Aybars Göktürkoğlu

Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır misali bir durumdayız. Hükümet, kendi yolsuzluklarını örtbas etmek için masum ve şeffaf yönetimleri hedef alarak, halkın iradesini çiğniyor. Kendi kirli işlerini gizlemek adına, halkın seçtiği yerel yöneticilere hukuksuzca saldırmak, aslında ne kadar zayıf olduklarının ve halkın güvenini kaybettiklerinin itirafıdır. Bu tür oyunlarla, adaletin ve demokrasinin nasıl yozlaştığını görmek her geçen gün daha da mümkün hale geliyor. Hırsızın en büyük silahı, mağdurunu suçlu göstermekten gelir.

Siyasi muhalifleri, gazetecileri ve avukatları gözaltına alarak susturabileceğini sananlar, aslında sadece korku imparatorluğu kurmaya çalışıyorlar. Ama bu halk, yıllardır her türlü zulme rağmen baş eğmedi, eğmeyecek. Nevruz’da teröristlerin posterlerini açanlara müdahale etmeyenler, iktidarın kuklası haline gelmişken; AKP’nin istediği suçluyu suçlu, istediği kahramanı ise kahraman ilan etme hakkını kendinde görmesi, bu ülkenin kanunlarının ne kadar yozlaştığını gösteriyor. Ancak bilsinler ki, halk ne susturulur, ne de korkutulur!

Nevruz kutlaması adı altında terör örgütü paçavraları ve Öcalan posterleri açılırken buna sessiz kalan, üstüne üstlük Edirne’de yatan Demirtaş’a selam gönderen Özgür Özel’in açıklamasını kabul etmem mümkün değil. Bu milletin vicdanında PKK ve terör seviciliğine yer yok. Mansur Yavaş’ın duruşu ise son derece net ve doğru; devletin herkese eşit yaklaşması gerektiğini vurguladı ama terör paçavralarına karşı da tavrını ortaya koydu. CHP eğer gerçekten fabrika ayarlarına dönecekse, adres Mansur Yavaş gibi Atatürkçü, milliyetçi, hukukun üstünlüğüne inanan bir liderdir. Bu millet, terör sempatizanlarına selam çakanları değil, devletin bütünlüğüne sahip çıkanları yanında görmek istiyor. Biz Atatürk’ün partisinde, PKK’ya göz kırpan açıklamalara değil, Mansur Yavaş gibi dik duran liderlere ihtiyaç duyuyoruz!