Çocuğuyla Anaokulu Etkinliğine Katılan Babaların Göz Yaşartan Dramı
Anaokuluna giden bir çocuğunuz varsa ve babaysanız belasınızdır bu ülkede... Tamam belki o kadar da değil ama bela gelip sizi bulur. Çünkü aramızda istisnalar olsa bile babalar anaokulu etkinliği insanı değildir. Eğilip bükülemez, çocuğu arzu edilen şekilde pışpışlayamaz, eğlendiremez. Bunu defalarca anlattık, söyledik. Ama hala bilmeyenler için bir kere daha tekrar etmekte bir beis görmüyoruz. Anaokuluna giden çocuk + baba + etkinlik sıkıntıdır...
Geçen benim kız anaokulundan eve elinde labut şeklinde bir davetiyeyle geldi.
Bowling salonuna girdiğimizde öğretmenleri bizi abartı bir coşkuyla karşılıyor, içimden coşkuya bakılırsa bu etkinlikte bir tek biz olacağız diye geçiriyorum.
Zaman geçiyor, babalar adeta akıyor bowling salonuna, gruplara ayırıyorlar bizi, her gruptaki baba diğerlerini süzüyor, hepsinin aklından “ben bunları çiğ çiğ yerim” düşüncesi geçiyor eminim.
Hepimiz çocuklarımızın gözünde kahraman olmak, onları gururlandırmak isteyen birer şövalyeyiz. Oyun başlıyor, ilk birkaç atış çocuklarla beraber, kakara kikiri güle eğlene gerçekleşiyor. Bu etkinlik güzel mi olacak ne?
Ama ardından babaların içindeki savaşçı birden ortaya çıkıyor…
Bu arada belirtmek de fayda var çocuklara özel top falan yok. Külçe gibi 10 kiloluk topları çocuklarla birlikte atmaya çalışan, atamayan, labutları deviremeyen, puan alamayan, geri düştükçe sinirlenen, çocukları bir kenara itip strike yapmaya kasan babalar var.
Çocukları iyi huylu, çekingen olan babalar bir adım önde, çünkü topu tek başına atmak için çocuğunu bir kenara itip ağlamasını dinlemek zorunda değil. Ama biz öyle miyiz? Çocuk da topu atarken iştirak etmek istiyor, o renkli toplara dokunmak istiyor, ama öte yandan strike yapmanın vermiş olduğu baskı var.
Neden anneleri de salona almadılar ki diye hayıflanıyoruz. Yan grupta strike yaptıkça “ofuuaaa” diye bağıran babayı gördükçe benim kıza sinir olmaya başlıyorum, çünkü adam 100 puana geldi biz hala 30’lardayız. Oysa çocuk beni bi rahat bıraksa kafasına kafasına çakacağım puanları…
Salon ne zaman ağlama sesleriyle doldu bilmiyorum.
Sakin mizaçlı çocuk babaları ve oyun oynamak isteyen hareketli çocuk babaları olarak ikiye ayrılmış durumdayız.
Ara sıra bizimle aynı sıkıntıları çeken babalarla göz göze gelip sadece bakışlarımızla birbirimizi teselli ediyoruz. “Ofuaaaaaa!!” diye bağıran adamları gösterip “şuna bak ya heheheh” bakışları atıyoruz. Biz buraya çocukları eğlendirmeye geldik ki falan diyoruz, ama hepimizin içinde sönmek bilmeyen bir strike ateşi var.
Kimisi “çocuğum sen bu topu tutamazsın ki?”, “bunu ben atayım sonrakini sen at”, “Berke bak kızıyorum ama”, vb. sözlerle strike peşinde koşuyor… Ama beyhude, 10 kiloluk topu yuvarlayan çocuklara gülen, afferriiiin diye bağıran babalar olarak bowling salonunun zeminine gömülüyoruz.
“Hepimiz kazandııık!” diye bağıran öğretmenin sesiyle seansın bittiğini anlıyoruz.
Gözüm puanlama tablosuna ilişiyor, 52 puanla bitirmişiz, offuuaaa diye bağıran Suada’nın babasının puanına bakıyorum… Tamam bize fark atmış ama Suada eğlendi mi acaba? kesin eğlenmedi, biz çocuklarımız için kendimizi feda ettik, falan diye kendimi kandırıyorum.
Hepimiz kazanmadık anlıyor musun? Diye bağırarak öğretmenin omuzlarından sarsmamak için kendimi zor tutuyorum.
Annelerle piknik aktivitesi yaptınız da bizi neden böyle bir rekabetin ortasına attınız diye haykırmak istiyorum. Suada’nın babasının kucağında gülücükler attığını görünce iyice moralim bozuluyor, adam hem strike üstüne strike yaptı hem de çocuğu mutlu etti. İnşallah bizimki de mutlu olmuştur, zira o da mutlu olmadıysa 2-0 yenilmiş olacağız. Gözlerine bakıyorum, mutlu musun kızım diyorum… Sanırım mutlu…
Yorum Yazın
bu ne ya ?...
bu etkinliği düzenleyen anaokulu öğretmenini tebrik ediyorum. çocukların fiziki yapılarına en uygun etkinliği seçmiş. mümkünse bidaha bu işlere bulaşmasın.
akfjfskfksk 😂😂😂😂