Sanatı, eleştirebilir, sorgulayabilir, üzerinde tartışabilirsiniz. Beğenebilir,
beğenmeyebilirsiniz. Ama yasaklamak… Eğer bugüne kadar yapılmış tüm sanat eserlerini kendi etik, ahlaki, siyasi, vb. standartlarımıza uygun bulmadığımız için yasaklamaya kalksaydık sanırım müzelerde sergilenebilecek pek fazla eser bulamazdık. Heykelleri, tabloları, şiirleri, kitapları yok etmek, yıkmak, yasaklamak, gerçeği, yaşanmış olanı yok edebilir, değiştirebilir mi? Resim, heykel, roman, şiir, tiyatro, fotoğraf, herhangi bir sanat eseri, içerik veya üslup bakımından size rahatsız edici görünse bile o sadece bir sanat eseridir. Müze duvarında toz toplamasına izin vererek, dinlemeyerek, izlemeyerek, satın almayarak ondan uzaklaşabilirsiniz.
Sanat, düşünce özgürlüğünün bir parçasıdır. Özgür bir toplumda her birey hangi sanatı ya da eğlenceyi alacağına, yaratacağına, ya da isteyip, istemediğine karar verme hakkına sahiptir. Sanatın kısıtlanması demokrasiye, özgürlüğe vurulan bir darbe, değişik bakış açılarına ve farklılığa tahammülsüzlüktür. Sanata saygı, ilgi duyduğunu, destek verdiğini, hayatına entegre ettiğini düşünen, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün savunucuları olduklarını dile getiren Avrupa halkı, düşünürü, akademisyeni, hangi eserleri izleyip, dinleyip, okuyacağı konusundaki özgürlüklerine kısıtlama getirilmesine nasıl sessiz kalabilir? Ayvazovski’nin tablolarını, Kuğu Gölü balesini, Anna Karanina’yı izlememek, dinlememek, okumamak... Ne büyük kayıp…
Yorum Yazın