onedio
Görüş Bildir

İstanbul Boğazı Haberleri

İstanbul Boğazı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İstanbul Boğazı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro
İstanbul, Türkiye'nin hatta dünyanın en güzel şehirlerinden biri. İki farklı kıtada yer alan İstanbul, Boğaz manzarasıyla herkesi büyülüyor. Peki kim istemez bu eşsiz Boğaz manzarasına sahip bir yalıda oturmayı? İstanbul Boğaz'ında sayısız yalı yer alıyor. Patronlar Dünyası'nın aktardığına göre, alıcısını bekleyen 100 tane yalı var. Peki İstanbul Boğazı'nın en pahalıya satılan yalısı hangisi?Kaynak: Patronlar Dünyası
Elvin Levinler’in İstanbul Boğazı’ndaki Ses Terapisi Deneyimi Sosyal Medyada Topa Tutuldu!
Sosyal medya fenomeni ve oyuncu Elvin Levinler, İstanbul Boğazı’nın ortasında deneyimlediği ses terapisiyle gündeme geldi. Ses terapisi, belirli frekans ve ritimlerdeki seslerin dinlenmesiyle zihin ve bedenin gevşemesini sağlamayı amaçlayan bir uygulamadır. Bu terapi, doğa sesleri, enstrümantal müzikler veya özel olarak tasarlanmış ses frekansları kullanılarak yapılır. İstanbul Boğazı’nda bu eşsiz deneyimi yaşayan sosyal medya fenomeni, pek çok kişi tarafından eleştirildi.
Rus Savaş Gemileri İstanbul'dan Geçti
Ukrayna ve Rusya arasındaki Kırım krizinin ardından, Karadeniz'e çağırılan 150 borda numaralı Saratov ile 156 borda numaralı Yamal isimli 2 Rus savaş gemisi, saat 07.30 sıralarında İstanbul Boğazı'ndan geçti. İki Rus savaş gemisi Karadeniz'e giriş yapmak üzere İstanbul Boğazı'ndan geçiş yaptı. Ukrayna ve Rusya arasındaki Kırım krizinin ardından, Karadeniz'e çağırılan 150 borda numaralı Saratov ile 156 borda numaralı Yamal isimli 2 Rus savaş gemisi, saat 07.30 sıralarında İstanbul Boğazı'ndan geçti. Ege Denizi yönünden gelip Marmara Denizi'nden ilerleyen  gemilerin geçişi sırasında sahil güvenlik botlarının refakat etmediği görüldü. UKRAYNA'NIN AMİRAL GEMİSİ ÇANAKKALE BOĞAZI'NDAN GEÇTİ Ukrayna donanmasına ait 'Hetman Sahaidachny' adlı gemi, Çanakkale Boğazı'ndan geçti. Alınan bilgiye göre, Ege Denizi yönünden Çanakkale Boğazı'na giriş yapan askeri gemi Marmara Denizi yönüne doğru ilerliyor. Sahil Güvenlik'e ait gemi ve botun refakat ettiği geminin gideceği liman hakkında bilgi verilmedi.
ABD'nin Atlantik Filosu da Yönünü Karadeniz'e Çevirdi
Kırım'da Batı ve Rusya'yı karşı karşıya getiren gerginlik Boğazlar'a da yansıyor. Rusya ve Ukrayna'ya ait askeri gemilerin İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e geçmelerinin ardından ABD donanması da yönünü Karadeniz'e çevirdi. Yunanistan basını, ABD'nin Atlantik Filosuna bağlı bir geminin Girit'e demirlediğini ve bugün Karadeniz'e açılacağını yazdı. Yunanistan'da Girit Haber adlı internet sitesine göre, ABD'nin Atlantik Filosu Donanması'na ait yakıt ikmal gemisi 'USNS John Lenthall' bugün, Girit Adası'ndan Karadeniz'e açılacak. Amerikan gemisinde beş yakıt ikmal istasyonu, iki helikopter pisti bulunuyor. Öte yandan Ukrayna savaş gemisi 'Hetman Sahay-Daçni' de dün İstanbul Boğazı'ndan geçerek Karadeniz'e açıldı. İstanbul'da yaşayan Ukraynalılar gemiyi selamladı. Rusya'nın Suriye'deki iç savaş nedeniyle Akdeniz'de görevlendirdiği 'Saratov' ve 'Yamal' isimli 2 savaş gemisi de dün İstanbul Boğazından geçerek Karadeniz'e giriş yaptı. CNN Türk
Hüseyin Avni Paşa Korusu, Cengiz İnşaat'a Satılmış...
Üsküdar'daki tarihi Hüseyin Avni Paşa Korusu'nun 17 Aralık soruşturma dosyalarındaki ses kayıtlarında, sahibi Mehmet Cengiz'in 'bu milletin ...na koyacağız' dediği iddia edilen Cengiz İnşaat'a satıldığı ortaya çıktı... 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında internete sızan ses kayıtlarında “Milletin ....na koyacağız” diyen ve kamuoyunun büyük tepkisini çeken Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz’in, Üsküdar’daki 3 bini aşkın ağaçla dolu tarihi “Hüseyin Avni Paşa Korusu”nun tamamını satın aldığı ortaya çıktı.  Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamada 81 bin 511 metrekarelik ormanlık arazinin “yüzde 65’ini TMSF’den, yüzde 35’ini ise özelden aldık” diyen Cengiz İnşaat, “Koruyu ne kadara satın aldınız?” sorusuna ise yanıt vermemeyi tercih etti. 8 Mart 2013 tarihli tapu kaydında ise satış bedeli kısmında ‘0’ TL yazması dikkat çekti.  Aykut Küçükkaya'nın haberine göre, korunun 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla hiçbir ilgisinin olmadığını belirten Cengiz İnşaat, “Bir inşaat firması olarak, tapu kayıtlarında koru olarak gözüken arsada ne yapmayı planlıyorsunuz”şeklindeki sorumuza ise “İçinde tarihi köşk var. Restore edilerek kullanıma açılacaktır” yanıtını verdi. Cumhuriyet’in üst düzey bir yetkiliden edindiği bilgiye göre ise İstanbul Boğazı’na hâkim noktadaki korunun üzerindeki imar yasağı kaldırıldı. Ancak 17 Aralık operasyonu yaşandığı ve soruşturma kapsamında Cengiz İnşaat ile sahiplerinin adı sıkça gündeme geldiği için koruyla ilgili planlar bir süreliğine askıya alındı. Cengiz İnşaat’ın gazetemize verdiği yanıt da bu durumu kanıtlıyor. Çünkü Cengiz İnşaat ilk önce korunun yüzde 65’ni satın alıyor. Zaten restore edeceği tarihi köşk de bu bölümde bulunuyor. Cengiz İnşaat bu sürede tarihi köşkü restore etmek yerine korunun diğer yüzde 35’lik bölümünü satın almayı tercih ediyor. İşte bu süreçte Cengiz İnşaat’ın hükümetten “bölgedeki imar yasağının kalkacağı” güvencesini aldığı iddia ediliyor. Korunun bulunduğu alanda yaşayan mahalleli ise hâlâ “korunun imara açılacağı” tedirginliğini yaşıyor. Sultantepe ve Paşalimanı sakinleri“eskiden olduğu gibi korunun halka açılmasını” istiyor. Kamuoyunda “ikinci yolsuzluk” soruşturması olarak bilinen 25 Aralık dalgası kapsamında ifadesi alınan ve 3’üncü Havalimanı’nın konsorsiyum ortaklarından Cengiz İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz, tapu kayıtlarına göre Üsküdar’daki tarihi korunun tamamının sahibi gözüküyor. Korunun yüzde yüzde 65’ini TMSF’den satın alan Cengiz İnşaat, geri kalan kısmını da “özelden” satınaldı. Tapu kayıtlarında koru tam 81 bin 511.94 metrekarelik yüzölçümüne sahip. Konuyla ilgili Cumhuriyet’in sorularına Cengiz Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Asistanı Sevil Yılmaz yanıt verdi. Sorularımız ve yanıtları şöyle: Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. geçen yıl Üsküdar’daki 81.511.94 metrekarelik bir araziyi satın almıştır. Tapu kayıtlarında koru olarak gözüken bu alanda bir inşaat firması olarak ne yapmayı planlıyorsunuz? Yer Hüseyin Avni Paşa Korusu’dur. İçinde bir adet tarihi köşk mevcut. Restore edilerek kullanıma açılacaktır. - Arsayı kimden, kaç liraya satın aldınız? Yüzde 65 hissesini TMSF’den, yüzde 35 hissesi özelden alınmıştır. - 17 Aralık operasyonunun ardından yayımlanan tapelerde işadamları arasında geçen alışveriş diyaloglarıyla bu arsa alımının herhangi bir ilgisi var mıdır? Bu arsanın 17 Aralık operasyonuyla hiçbir ilgisi yok... Hüseyin Avni Paşa kimdir? İngilizlerden para aldığı ileri sürülmüştü Serasker olarak sarayda görev alan Hüseyin Avni Paşa, nişanları ve rütbelerini alarak memleketi olan Isparta’ya sürgün edildiği için Sultan Abdülaziz’e büyük kin duyuyordu. Bir ay sonra kendisini affeden Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve Sultan Beşinci Murat’ın tahta çıkarılmasında etkili olan Hüseyin Avni Paşa’nın İngilizlerden para aldığı da ileri sürülmüştü. 3 BİN AĞAÇ VAR Hüseyin Avni Paşa Korusu, Üsküdar Paşalimanı Caddesi’nde bulunuyor. 3 bin tescilli ağacın bulunduğu Hüseyin Avni Paşa Korusu’nda Türk edebiyatının ustalarından Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşk bulunuyor. Üsküdar’da yer alan ve bir bölümü bir dönem Halide Edip Adıvar’ın ailesine ait olan koru ve içerisindeki ahşap köşk yazarın adını taşıyan okul olarak hizmet vermişti. Korunun yüzde 35 hissesi ise işadamı Zeynel Abidin Erdem’e aitti. Koru bir dönemKorkmaz Yiğit’in üzerine geçmişti. Borcunu ödeyemeyen Yiğit’in hisseleri Üsküdar 3’üncü İcra Müdürlüğü’nden satışa çıkarılmıştı. 12 milyonla ihaleye çıkılan korunun yüzde 65’lik bölümü 5 milyon TL gibi düşük bir teklifle Medya Holding’e geçti. Koru, 27 Ekim 2000’de Etibank’a el konulmasının ardından TMSF’ye geçti. TMSF’nin elindeki yüzde 65’lik koru alanı daha sonra Cengiz İnşaat’ın oldu. 2013 yılındaki tapu kayıdında ise İşadamı Erdem’in elindeki hisseleri de Cengiz İnşaat’ın devraldığı ortaya çıkmış oldu. Aykut Küçükkaya | Cumhuriyet
Financial Times: Ankara'da Şiddet Korkusu
Financial Times gazetesi, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Ankara'yı şiddet korkusunun sardığını yazıyor. Belediye başkan adayları Melih Gökçek'le Mansur Yavaş arasındaki mücadelenin Türkiye'nin siyasi yönünü belirleyeceği belirtilen haberde özetle şöyle deniyor: 'Melih Gökçek'in Pazar günkü seçimleri kazanabilmek için Ankara'ya vadettiği projeler arasında içinde 70 metre boyunda dinozor maketi olan Avrupa'nın en büyük tema parkı, toplu taşıma sistemini güçlendirmek için toplam 23 kilometre teleferik ve İstanbul Boğazı'na rakip olacak 11 kilometrelik bir kanal da bulunuyor. ' 'Ama bu mega projelerini hayata geçirebilmek için beşinci kez bu göreve seçilip seçilemeyeceği belli değil. Türkiye yerel seçimler için sandığa giderken Ankara, en hararetli mücadelenin yaşandığı, muhtemel suikast girişimi uyarılarının yapıldığı bir yer oldu. Buradaki seçim Türkiye'nin siyasi yönü açısından da önemli. Kamuoyu yoklamaları üç büyük şehir arasında Melih Gökçek'in beş milyon nüfuslu kentinin en başa baş mücadelenin yaşanacağı yer olacağına işaret ediyor.' İstanbul'da AKP'nin İzmir'de de laiklerin güçlü olduğunu belirten gazete, Ankara için ikisinin de geçerli olduğunu, laik Türk cumhuriyetinin başkenti olmakla övünen şehrin dindar Anadolu'nun merkezinde yer aldığını kaydediyor: 'Eğer Melih Gökçek, kenti AKP adına tutmaya devam edebilirse, yerel seçimleri iktidarı için zımni bir referandum olarak sunan ve İslamcı müttefikleriyle girdiği savaş ve yolsuzluk skandalını savuşturmaya çalışan Erdoğan rahatlayacak. Diğer taraftan, belediye başkanı 20 yıllık yönetiminden sonra yenilgiye uğrarsa, bu sonuç, İslami kökenli partinin 10 yıllık istikrarlı ilerleyişi sonrasında siyasi havanın değiştiğine işaret edecek.' Financial Times, 'seçimlerde Erdoğan için oylama yapılmayacak olsa bile, Başbakan'ın televizyonlarda yayımlanan mitingleriyle, seçim arabalarından çalınan ve sık sık adının geçtiği şarkılarla ve rakiplerinin gündeme getirdiği yolsuzluk iddialarıyla kampanyaya damgasını vurduğunu belirterek, kaybedilecek çok şeyin olduğu seçimlerde gerginliğin belirgin şekilde arttığına' dikkat çekiyor. CHP'nin Ankara Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın seçim öncesinde Ankara'ya 100 silahlı provokatörün getirildiği yolunda bilgi aldığını belirterek 'Bana ve ekibime yönelik ciddi bir saldırı planlandığı, sandıkların açılması ve sayılması sırasında kargaşa yaratılarak seçimlerin sabote edileceği bilgisi ulaştırıldı' dediğini aktarıyor. Gazete Gökçek'in de bir gün önce Yavaş ve diğer muhalefet mensuplarının suikast girişimine hedef olabileceklerini söyleyerek Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemek isteyen güçlerin varlığından söz ettiğini hatırlatıyor. Financial Times, 'Geçen yıl bir BBC muhabirini İngilizler adına ajanlık yapmakla suçlayan Gökçek'in bu seferki sözleri, başa baş mücadelede korkuyu ve beklentileri yansıtıyor' diyor. Gazete, Yavaş'ın çevresindekilerin Gökçek'in daha önceki büyük projelerinin sonuçsuz kaldığını söylediğini belirterek toplu taşıma sisteminin yetersiz olduğunu Ankara'nın uluslararası profilinin diğer başkentlerinin çok gerisinde olduğunu belirtiyor. Financial Times, Yavaş'ın bir röportajda 'Bizim en büyük projemiz Melih Gökçek'ten kurtulmak' dediğini belirtiyor. BBC Türkçe
Melih Gökçek, Financial Times'a Haber Oldu!
Financial Times gazetesi, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Ankara'yı şiddet korkusunun sardığını yazıyor. Belediye başkan adayları Melih Gökçek'le Mansur Yavaş arasındaki mücadelenin Türkiye'nin siyasi yönünü belirleyeceği belirtilen haberde özetle şöyle deniyor: 'Melih Gökçek'in Pazar günkü seçimleri kazanabilmek için Ankara'ya vadettiği projeler arasında içinde 70 metre boyunda dinozor maketi olan Avrupa'nın en büyük tema parkı, toplu taşıma sistemini güçlendirmek için toplam 23 kilometre teleferik ve İstanbul Boğazı'na rakip olacak 11 kilometrelik bir kanal da bulunuyor. ' 'Ama bu mega projelerini hayata geçirebilmek için beşinci kez bu göreve seçilip seçilemeyeceği belli değil. Türkiye yerel seçimler için sandığa giderken Ankara, en hararetli mücadelenin yaşandığı, muhtemel suikast girişimi uyarılarının yapıldığı bir yer oldu. Buradaki seçim Türkiye'nin siyasi yönü açısından da önemli. Kamuoyu yoklamaları üç büyük şehir arasında Melih Gökçek'in beş milyon nüfuslu kentinin en başa baş mücadelenin yaşanacağı yer olacağına işaret ediyor.' İstanbul'da AKP'nin İzmir'de de laiklerin güçlü olduğunu belirten gazete, Ankara için ikisinin de geçerli olduğunu, laik Türk cumhuriyetinin başkenti olmakla övünen şehrin dindar Anadolu'nun merkezinde yer aldığını kaydediyor: 'Eğer Melih Gökçek, kenti AKP adına tutmaya devam edebilirse, yerel seçimleri iktidarı için zımni bir referandum olarak sunan ve İslamcı müttefikleriyle girdiği savaş ve yolsuzluk skandalını savuşturmaya çalışan Erdoğan rahatlayacak. Diğer taraftan, belediye başkanı 20 yıllık yönetiminden sonra yenilgiye uğrarsa, bu sonuç, İslami kökenli partinin 10 yıllık istikrarlı ilerleyişi sonrasında siyasi havanın değiştiğine işaret edecek.' Financial Times, 'seçimlerde Erdoğan için oylama yapılmayacak olsa bile, Başbakan'ın televizyonlarda yayımlanan mitingleriyle, seçim arabalarından çalınan ve sık sık adının geçtiği şarkılarla ve rakiplerinin gündeme getirdiği yolsuzluk iddialarıyla kampanyaya damgasını vurduğunu belirterek, kaybedilecek çok şeyin olduğu seçimlerde gerginliğin belirgin şekilde arttığına' dikkat çekiyor. CHP'nin Ankara Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın seçim öncesinde Ankara'ya 100 silahlı provokatörün getirildiği yolunda bilgi aldığını belirterek 'Bana ve ekibime yönelik ciddi bir saldırı planlandığı, sandıkların açılması ve sayılması sırasında kargaşa yaratılarak seçimlerin sabote edileceği bilgisi ulaştırıldı' dediğini aktarıyor. Gazete Gökçek'in de bir gün önce Yavaş ve diğer muhalefet mensuplarının suikast girişimine hedef olabileceklerini söyleyerek Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemek isteyen güçlerin varlığından söz ettiğini hatırlatıyor. Financial Times, 'Geçen yıl bir BBC muhabirini İngilizler adına ajanlık yapmakla suçlayan Gökçek'in bu seferki sözleri, başa baş mücadelede korkuyu ve beklentileri yansıtıyor' diyor. Gazete, Yavaş'ın çevresindekilerin Gökçek'in daha önceki büyük projelerinin sonuçsuz kaldığını söylediğini belirterek toplu taşıma sisteminin yetersiz olduğunu Ankara'nın uluslararası profilinin diğer başkentlerinin çok gerisinde olduğunu belirtiyor. Financial Times, Yavaş'ın bir röportajda 'Bizim en büyük projemiz Melih Gökçek'ten kurtulmak' dediğini belirtiyor.BBC Türkçe
"Avrupa’da Kimse Türkiye’de Oynayan Futbolcuları Tanımıyor"
GALATASARAY Teknik Direktörü Roberto Mancini, Four Four Two dergisine çok önemli açıklamalarda bulundu. Roberto Mancini, yabancı kuralı hakkında da şunları söyledi: Bana göre çok kötü bir karar. Bunun milli takıma yardım ettiğini düşünen varsa gerçekten yanılıyor. Avrupa’da kimse Türkiye’de oynayan futbolcuları ve takım çalıştıran hocaları tanımıyor. Çünkü kimse bu ligi izlemiyor! TFF’nin esas problemi bu olmalı. Bu kural devam ederse Türkiye’deki takımların Avrupa’da kupa kazanma konusunda hiçbir şansı kalmaz. Four Four Two dergisinden Ahmet Yavuz'un yaptığı ve Barış Tekin'in görüntülediği randevu sırasında henüz Chelsea maçı oynanmamış, Galatasaray evinde ligin son sırasında bulunan Kayserispor’a kaybetmemişti. Haliyle futbol kamuoyunda da Mancini’ye karşı bir infial yaratılmamıştı. O bir hafta içinde İtalyan hocaya duyulan güven önemli bir yara aldı ve ortam bir anda gerildi. Ancak Mancini, röportajda verdiği cevaplarda başarının zaman isteyen bir hedef olduğu vurgusunu yapmıştı. “Daha gidecek çok yolumuz var” diyor İtalyan hoca. Sezon başı kampında takımın başında olmamasını, takımı kendisinin kurmamış olmamasını handikap olarak yorumluyor. SABIR VE SÜKUNETE DAVET EDİYOR Mancini, 2006-07 sezonunda Inter’i ikinci kez şampiyon yaparken kulüpte üçüncü sezonunu tamamlamıştı. O sezon Inter sadece bir maç kaybetmiş ve tam 97 puan toplamıştı. 2011-12’de Manchester City’yi 44 yıl aradan sonra şampiyon yaparken de takımdaki üçüncü sezonuydu. Her iki takımı da kendisi inşa etmiş ve tarihe iz bırakacak şekilde zirveye taşımıştı. Bu örnekler ve Mancini’nin verdiği cevapların satır arasındakiler, başarı için Galatasaraylıları sabır ve sükunete davet ediyor. G.SARAY TÜM PLANLARIMI DEĞİŞTİRDİ Galatasaray sizi buraya gelme konusunda nasıl ikna etti? Neden Türkiye’yi tercih ettiniz? Manchester City’den ayrıldıktan sonra bir yıl kulüp çalıştırmamaya karar vermiştim. Çünkü 36 yıldır ara vermeden çalışıyordum! Dinlenmeye ihtiyacım vardı. City’de geçirdiğim dört yıl da beni yıpratmıştı. Ekim ayında Galatasaray aradığında biraz düşündüm ve buraya gelmeye karar verdim. Çünkü bu benim için yeni bir deneyim demekti. Türkiye büyük bir ülke, Galatasaray da büyük bir kulüp... Avrupa’nın en iyilerinden biri. Bu yüzden buradayım. ALMAMIZ GEREKEN ÇOK YOL VAR Beklentilerinizi ve burada bulduklarınızı karşılaştırdığınızda mutlu musunuz? Mutluyum... Burada çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Oyun formatımızı değiştirme konusunda çok çalıştık ve bence şimdiye kadar iyi iş çıkardık. Elbette hâlâ almamız gereken çok yol var. BENDE KENDİ TAKIMIMI KURMAK İSTERDİM Buraya geleli yaklaşık altı ay oldu. Bu süre içinde sizce takımı tam olarak kontrolünüz altına alabildiniz mi? Elbette her şeyi kontrol eden biri olmak istemiyorum. Benim görevim takımı yönetmek. Ama her teknik direktör gibi ben de kendi takımımı kurmak isterdim. Tabii ki başka bir teknik direktörün kurduğu takımı devralmak zordur. Üstelik başka bir ülkeden geldiyseniz... Ülkenin kültürünü tanımanız, kulübü, oyuncuları anlamanız gerekir. Çok fazla problem var ve bunlarla kısa zamanda başa çıkmak kolay değil. Futbolcuyken de sisteme yönelik düşünceleriniz var mıydı? Mesela “David Platt şurada, Veron burada oynamalı” der miydiniz? Kariyerim boyunca çok büyük oyuncularla oynadım. David Platt, Ruud Gullit, Juan Sebastian Veron, Dejan Stankovic, Sinisa Mihajlovic, Diego Simeone, Alessandro Nesta... Bu futbolcularla oynarken işler kolaydı. Onlara nerede oynamaları gerektiğini söylemenize gerek yoktu. Ama ben sahada bir teknik direktör gibi görev yapıyordum. Tabii bazı kötü huylarım da vardı. Gergin olduğumda takıma zarar verebiliyordum. Beni şimdi Galatasaray’da yardımcılığımı yapan Atillo’ya (Lombardo) sorun. O, İtalya’nın en iyi kanat oyuncularından biriydi. Ama sürekli ondan şikayet ederdim. Aslında bunu pek hak etmezdi (gülüyor). KAPTANDIM VE EN İYİSİYDİM Juan Sebastian Veron da futbolculuk günleriniz hakkında FourFourTwo’ya “Topu sürekli ona vermezseniz çok kızardı” demişti. Bu doğru mu? Evet doğru. Çünkü ben takımdaki en iyi oyuncuydum! Çok normal. Kaptandım ve en iyisiydim (gülüyor). Veron’u Sampdoria’ya getiren kişi de bendim. Çok gençti. Başkana “Onu alın, çünkü çok iyi bir oyuncu olma potansiyeli var” dedim. Ki bana göre dünyanın en iyi oyuncularından biri oldu. Ben kaptandım. Kaptanın çok fazla sorumluluğu var. Her şeyi kontrol etmesi gerekir. BİR MANCİNİ YETER Bugünlerde aktif futbolcular arasında Mancini stili bir oyuncu var mı? Bir tane yeter (gülüyor). Vusolin Boskov, müthiş bir teknik direktördü. Samporia’da, Real Madrid’de çalıştı. Bir gün çok kötü durumdaydım, sahadaki arkadaşlarımla da sorunlarım vardı. Bana takım arkadaşlarımın önünde “Soyunma odasının teröristisin” dedi (gülüyor). O yüzden bir Mancini yeter... Bir teknik direktör olarak efsane bir futbolcu olmanın avantajları ya da dezavantajları neler? Bazen çok zor. Çünkü bir takımın birinci sınıf oyunculardan oluşması genellikle mümkün olmaz. Ortalama yetenekteki oyunculardan da verim almasını bilmeniz gerekir. Bazı futbolcular, çok çalışarak bir şeyleri başarırlar. Özellikle kariyerimin başlarında bu konuda çok zorlandım. Bazı futbolculardan kolayca umudu kesiyordum. Ama deneyim kazandıkça bu konuda mesafe kat ettim. FUTBOLCULAR CİDDİ OLMALI Peki fiziksel ve mental olarak bir futbolcudan ne gibi beklentileriniz var? Futbolcular, futbol oynayabildikleri için çok şanslılar. Üstelik bunun için para kazanıyorlar! Tüm futbolcuların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu işi en çok 20 yıl yapabilirler. Bu süre için ellerinden gelenin en iyisini yapmalılar. Ciddi olmalılar ve antrenmanda çok çalışmalılar. Her gün kendilerini geliştirmeye odaklanmalılar. 30 yaşında olsanız da öğrenecek bir şey vardır. Eğer kariyerinizin sonuna geldiyseniz artık geri dönüş yoktur. BEN POLİS DEĞİLİM Sizce Galatasaraylı oyuncular bunun farkında mı? Ben polis değilim. Geceleri onları kontrol etmek için peşlerine düşmüyorum. Onları özgür bırakıyorum. Ama eğer ciddi olmazlarsa ve özel hayatlarına dikkat etmezlerse iyi oynamayacaklarını anlamalılar. Çünkü sahada her şey ortaya dökülür. BURAK SOL FORVETTE OYNAYABİLİR Bugüne kadar Galatasaray’da çok sayıda taktik diziliş denediniz ve bununla ilgili sorulan sorulara da her seferinde “Önemli olan diziliş değil, mantalite” şeklinde cevap veriyorsunuz. Bununla tam olarak kastettiğiniz şey ne? Sahada her zaman 11 oyuncu vardır. Buna bir oyuncu daha ekleyemezsiniz. Oyuncuların pozisyonları belki ileri ya da geri 10- 15 metre değişebilir. Ancak sahada bir top var ve karşınızda da 11 oyuncu vardır. 4-3-3 ya da 3-5-2 oynayabilirsiniz. Bu çok önemli değil. Eğer maça iyi hazırlanmadıysanız, eğer takım arkadaşınıza yardım etmiyorsanız, eğer yüzde 100’ünüzü ortaya koymuyorsanız taktiği ne kadar değiştirirseniz değiştirin başarılı olamazsınız. Diğer taraftan bana göre her oyuncu farklı pozisyonlarda oynayabilmeli. Örneğin Burak’tan sağ kanatta, sağ forvet ya da sol forvet olarak oynamasını istiyorum. Çünkü Barcelona, Bayern Münih ya da Real Madrid gibi büyük kulüplerde her pozisyonda oynayabiliyor olmanız gerekir. Ayrıca bir oyuncu bencil olmamalı, önce takımını düşünmeli. 6-0 KAZANMAYI İSTERİM AMA City’de çalışırken “1-0’lık skorları severim. Gol yemediğiniz zaman, hele elinizde Dzeko, Agüero, Tevez ve Silva gibi oyuncular varsa yüzde 90 oranında o maçı kazanırsınız” demiştiniz. Galatasaray’da da elinizde Sneijder, Drogba, Burak gibi oyuncular var. Yine aynı şekilde mi düşünüyorsunuz? Her teknik direktörün ilk hedefi takımı defansif anlamda geliştirmek olur. Çünkü savunma tarafınız güçlüyse pozisyon da vermezsiniz. Bu durumda kötü bir hücuma sahip olsanız da her zaman gol atma şansınız vardır. Eğer hücum oyuncularınız da iyiyse o zaman kazanmaya yakın olan taraf siz olursunuz. Bu yüzden takımı inşa etmeye önce savunmayı öğretmekle başlamak gerekir. Ardından hücum yönünüzü geliştirirsiniz. Elbette takımda ikisi arasında bir denge kurmalısınız. Evet, 1-0 kazanmak istediğimi söyledim, çünkü gol yememek ve pozisyon vermemek benim için çok önemli. Tabii ki ben de 5-0, 6-0 kazanmayı isterim ama bu her zaman mümkün olmaz. TAKIM SAVUNMASI MI? HAYIR, DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR Takım savunmasının geldiği noktadan memnun musunuz? Hayır, daha çok çalışmamız gerekiyor. Inter’de üç yıl boyunca en iyi savunmayı yapan takım bizdik. Hücumcularımız da aynı şekilde en iyilerden biriydi. Manchester City’de de durum böyleydi. Çok iyi savunma yapıyorduk ve hücumda iyiydik. Tabii ki Galatasaray’da daha fazla gelişmeliyiz. Bu açıdan sezon öncesi hazırlıklar kritik önemdedir. Orada futbolcular teknik direktörün istediklerini daha iyi anlar. Bu benim için mümkün olmadı, ama buna rağmen oyuncularım bugüne kadar iyi çalıştı ve önemli aşama kaydettik. CİTY’DE KİMSEYE GÜVENEMEYECEĞİMİ ÖĞRENDİM Manchester City’de dört yıl geçirdikten sonra orada ne öğrendiniz? Kimseye güvenemeyeceğimi öğrendim. Aralık 2009’da göreve geldiğimde takım yedinci sıradaydı. Bana gelişmek istediklerini söylediler. O sezonu beşinci sırada bitirip Avrupa Ligi’ne katılmaya hak kazandık. Hatta şampiyonlar ligi’ne katılmayı son maçla kaçırdık. Ertesi sezon yönetim bana Şampiyonlar Ligi’ne gitmek istediğini söyledi. O sezon da ikinci Chelsea’nin averajla arkasında üçüncü olduk, üstelik FA Cup’ı kazandık. Göreve geldiğimde dört yıl içinde Premier Lig’i kazanmak istiyorlardı. Bunu üçüncü sezon gerçekleştirdik. Dördüncü sezon ligi ikinci bitirdik ve beni kovdular. Ama neden kovduklarını bilmiyorum. KAFALARI PEK İYİ ÇALIŞMIYOR Görevinize son verdiklerini duyurdukları açıklamada “bütünleştirici tutumun geliştirilmesi gerektiğinden” bahsettiler. Bu ne demekti? Kafaları pek iyi çalışmıyor! Beni gönderirken basına nasıl bir açıklama yapacaklarını bilmiyorlardı. Mesela İtalya’da her kulüp her teknik direktörü her an kovabilir. Fakat İngiltere’de işler böyle yürümez. Kağıt üstünde City sürekli savaştı, üç buçuk yılda gelişti. Her şeyi kazandık, sadece Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olamadık. Ama o ligde de sadece iki yıl oynadık. Daha öncesinde hiç deneyimimiz yoktu. Bu hiç kolay değil. Eğer Şampiyonlar Ligi’ni kazanabileceklerini düşündülerse söyleyecek bir şey yok (gülüyor). Bu sezonki City hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu sezon Premier Lig’in en iyi takım onlar. Bir 100 milyon pound daha harcadılar. İyi oyuncular aldılar. Bence ligi kazanırlar. Eğer kazanamazlarsa kötü bir iş çıkarmış olurlar. BALOTELLİ’NİN TÜRKİYE’YE GELMESİ ÇOK TEHLİKELİ Balotelli geçen ay FourFourTwo’ya “Mancini’yle yeniden çalışmak isterim” dedi... (Gülerek araya giriyor) Ben Mario’yla beş yıl çalıştım. Mario’yu seviyorum. Inter’de daha 17 yaşındayken A takımda ona ilk kez şans veren teknik direktör benim. Bu yüzden onu çok iyi tanıyorum. Umarım zamanın çok hızlı geçtiğini anlar. Çünkü o dünyanın en iyi futbolcularından biri olmak için her şeye sahip. Sizce Balotelli Türkiye’ye gelse başarılı olur mu? Mario’nun Türkiye’ye gelmesi çok tehlikeli (gülüyor). Şaka bir tarafa, galiba Milan’da kalacak. Milan onun için çok önemli bir kulüp. Orada kendini daha da geliştirebilir. City döneminde ayrıca soyunma odasıyla aranızdaki bağın da zayıfladığı, ilişkinizin kötü olduğu söylenmişti. Bu doğru muydu? Bu çok bilindik bir hikâye... Manchester City basınının taraftarlara neden gönderildiğimi açıklaması gerekiyordu. O yüzden böyle aptalca şeyler söylediler. Ben de tıpkı diğer teknik direktörler gibi bazı futbolcularla problemler yaşadım. Çünkü ben de çok para kazanıp yüzde 30’la oynayan oyuncuları sevmem. Eğer futbolcu sahaya takımı ve takım arkadaşları için her şeyini koymuyorsa bundan hoşlanmam. Zaman zaman bu tip oyuncuları dışarıda bıraktım. Tabii ki oynamayan oyuncular mutsuz oldu. Ama benim görevim en iyi, en hazır oyuncuları, en çok hak eden oyuncuları sahaya sürmek. Tüm bunlar bir yana, City’de tüm oyunculara eşit mesafedeydim, hepsini severdim, çünkü onları o takıma ben getirdim. Galatasaray’a geldiğinizde takımın fiziksel durumunu nasıl buldunuz? Tabii ki her teknik direktörün farklı metotları vardır. Ben buraya geldiğimde kendi metodumla çalışmaya karar verdim. Benim doğrum buydu. O yüzden hızla adapte olmaya çalıştık. 110 KM GÜZEL BİR RAKAM ANCAK HER ZAMAN DAHA İYİSİ VARDIR Takımın koşu mesafesinin son haftalarda 110 km’lere çıktığını görüyoruz. Bundan memnun musunuz? Hiçbir zaman yetmez. Benim için “yeterli” diye bir şey yoktur. 110 km güzel bir rakam. Ama tabii bunu artırabilirseniz daha iyi. Mesela bazen yüzde 70 oranında topa sahip oluyorsunuz ama gol atamıyorsunuz. Gol atamayınca kazanamazsınız! Elbette koşmamız gerekir ama gol de atmamız gerekir. Akhisar, Bursaspor ve Eskişehirspor karşısında olduğu gibi... Bu maçları 6-1, 6-0, 4-0 kazandık ama tüm bunlar zor maçlardı. Bu takımlar iyi takımlar. Ancak iş deplasmanda değişiyor. O zaman ne kadar koşarsak koşalım anlamı kalmıyor. SON GÜN TRANSFERLERİ HER ZAMAN ZORDUR Kış transfer döneminde dokuz transfer yaptınız. Bu transferlerden memnun musunuz? Ocak ayı transfer için zor bir dönem. Elbette tüm takımı değiştiremezsiniz. Beş altı genç oyuncu aldık. Bazıları doğrudan oynamak için hazır değiller. Önümüzdeki sezon daha hazır olacaklar. Telles’i aldık ve bu çok önemli bir transferdi. Hajrovic keza öyle... Burdisso transferin son günü geldi, bildiğiniz gibi son gün transferleri zordur. YENİ BİR TAKIM İNŞA EDİYORUZ Takımı daha da gençleştirme konusunda çalışma yapacak mısınız? Bilmiyorum. Elbette eğer geleceği düşünerek bir takım inşa ediyorsanız genç oyunculara ihtiyacınız vardır. Üstelik bu genç oyuncular Drogba gibi, Burak gibi, Muslera gibi Sneijder gibi oynayabilmeliler. Eğer genç oyuncularınız varsa gelişime daha açık bir takım olursunuz. DROGBA KARİYERİ BOYUNCA ÇOK ENERJİ HARCADI!!! Sizce Drogba kaç yaşına kadar futbol oynayabilir? Didier kariyeri boyunca çok fazla enerji harcadı. Çok koşuyor, savaşıyor. Bunun ne kadar sürdüreceği ona bağlı. Eğer oyundan zevk alıyorsa, eğer yorulmuyorsa o zaman oynamaya devam etmesi gerekir. Çünkü belli bir yaştan sonra her gün antrenmana gitmek zor, maçtan önce kampa girmek insana zor geliyor. Gün geliyor artık tüm bunlardan yoruluyorsunuz. Mesela 20 yıl oynadıktan sonra öyle bir gün geldi ki, artık çok yorgunum dedim. ÖNCE KAÇ YABANCI İLE OYNAYACAĞIZ ONU BİLMELİYİZ Bu yaz için bir transfer listesi oluşturdunuz mu? İtalya’da bir maç izlediniz ve basında çeşitli dedikodular çıktı... İtalya’ya bazı maçları takip etmeye gittim. Bu işimin bir parçası. Ama önce seneye kaç yabancının oynayacağını kesin olarak bilmemiz lazım (gülüyor). AVRUPA’DA KİMSE TÜRKİYE’DEKİ FUTBOLCULARI, HOCALARI TANIMIYOR Eğer TFF 5+3 kuralıyla devam etme kararı alırsa nolur? Bana göre çok kötü bir karar. Bunun milli takıma yardım ettiğini düşünen varsa gerçekten yanılıyor. İtalya’da da yıllarca aynı düşünceyi savunduk. 1982’den sonra yabancılar ülkeye gelmeye başlayınca homurtular oldu. Ondan sonra iki Dünya Kupası kazandık, iki kez de finale kaldık. Bence federasyon öncelikli olarak ligimiz nasıl gelişir, Avrupa’da sesimizi nasıl duyurabiliriz, teknik direktörlerimizi ve futbolcularımızı Avrupa’ya nasıl gönderebiliriz; bunları düşünmeli. Avrupa’da kimse Türkiye’de oynayan futbolcuları ve takım çalıştıran hocaları tanımıyor. Çünkü kimse bu ligi izlemiyor! TFF’nin esas problemi bu olmalı. Genç oyuncular burada Didier, Wesley gibi oyuncularla ya da Fenerbahçe’de Kuyt’la çalışma fırsatına sahipler. Bu, dolaylı olarak milli takımınıza da katkı yapar. Bu yüzden bence 5+3 tam bir felaket olur. Peki bu karar sizin motivasyonunuzu da düşürür mü? Bu benim için çok zor olur. Türkiye’deki takımların Avrupa’da kupa kazanma konusunda hiçbir şansı kalmaz. ŞAMPİYONLAR LİGİNİ KAZANIRSAK BENİM HEYKELİMİ G.SARAY ADASININ YANINA BOĞAZIN ORTASINA DİKEBİLİRLER Galatasaray’la Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak gibi bir hayaliniz var mı? Futbolda her şey mümkün tabii. Eğer Galatasaray’la bu kupayı kazanırsak benim bir heykelimi Galatasaray Adası’nın yanına Boğaz’ın ortasına dikebilirler (gülüyor). Tıpkı Metin Oktay gibi. Ama İstanbul Boğazı’na! (gülüyor) SEMİH, SELÇUK VE BURAK BİR DE ARDA’YI AVRUPA’YA GÖTÜRÜRDÜM Eğer bir gün yeniden Avrupa’da çalışacak olsanız yanınızda götüreceğiniz Türk oyuncular olur muydu? Semih, Selçuk ve Burak... Arda Turan (gülüyor). Türk futbolcular bence çok yetenekli. Ama bazen “Tamam bu kadar yeter” diyebiliyorlar. Eğer bu mantaliteyi değiştirirlerse çok daha fazla gelişirler. Fenerbahçe’de, Beşiktaş’ta, Bursa’da, Eskişehir’de de iyi futbolcular var. FENERBAHÇE İYİ BİR TAKIM 6 Nisan’da Fenerbahçe karşısında çok kritik bir maça çıkacaksınız... Bu maçla ilgili beklentileriniz neler? İlk Fenerbahçe maçı 0-0 bitebilirdi. Onlara hediye gibi bir penaltı verdik. Penaltıya kadar pozisyon vermedik. İkinci yarıda bazı kontrataklar verdik ama bu da normaldi. Berabere bitebilirdi. Ama futbol böyle. Bizi yendiler. Fenerbahçe iyi takım. Deneyimli oyuncuları var. İkinci maç da elbette kolay olmayacak. Yenip, puan farkını azaltmak için elimizden geleni yapacağız. HERKESİ YENMEK İSTİYORUM Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalmak mı, ligde şampiyon olmak mı daha önemli? Hayatımda hiçbir zaman karşılaştırma yapmadım. Her maçı kazanmak istiyorum. Herkesi yenmek istiyorum! Basında hakkınızda yapılan yorumları takip ediyor musunuz? Sanırım yaklaşık 10 yıldır gazete okumuyorum. Türkiye’de de İtalya’da da hep aynı şeyler. İtalya Milli Takımı’nın Dünya Kupası’ndaki şansını nasıl görüyorsunuz? Belki hazırlık maçlarında ya da eleme maçlarında zaman zaman kötü performans sergilemiş olabilirler. Ama Dünya Kupalarında veya Avrupa Şampiyonalarında her zaman kazanmak için hazır olurlar. Brezilya, Arjantin daha şanslı olarak görünebilirler ama İtalya’yı da hesaba katmak gerekir. Milli takımı çalıştırma gibi bir tutkunuz var mı? Türk Milli Takımı’nı mı? (gülüyor) Türk Milli Takımı’nı ya da İtalya Milli Takımı’nı. .. Her şey mümkün. Burada mutluyum. Gelecekte ne olacağı belli olmaz. 3PUAN
Adriana Lima Boğaz'da
Brezilyalı top model Adriana Lima, İstanbul Boğazı’nda reklam filmi çekimi yaptı Reklam çekimi için İstanbul'a gelen top model Adriana Lima , Galata Köprüsü'nde objektif karşısına geçti. Çırağan Sarayı'nda devam eden çekimlerin ardından kendisi için tahsis edilen otobüs karavanda dinlendi. Vatan gazetesinde yer alan habere göre, yaklaşık 4 saat süren çekimlerde ünlü model boğaza nazır vücut bakımı yaptı. Çekimler boyunca çok üşüyen Lima, öksürük nöbetleri geçirdi. Ünlü model ısınmak için bornoz ve havlulara sarıldı. Bu sırada fotoğrafını çeken muhabirlere Türkçe olarak 'Merhaba, kolay gelsin' dedi. T24