arasında istihdam edilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden, 890 bin düzeyine düşmüştür. Diğer yandan aynı dönemde Türkiye istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybetmiştir. 1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken, 1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleşmiştir. 2006-2012 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem olmuştur.”5-17 YAŞ ARASI ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SAYISI 8 MİLYON 397 BİNE ULAŞTIAçıklamada, 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştığının altı çizilerek, şöyle denildi:“TÜİK istatistiklerinden yaptığımız hesaplamalara göre; çocuk emeği ev içine kaymaya devam etmektedir, istihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıkmıştır. TÜİK Çocuk işgücü istatistiklerine göre ev işleri, hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, hane halkı fertleri tarafından ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini satılamaması Türkiye’de kadınlar için işgücüne katılım oranlarının dünyanın en alt sıralarında yer almasına neden olmaktadır.”KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI 183 ÜLKE ARASINDAN 169. SIRADA-Dünya Bankası veritabanına göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 28.1 ile 183 ülke arasında 169. sırada yer aldığı belirtilen açıklamada, “Söz konusu değer dünya ortalaması için yüzde 51.17’dir. 2006 yılı ile 2012 yılları arasında işgücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 6 puanlık bir artış kaydetmiştir. Bu artışın yarısını Lise altı eğitim düzeyine sahip olan kadınlar oluşturmuştur. Bu durum kriz dönemlerinde kadınların ucuz ve esnek bir işgücü olarak çalışma hayatına daha fazla katıldığı görülmektedir. Bu durum kadınların üzerindeki ev içi işlerin çocukların üzerine kalması bağlamında yorumlanabilir.Çocuk işçiliği dünyanın pek çok bölgesinde ortak bir pratik olarak görülmektedir. Çocuk işçiliğinin azaltılmasına yönelik artan çabalara rağmen henüz çocuk işçiliği ortadan kaldırılamamıştır ve çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi hala tarım sektöründedir. Yoksulluk ve eğitim politikaları çocuk emeğinin acımasız döngüsünü besleyen unsurlardır. Dünya genelinde çocuk işçilerin yüzde 60’ı yani 129 milyonu tarım sektöründedir. Tarım sektörü meslek hastalıkları ve iş kazaları açısından en tehlikeli sektörlerden biridir. Aynı zamanda çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışan çocukların da yüzde 60’ı tarım sektöründedir. Bunların sayısının 70 milyon civarında olduğu hesaplanmaktadır. En kötü biçimlerde çalışan çocukların 3’te 2’si ücretsiz aile işçileridir” bilgisine de yer verildi.ÇOCUK İŞÇİLER GÜVENCESİZ İŞÇİ HAVUZUNUN ÖNEMLİ BİR KAYNAĞI-Açıklamada, okula devam ederken çalışan çocukların sayısının 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldiğinin altı çizilen açıklamada şunlar kaydedildi:“Okuyan çocukların 2006 yılında yüzde 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012 yılında bu oran yüzde 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da yüzde 43’den yüzde 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı yüzde27’den yüzde 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride yüzde 44’den yüzde 39’a geriledi.İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, 2013 yılında yaşamını yitiren bin 235 işçinin 59’u çocuk işçidir. Bu da yüzde 4.7 oranına tekabül ediyor. Yaş verilerine ulaşılamayan 144 işçi de oranlama içinde düşünüldüğünde 2013 yılında ölen işçilerin yüzde 5.4’ü çocuk işçilerden oluşuyor. Yani can veren her 20 işçiden birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir. Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikardır.”Sonuç olarak 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşının 6-13 yaş aralığına çekildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı aynı zamanda çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürmüştür. Yine esneklik başlığı altında evden ve uzaktan çalışmayı yasal hale getirme çabası ev içinde çalışan 8 milyon çocuğu doğrudan ilgilendirmektedir. Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir” denildi.