onedio
Görüş Bildir

Yerel Seçim Haberleri

Yerel Seçim ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Yerel Seçim ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye, Kırım İçin Devrede: Amaç Barışçıl Çözüm
Rus askeri birliklerinin, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’ne girmeleri ve stratejik noktaların kontrolünü ele geçirmesiyle çok daha tehlikeli bir sürece giren “Kırım bunalımı”, yerel seçim gündemine boğulmuş Türkiye’nin de gündeminde. Kırım bölgesinin Türkiye açısından tarihsel ve stratejik öneminin yanısıra nüfusu 350.000’in üzerindeki Kırım Türkleri ile yakın soydaşlık bağları da Türkiye’nin, bunalımın en kısa sürede ve diplomatik yollarla çözümü için devreye girmesine yol açan unsurlar arasında yer aldı. Ukrayna’da aylardır yaşanan gerilimin, Karadeniz’i etkileyebilecek sıcak savaş sınırına yaklaşması üzerine Cumartesi günü Ukrayna’ya dışişleri bakanını gönderen ve göreve gelen yeni yönetimle ilk temas kuran ülke olan Türkiye, Kırım’da yaşanan gerginliğin giderilmesi için çok yönlü bir diplomatik süreç içerisinde. Bakan Davutoğlu, Cumartesi gününden bu yana aralarında ABD, Fransa, Polonya, Almanya, İngiltere ve AB dışişleri bakanları olmak üzere süreci yakından takip eden ülkelerle yakın temas içinde kaldı ve görüş alışverişinde bulundu. Dışişleri Bakanı’nın bu temaslarının ileriki günlerde de devam edeceği ve Rusya ile de konunun ele alınacağı bir zemin arayışında olduğu kaydedildi. Türkiye’nin konuyla en üst düzey ilgisini gösteren gelişme Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderliğinde Pazartesi günü gerçekleştirilen ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile diğer yetkililerin de katıldığı toplantı oldu. Toplantıda, Kırım bunalımının yanısıra gelişmelerin bölgeye olası etkileri ve Türkiye’nin takınması gereken tavır da masaya yatırıldı. Türkiye açısından en olumsuz senaryo, Kırım merkezli gerilimin Rusya ve Ukrayna arasında bir askeri çatışmaya dönme ihtimali olarak görülüyor. Her iki tarafın da Karadeniz’de güçlü filolarının bulunması olumsuz bir durumda gelişmelerin Türkiye’ye önemli yansımaları olabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda, olası çatışma durumunda, NATO’nun alacağı karar da Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin boğazlardan askeri gemi geçişlerini kontrol altında tutan Türk hükümeti açısından büyük önem taşıyacak. Dolayısıyla Ankara’da yapılan ilk değerlendirmelerde, sorunun sıcak çatışmaya dönüşmeden barışçıl yollarla çözümüne vurgu yapılıyor. Davutoğlu, Pazar günü yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın parçalanmasının bölgedeki birçok tartışmalı bölgeyi de olumsuz etkileyebileceği değerlendirmesini yapmış, Moldova ve Gürcistan’daki bazı bölgelerin de kopuş içine girebileceklerini kaydetmişti. Ancak Davutoğlu, bölgedeki en önemli dengelerden birinin Türk-Rus ilişkileri olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin “Rusya’la bir gerilim içine girmeyeceği” öngörüsünde bulunmuştu. Aynı değerlendirmelerde en acil durum olarak ise sayıları 350,000’i bulan Kırım Türkleri’nin can ve mal güvenliğinin korunması ve gelişmelerin Kırım Özerk Bölgesi’nin Ukrayna’dan kopmasına yol açacak şekilde büyümesini önlemek olarak görülüyor. “Kırım’ı Türkiye’nin bir parçası olarak mütalaa ediyoruz” diyerek, konunun Ankara açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kırım Türkleri’nin geçmişte yaşadığı acıları tekrar yaşamamaları için konuyu hassasiyetle ve yakından takip ettiklerini kaydetti. Atalay, “Kırım bizim için çok önemli. Orada yeni haksızlıklar olmaması için de şu anda Türkiye aktif şekilde devrede,” diye konuştu. Bakan Davutoğlu da 50 kadar derneğin katılımıyla oluşan Kırım Dernekleri temsilcilerini kabul ederek, Türkiye’nin bu süreçte Kırım Türkleri’nin yanında olmaya devam edeceği güvencesini verdi. Kırım Türkleri’nin 1944 senesinde yaşadıkları topraklardan sürüldüğünü ve büyük acılar yaşadıklarını anlatan Davutoğlu, “Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın, Kırım’da veya dünyanın herhangi bir yerinde soydaşlarımızla ilgili herhangi bir meseleye kayıtsız kalacağını zihninizin ucundan bile geçirmeyin,” diye konuştu. Toplantıya katılan Kırım dernekleri adına çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Kırım Türkleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri’nin can güvenliklerinin tehlikede olduğunu belirterek, Ukrayna ordusuna bağlı generallerin bile teslim olmaya başladığını anlattı. Kalkay, Türkiye’den beklentilerinin işgalin durdurulması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi egemenliğinin “barışçıl yollarla” korunması için uluslararası toplumu harekete geçirmesi olduğunu da belirtti. Serkan DemirtaşBBC Türkçe
Aytaç Durak MHP Lehine Adaylıktan Çekildi
30 Mart seçimi için CHP ile görüşmeler yaparken bu partiden adaylığı gerçekleşmeyince başvurunun son günü ve son dakikasında bağımsız aday olan Durak, bu sabah seçim kuruluna dilekçesini verdi. Ayrıca seçim pusulalarında adının yer almaması için İl Seçim Kurulu Müdürlüğü’nde görüşmeler yaptıysa da Durak’a bunun artık mümkün olmadığı belirtildi. Durak daha sonra özel ofisine geçerek, buraya gelen Ceyhan Belediye Başkanı ve MHP Büyükşehir Başkan adayı Hüseyin Sözlü ile bir görüşme yaptı. Görüşmke sonrası açıklama yapan Durak, şunları söyledi: MHP ADAYINI DESTEKELEYECEK 'AK Parti 2009’daki yerel seçim kaybını halen hazmedemedi. Adana’da hiçbir hukuki neden yokken halkın 5. defa seçtiği belediye başkanını görevden aldılar. Adana’da hukuk ayaklar altında. Milli irade çiğnendi. 2 milyonluk şehri halkın seçmediği bir kişi yönetiyor. Karıştıran değil bütünleştiren biri olmak için her zaman yaptığım gibi Adanalılar’ın isteğine uyarak adaylıktan çekiliyorum. Sandıkta kesin sonuç almak için bu seçimde Ceyhan Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Sözlü’nün yanında olacağım.' Daha sonra MHP’nin Büyükşehir adayı Hüseyin Sözlü ile el sıkışıp objektiflere poz verdi. Sözlü de açıklamasında, 'Sayın Durak’ın MHP adayı olarak kazandığı seçim gasp edildiği gibi MHP’nin elindeki tek Büyükşehir de elinden alınmıştır. Kendisi halen de halkın seçtiği belediye başkanıdır. Gasp edilen hakkı yerine koymak için kendisi fedakarlık göstermiş, adaylıktan çekilmiştir. Şahsıma destek vermesi gücümüze güç katacaktır. Adana’da Aytaç Durak hep sürprizlerin adamı olmuştur, bu kararı da Adana’da büyük bir heyecan yaratacaktır' diye konuştu. YARGILANIYOR ANAP, DYP, AK Parti ve MHP’de siyaset yapan ve 5 kez seçim kazanan Aytaç Durak, 28 Mart 2010’da İçişleri Bakanlığı’nca ikişer aylık dönemlerde görevden uzaklaştırıldı. 4 yıla yakın süredir başkanlık koltuğuna oturamayan Aytaç Durak, ilk görevden alınmasının ardından son seçimde adayı olduğu MHP’den, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin isteği üzerine istifa etmişti. Hakkında birçok müfettiş incelemesi yapılan, çeşitli davalar da açılan Durak, bir süre hapis de yatmıştı. Aytaç Durak, 25 Mart 1984 tarihinde yapılan yerel seçimlerin yanı sıra 27 Mart 1994, 18 Nisan 1999 seçimleri ile birlikte 28 Mart 2004 ve 29 Mart 2009 tarihindeki seçimleri de kazanarak, 5’inci kez Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilmişti. KİTABI YAYINLANDI Aytaç Durak’ın Adana ve Türkiye siyasetindeki konumu, kentte yaşananlar ve özel yaşamını anlatan ’Başkan’ adlı kitap geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Gazeteci-yazar Çetin Yiyenoğlu’nun 444 sayfalık kitabında özellikle 1980 sonrası ortaya çıkan çeşitli kirli ilişkiler ve Durak’ın görevden alınmasına yol açan süreci başlatan belediye meclisinde dinlettiği rüşvet iddiası kasetinin perde arkası da anlatılıyor. DHA
Her Mitingde Aynı Nakarat: 3 Liderin Yerel Seçim Klişeleri
30 Mart yerel seçimleri yaklaşırken, liderler de mitinglerini sıklaştırdı. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan ve ana muhalefet liderleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçelii her gün televizyonlarda canlı yayınlanan konuşmalarda neredeyse aynı cümleleri tekrarlıyor. DİKEN, üç liderin Eskişehir’den Kırklareli’ne fazla değişmeyen ‘yerel seçim klişeleri’ni derledi: ‘Yol yapan yolsuzluk yapmaz’ Başbakan Tayyip Erdoğan, hangi kentte olursa olsun İstanbul’da yapılan yatırımları tekrarlamayı seviyor: 1- Yolsuzlukların olduğu bir ülkede siz milli geliri böyle arttırabilir misiniz? 10 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık Türkiye’de. Eğer yolsuzlukların olduğu bir iktidar olsa bunları yapabilir miydi? 2- Göreve geldiğimizde kaç tane havaalanı, havalimanı vardı biliyor musunuz? 26 tane… Şimdi kaç tane oldu biliyor musunuz? 52 tane havaalanı, havalimanı oldu. 3- Bunları biz yaparız. Bunları CHP zihniyeti yapamaz. MHP yapamaz. 4- Kapılarınıza ablalar gelebilir. Bunların da hesabını soracağız. Kapı çalanlara başka kapıya deyin. 5- Biz ödedik bunları şimdi IMF bizden borç istiyor. ’Tüyü bitmemiş yetimin hakkını…’ CHP lideri Kılıçdaroğlu’ysa, konuşmalarında ortaya saçılan yolsuzluk iddialarını genelde şu cümleler etrafında gündeme getiriyor: 1- Dünya tarihinde böyle bir hırsız görülmemiştir. 2- Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar. 3- Onun adı Başçalan. 4- Erdoğan nerede boş arazi bulsa villa yapıyor. 5- Elinizi vicdanınıza koyun.    Hesap adamı Bahçeli MHP lideri Bahçeli’nin söylemiyse daha geniş bir yelpazede tekrar ediyor kendini. En sık gündeme getirdiği mesele, İmralı… 1- Türkiye Oslo’dan İmralı’ya, İmralı’dan Diyarbakır ve Kandil’e kadar uzanan bir müzakere süreci içerisinde bölünmenin eşiğine getirilmiştir. (…) Birileri Kuzey Kürdistan özerk yönetimini oluşturmak için bir ihanet içine düşüyor. AKP bunun altından kalkamaz. 2- Recep Tayyip Erdoğan’ın birlikte yürüyelim şarkısına artık katılmayın ve inanmayın. O yol kirli, kara, haram, hırsız ve o yol ne olduğu belli olmayan bir yoldur. 3- Sayın Recep Tayyip Erdoğan, [gittiği şehri buraya ekliyor] sana sesleniyorum, omzundaki bu sorumlulukla bu yolsuzluk ve rüşvet torbasıyla ayakkabı kutularıyla Çankaya yokuşundan çıkamazsın, yolda nefesin kesilir. 4- Devlet dairelerinde sildiğin TC’yi tekrar yazdırmazsam namerdim. Bunların alayının hesabını sormazsam namerdim.” 5- 51’le gelen 51’le gider. Bu nasıl hesaptır diye yazıyorlar. Bunlar herhalde ilkokul okumamış. 51’le gelmişse 49 dışarda kalır. Erdoğan’ın hesabına dönmeyelim…. Trabzon 1461’de fethediliyor. Plakası 61. Hükümet 61. hükümet. Öyleyse oylar da 61 olacaktır.’ Bu hesapları en iyi biz biliriz. MHP hesap adamlarının olduğu yerdir.” (Kalıp olarak kullandığı bir cümle değil fakat Bahçeli sık sık bu tarz hesaplar yapıyor.) Kaynak: Diken
'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
Ak Parti'den Ses Kaydı İçin Suç Duyurusu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerel seçim turuna başladığı Çanakkale mitingi yargıya taşınıyor. Ak Parti Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü, Türkiye gündemine damga vuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının Çanakkale Cumhuriyet Meydanı’da miting öncesinde katılımcılara dinletildiği gerekçesiyle sorumlular hakkında yasal işlem yapılması istemiyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. Öncü yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun mitingdeki açıklamalarını üzülerek izlediklerini belirtip, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yabancı medya ve karanlık çevrelerin kullandığı aynı dille saldırılarda bulunmasını şiddetli kınıyor ve sözlerini kendilerine iade ediyoruz. Henüz doğruluğu bile ispatlanmayan ve montaj olduğu da konunun teknik uzmanları ve otoritelerince ortaya konan ses kaydının gerçekmiş gibi yayınlanması konusunda AK Parti olarak CHP genel müdürü hakkında suç duyurusunda bulunduk. CHP zihniyetinde kişi hak ve özgürlükleri böyle mi korunuyor? Yalan yanlış söylemlerle insanları yanıltmak CHP yönetiminin adeta parti tüzüğü haline gelmiştir. Kaldı ki yolsuzluk ve rüşvet konusunda en son konuşacak siyasi parti CHP’dir. CHP yalan beyanlarla Cumhuriyet Meydanı’nda milletimizle alay edeceğine, önce Çanakkale’nin gündeminden düşmeyen su ve benzin yolsuzlukları hakkında Çanakkale’yi aydınlatmalıdır. Bu duruma “Cambaza bak cambaza' derler. CHP Genel Başkanını, şaibeli SGK Genel Müdürlüğü’nden tutun da Çanakkale’deki su, halk otobüsleri, imar, mezarlıklar gibi daha bir çok konuda halkı aydınlatmalıdır. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, halkı aydınlattığını her konuşmasında ifade etse de kendinden başka kimseyi de tatmin edememiştir” dedi. Ersan KÜÇÜKKURU / ÇANAKKALE, (DHA)
'Rüşvet ve Yolsuzluk Toplumsal Bir Hastalıktır'
MİLLİYETÇİ Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yolsuzluk ve rüşvetin toplumsal bir hastalık olduğunu belirterek, 'Kanserden kötüdür. Kangrenden kötüdür. Toplumu hele hele kalıcı hale dönüşürse herkes tarafından yolsuzluk ve rüşvet görülmez duyulmaz bir hal alırsa bu toplum çürür. Toplumun çürümesi devleti çökertir' dedi.Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçim çalışmaları kapsamında karayoluyla Tekirdağ’ın Malkara İlçesi’ne geldi. Partililer tarafından karşılanan MHP Lideri Bahçeli Malkara'da halka hitap etti. Bakanların çocuklarının parayla haşır neşir olduklarını anlatan Bahçeli, 'Paraları toplayıp toplayıp kasa koyarken sayıyorlar, bu nedenle elleri uyuşmuş kolları ağırır hale gelmiş birisi de tavsiye etmiş kendinize ‘Bu kadar eziyeti kendinize niye yapıyorsunuz, teknoloji ilerledi para sayma makineleri var, alın eve birer tane’ demiş. Türkiye’de yolsuzluk var mı yok mu? Var ise nereye kadar? Kime kadar uzanıyorsa kökünden kazımaya gerekli cezayı vermeye size namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum. AKP’li kardeşim bunu başbakana niye sormuyorsun? Niye bu soruların cevabını istemiyorsun? Neyden gocunuyorsun ki herkese saldırıyorsun? Türkiye de mitingler yapıyorsun belediye seçimleriyle ilgili buralarda. Hiç yolsuzluk ve rüşvetin olduğundan değil kendinden bahsediyorsun. Sen kimsin? Bu kadar işin içerisinde bir gocunduğun yer var ki sen bu kadar rahatsız oluyorsun Saldırgan oluyorsun.'dedi.RÜŞVET KANSERDEN KÖTÜBaşbakanın mitinglerde üslubunu bozduğunu kaydeden MHP Lideri Bahçeli, 'Yolsuzluk ve rüşvet kolay atlatılacak bir konu değildir. Yolsuzluk ve rüşvet, toplumsal bir hastalıktır. Kanserden kötüdür. Kangrenden kötüdür. Toplumu hele hele kalıcı hale dönüşürse herkes tarafından yolsuzluk ve rüşvet görülmez duyulmaz bir hal alırsa bu toplum çürür. Toplumun çürümesi devleti çökertir. Ondan sonra yiyenlerle yemeyenlerin kavgası başlar. Ve Türkiye de sosyal hareketlilik hızlanır. Türkiye de bazı ayaklanmalar baş gösterir. Bundan yararlananlar olur. Türkiye karmakarışık kaosa kavga ya iç çatışmaya girdiği zaman ortada hiçbir siyasi parti kalmaz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı AKP’ye oy vermiş olanlar da kurtaramaz. Bu tehlikeli gidişata ‘Dur’ demek lazım. Mahalli idareler seçimleri iktidar değişikliği önermez. Ancak iktidarı uyarmak için önemli bir gün olarak değerlendirilir. AKP’nin yüce divandan kurtuluşu yoktur. Yargının önüne er geç çıkacaktırö diye konuştu.ÖLDÜRÜLEN MHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANIN MEZARINI ZİYARET ETTİMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha sonra Malkara’nın Kozyörük Beldesi’nde 15 yıl önce sırtından kurşunlanarak öldürülen belediye başkanı MHP'li Mehmet Dölkan'ın mezarını ziyaret etti. Kozyörük Mezarlığı'na giden Bahçeli, 29 Ekim 1999'da sırtından vurularak öldürülen Dölkan'ın mezarı başında dua ederek, çiçek koydu. MHP Lideri Bahçeli, Dölkan'ın ailesine sabır dileyerek, karayoluyla Hayrabolu'ya geçti.Engin ÖZMEN- Mehmet YİRUN- Murat YAYIN/MALKARA(Tekirdağ),(DHA)
İşte Metropoll Araştırma Şirketinin Yaptığı Son Anket
17 Aralık operasyonları, hükümete güveni sarstı, Türkiye’nin kötüye gittiği inancını artırdı. Metropoll araştırma şirketinin yaptığı son anket, oldukça çarpıcı sonuçlar verdi. Halkın yüzde 68,4′ü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın medyaya müdahalesini doğru bulmuyor; internet yasasının onaylanmasını yanlış bulan kesim yüzde 61,9. Halkın yüzde 52,6′sı, ‘ülkenin kötüye gittiği’ görüşünde. Metropoll’den anketle ilgili yapılan açıklama şu şekilde: “30 Mart yerel seçimlerine az bir süre kaldı. Algıların ve kanaatlerin siyasal tercihlere dönüşeceği son haftaları yaşamaktayız. Başbakan Erdoğan Mart seçimlerini son 11 yılın en önemli seçimi ilan etmiş durumda. Mart ayında gerçekleşecek olan yerel seçim adeta bir genel seçim havası taşımaktadır. 30 Mart seçimleri, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini de etkileyecek derecede siyasal alanda büyük değişikliklere neden olabilecek bir potansiyele sahiptir. Bir yandan seçim kampanyaları devam ederken öte yandan da yolsuzluk iddiaları, kaset savaşları ve yüksek tonlu suçlamalar gündemden düşmüyor. Bu algı, kanaat ve tercih etkileme girişimlerinin seçimlere kadar artarak devam edeceği gözükmektedir. Bu araştırmanın temel amaçlarından biri seçimlere bir ay kala bu girişimlerin toplumda nasıl bir etki bıraktığının fotoğrafını çekmek olduğu gibi 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına yönelik geçen iki ay içerisinde halkın yaşananlara yönelik algısının nasıl değiştiği görmektir. Şubat 2014 Türkiye’nin Nabzı araştırması; Türkiye genelinde NUTS 2 sistemine göre 26 bölgeyi esas alan 28 ilde tabakalı örnekleme ve ağırlıklandırma yöntemi ile 19-23 Şubat 2014 tarihleri arasında toplam 1505 kişi ile yapılmıştır. Araştırma; 0,95 güven sınırları içinde +/- 2,5 hata payı ile yüz yüze anket yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.”
Başbakan Erdoğan'dan 'Helal Lokma' Gafı
Partisinin Eskişehir mitinginde konuşan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken 'Evlatlarıma helal lokma yedirmedim' diyerek gaf yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken farkında olmadan ilginç bir gafa imza attı. ÇOCUKLARIYLA İLGİLİ ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tekirdağ mitinginde Erdoğan’ı eleştirirken yanlışlıkla Erdoğan’ın annesinin de yolsuzluğa bulaştığını söyleyip, hatasını anladığında özür dilemesini eleştiren Erdoğan, çocukları hakkındaki eleştirilere cevap verdi. 'HELAL LOKMA YEDİRMEDİĞİM HALDE...' Bu sırada dili sürçen ve ‘haram’ yerine ‘helal’ kelimesini kullanan Erdoğan 'Sen, benim evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde, evlatlarıma da haramdan bahsedecek kalitede de değilsin' dedi. sondakika.com
Bahçeli: "Sen Kime Meydan Okuyorsun?"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhalefetin ’diktatör’ suçlamalarına Başbakan Erdoğan’ın, 'Diktatörün olduğu yerde kaçacak delik ararsınız. Buyurun devirin o diktatörü' sözlerine sert tepki gösterdi. Bahçeli, 'Ne demek bu, sen kime meydan okuyorsun? Ortalık karıştığı zaman senin izini ve eserini Türkiye’de bulamazlar. Aklını başına al. Milleti tahrik etme. Milyarların üstünü kanla örtmeye kalkma' dedi. Devlet Bahçeli, Samsun ilçelerinde iki günlük seçim gezisine Vezirköprü İlçesi’nden başladı. Samsun- Ankara karayolunun Havza girişinde partililer Bahçeli’yi coşkuyla karşıladı, ’Devletin başına devlet gelecek’, ’Vur de vuralım, öl de ölelim’ sloganları atıldı. Konvoy eşliğinde Vezirköprü İlçesi’ne geçen Bahçeli, burada düzenlenen mitingde konuştu. Ak Parti iktidarını eleştiren Bahçeli, Türkiye’de 44 milyon kişinin yoksul, 13 milyon kişinin açlık sınırının altında olduğunu söyledi. Bahçeli, konuşmasına son yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna değinerek şöyle dedi: 'Bu yolsuzluk ve rüşvette 60 milyon, 40 milyon, 100 milyon dolarlarla Türk liralarıyla milletin iliğinin sömürüldüğü bir ortamda sessiz kalmak mümkün olabilir mi? Bütün bunlarla ilgili olarak iki gün evvel Sayın Başbakan televizyona çıkmış. En iyi şey sayın Başbakan’ın belli bir süre konuşmaması. Bir milletin evladı olarak Türk devlet geleneğinde olmayan bir olayla karşılaştığımız zaman, inanın üzülüyoruz. Keşke şu söyledikleri montaj olsa da başbakana bu rezalet yakıştırılmasa. Ama sayın Başbakan kalkıyor diyor ki gazeteciler soruyor şudur budur neyse en son yolsuzluk üzerinde duruluyor ‘Komplolar yapıldı diyor. ’Paralel devlet var. Bunların inine gireceğim. Bunar alçaktır haindir, bunlardan sorgu soracağım.’ Hep aynı laf. 83 günden beri aynı laf. Peki başbakan kim? Sensin niye sormuyorsun? Hala tartışıyorsun.' Başbakan Erdoğan’ın aynı televizyon programında nasıl beslendiği sorulunca 'Ben üç öğün bal kaymak yiyorum' dediğini kaydeden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ee tabi gazetelere dökülenlere bakarsak elindeki 1 milyon dolar herhalde bu ülkenin balı kaymağı olsa gerek. Bu nasıl bir söz. Sana yediğini soruyorlar ama vatandaşın yediğinin ortalamasında bir şey söyle. Ben kuru fasulyeyle pilavı çok severim yanında da soğan olursa çok severim derim. Ama bunlar kuru fasulye pilav mı yiyorlar orası meçhul. Ama sayın Başbakan ’ben 3 öğün bal ve kaymak yiyorum’ diyor. Anlaşıldı ne yediği, Türkiye’de 1 milyar dolar ancak bal ve kaymağı yemekle olur.' 'YOLSUZLUK VE RÜŞVET KANSERDİR' Yolsuzluk ve rüşvetin kanser olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli, buna önlem alınmasını isteyerek şöyle dedi: 'Zamanında tedbirler alınmazsa yaygınlaşır. Kangren gibidir. Zamanında tedbirler alınmazsa kesilmek mecburiyetinde kalınır. Bunun bir çözümünü bulmamız lazım. Bulmazsak önce şunlara dikkat edelim. Tunus’a bakın yakın tarihte şu Arap baharı dediğimiz süreç içerisinde Binali çocuğunu ve eşini zor alıp kaçtı. Halk ayaklandı. Mısır’da önemli gelişmeler oldu. Libya’da ise Kaddafi yolsuzluk ve rüşvetten dolayı halk ayaklanmasıyla linç edildi. Ukrayna’da yine yolsuzluk ve yoksulluktan dolayı, rüşvetten dolayı Ukrayna Devlet Başkanı halk ayaklanmasına sert tedbirlerle cevap verdiğinde halk birden galeyana kapıldı. O gece 86 Ukrayna vatandaşı hayatını kaybetti. Toplum sarayı bastı ve adamı ancak Rus kuvvetleri Rusya’ya zor kaçırdı. Türkiye’de bunların yaşanmaması lazım. Bin yıllık kardeşliğimizi sürdürmemiz lazım. Böyle bir kargaşada yolsuzluk ve rüşvet sebebiyle toplum öfkelenirse, bundan yararlananlar çıkar. Türkiye’yi bölmek isteyenler, daha da fırsat kollamış olur. Beraberce, kardeşçe huzur içinde demokrasi içerisinde bunun çözümünü bulmamız lazım.' Çözümün demokrasi içinde olması gerektiğini kaydeden Bahçeli, 'Hareketlenerek, sağı solu yıkarak taşlayarak, bunlara karşı polisin acımasız davranışlarıyla Türkiye çok daha kötü günlere gider. Hepimize yazık olur. Hiç bir partinin önemi kalmaz. Onunu için her parti önce ülkem, sonra milletim sonra partim demesi lazım. Bunun çözümü demokrasi içinde seçimdir' dedi. Bahçeli, 30 Mart seçiminin yerel seçim olmasına karşın önem taşıdığını belirtirken, 'Bu seçimlerde sadece belediye başkanımızı seçmeyeceğiz. Türkiye’nin geleceğinin belirlenmesinde ve siyasetin yeni şekillenmelerin beklentileri içerisinde kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanımızı daha sonrada 2015 yılı en geç 12 Haziranına kadar milletvekillerimizi seçerek bir siyasi süreci 30 Mart’ta başlatmış oluyoruz' diye konuştu. Bahçeli, ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği görüşünü savunurken de 'Türkiye’nin Oslo’dan başlayıp İmralı canisiyle süren ve Kandil’de noktalanmak istenen bir bölünmenin eşiğindeyiz. Böyle bir dönemde seçimler çok önemlidir. Adalet ve Kalkınma Partisi 11 yıldan bu yana ülkeyi yönetmektedir. Yasama, yürütme dediğimiz kuvvetler ayrılığının ilk ikisinde bu günkü iktidar bulunuyor. Ancak Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu gücü milletimizin lehine kullanacağı yerde, bu gücü kendi nefislerine doğru kullanmaya başlamışlardır' dedi. 17 Aralık’ta yapıla yolsuzluk ve rüşvet operasyonun üzerinden 83 gün geçtiğini hatırlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: '83 günden bu yana ‘Bana komplo yapılıyor. Montaj yapılıyor. Türkiye’de paralel devlet var. Şu var bu var alçaklar hainler AKP’yi iktidardan düşürüyorlar’ diyerek 41 tane yolsuzluğa karışmış insanların içeriden çıkmasına vesile olabilecek oyunlara ne gerek var Sayın Başbakan? Savcılardan ne istiyorsun ki kıyıma uğratıyorsun. 8 bin polisi niye yerinden ediyorsun. 28 Valini merkeze neden alıyorsun. Kimi koruyorsun kimin üstünü örtüyorsun?' Başbakan Erdoğan’ın diktatörlük suçlamalarına karşılık 'Buyurun devirin o diktatörü' sözlerini sert dille eleştiren Devlet Bahçeli, şöyle dedi: 'Sayın Başbakan yine dün televizyonlara çıkmış ‘Ben tek adamsam gelin indirin’ diyor. Ne demek bu, sen kime meydan okuyorsun? Ortalık karıştığı zaman senin izini ve eserini Türkiye’de bulamazlar. Aklını başına al. Milleti tahrik etme. Milyarların üstünü kanla örtmeye kalkma. milliyet.com.tr