onedio
Görüş Bildir

Kenan Doğulu Haberleri

Kenan Doğulu ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kenan Doğulu ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Haftanın Magazin Bombaları
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, geçtiğimiz haftaya damga vuran olayları Sabah.com.tr'ye değerlendirdi. İşte ünlüler dünyasından son dedikodular, perde arkasında yatan olaylar... HÜLYA'NIN YANINDA OLACAK ERKEK ÖYLE BİRİ OLACAK Kİ! Hülya Avşar geçtiğimiz günlerde İstinyePark'ta arkadaşlarıyla bir araya geldi. Gece yarısından sonra mekândan ayrılan ünlü şarkıcı, kalbinin boş olduğunu söyledi. Avşar, 'Dört yıldır hayatımda kimse yok. Yalnızlığa alıştım' dedi. Hülya Avşar'ın yanında ne zaman birini göreceğiz? Sizce Avşar'ın yanına nasıl biri yakışır? Hülya Avşar çıtayı çok yükselttiği için onun yanına çok az insanı yakıştırabiliyoruz. Bundan sonra onun yanında birini görmeyiz diyemem. El ele dolaşabileceği biri olacaktır. Bu kişi de çok ses getirecek biri olur. Sıradan bir insan olmaz yanındaki kişi. Bu saatten sonra sıradan bir vatandaşla yapamaz. Sonuçta genç kız değil. Türkiye'de çok önemli bir isim Hülya Avşar. Onun yanında olmak da herkesin harcı değil. Hülya çok zeki biri. Yanında olacak kişiyi seçerken birçok şeye bakıyor ve ciddi elemeler yapıyordur. Şu sıralar işiyle çok meşgul. İşten arta kalan zamanlarda da kızıyla ilgileniyor. Bir sevgiliye ayıracak zamanı yok şu anda bu yüzden de aklına bile gelmiyordur. O hayatın tadını çıkarıyor şu sıralar. ÇOCUĞU EVLİLİĞİN KURTARICISI OLARAK GÖRMELERİ BÜYÜK HATA Boşanma kararı aldıktan kısa bir süre sonra barışan Tolga Güleç ve Yeliz Şar, evliliklerini sağlamlaştırmak için çocuk yapmayı planlıyor. Çift, son olarak, Güleç'in rol aldığı 'Sürgün İnek' filminin Maslak TİM Show Center'da yapılan galasında görüntülendi. Ayrılıkla ilgili soruları yanıtsız bırakan Güleç, 'Yeliz'le evliliğimizi sağlamlaştırmak için bir yılımızı tamamladığımızda çocuk yapmak istiyoruz' demekle yetindi. Boşanmanın eşiğinden dönen çiftten Güleç, barışma hediyesi olarak bileğine eşinin adını dövme yaptırmıştı. Bu haberin ardından da çocuk yapmayı planladıklarını söylediler. Çift, her gün haber olmaya başladı. Bunu neye bağlamalıyız? Bir barıştılar pir barıştılar. Şimdi de çocuk peşindeler. Kavga nedenleri çok küçük bir sebepten ötürüyse ve barıştıktan sonra hemen bir çocuk yapalım, evliliğimizi sağlamlaştıralım diyorlarsa bence o çocuğa yazık olur. Biraz daha beklemelerini öneririm. Çocuğu, ilişkinin kurtarıcısı olarak görmeleri büyük hata olur. Çocuk olduktan sonra boşanırlarsa olan çocuğa olacak. İnşallah böyle bir hata yapmazlar. Umarım önce ilişkilerini sağlamlaştırıp, küçücük şeylerden ayrılık raddesine gelmemeyi öğrenirler, ondan sonra çocuk yapmaya karar verirler. Ne oldu da şimdi barışınca eskisinden daha iyi sıkı bir bağları oldu bilemedim. Çocuk için erken derim. Bakalım zaman neler gösterecek. YENİ BİR İLİŞKİ, YENİ BİR HEYECAN Tarkan'ın eski sevgilisi Bilge Öztürk, geçtiğimiz ay şarkıcı Sıla'dan ayrılan Özgür Mumcu ile yeni bir ilişkiye başladı. Mumcu ile Öztürk, önceki gece Nişantaşı'ndaki Sess'te eğlendi. Yaklaşık 10 gündür birlikte oldukları öğrenilen ikilinin eğlencesi, sabah 04.00'e kadar sürdü. Mekândan tek başına çıkan Öztürk, Mumcu ile ilgili soruları yanıtsız bıraktı. Bu ilişki için 'sürpriz birliktelik' tanımını yapabilir miyiz? Farklı dünyaların insanları olarak ilişkilerinin ömrü ne kadar olur? Gece hayatında olan, aynı ortamlarda gezen, aynı ortamlarda eğlenen fakat birbirini tanımayan insanların ilişkisi bu. Gayet normaldir, ben buna şaşırmadım. Bilge'nin uzun zamandır bir ilişkisi yoktu. Özgür'ün de Sıla'yla bir dargın bir barışık şeklindeydi ilişkisi. Yeni bir ilişki, yeni haberler bizim için. Yeni heyecan demektir bu. Özgür'ün Sıla'yla ilişkisinde gelgitleri vardı. Bilge ise çok dik kafalıdır. Hayırlısı olsun derim. Bakalım nasıl bir ilişkileri olacak. HERKES BERGÜZAR İLE HALİT'İ ÖRNEK ALMALI Geçtiğimiz hafta, oyuncu Engin Hepileri ile Ayşe Topçu'nun evliliğinde kriz yaşandığı, ikilinin evlerini ayırdığı ve boşanmaya karar verdiği haberleri çıkmıştı. Çiftin iki hafta önce anlaşmalı olarak boşandığı öğrenildi. Sorunları altı ay kadar öncesine dayanan, üç ay önce de evlerini ayırma kararı alan çift, yaşadıkları krizi aşamayınca tek celsede yollarını ayırdı. Hepileri'nin adı, aynı dizide sevgilisini canlandıran Beyza Şekerci ile anılmıştı. Çift, 'Boşanmanın ardında üçüncü bir şahıs yok' açıklamasını yapsa da boşanmanın zamanlaması kafaları karıştırdı. Sizce bu boşanmanın altından Beyza Şekerci adı çıkar mı? Ünlülerin en büyük problemlerinden biri de özel hayatlarıyla işlerinin dengesini kuramamaları. Ünlü bir isim, bu camiadan olmayan eşiyle ayrılıyorsa, hemen dizideki rol arkadaşına bağlıyorlar olayı. Daha önce benzer durumlar olmadı değil. Rol arkadaşıyla yakınlaşıp eşinden boşananlar oldu. Ama bu demek değil ki herkes aynı olayı yaşayacak. Bu mesleği yapıp evliliğini sürdürebilen insanlar zaten örnek çift olarak gösteriliyor. Eğer çiflerden biri ünlü diğeri değilse denge kurmak, birbirini anlamak zor oluyor. İkisi de ünlü olunca sanki birbirlerini daha iyi anlıyorlar, aynı dili konuşuyorlarmış gibi geliyor bana. Buna en güzel örnek de Bergüzar Korel-Halit Ergenç çifti. Her zaman birbirlerinin arkasında duruyorlar. Zaman zaman rol arkadaşlarıyla olan samimi sahnelerinden sonra çifti yaralamaya çalışan olumsuz eleştiriler yapıldı ancak her ikisi de işlerini yaptıklarını söylediler ve o dönemleri profesyonelce atlattılar. Çift ilişkilerini de çok güzel götürüyorlar ve inanılmaz mutlular. Bu çifti bütün evli oyuncular örnek almalı. Tam tersi durumlar da olmuyor değil. Arda Turan, Sinem Kobal'a öpüşme sahnelerini yasaklamıştı. Sonuçta oyuncular rol ne gerektiriyorsa onu yapıyor. İşleri bu. Doğru mu yanlış mı o bizi ilgilendirmez, herkesin kendi hayatı, kendi tercihi. Bunu kaldırabilen de var, kaldıramayan da. Çiftlerin birbirlerine güvenmeleri ve arkalarında durmaları lazım. Engin Hepileri ile Ayşe Topçu belki de bambaşka sebeplerden dolayı boşandı. Ne yaşadıklarını bilemeyiz. Her ayrılık sonrası da neden olarak üçüncü bir kişiyi göstermemek lazım. Ayrıca Engin Hepileri ile Beyza Şekerci yan yana bile görüntülenmedi. Doğru mu değil mi zaten önümüzdeki günlerde her şey ortaya çıkar. ENGİN İLE NESLİŞAH'IN ACELE EVLİLİK KARARININ NEDENİ... Neslişah Alkoçlar'ın anneannesi olan oyuncu Hülya Koçyiğit çiftin evlilik kararı aldığını açıkladı. Nişantaşı'nda görüntülenen Koçyiğit, muhabirlerin 'Damat adayıyla tanıştınız mı?' sorusunu 'Engin Türkiye'nin çok sevdiği bir oyuncu, ben de çok sevdim' diye yanıtladı. 'Yaza düğün var mı?' şeklindeki soruya da 'Evet yaza öyle güzel niyetleri var, hayırlı uğurlu olsun' sözleriyle karşılık verdi. Sevgilisi Alkoçlar'ı 1 ay önce ailesiyle tanıştıran Düzyatan, evlilik iddialarını yalanlamıştı. Hülya Koçyiğit bu açıklamasıyla, henüz 3 aydır birlikte olan Düzyatan ile torununun evleneceğini ilan etmiş oldu. Her şey çok hızlı ilerlemiyor mu sizce? Gerçekten her şey inanılmaz hızlı ilerliyor. Yangından mal kaçırır gibi bir halleri var. Engin'in ailesi Neslişah'ı, Neslişah'ın ailesi de Engin'i çok sevdi. Sürekli birlikteler. Her ikisi de ailelerin içine girmiş oldu. Bu arada anneanne Hülya Koçyiğit'in de Engin'i çok sevdiğini öğrendim. Neslişah atacağı her adımda Hülya Hanım'a akıl danışıyor zaten. Engin Altan konusunda da sık sık anneannesinin fikrini aldığını düşünüyorum. Her şey bu kadar yolundayken evlilik kararı almaları gayet normal. Sadece çok hızlı alınan bir karar oldu. Evlilik kararı aldıklarını Hülya Hanım'ın açıklaması da çok ilginç. Demek ki Engin'i çok benimsemiş. Bir an önce onların yuva kurduğunu görmek istiyor. Neslişah zaten bana anneannesi ile Engin'in çok iyi anlaştıklarını söylemişti. Hülya Hanım, sanki çift yıllardır birlikteymiş de ardından evlilik kararı almışlar, bu normal bir şeymiş gibi davranıyor. Hayırlısı olsun. Düğün yaza olacak mı bekleyip göreceğiz. BEREN İLE KENAN'IN DÜĞÜNÜNDEKİ BÜYÜK SÜRPRİZ Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında yaptırılan 1500 yıllık tarihi Galata Kulesi, Yeşilçam'ın yeni 'kraliçesi' Beren Saat ile pop müziğin 'kralı' Kenan Doğulu'nun düğününe ev sahipliği yapacak. Bir süre önce aile arasında sessiz sedasız nişanlanan Beren Saat ile Kenan Doğulu, otantik bir düğün yapmak istedikleri için kendilerine önerilen birçok mekân arasından Galata Kulesi'ni seçti. Kulenin tepesindeki restoranda gerçekleşecek düğün töreni için bir organizasyon firmasıyla anlaşan çift, nisan ayının ikinci haftası nikâh masasına oturacak. Ünlü çift hakkında nihayet düğünle ilgili bir haber geldi. Gerçekten nisanda nikâh masasına oturacaklar mı? Nasıl bir düğün olacak? Ben geçen yaz şubatta nişan, mayısta düğün yapacaklar demiştim. O zamanlar beni yalanladılar. Beren'in doğum günü 26 Şubat'tı, 24 Şubat'ta nişanlandılar. Düğünü de nayısta yapacaklar dedim 22 Nisan'a aldılar. Mayıs'ta Kenan'ın doğum günü var, ona da denk getirmeme kararı aldılar. Ben şimdi 22 Nisan dedim diye yine tarihi değiştirebilirler. Çünkü ne zaman basında tarihle ilgili bir haber çıksa onlar hemen bunu değiştiriyor. Kenan her şeyi gizli yürütmeye çalışıyor. Aile içinde alınan son karar 22 Nisan. Artık daha fazla günle oynayamazlar diye düşünüyorum. Düğün yüksek ihtimalle Galata Kulesi'nde olacak. Düğünle ilgili tüm detaylarla Tuvana Büyükçınar A46 ilgileniyor. Bugüne kadar hiç yapılmamış şeyler hazırladıklarını duydum. Büyük sürprizler varmış. Bu düğünün her detayı uzun süre konuşulacak. FULYA UGAN / Sabah.com.tr
Haftanın Magazin Bombaları
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, geçtiğimiz haftaya damga vuran olayları Sabah.com.tr'ye değerlendirdi. İşte ünlüler dünyasından son dedikodular, perde arkasında yatan olaylar... BU YAZ NİKÂH MASASINA OTURURLAR  Ünlü sunucu Defne Samyeli'yi, ilk kitabı 'Kısa Lafın Uzunu'nun tanıtım davetinde, kızları ve cemiyet hayatından yakın dostlarının yanı sıra bir yıldır birlikte olduğu sevgilisi Prof. Dr. Emre Alkin de yalnız bırakmadı. Samyeli ile yan yana poz veren Emre Alkin, kitap tanıtımını gölgede bırakacak bir açıklama yaptı ve Defne Samyeli ile nişanlandıklarını söyledi. İkisinin de başından birer evlilik geçen Emre Alkin ile Defne Samyeli, bu yaz evlenmeyi planlıyor. Emre Alkin'in, Samyeli'nin kitap tanıtım davetin, 'Emre'den prensesine' yazılı bir çiçek yolladığı öğrenildi. Samyeli bu kez aradığı mutluluğu buldu mu dersiniz? Çifti yazın nikâh masasında görür müyüz? Emre Bey centilmelik örneği göstermiş. Kendisi zaten çok kibar, kaliteli, düzgün bir insan. Defne Samyeli de bugüne kadar düzgün yaşantısıyla örnek bir insan. Bulunduğu sosyal ortamlarda da duruşuyla farklı bir yerdedir. Her ikisinin de başından bir evlilik geçti. Defne'nin adı boşandıktan sonra kimseyle anılmamıştı. Zaten çok prensipli bir insan. O yüzden bu ilişki muhtemelen evliliğe gider. Duyumlar düğünün bu yaz olacağı yönünde. Kesin olarak açıklanan bir tarih yok ama bu yaz nikâh masasına otururlarsa da sürpriz olmaz. 1-2 yıl flört edelim, sonra evlilik konusuna bakarız diyecek kişiler değiller. Aklı başında insanlar. Bu yüzden bir an önce evlilik tarihini belirleyecekler diye düşünüyorum. SEREN ARTIK LÜTFEN BİR ŞEYLER ÜRETSİN  Seren Serengil, geçtiğimiz yıl ayrıldığı işadamı sevgilisi Oğuz Aşıcı ile barıştı. Aşıcı; yakın dostlarını devreye sokarak sevgilisinin gönlünü yeniden kazandı. İşi gereği Dubai ile İstanbul arasında mekik dokuyan Aşıcı, sevgilisini de yanına alarak Dubai'ye gitti. Çiftin, barışmanın ardından gelecek planları yapmaya başladıkları ve evlilik için ailelerini ikna etmeye çalıştıkları öğrenildi. Çiftin ilişkisinde son durum nedir? Barışma iddiaları doğru mu? Düğün hazırlıkları başladı mı? Seren Serengil sürekli konuşuyor ama ortada bir fotoğraf yok. Ben 25 yıllık gazeteci olarak Seren Serengil haberlerinin yapılmamasından yanayım ancak yapılıyor, yapcak birşey de yok. Gündemde olmak için sürekli konuşuyor, bunu başarıyor da. Seren, Dubai'ye de takmış durumda. Oğuz Aşıcı'dan önce de eşleri, sevgilileriyle Dubai'ye sık sık gidiyordu. Sürekli Dubai yolcusu. Orada bir keramet var diye düşünüyorum. Dubai'de mutlu oluyor herhalde. Hayırlısı olsun diyelim. Ama sürekli ayrıldı, barıştı haberleri çok sıktı. Ortada görünen hiçbir şey de yok. Eskilere karşı saygım sonsuz ama Seren de artık bir şeyler üretsin gündemde kalmak istiyorsa. İnsanlar bir şey üretiyor ama Seren hiçbir şey üretmiyor. Hülya Avşar haberlerinden sıkıldık diye kızıyorlar bazı insanlar ama kadın sürekli bir iş peşinde. Boş durmuyor. Seren'le ilgili ise; evlendi, boşandı, ailesi istemiyor, ailesini ikna etti gibi haberler yapılıyor. Ben artık Seren Serengil'in bir şeyler üretmesini rica ediyorum. N'olur artık bir şeyler yapsın. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alsın. O kadar boş zamanını düzgün şeylerle doldursun. İKONCAN EDA TARİHE KARIŞTI İddialı giyim tarzıyla tüm Türkiye'nin yakından tanıdığı bir isim olan Eda Taşpınar, eski günlerini mumla aratır oldu. Yaklaşık 1 aydır avukat Can Verdi ile birlikte olan sosyetik güzel, sevgilisinin giyim tarzına çabuk uyum sağladı. Verdi ile önceki akşam Bebek'teki Lucca isimli mekâna gelen Eda Taşpınar'ı görenler gözlerine inanamadı. Bir zamanlar gündüz saatlerinde bile boy gösterdiği Bebek'te kıyafetleri ve takılarıyla fırtınalar estiren sosyetik güzel, önceki akşamki bakımsız görüntüsüyle hayret uyandırdı. Kendisinden yaşça büyük sevgilisine ayak uyduran Eda Taşpınar'ın yüzü de ilk kez asıktı. Her zaman basın mensuplarına neşeli halleriyle poz veren sosyetik güzelin bu kez yüzünden düşen bin parçaydı. Eda Taşpınar'ın bu bakımsız ve mutsuz halini görenler, 'Eda'nın ikonu gitmiş, canı kalmış. Eski şıklığına geri dönmeli yoksa artık ona kimse ikoncan demeyecek' yorumu yaptı. Nurettin Hasman'dan sonra Bora Kozanoğlu'yla yaşadığı aşk sonrası herkes 'Sonunda kendi yaşına uygun birini buldu' yorumları yapıyordu. Çifti de herkes birbirine çok yakıştırıyordu. Kozanoğlu ile yollarını ayırdıktan sonra uzun bir süre hayatına kimseyi almayan Taşpınar, son seçimini yanlış mı yaptı? Yoksa Can Verdi'ye kör kütük âşık oldu da o yüzden mi kendini baştan aşağı değiştirdi? Değişimin nedeni yeni ilişkisidir. Can Verdi önemli bir avukat. O yüzden de yanında garip garip kıyafetler giyen biriyle dolaşmak istemiyordur. Adam ertesi gün önemli bir davaya girecek, sabahında gazetelerde boy boy fotoğrafları olunca güvenilirliği sarsılabilir. Birçok ünlü avukat tanıyorum. Bu konuda çok hassaslar. Çapkınlık yaptıkları gecenin sabahında önemli bir toplantıya, davaya girecek olanlar oluyor. Gazetelerde fotoğraflarını gördükleri zaman adamları ciddiye almıyorlar. Sonrasında ise, 'Siz haberleri çok rahat yapıyorsunuz. Biz de doğru şeyler yapmıyor olabiliriz ama bu gazeteye yansıdığı zaman bizim işimizi etkiliyor. Bu yüzden iş kaybettiğimiz oluyor' diyorlar. Can Verdi de avukat olarak olaya bu yönde bakıp, Eda'ya eğer bir ilişki yaşayacaklarsa kıyafetlerine dikkat etmesi gerektiğini söylemiş olabilir. Can Verdi, ne Bora Kozanoğlu'na ne de Nurettin Hasman'a benziyor. Adam bu tarz haberlerle gündeme gelmek istemez. Bir de artık Eda da olgunlaşıyor. Çocukça, saçma sapan hareketleri bıraktı. Çok da iyi yaptı. Birçok markanın yüzü oldu. Kendi markasını da üretti. Biraz da iş kadını kimliğine büründü. Eskisi gibi olsa kimse onu ciddiye almazdı. O da bunun farkında sanırım ve bu yüzden de kendini değiştiriyor. YILIN DÜĞÜNÜ KENAN İLE BEREN'İNKİ OLACAK  Oyuncu Özge Özpirinçci ile evliliğe giden ilişkisini sonlandırdıktan sonra sosyetik güzel Neslişah Alkoçlar'la aşk yaşamaya başlayan Engin Altan Düzyatan, yeniden evlilik hazırlıklarında. Geçtiğimiz hafta evlilikle ilgili, 'Önce büyüklerimizin görüşünü almamız lazım. Her şey nasip kısmet' diyen Düzyatan, damat olmak için düğmeye bastı. Alkoçlar'la aşk yaşamaya başladıktan sonra giyiminden başlayıp, gezdiği mekânlara kadar hayatını komple değiştiren oyuncu, hafta sonunu ailesinin bulunduğu İzmir'de geçirdi. Sevgilisiyle birlikte İzmir'de keyifli anlar geçiren oyuncu, burada Alkoçlar'a evlilik teklifi yaptı. Sürpriz karşısında şaşıran Alkoçlar'dan 'Evet' cevabını alan oyuncu, vakit kaybetmeden soluğu kuyumcuda aldı. Alsancak'taki bir kuyumcudan nişan yüzüklerini alan sevgililer, gece ise Alaçatı'da kutlama yaptı. Bu yaz evlenecek çiftlere böylece bir yenisi daha eklendi. Sizce yılın düğünü hangi çiftin olacak? Ben Engin Altan Düzyatan'la Neslişah Alkoçlar'ın bu yaz düğünü olacağına inanmıyorum. Daha çok erken. Belki eylül ayında olur ya da kışa kalır. Yazın olursa çok büyük bir sürpriz olur. Engin Altan evlilikle ilgili, 'Bu işler kısmet meselesi, bakalım' dedi. Ailelerin ve çiftin bu kadar iyi anlaşıyor olması, hemen imza atacakları anlamına gelmez. Bunlar çok hassas konular. Evlilik kararı çok iyi düşünülerek alınması gereken büyük bir karar. O yüzden de ben bu çiftin yazın evleneceğini düşünmüyorum. Yılın düğününe ise Kenan Doğulu ile Beren Saat imza atacak. Bomba bir düğün olacak. Uzun süre düğünün detayları konuşulacak. Onlardan sonra ise sıra Buse Terim-Volkan Bahçekapılı çiftinde. BU AŞK SİNEM'İN BAŞINI ÇOK AĞRITACAK  Muratcan Akdoğan ile aşk yaşadığı iddialarını ısrarla reddeden Sinem Kobal'ın, yalan söylediği ortaya çıktı. Çifte yakın kaynaklar bu aşkı doğruladı. Hatta haberi doğrulayan ve içine sindiremeyenlerden biri de, Sinem'in en yakın arkadaşı ve Muratcan'ın ablası Cansın Hacısoyu. Sinem ile Muratcan'ın yakın çevresinin anlattıklarına göre; 20 gün önce Cansın Hacısoyu, arkadaşlarının partisinde balkona çıkıyor ve kardeşi Muratcan ile Sinem'i çok samimi bir şekilde görüyor! 'Siz ne yapıyorsunuz!' diye çıkışan Hacısoyu, Sinem'den 'Çok sarhoşum' yanıtını alıyor. Ancak bu görüntüyü içine sindiremeyen abla, kardeşinin telefon görüşmelerini inceleyince; Sinem ile Muratcan'ın 89 kez konuştuklarını görüyor. Ondan sonra da ipler kopuyor zaten. Telefonda Sinem'le sıkı bir kavga edip köprüleri atan Cansın Hanım, Sinem'i hayatından çıkarıyor. Cansın Hanım, kardeşi Muratcan'a da 'Sen bunu nasıl yaparsın!' deyip kızmış ve onunla da ipleri koparmış. Haftaya damga vuran olay bu oldu. Sinem Kobal'ın aşk iddialarını yalanlaması anlaşılan Cansın Hanım'ı kızdırdı ve o da işin doğrusunu herkesin duymasını sağladı. Sizce bundan sonra neler olacak? Sinem Kobal, Muratcan Akdoğan ile ilişkisini sonlandıracak mı yoksa el ele ortaya çıkıp herkesi şaşırtacaklar mı? Muratcan Akdoğan, Sinem'den 4 yaş küçük. Henüz yaşı da küçük olduğundan çıkan haberler onu korkutacaktır. Hatta bence birileri kulağını da çekmiştir. Ailesi ona gönül koyabilir. Bu yüzden de tedirgin olur. Bu krizi nasıl yöneteceğini de bilmiyordur. Ablası da ona sırt çevirirse işi zor. Babası da bu ilişkiyi bitirmesini söylerse, onları el ele bile görmeden bu ilişkiye nokta konur. Aile arasında durum nedir bilemiyoruz. Oğullarını karşılarına alıp konuşacaklardır. Şu anda Sinem'le el ele basın karşısına çıkıp birlikteliklerini ilan edeceklerini sanmıyorum. Belki ileride. Sinem'e şu anda Arda Turan'ın arkadaşları da tepki gösteriyordur. Arda'yı sevdikleri kadar Sinem'i de seviyorlardı. İlişkileri bitmiş olsa da Sinem'e karşı bu sevgileri hiç değişmemişti. Türk toplumunda bu tarz şeyler çok çabuk kabullenilmiyor. Sancılı bir dönem yaşanacak. Bakalım bundan sonra nasıl bir yol izleyecekler.FULYA UGAN / Sabah.com.tr
Beren Saat ile Kenan Doğulu Düğünü Erteledi
Beren Saat'le 20 Nisan'da evlenmeyi planlayan ünlü popçu Kenan Doğulu, düğün tarihini son anda değiştirdi. Kenan Doğulu'nun kız kardeşi Canan'nın 20 Haziran'da nikah günü alması bu ertelemede etkili oldu. Peş peşe iki düğün yapmanın zor olacağını düşünen Kenan Doğulu, sevgilisi Beren Saat'le konuşarak önceliği kız kardeşine verdi. Çiftin, Canan Doğulu evlendikten sonra nikah masasına oturacağı öğrenildi. 2 yıldır birlikte olan Beren Saat ile Kenan Doğulu, geçen Şubat ayında Çubuklu'da bir balıkçıda nişanlanarak evlilik yolunda ilk adımı atmıştı.ensonhaber.com
Sıla: "Evdeki Televizyonu Söktüm"
Sıla: Twitter, bize zaman kazandırıyor. Herkes muhabir oldu. Doğalgaz patlaması olduğunda ilk televizyonlar yayında değildi, hepimiz ilk Twitter'a baktıkŞarkıcı Sıla, “TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye” dedi. Yeni albümü 'Yeni Ay'ı geçen ay yayımlayan Sıla, Radikal gazetesinden Armağan Çağlayan’a konuştu. Armağan Çağlayan’ın Sıla ile yaptığı söyleşi şöyle: Sizin çok mesafeli bir tavrınız var. Bu mesafe özellikle mi? Mizaç. Hep böyleydim, çocukken de. Beni sonradan tanıyanlar çok şaşırır. Ama özellikle koyduğum bir mesafe değil. Bir ticari yaratım değil, böyleyim. Alışmam zaman alıyor benim insanlara. Önce biraz durup bakmayı seviyorum. Sonra kendiliğinden doğal bir şekilde çözülüyor, duvar da kalkıyor. Ama bu mizaca ters bir meslek yapıyorsunuz? Sahnede böyle değilim ama. Konserde çok iyi ve rahat bir bağ kurarım. Onu almaz yani seyirci, mesafeyi. Zaten şarkılar da arayı kapatıyor. Yazım süreci de malum yaratım süreci de çok benle ben arasında. Sıkıntısını çekmiyorum yani. Bir de daha yapış yapış bir hale alıştığımız için senelerdir, o yüzden benim yapım farklı geliyor. Popüler kültüre de magazine de bir mesafe varmış gibi duruyor... Sevmiyorum magazini. Kastım şu: Olması gereken magazine her zaman varım. Ama çok özel hayat, çok açık bir hayat, yani kendimi göstermeyi çok sevmiyorum. Anlatmak istediklerimi zaten şarkılarla anlatıyorum. O kadar merak ettiklerini zannetmiyorum ben de merak etmiyorum mesela. Hiç merak etmez misiniz başkasını? Ben insanlara bakmayı seviyorum. Burası bir kafe olsa mesela ben size bakarım. Ama Armağan Çağlayan olarak değil x biri olarak bakarım. İnsanları seyretmeyi seviyorum, tepkilerini, nasıl cevap verdiğini.. Bu da bir mesleki deformasyon aslında. Seviyorum insanları seyretmeyi, nasıl âşık olur diye, kime âşıktır diye merak etmiyorum. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Ben çok seviyorum müziğinizi, bana arabeske yakın geliyor, Müziğinize “Tam rakı masası şarkıları” diyorlar.. Çok hoşuma gidiyor bu benzetme. Rakı masası çok samimi ve âdâplı ortamdır. Dolayısıyla iyi bir tanım. Ben çocukken kendi şarkılarımı yazıp söyleme hayali kurdum. Evet, deodorant şişesi ya da saç fırçasıyla çok anım var. Geceliğimiz arkasına kıskaçlı kuyruk, Emel Sayın’dan özenip. Ama hiçbir zaman sadece yorumcu olarak, ışıkların altında olmak istemedim. Hep kendi şarkımı, sözümü ve hikâyemi anlatabileceğim bir şey düşledim. En büyük şansım; yaptığım işin popülist bir yerden çıkmayıp popüler olması. Müziğimi özgün olarak tanımlıyorum, benim müziğim işte! Siz mesela modern Yıldız Tilbe gibi geliyorsunuz bana. Şarkı tarzından ödün vermeyen, kendi tarzı olan, piyasanın peşine takılmayan.. Bizim şöyle bir şarkıya ihtiyacımız var diye hiç oturmadık biz kanepeye. Hiç gitarı almadık öyle elimize. Hep içimizden döküldüğü gibi onun peşinden gittik. O zaten insanı özgünleştiren. Ötekisi iyi bir şey değil. Çok talihsiz bir zamanda çıktı ‘Yeni Ay’ albümü. İnsanların çok politikleştiği bir dönemdi... Siz de büyük bir cesaretle çıkardınız. Hiç kimsenin aklına gelmedi mi? Çok konuştuk bunu. İki ay daha bekleyeceğiz, seçimi atlatacağız... Çok şey değişir mi dinleyicim için? Hayır, biraz aralanmış olurlar sadece. Dolayısıyla korkmadan yürüdük, bir zararını da görmedim. Gayet olması gereken yere ulaştı. Şimdi de ikinci klibi ‘Yabancı’ya çektik. 15 gün içinde izlersiniz tahmin ediyorum. Biraz da bu müziğinize ve kendinize güvenle ilgili bir durum… Evet, yaptığım işe güveniyorum. Zaten güvenmediğim şey olaydı ben onu CD’ye bastırmazdım. İlgileniyor musunuz Türkiye’de neler olduğuyla? Politize olmaktan kaçındınız mı? Mümkün değil kaçınmak. Yaşadığınız topraklarda ne oluyorsa ilgili olmak zorundasınız. Ben biraz politikadan kaçtım, çünkü ben politik bir aileden geliyorum. Benim iki dedem de -biri Adalet biri de Demokrat Parti’den- milletvekiliydi. Bir tanesi Yassıada mahkûmlarından hatta, Muzaffer Balaban. Babam çok uzun süre politikayla uğraştı, milletvekili olacaktı köşesinden döndü. Dolayısıyla biz ne zaman otursak bir yerden sonra politika konuşulur. Kaçış yok. Ayrıca o kadar çok şey yaşandı ki son dönemde kayıtsız kalmak imkânsız. Dışardan baktığımda sizin sosyal demokrat bir aileden geldiğinizi düşünürdüm. Belki attığınız tweet’lerden dolayı öyle olabilir. Olabilir. Ben biraz daha sosyal demokratım diyelim. İzmirli misiniz aslen? İzmirliyim. Denizli doğumluyum, babam Denizlili annem İzmirli. İlkolulu Denizli’de bitirdim. Daha sonra Fransızca sevdası yüzünden İzmir’e okumaya gittim. Üniversite için İstanbul’a geldim. Müzik piyasasında ilk kiminle tanıştınız? İstanbul’a geldiğim sene Fransız Edebiyatı’na girdim, çünkü konservatuvarı kazanamadım. Küstüm de biraz müziğe. Fransız edebiyatından giderim diye düşündüm. Fakat ilk sene illallah geldi. Evde gizli gizli şarkı yazıp söylüyordum. Bir arkadaşım Bilgi’de müzik okuyordu, onunla konuştum. “Bir piyanist arkadaşım var. Çok iyi anlaşacağını düşünüyorum. Senin gibi delidir biraz. Çalış onunla, bak bakalım” dedi. Demir Durukan, şimdi çok iyi bir müzisyen oldu Viyana’da. Onunla çalışmaya başladıktan sonra çok şevklendim. Sonrasında Bilgi’de Caz Vokal’e girdim ve rahmetli Nuket Ruacan’la çalışmaya başladım. Çok klişe ama hakikaten sahne tozu yutmak lazım. Liseden beri tanıdığım Cem Öcal, Kenan Doğulu’ya vokal yapardı o zamanlar. “Ben seni Cihan Okan’a yönlendireyim” derken bir haftada Kenan Doğulu’nun sahnesinde buldum kendimi. En çok şeyi o sahnede öğrendim. 2000 yılında başladım Kenan’a, ilk albümümün çıktığı 2007’ye kadar vokalliğini yaptım. Çok şey öğrendiğim bir yerdi. Kenan Doğulu’nun çok yardımı oldu. Popüler kültüre uzak duruyorsunuz ama çıkan albümleri alır mısınız, dizi izler misiniz, Türk yazarları okur musunuz? Merak ettiklerim oluyor müzikal olarak, onları takip ediyorum. TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Size gelsem ben bir kanal izlemek istiyorum desem imkânsız mı? Evet, internetten açarız ama. Çok ilginç. Ben bir televizyoncu olarak hiç böyle insanların olduğunu düşünmüyordum. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye. Filme çok merakım var, bol bol vakit buldukça film izliyorum. Türk Edebiyatı’na ilgim büyük. Acayip bir Hakan Günday fanıyım. Yeraltı edebiyatını çok severim. Ben ‘Daha’yı çok beğendim. ‘Az’ı da çok beğenmiştim. Evde televizyonu sökünce bir eksiklik hissetmiyor musunuz? Yok hissetmiyorum. Gerektiğinde internetten bakıyorum. Her gün gazete okur musunuz? Okurum. İnternetten okuyorum. Sabah uyandığım zaman ilk gazeteleri tararım, ne olmuş ne bitmiş... Siz dışardan çok kurumsal gözüküyorsunuz. Yönetilen marka olarak gözüküyorsunuz. Öyle mi? İlk başta konuştuğumuz mesafeli durma hali kurumsallık veriyordur. Hem de bir yandan da Sıla Gençoğlu olarak Sıla markasını yönetiyorum. Ve tek başına yönetmiyorum bu markaya hizmet eden çok kişi var Efe başta olmak üzere. İki taraflı yani. Mutlu musunuz bu durumdan? Sıkıyor mu? Çok mutluyum. Sıkmıyor. Ben işe iş gibi davranmayı seviyorum. Ben yazan tarafta olduğum için bu taraf çok eğlenceli, çok inişli çıkışlı. Dolayısıyla bu beni ayakta tutan bir şey. Geri kalan kısmı yönetilen idari, iş kısmı. Onlar da beni çok sıkmıyor, çünkü onlar olmazsa bu kadar dik duramayabilirim çünkü. Orada falso olmaması gerekiyor. Çok iyi şarkıcılar var mesela ama şarkısı yoksa ne dinleyeceğim ben ondan? Türkiye’de iyi şarkıcı kim? Çok var Türkiye’de. Tarkan iyi şarkıcı mesela. Aslan gibi şarkıcı işte. İbrahim Tatlıses, Kibariye, Mine Koşan, Kubat çok iyi şarkıcı. Farkındaysanız hep farklı yerlerden. Yıldız Tilbe çok iyi şarkıcı. O kadar Orhan Gencebay dinlememe rağmen ben o şarkıyı ilk Yıldız Tilbe’den duydum. Kenan Doğulu ile çalışırken Bodrum’da bir akşam Yıldız Tilbe geldi ve Kenan davet etti sahneye. Ki gerçekten çok beğenirdim, bir şarkı söyledi sahnede baya dizimin bağı çözüldü o söylerken. Siz de benim gibi küçük yerde doğup büyümüşsünüz. Ben bunun insana çok şey kattığını düşünenlerdenim. Büyük bir şehirde büyüseydim belki buralara gelemezdim.. Kesinlikle çok önemli bir şey. Hep bir adım ilerisini hayal edersiniz ya... Bir de etrafınızda gördüğünüz her şey büyük yerlerde bu seçim zamanında da çok konuştuğumuz şey aslında, alır mı almaz mı falan... Hepimiz birbirimizi doldurduk, hele Twitter’da… Ben bunu konserlerde çok net algılıyorum. Twitter hepimizin hayatında durduğunu düşündüğümüz bir şey ya. O da bizim hayatımızda bir yerde duruyor. Atıyorum Çorum’a konsere gidiyorum. Her konserden sonra kontrol ederim konserle ilgili ne düşünmüşler diye. İnanın bu taraflarda konserle ilgili Twitter’da yorum görüyorum. Ama gittiğim o bölgelerde hiç görmüyorum Twitter’da. Kullanmıyorlar ki. Siz çok düşkün müsünüz Twitter’a? Ben düşkündüm. Ondan da kendimi iteledim. Bir baktım ben okuyacağım iki sayfayı erteliyorum. Böyle kitaplar duruyor başucumda. Ben biraz daha Instagram’a yöneldim. Çok insan takip etmek gerekiyor biraz öyle ama daha temiz bir ortammış gibi geliyor bana... Sosyal medya galiba hayatımızı mahvediyor. Ben de geçen hafta TV fuarı için yurtdışına gittim, dedim ki döndükten sonra evde geceleri bilgisayar açmayacağım, telefondan Twitter’a bakmayacağım daha faydalı şeyler yapacağım. Ama bir yandan da haber kaynağı, ben bir sürü şeyi ilk orada görüyorum.. Geçen doğalgaz patlaması oldu. Evime yakın bir yerdeydi. Hepimiz ilk Twitter’a baktık. Ben koştum hemen internetten CNN Türk’ü açabilir miyiz falan ama hiçbiri vermiyor ki haberi. Zaman kazandırıyor Twitter bize. Herkes muhabir oldu aslında yani. Ama böyle böyle yazılı basın ölecek. Nasıl eskiden kaset vardı CD çıktı kaset öldü, YouTube gibi siteler çıktı şimdi de CD ölüyor yavaş yavaş. Geçen ben İzmir’e gittiğimde babama sordum benim ilk albümün kasedi var mı evde diye. Görmek istedim yani, tekrar elime almak istedim. Babam dedi ki valla yok. İlk albüm çıktığında kaset basmıştık. Çünkü o zaman hâlâ esintisi vardı. Sizin çocukluğunuzda yoktu ama benim çocukluğumda long play vardı. Anne babamın bütün long play’leri bende. Çok severim pikaptan müzik dinlemeyi. Acayip bir ses geliyor bir kere, hiçbir şeye benzemez. Hele ki biraz da plak eskiyse. Babamın plaklarından da biraz izinli aşırdım Ferdi Özbeğenler falan Zeki Mürenler tam yani olması gerektiği gibi. Üç sene sonra nerede olacak peki müzik sektörü? Total olarak dijitale kayacağız, bu belli oldu yani. CD de bulamayacağız, öyle mi? Buluruz, buluruz, üç seneye buluruz. Ama daha uzun vadede yüksek ihtimal daha başka bir şeye dönecek, tamamen dijitale kayacağız. Ben bile bir albümü merak ettiğimde iTunes’da bakıyorum. Çok özellikli bulursam gidip tabii alıyorum CD’sini. Benim de ilk elim artık oraya gidiyor bu çok ilginç bir durum. Ben üzülüyorum da bir yandan, yani nasıl fiziki somut elimizde durmaz ki?T24
İTÜFest'14 Açılış Yaptı
İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından her yıl düzenlenen Türkiye'nin en büyük üniversite festivali İtüFest'14  İTÜFest açılış günü büyük ses getirdi. İstanbul 12 Orkestrası ile İTÜ Müzikal topluluğu, İTÜ Dans Topluluğu gösterisiyle başladı. Daha sonra  Bülent Ortaçgil şarkılarını tüm seyirciler eşlik ederek söyledi.İTÜ’nün on binlerce kişiye ulaşan ve güçlü bir marka haline gelen bahar şenliği İTÜFEST, yıldız isimler ve sayısız etkinlikle bu yıl yine çok ses getirecek. 6-9 Mayıs 2014 tarihleri arasında İTÜ Ayazağa Yerleşkesinde gerçekleştirilecek festival, 4 günde 7 ana konsere ev sahipliği yapacak.“Bunun BÜT’ü yok!” mottosuyla yola çıkan İTÜFEST’in açılış akşamında, İstanbul12 Orkestrası, İTÜ Müzikal Topluluğu ve müziğimizin usta ismi Bülent Ortaçgil sahne alacak. Profesyonelleri aratmayan sahne şovuyla İTÜ Müzikal Topluluğu, müzikal dünyasının kült oyunları Greese, Yedi Kocalı Hürmüz, Chicago ve Fiddler Of The Roof’tan bölümler sunacak. İstanbul12 Orkestrası ise İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Rumca, İbranice ve Balkan dillerinde; Vals’ten Napoliten’e, Çigan’dan Tango’ya, yöresel ezgilerden pop müziğe, Kanto’dan Rock&Roll’a uzanan geniş yelpazedeki repertuvarıyla, unutulmaz bir konser verecek.Festivalin ikinci gün sahnesinde, rock müziğin en sevilen isimlerinden Teoman ve Türk pop müziğinin duayen grubu MFÖ yer alacak. Üçüncü gün müziğin koşan adamı Mirkelam ile açılacak konser akşamı, popun yıldız ismi Kenan Doğulu’nun konseri ile sürecek. İTÜFEST’14’ün kapanışı ise 9 Mayıs akşamı megastar Tarkan ile yapılacak.
Harbiye Açıkhava'da Konser Maratonu
İstanbul’da yazın simgesi haline gelen Harbiye Açıkhava konserleri bu yıl da birbirinden ünlü isimleri hayranlarıyla buluşturacak. Yaz ayları boyunca en özel seslerden, en eğlenceli gösterilere birçok yıldızı sahnesinde ağırlayacak olan Harbiye Açıkhava Sahnesi bu sene de unutulmaz yaz akşamlarının buluşma noktası olacak. BKM organizasyonu ve Avea sponsorluğunda gerçekleştirilecek organizasyon, 19 Haziran’da MFÖ konseriyle başlayacak. MFÖ’nün ardından Sıla, Kenan Doğulu, İlhan İrem, Zülfü Livaneli, Nilüfer, Kardeş Türküler Sahnesi’nde Sezen Aksu, Sertab Erener, Ziynet Sali – Despina Vandi, Selçuk Balcı, Erol Evgin ve daha birçok değerli ismi müzik severler ile buluşacak. Birbirinden özel seslerin yanı sıra Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde bu yaz kahkaha da hiç eksik olmayacak. Son dönemin en sevilen gösterilerinden Güldür Güldür ekibi de en eğlenceli hikâyeleriyle “Avea ile Yıldızlar Açıkhava’da” gecelerinde İstanbullular ile buluşacak.AVEA İLE YAZ KONSERLERİ ETKİNLİK TAKVİMİ:19 Haziran Perşembe – MFÖ20 Haziran Cuma – Sıla21 Haziran Cumartesi – Zülfü Livaneli22 Haziran Pazar – Anadolu Ateşi23 Haziran Pazartesi – Güldür Güldür24 Haziran Salı – Sertab Erener25 Haziran Çarşamba – Erol Evgin26 Haziran Perşembe – Kenan Doğulu3 Temmuz Perşembe – Kardeş Türküler Sahnesi’nde Sezen Aksu – Ara Dinkjian18 Temmuz Cuma – Selçuk Balcı19 Temmuz Cumartesi – Nilüfer20 Eylül Cumartesi – Ilhan Irem25 Eylül Perşembe – Ziynet Sali / Despina VandiHaber Türk