onedio
Görüş Bildir

Nevzat Tarhan Haberleri

Nevzat Tarhan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Nevzat Tarhan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Devletin En Üstüyle Sıcak İlişki Kurduğu İddia Edilen Şeriatçı Yapılanma: SADAT
Son günlerde adından sıklıkla söz ettiğimiz bir yapı SADAT. Kendi ifadeleriyle kuruluş amacı da şu şekilde: 'İslam İttifakına hizmet etmek amacıyla, İslam Ülkelerinin dini hassasiyetlerine saygılı, TSK' nin çeşitli kademelerinde başarı ile hizmet etmiş, 64 subay ve astsubayın desteğinde, ileri çıkan 23 kurucu hissedar tarafından “SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” kurulmuştur.' Gelin bu yapıyı kendi sitelerinden aldığımız bilgilerle daha iyi anlamaya çalışalım.
"Selfie" Çılgınlığına Psikiyatrist Yorumu
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 'Kişinin özel durumlar dışında, her davranışı kayıt altına alarak selfie çekmesini narsistik bir doyum olarak yorumlamak gerekir' dedi.Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, selfienin dünyada spordan sanata, iş çevrelerinden gündelik yaşama kadar birçok alanda yaygınlaşmaya başladığını söyledi. Bu davranışın psikiyatri açısından da değerlendirilebileceğini ifade eden Tarhan, 'Kişinin özel durumlar dışında, her davranışı kayıt altına alarak selfie çekmesini narsistik bir doyum olarak yorumlamak gerekir' diye konuştu. Selfienin kişinin 'kendisini kutsallaştırma, önemli ve özel görme' duygularını beslediğini anlatan Tarhan, şunları kaydetti: 'Bir müddet sonra selfie, kişide yalnızlaştırıcı etki yapar. Böyle durumlarda insanlarla ilişki kurma biçimi haline gelebilir. Bu uygulama bir müddet sonra kişiyi, insanları onay ve takdir alma durumuna getirebilir. Bu bir iletişim biçimi haline getirilirse de o kişinin zaafı haline dönüşür. Selfienin insanın ilişkilerinde tek ilgi alanı halinde kalması risklidir. Bir kişi günde birkaç defa özel durumlarında selfie çekerse bu hastalık kabul edilmez. Ancak bu kişi her davranışını, her uygulamasını ya da her gittiği yeri kayıt altına alırsa bu durum benmerkezciliği teşvik eden bir hale gelir. Bu da kişilik zaafı haline dönüşür.' Bu tarz kişilerin her durumu tiyatral açıdan ifade etmeyi sevdiklerini dile getiren Tarhan, 'Bu kişilikte olanlar selfie uygulamasını çok kullanma eğiliminde olurlar. Ayrıca 'narsistik kişilik bozukluğu' olanlarda selfie daha çok görülür. Bu nedenle uygulamanın dozunu kaçırmamak gerekir' ifadelerini kullandı. 'Rutin işleri selfielemek sağlıklı değil' Rutin işlerin selfie aracılığıyla sosyal medyada duyurulmasının sağlıklı bir davranış olmadığını savunan Tarhan, şöyle devam etti: 'Örneğin doğum günü ya da birisiyle ilk kez tanışma gibi özel durumlarda selfie çekilirse bu eylem o kişiden iz bırakılması veya o anıyı kalıcılaştırması çabası olarak değerlendirilebilir. Bu eylem insanda bir fetişizm haline gelirse bu durum ruhsal bir bozukluk olarak tanımlanabilir. Çünküselfie doyum aracı haline geliyor. Dediğim gibi anı kalıcılaştırmak için yapılan sınırlı bir davranış olursa sakıncası yoktur.' 'Bir başkasının gözüyle kendine bakmak' Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu, insanoğlunun başkalarının gözünde nasıl göründüğünü sürekli merak ettiğini söyledi. İnsanların başkalarının kendisiyle ilgili algısına ve düşüncelerine çok önem verdiğine işaret eden Civelekoğlu, selfie uygulamasının 'bir başkasının gözüyle kendine bakma ve kendisiyle ilgili farklı bir algıya ulaşma çabası' olarak değerlendirilebileceğini kaydetti. Civelekoğlu, şu bilgileri verdi: 'Bunu psikolojik bir rahatsızlık olarak değil de insanın kendini tanıma ve bilme çabasının tezahürü olarak değerlendirmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım olur. Kişi eğer kendini çok iyi tanımıyorsa kendisiyle ilgili algısı çok yerleşik değilse kafasında o konuda soru işaretleri varsa bunu takıntı haline getirebilir. Olaya biraz da kişiler arası ilişkiler boyutuyla sosyal medyaya yüklenenler açısından bakmak gerekir. Bazı insanlar dış referanslıdır. Kim olduklarıyla ilgili başkalarının görüşlerine ihtiyaç duyarlar. Çünkü bu durumu yine birinci bakış açısıyla da ilişkilendirecek olursak kendileriyle ilgili sağlıklı bir yargıları yoktur. Objektif bir değerlendirmeleri yoktur. Kafalarında bazı soru işaretleri vardır. Dolayısıyla sürekli kendileriyle ilgili o pozitif yargıyı diri tutabilmek için, devamlı olumlu geri bildirime ihtiyaç duyarlar. Bunu sosyal medyada sürekli paylaşıyorsa bu ihtiyaçtan kaynaklanıyor olabilir.'İzzet Taşkıran/AA
'Yerli Yalan Makinesi' Üretilecek
Üsküdar Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Tarhan, 'Türk kültürüne uygun yalan makinesi geliştireceklerini' belirtti.Üsküdar Üniversitesi'nde, beyindeki sinyallerin bilgisayarlara aktarılması yoluyla elde edilen verilerin değerlendirildiği proje kapsamında yalan makineleri, Türk kültürüne uygun şekilde üretilecek.Üniversitenin kurucu rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üzerinde çalıştıkları 'yerli yalan makinesi' projesini AA muhabirine anlattı.Yalanın bir insanın inanmadığı şeyleri söylemesi olduğunu dile getiren Tarhan, 'Bir kimsenin inandığı veya inanmadığı bir şeyi söylediği zaman beyninde oluşan tepkiler farklı oluyor. Beyindeki sinir iletisi, oksijen ve glikoz tüketimi de farklı oluyor. Bu özelliklerle bir insanın beyninin yalanla tepkisini ölçebiliyoruz' diye konuştu.Tarhan, beyin sinyalleri, cilt ısısı, cilt direnci, kalp atışı, solunum sıklığını ve kas gerginliğindeki değişiklikleri sensörlerle yalan makinesine bağlı bilgisayarlara aktardıklarını belirtti.Kişinin doğru söyleyip söylemediğine ilişkin ölçülebilir bilgilere bu yolla ulaştıklarına dikkati çeken Tarhan, şöyle devam etti:'Geçtiğimiz dönemde bir yasa çıktı. Türkiye'de yalan makinesiyle ilgili istihbarat yapısı içinde ve güvenlik güçleri çerçevesinde kullanma kararı alındı. Bu büyük ithalat gerektiren bir durum. Her il ya da ilçedeki yerlerde sorgulama esnasında yalan makinesi kullandıracaksınız. Bu da önemli miktarda ithalat ve döviz kaybını gerektiriyor. Biz üniversite olarak bunu yapabilecek öğretim üyesi kadrosuna sahibiz. Gerekli fiziki ve teknolojik altyapımız var. Biz bunu bir proje haline getirirsek üretimini yapabiliriz. Yaptığımız çalışma zaten maliyeti ciddi bir şekilde azaltacaktır.'Tarhan, projenin hayata geçirilmesi için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile kalkınma ajanslarından destek beklediklerini dile getirdi. Projenin kabul görmesi halinde 1 sene içinde üretime geçebileceklerini kaydeden Tarhan, makinenin kültürel boyutlara uygun olmasına dikkat edeceklerini vurguladı.Prof. Tarhan, proje hakkında şu bilgileri verdi:'Biz Türk kültürüne uygun yalan makinesi geliştireceğiz. Çünkü onların ölçeğine göre yalan denilen şeyler bizim için doğal olabilir. Kişinin bunu yalan olarak algılaması çok önemli. Mesela eşinin kıskançlığıyla ilgili bir soru sorduğun zaman bir Amerikalı bunu normal kabul edebilir. Beyinde onunla ilgili yalan tepkisi vermeyebilir. Ama bizde kıskançlıkla ilgili bir soru sorduğunuzda, Türk toplumunda, kültürel yapımıza göre beyin daha duyarlı tepki verir. Biz yazılımda bunu da geliştireceğiz. Kültürel özellikli bir yalan makinesi üreteceğiz. Yazılımda Türk insanının özelliklerini de göz önüne alacağız. Bu nedenle yalan makinesinde hata ihtimali daha az olacak. Mesela bir Karadenizli'nin silah gördüğü zaman beynindeki tepkiyle bir Egeli'nin tepkisi aynı olmaz. Bir Avrupalı'nın aynı olmaz.'Tarhan, yerli yalan makinesinin yaygınlaşması halinde yurt dışına ihraç edilebileceğini söyledi.Üsküdar Üniversitesi Ar-Ge Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Cumhur Taş da yalan makinesinin işleyişi hakkında bilgi verdi.Taş, ilk aşamada kişinin kafasına elektrotlar bağlandığını ifade ederek, 'Tıpkı kalp filmini çeker gibi beyninizin de filmini çekebiliyoruz. Çünkü her ikisi de elektriksel sinyallerle çalışıyor. Elektrotları bağladıktan sonra ekranda sinyallere bakıyoruz. Sonrasında bu sinyalleri birtakım matematiksel işlemlerden geçirip kişinin o anki kararına ve düşüncesine yönelik birtakım öngörülerde bulunuyoruz' diye konuştu.İnsanların beyin izleri varOlay yerindeki parmak izine benzer izlerin insan beyninde de yer aldığını dile getiren Taş, buna bakılarak bazı suçların ortaya çıkartılabileceğini belirtti.Taş, yalan makinesinin çalışma prensiplerini şöyle anlattı:'Örneğin buradaki arkadaşımız sanal bir suç işlemiş olsun. Bu suçla ilgili suç aletleri de var. Arkadaşımıza önce bilgisayar aracılığıyla suç aletlerini görüp görmediğini soruyoruz. Kendisi olayı inkar ediyor ve yalan söylüyor. Öncelikle olayla ilişkisiz kelimeleri, sonrasında da olayla ilişkili esas suç aletini ve diğer aletleri gösteriyoruz. Ekranda bir sopa, sonrasında bir silah ve bıçak var. Rastgele bir dizinde 20-30 kez bunları gösteriyoruz. Bu sırada bizim karşımızdakinden beklediğimiz bir yanıt vermemesi, sadece ekrana bakması. Çünkü biz ondan yanıt istemiyoruz. Beyin dalgalarını istiyoruz.'Cumhur Taş, daha sonra bıçakla suçu inkar eden kişinin beyin dalgalarını detaylı şekilde incelediklerini söyledi. İlk dalganın nötral kelimelere ilişkin şekillendiğini anlatan Taş, '300. milisaniyede hepimizin beyninde bir kelime duyduğumuzda yukarı doğru artan ve sonrasında inen bir dalga oluşur. Size gösterilenler daha önce hiç görmediğiniz bir şeyin resmi ise burada yeşil renkli, bir öncekinden daha düşük genişlikte başka bir dalga oluşur. Eğer siz daha önce bu uyarını gördüyseniz ancak görmediğinizi de beyan ediyorsanız, (mavi renkli) bu dalga gösterir ki siz o uyaranla daha önce kesinlikle karşılaşmışsınız' diye konuştu.Taş, bu şekilde şüphelinin suç işlediği aleti daha önce görüp görmediğini rahatlıkla ortaya koyabileceklerini dile getirdi.İzzet Taşkıran, AA
İlişkilerde Kadın ve Erkeğin Önceliği Nedir?
İyi niyetli davranışlar bir takım vakit eşler tarafından neden yanlış anlaşılır? Ego doyumunda hudut ne olmalı? Kadın-erkek ilişkilerinde mutlu bir hayat için çok ehemmiyetli tüyolar veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınlara en büyük armağanın güven olduğunu belirtiyor.Kadın önce paylaşmak ve yakınlık ister!Kadınların erkekler ile ilgili en çok ifade ettikleri yakınma; erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı hususu olduğunu vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadının ilişkide önceliğinin paylaşmak ve yakınlık hissetmek olduğunu söylüyor. Erkeğin önceliğini ise Tarhan şöyle dile getiriyor.“Becerili, yeterli ve kuvvetli olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve netice almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önem verme de yaşarlar.” diye konuştu.Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır diyen Tarhan, tabii eğilimle hareket eden kadının bunu yaparken de eşini savunduğunu düşündüğünü söylüyor. Bu süreçte erkeğin değişik açıdan düşünerek kendisini karısı tarafından yönetildiğini düşünmeye başladığını vurgulayan Tarhan, erkek istemeden kadının erkeğe yardımından erkeğin güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu çıkarsamasında bulunabileceğinin vurguluyor.Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınların ruh doyumuna ait şu değerlendirmelerde bulunuyor.Ne yapacağını bilememek duygusu uyandırmayın!Bir erkekte ne yapacağını bilemediği duygusunu uyandıran bir kadın, erkeği anlamıyor demektir. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.Kadının egosunu destek, paylaşmak doyurur…Kadının ego doyumunu destek görmek ve destek olmak, paylaşmak, yardımcı olmak hisleri sağlar. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha ehemmiyetlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki kadın yakınlaşma ve paylaşma hatıranda hisseder.Erkeğin kendisine yardım önerildiğinde bunu zayıflık olarak idrak etmesi psikolojik konulara alakasını de azaltır. Psikolojik yardımı kabul etmeyi zayıflık gibi telakki eden erkek içgüdüleri ile hareket eden bir davranış sergiler. Bu da onun kendisini aşamadığının işaretidir.Erkeğe nasihat verirken dikkat!Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi tenkit şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini meseleli, arızalı, yetersiz hissetmesine alan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.En büyük armağan güven!Eşlerin birbirlerine verecekleri en ehemmiyetli armağan güvenlerini hissettirmeleridir. Bu bu arada karşımızdakini onurlandırma yoludur. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bu olmamış yerine “Bence böyle olsa sana daha çok yakışır” demek negatif duyguları bertaraf edecektir.Ancak diğer taraftan kadın fikrini söylemediğinde kendisini işe yaramaz gibi zannedebilir. Bu noktada erkek kadının fikrine saygı duymayı bilmelidir. Farklı görüşü yapıcı olarak paylaşmayı becerebilmek bir erkeğin kendisini aşmasıdır. Meselenin püf noktası “Önce kabul et” düşüncesini alışkanlık haline getirmektir.
Yetersiz Yönetici 'Mobbing'i Seviyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 2011'in yılının başından bugüne kadar 'Alo 170' hattından toplam 9 bin 994 mobbing çağrısı alındı. Mobbing hattına, 2011'de 2 bin 1, 2012'de 2 bin 850, 2013'ün başından bugüne kadar da 5 bin 93 başvuru yapıldı. Başvuru dağılımına göre, şikayetlerin yüzde 69'u özel, yüzde 31'i de kamu sektöründen yapıldı. Özel sektörde başvuranların yüzde 42'si kadın, yüzde 58'i erkek, kamudaysa kadın ve erkek oranı eşit. Alınan çağrılarda, mobbingin en fazla uygulanma nedenleri ise şu şekilde sıralandı: 'En yüksek oranla uygulanma yöntemi, istifaya zorlama. Daha sonraki yüzdelikler ise kötü muameleye maruz kalma, sözlü taciz, ayrımcılık, hakaret, görev yeri değişikliği, tutanak tutulması, yasal hakların kullandırılmaması, iftira, fiziksel şiddet ve cinsel taciz.' 'YETERSİZ YÖNETİCİLER' Üsküdar Üniversitesi Rektörü ve Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mobbingin demokratik olamayan yönetimlerin çoğunda görüldüğünü söyledi. Bazı yöneticilerin çalışanları pasifize etmek ve onları baskı altında tutmak için mobbing yöntemini uyguladığını aktaran Tarhan, şunları kaydetti: BU TAKTİKLERİ UYGULUYORSA MOBBİNG YAPIYORDUR 'İkna ve inandırma yöntemini uygulayamayan yöneticiler genellikle mobbinge başvurur. Türkiye'de birçok iş yerinde yönetici ve iş arkadaşı tarafından mobbinge uğrayan çalışanın olduğu biliniyor. Dedikodular, toplantılarda terslemeler, söz hakkı vermemeler, yetkileri kısıtlamalar, aynı alanda çalışanlarla eşit haklara sahip olmasın rağmen hakları kullandırmamalar, saf dışı bırakmak için geliştirilen sistemli taktikler ile hakimiyet sağlanmaya çalışılır. Yetersiz yöneticiler, böyle yaklaşımlar ile kendi iç dünyalarında ego tatmini sağlarlar. Yahut kendi fikrine güvenmeyen kişiler, çıkarlarını korumak için başka yol bulamadıkları ve bilemediklerinden mobbing uygular.' 'İÇKİ VE SİGARA KULLANIMINDA ARTIŞA NEDEN OLUR' Tarhan, mobbingzedelerin sistemli yapılan psikolojik saldırı karşısında ruhsal çöküntüye uğradığını vurguladı. Çalışanların sabah işe giderken, 'Bugün başıma ne gelecek acaba, istifa etsem mi' diye düşündüğünü aktaran Tarhan, şöyle devam etti: MOBBİNG HATA YAPMAYI ARTIRIR 'Bu durum uzun süre devam ederse psikosomatik hastalıklar başlar. Mide, kalp, cilt, barsak bozuklukları veya ense, baş, boyun, sırt ağrılarına sık rastlanır. Cinsel tacize kadar varabilecek psikolojik saldırı olayları, insanda ruhsal çöküntü, kendine güvensizlik, kaygı düzeyinin yükselmesi, tartışmalar ve kavgalara neden olur. Mobbing içki ve sigara kullanımında artışa neden olur. Mobbinge maruz kalanlar, iş yerinde hata üstüne hata yaparlar, çalışanlarla sosyal iletişimleri bozulmaya başlar. Bu yanlış tutum, iş verimliliğini artırmak yerine azaltır.' Mobbingin motivasyonu artırdığı algısının yanlış olduğunu ifade eden Tarhan, bu durumun uzun vadede kızgın, öfkeli, memnuniyetsiz, mutsuz, değerlerini yitirmiş bireylerin ortaya çıkmasına neden olduğunu kaydetti.AA | Cumhuriyet
Türkiye'nin Mobbing Karnesi!
Türkiye'de son bir yılda 5 bin 93 kişinin mobbing dolayısıyla 'Alo 170' hattına başvurduğu bildirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 2011'in yılının başından bugüne kadar 'Alo 170' hattından toplam 9 bin 994 mobbing çağrısı alındı. Mobbing hattına, 2011'de 2 bin 1, 2012'de 2 bin 850, 2013'ün başından bugüne kadar da 5 bin 93 başvuru yapıldı. Başvuru dağılımına göre, şikayetlerin yüzde 69'u özel, yüzde 31'i de kamu sektöründen yapıldı. Özel sektörde başvuranların yüzde 42'si kadın, yüzde 58'i erkek, kamudaysa kadın ve erkek oranı eşit. Alınan çağrılarda, mobbingin en fazla uygulanma nedenleri ise şu şekilde sıralandı: 'En yüksek oranla uygulanma yöntemi, istifaya zorlama. Daha sonraki yüzdelikler ise kötü muameleye maruz kalma, sözlü taciz, ayrımcılık, hakaret, görev yeri değişikliği, tutanak tutulması, yasal hakların kullandırılmaması, iftira, fiziksel şiddet ve cinsel taciz.' 'YETERSİZ YÖNETİCİLER' Üsküdar Üniversitesi Rektörü ve Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mobbingin demokratik olamayan yönetimlerin çoğunda görüldüğünü söyledi. Bazı yöneticilerin çalışanları pasifize etmek ve onları baskı altında tutmak için mobbing yöntemini uyguladığını aktaran Tarhan, şunları kaydetti: BU TAKTİKLERİ UYGULUYORSA MOBBİNG YAPIYORDUR 'İkna ve inandırma yöntemini uygulayamayan yöneticiler genellikle mobbinge başvurur. Türkiye'de birçok iş yerinde yönetici ve iş arkadaşı tarafından mobbinge uğrayan çalışanın olduğu biliniyor. Dedikodular, toplantılarda terslemeler, söz hakkı vermemeler, yetkileri kısıtlamalar, aynı alanda çalışanlarla eşit haklara sahip olmasın rağmen hakları kullandırmamalar, saf dışı bırakmak için geliştirilen sistemli taktikler ile hakimiyet sağlanmaya çalışılır. Yetersiz yöneticiler, böyle yaklaşımlar ile kendi iç dünyalarında ego tatmini sağlarlar. Yahut kendi fikrine güvenmeyen kişiler, çıkarlarını korumak için başka yol bulamadıkları ve bilemediklerinden mobbing uygular.' 'İÇKİ VE SİGARA KULLANIMINDA ARTIŞA NEDEN OLUR' Tarhan, mobbingzedelerin sistemli yapılan psikolojik saldırı karşısında ruhsal çöküntüye uğradığını vurguladı. Çalışanların sabah işe giderken, 'Bugün başıma ne gelecek acaba, istifa etsem mi' diye düşündüğünü aktaran Tarhan, şöyle devam etti:MOBBİNG HATA YAPMAYI ARTIRIR 'Bu durum uzun süre devam ederse psikosomatik hastalıklar başlar. Mide, kalp, cilt, barsak bozuklukları veya ense, baş, boyun, sırt ağrılarına sık rastlanır. Cinsel tacize kadar varabilecek psikolojik saldırı olayları, insanda ruhsal çöküntü, kendine güvensizlik, kaygı düzeyinin yükselmesi, tartışmalar ve kavgalara neden olur. Mobbing içki ve sigara kullanımında artışa neden olur. Mobbinge maruz kalanlar, iş yerinde hata üstüne hata yaparlar, çalışanlarla sosyal iletişimleri bozulmaya başlar. Bu yanlış tutum, iş verimliliğini artırmak yerine azaltır.' Mobbingin motivasyonu artırdığı algısının yanlış olduğunu ifade eden Tarhan, bu durumun uzun vadede kızgın, öfkeli, memnuniyetsiz, mutsuz, değerlerini yitirmiş bireylerin ortaya çıkmasına neden olduğunu kaydetti.Vatan
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Kısa adı Sadat A.Ş. Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş bir şirket. Kendilerini “uluslararası savunma ve danışmanlık alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirkettir” diye tanımlıyorlar. Özel harpçi emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin, 2012’de kurduğu şirketin, zengin bir de danışman kadrosu var. Üsküdar Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Nevzat Tarhan mesela. Şirkete psikoloik savaş alanında danışmanlık hizmeti veriyormuş. Ekonomi danışmanı Prof. Mehmet Zelka da öyle. O da aynı üniversitenin rektör yardımcısı. Şirketi sıra dışı kılan, açıkça ilan ettikleri faaliyet alanları. Silah sanayiinin hoşlanmayacağı deyimle öldürme dersi satıyorlar. Peki, “Üniversite öğrencisi yetiştirirken, ölümü değil yaşamı bir değer olarak kabul ettiğini varsaydığımız hocalara ne danışıyor olabilir bu şirket” diye soracak olursanız, orasını bilmiyorum.
Darbe Komisyonu'nun Dinleyeceği İsimler Arasında Erdoğan'ın Eniştesi de Var
15 Temmuz'daki darbe girişimini araştırmak üzere kurulan Meclis Komisyonu, çalışmaları çerçevesinde bu ay dinleyeceği isimleri belirledi. Komisyonun dinleyeceği isimler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimini haber aldığını belirttiği eniştesi Ziya İlgen, eski Genelkurmay Başkanları, eski İçişleri Bakanları ve Putin'in danışmanı da bulunuyor.