Neden Savsaklarız? 14 Maddeyle Savsaklamanın Psikolojisi ve Pratik Kurumsal Çözümleri
Hepimiz zaman zaman işi savsaklarız. Erteleriz, bir türlü elimiz gitmez, tonla gereksiz şeyle uğraşırız ya da sadece öylece durur ve o işi bir türlü yapmayız. Peki savsaklamak nedir ve bunu niye yaparız? Buyurun okuyalım!
'Savsaklamak' fiilini TDK nasıl tanımlamış?
Buna kardeş bir de 'kaytarmak' fiilimiz var.
Ve bir de 'oyalanmak'.
Bu 3 kavram tanım olarak farklı da olsa iç içedir ve birbiriyle fazlasıyla ilişkilidir.
Biz işin savsaklama kısmını ele alalım ve en temel soruyla başlayalım; niçin savsaklarız?
Bu bir sorunsa eğer, “sorun olarak nitelenen her davranışın mutlaka bir nedeni olduğu” temel varsayımından hareket etmek gerekir.
Savsaklama davranışı 2 nedene bağlı olabilir: Bireysel ve kurumsal (örgütsel) nedenler.
Buna yol açan bireysel nedenler arasında;
Kişiliğe bağlı öz disiplin eksikliği, hatta öz güven eksikliği, kişisel güçsüzlük, odaklanma sorunu veya aile hayatında yaşanılan olumsuzluklar ve çaresizlikler yer alabilir.
Kurumsal nedenler ise bundan kat be kat fazla olabilir:
Aşırı rol yükleme,
Rol belirsizliği,
İşle ilgili genel tatminsizlik,
Yaptığı işle uyumsuzluk (çalışan-iş uyumsuzluğu)
Kurum değerleri ile çalışan değerlerinin uyuşmaması (çalışan-kurum uyumsuzluğu)
Kuruma güvenin düşük olması,
Kurumsal adalet algılarının zayıf olması,
Örgüte bağlılığın düşük olması,
Çalışan motivasyonu ile ilgili temel politikaların eksikliği,
İK politikalarının yetersizliği (işe alımlardan, performans değerleme, kariyer yönetimi, eğitim-geliştirme, terfi-teşvik, ücret yönetimi sistemlerine kadar),
Etkin bir lider davranışının olmayışı
gibi nedenler üzerinde düşünmek gerekir.
Bilimsel araştırmalar, işe gelmemenin, işi savsaklamanın, işe geç gelmeyi alışkanlık haline getirmenin ve işi bırakma eğiliminin tükenmişliğin birer sonucu olduğuna dikkat çekiyor.
Yukarıdaki kurumsal nedenlerin çeşitliliğine baktığımızda bunun normal bir sonuç olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer taraftan, insani bir davranış olsa da savsaklamak iş yaşamında etik dışıdır.
Ve gerekçesi ne olursa olsun, savsaklamanın işletmelerde kabul görmesi veya yöneticilerin bu davranışı görmezlikten gelmesi düşünülemez.
Bir çalışanı değiştirmenin maliyeti, ücretinin iki katına kadar çıkabiliyor. Hele de bu kişi yöneticiyse daha kötü.
Yöneticilere ödenen ücretler, sağlanan yan haklar vb. dikkate alındığında, yöneticilerin işletmelere mali anlamda bindirdiği “yük” ortada. Yöneticilerin işten çıkarılmaları / ayrılmaları durumunda yerlerine getirileceklerin seçimi, eğitimi, devamlılığı gibi süreçler de ilave masraflara neden olur.
Dolayısıyla bu kaytarma probleminin çözümünü bulmak gerek. Peki bunun yapıcı bir çözümü var mı?
Tabii ki var ama aslında en önemli nokta önce nedenlerin doğru tespit edilmesidir ki, sorunun kaynağına göre çözüm üretilebilsin.
İşte bu noktada "iş gücü analitiği" devreye giriyor:
İş gücü analitiği, hangi işi hangi çalışanın tutkuyla yaptığını tespit etmeye, kaytaran kişilerin ise işi daha iyi yapmalarını sağlayacak faktörlerin neler olduğunu anlayabilmeyi sağlıyor.
Bu da organizasyon performansını artıran en önemli faktörlerden biri.
Bir diğer çözüm:
Eğitim programlarının da geneli kapsamaması, yüksek performansa sahip kişiler ile ortalama kişilerin eğitim programlarının birbirinden ayrıştırılması gerekiyor. Bu nedenle kurumlar, çalışan profillerine özel olarak öneri geliştiren eğitim sistemleri ile çalışmaya başladılar.
Özet olarak, kaytarma probleminde kurumların düzeltmesi gereken şeyler var.
Önce önemli olan nokta, işletmelerin üst yönetimlerinin tüm çalışanlarla beraber bir şirket kültürü oluşturmalarıdır. Ardından, çalışan veya yöneticileri kaytarmaya sevk eden yanlışları önleyici uygulamaları iş yerlerinde hayata geçirmiş olmalarıdır.
Haldun Çetinarslan
Harvard Business Review Türkiye
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
aslında işin özü şu ki; neyse ya sonra yazarım :D
üşeniyorum öyleyse yarın :D
Kurumsal sebeplerden kaynaklananları çözümlemeyi kuruma bırakmış, bireysel sebeplerden kaynaklananlar için bir çözüm bile yok.