onedio
Görüş Bildir

Sabah Gazetesi Haberleri

Sabah Gazetesi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Sabah Gazetesi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Asgari Ücret 2025 Zammını Kim Bildi Kim Tahminiyle 22 Bin 104 TL’nin Yanından Bile Geçemedi?
2025 yılı asgari ücret zammı yüzde 30 oldu ve böylelikle 17 bin 2 TL olan asgari ücret 22 bin 104 TL'ye yükseldi. Ancak asgari ücret maratonu aylar öncesinden başlamıştı. Eylül ayı itibarıyla asgari ücret gündemi oluşmuş ve neredeyse her gün bir isim asgari ücret tahmininde bulunmuştu. Peki, asgari ücret zam oranını kim doğru bildi? Kim tahminiyle asgari ücret zammının yanından bile geçemedi?
'Hayal Edin Gerçekleştirelim'
Kredi Kayıt Bürosu (KKB), Türkiye genelinde tüm lisans öğrencilerinin katılabileceği, onlara sosyal sorumlulukları hakkında bilinçlendirmek, toplumsal sorunlar karşısında duyarlılıklarını arttırmak ve karşılaştıkları sorunlar karşısında düşünmelerini ve harekete geçmelerini sağlamak amacıyla bir sosyal sorumluluk proje fikirleri yarışması düzenliyor: Hayal Edin Gerçekleştirelim “Hayal Edin Gerçekleştirelim” isimli sosyal sorumluluk yarışmasında Çevre, Eğitim, Sağlık, Spor, Kültür Sanat ve Toplumsal konulardaki projeler yarışacak ve yarışmada birinci gelen üniversite öğrencisi büyük ödül olan “İngiltere’de 2014 Yaz Dönemi Eğitim Programı”na gitme hakkı kazanacak. Bununla birlikte tüm kategorilerde ilk üçe kalan projeler Facebook’ta halk oylamasına sunulacak, her biri ayrı ayrı ödüllendirilecek. Yarışmada ilk 30 arasına giren projelerden biri ise Kredi Kayıt Bürosu tarafından hayata geçirilecek. Üniversite öğrencileri, yarışmaya bireysel ya da grup olarak katılabiliyor. Yarışmaya katılan sosyal sorumluluk projeleri; aralarında Halkla İlişkiler Duayeni Betül Mardin , Sivil Toplum Gönüllüsü İbrahim Betil , ünlü televizyoncu ve sunucu Okan Bayülgen , Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü , Sabah Gazetesi yazarı Şelale Kadak , KKB Genel Müdürü ve ARPR Kurucu ortağı Arzu Çekirge Paksoy ’un yer aldığı jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek. Sahipliğini Kredi Kayıt Bürosu’nun üstlendiği “Hayal Edin Gerçekleştirelim” adlı sosyal sorumluluk yarışmasının organizasyonu ARPR İletişim, medya iletişimi IMAGE Halkla İlişkiler tarafından gerçekleştiriliyor. Yarışmaya Katılmak İçin: www.hayaledingerceklestirelim.com
Erdoğan'ın Canlı Yayın Konuşmasından Önemli Satır Başları
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gündeme dair soruları A Haber – atv ortak canlı yayınında Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Sabah yazarları Rasim Ozan Kütahyalı, Mahmut Övür ve Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtladı.  Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başlarını sizler için derledik.Onedio
17. Senesinde Mirzabeyoğlu Davası
17 sene önce gözaltına alınan Salih Mirzabeyoğlu günler boyu süren sorgulamalarında işkenceye maruz kalmış daha sonrasında dönemin brifingli yargılamaları sonucu kendisine “idam” cezası verilmişti.  17 senedir kendisine yapılan işkencelere ve 15 senedir uygulanan “telegram-zihin kontrolü” işkencesine rağmen sürdürülmeye çalışılan özgürlük mücadelesi son bir kaç yılda ilerleme kaydetse de hem Salih Mirzabeyooğlu’nun hemde kendisi gibi dönemin brifingli yargılamaları sonucu içeride tutulan tutsaklar hakkında herhangi bir gelişme kaydedilmemişti. Dünden bugüne Mirzabeyoğlu davası kronolojik olarak ne olmuştu bunu hatırlatabilmek için davanın seyrini Furkan Haber olarak ilginize sunuyoruz;
Ahmet Çakar: 'Dayamışsın Sırtını Bilal'e...'
Beyaz TV'de yayınlanan Derin Futbol programında 'Bilal Erdoğan' polemiği tartışmaya yol açtı.Beyaz TV'de yayımlanan Derin futbol programında iki yorumcu Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ve Ahmet Çakar arasında atartışma çıktı.Kütahyalı'nın Çakar için 'Seni çok beladan kurtardım. Bunu en tepedekiler bile biliyor' demesiyle başlayan tartışma sertleşti. Çakar'ın 'Dayamışsın sırtını Bilal'e' demesiyle moderatör Ertem Şener programa hemen ara verdirdi. Derin Futbol programı reklamlardan sonra bir daha başlamadı ve yayın saatinden önce bitirildi.
"Karanlık Sokaklardan Geçmeyin"
Ordu'da konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Gençler 30 Mart'ta hepiniz koşa koşa sandığa gidip mümkün olduğu kadar da karanlık sokaklardan geçmeyin. Asfaltlar var, duble yollar var, açık meydanlar var. Oradan demokrasinin o kültürü kazanmış evlatları olarak gidin, iradenizle kararınızı verin' dedi. Bahçeli, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Ünye ilçesinde halka hitap etti. Türkiye'nin iyi yönetilmediğini öne süren Bahçeli, 'Türkiyemizde sorunlar çözülemiyor. Nereden başlarsanız başlayın çiftçinin durumu kötü. Esnaf siftah yapamıyor. Birçok tüketici kredisi altında insanlarımız boğulmuş. İşsizlik yaygınlaşıyor. Açıkçası bugünkü iktidarın 11 yıllık döneminde şöyle bir tablo koyun, içini hep beraber dolduralım' diye konuştu. 'AKP'nin tablosu açlık, adaletsizlik, asayişsizlik ve ahlaksızlıktır' Bahçeli, şöyle devam etti: 'Bu tablonun bir köşesine açlığı koyduğumuz zaman tabloya aykırı bir hali var mı? Yanına ahlaksızlığı koyduğumuz vakit bir aykırılığı var mı? Asayişsizliği koyduğumuz vakit bir aykırılık var mı? Bir adaletsizliği koyduğumuz zaman bir aykırılığı var mı? Öyleyse AKP'nin tablosu açlık, adaletsizlik, asayişsizlik ve ahlaksızlıktır. Bir an düşünün, büyük şehirlerde asayiş kalmamış. Hangi gün hangi saatte ne olacağı belli değil. Hiç kimse eşiyle, çocuğuyla kendisi olarak İstanbul'un sokaklarında gezmeye çıktığı zaman başına ne geleceği belli değil. Her anda birçok yönüyle cinayetler işleniyor. Birçok sıkıntılar yaşanıyor. Hele hele son yıllarda özellikle televizyonların yayınlarıyla da tahrik edilen bir aile yuvası içerisinde ufak tefek rahatsızlıkların nasıl sonuçlandığı, kadınlarımıza nasıl şiddet uygulandığı, bir yuvanın nasıl yıkıldığı, bir babanın cinnet getirerek evlatlarını da dahil olmak üzere nasıl katlettiği ve her gün bir kadın cinayetiyle karşı karşıya kalan bir ülkeyi AKP döneminin huzur ve güven içerisinde ortaya koyduğu bir Türkiye diyebilir miyiz?' Bahçeli, 17 Aralık operasyonuna değinerek, '17 Aralık 2013 kara gün ve 17 Aralık 2013 AKP'nin yüz karası olduğu gündür. Bu günü unutmamak lazımdır' dedi. 'Yolsuzluk ve rüşvet, sosyal ve toplumsal bir hastalıktır' Yolsuzluk ve rüşvetin, sosyal ve toplumsal bir hastalık olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu: 'Kangrene ve kansere dönüştüğü anda toplumu çürütür. Dolayısıyla devleti çökertir. Bunun mutlaka tedbirler alınarak önlenmesi lazımdır. Bunda gecikme olursa topluma çok büyük zarar verir. Toplumsal hareketlilik yavaş yavaş kımıldar. Yiyenlerle yemeyenlerin kavgası görülür. Sıkışmış, dar boğaza düşmüş, geleceği karamsarlaşmış insanlar eğer bir tapede veya bir basında 17 Aralık'ta 41 kişinin tutuklanmasıyla 187 milyon Türk lirası yolsuzluğun olduğu, 63 milyon, 40 milyon rüşvetlerin dolaştığı, birçok evlerde kasaların bulunduğu, para sayma makinelerinin olduğu ve bir genel müdürün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar paranın olması nasıl izah edilecek. Bu ayakkabı nasıl bir ayakkabıdır? Bu kutu nasıl bir kutudur da 4,5 milyon dolar alınıyor. Şu an 92 gün olmuş, bunun tam yarısında ayakkabı kutusuna sahip olan banka genel müdürü ve diğerleri tahliye ediliyor, çıkarken de diyorlar ki sanki milletle dalga geçer gibi, 'beyefendi güle güle ama ayakkabı kutuların kaldı bunları da alın' diyorlar. Adalet teslimiyetten veriyorlar bunları. Toplumla dalga geçer gibi oluyor.' 'Başbakanlık'ta kurulan algı yönetimi, bazı tavsiyelerde bulunuyor' Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği öne sürülen ses kayıtlarından söz ederek, şöyle dedi: 'Sayın Başbakan bu durum karşısında gelişmelerin ne olacağını da zannediyorum tahmin ederek bir algı yönetimi oluşturuyor. Başbakanlık'ta kurulan algı yönetimi, bazı tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelerden bir tanesi, 'yolsuzluk ve rüşveti kesin reddedin, bunun size karşı bir komplo olduğunu milletle paylaşın, en kısa zamanda, nerede bir açık hava toplantısı yapacaksanız hemen yapın'. 17 Aralık öğlenden sonra Ordu'da bir açık hava toplantısı yapıldı mı? Hatırlamıyor musunuz? Arkasından Giresun'da olmadı mı, Trabzon'da yapılmadı mı? Sonra İstanbul'a döndüğünde 17 Aralık akşamı havaalanında bir karşılamayla, bir açık hava toplantısına benzer bir toplantı yapılmadı mı? Oradan geçip Kısıklı'daki villalarına vardığında o bölgedeki insanların toplanmasıyla bir açık hava toplantısı da orada olmadı mı? Bütün bunların hepsinde kendisine yönlendirme yapan, bu aklı uçuk insanlar Recep Tayyip Erdoğan'ın dostu değil düşmanı gibi hareket etmişlerdir, bu tuzağa da Recep Tayyip Erdoğan düşmüştür.' Devlet Bahçeli, şunları söyledi: 'Şimdi kalkmış, 'bu bana komplo' diyor. Kalkmış, Bilal Erdoğan'la konuşması 'montaj' diyor veya ayakkabı kutularından veya bir televizyon ve basını satın almak için bir havuz oluşturun, bu havuza da besleme, haram üzerine zenginleşmiş insanlara salma çıkartarak 'sen 100 milyon dolar, sen 100 milyon dolar vereceksin' diyerek 630 milyon doları bir havuzda topluyor. Almak istediği ATV ve Sabah gazetesi. Bu nasıl bir anlayıştır? Sonra birisi soruyor, 'sayın Başbakan bu iş adamlarından böyle bir salmayla para toplanıyor, siz ne diyorsunuz'. Sayın Başbakan cevap veriyor, 'bunlar istikrarlı iş adamlarıdır, havuza girseler de ıslanmazlar' diyor. Yani dalga geçiyor. Havuzda su varsa ıslanmamak mümkün değil midir, bu nasıl iştir ama havuzda 630 milyon dolar Amerikan yeşil doları varsa ora da döşek gibi olur, insan niye ıslansın?' 'Bu komplodur, bu montajdır dememeli' Başbakan Erdoğan'ın 'iç inkara yönelmemesi' gerektiğini dile getiren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: 'Bu komplodur, bu montajdır dememeli. Kimseye hain, haşhaşi, alçak vesaire gibi suçlarıyla kimseyi suçlamamalı. 'Hepinizin inine gireceğim, hesabını soracağım' diyor. Bırak sen onu. Önce şu yolsuzluğun dibine bir in de ondan sonra ne olacağını göreceksin. Onun için sayın Recep Tayyip Erdoğan, siz, en kısa zamanda adalete başvurun, kıydığın savcıları geri çağırın. 8 bin polis kardeşimizi darmadağın etmenin manası yok. Hepsini görevlerine iade edin. Millete deyin ki 'Benim partimin adı aktır, şimdi bir yolsuzluk ve rüşvet olayıyla karşı karşıyayım'. Savcılara, hakimlere, kolluk kuvvetlerine, sivil toplum kuruluşlarına kim varsa, siyasi partilere, 'Elinizdeki bilgi belgeyle gelin, yüksek bir sorgulama başlatalım, yolsuzluk ve rüşvetin kökünü kazıyalım, kime ulaşırsa ulaşsın' diyebilmiş olsaydın Recep Tayyip Erdoğan, 'uzun adam' diye nitelendiriyorsun, iki kat daha uzardın sen ama bunu söyleyemiyorsun. Şimdi kalkmışsın, herkesi suçluyorsun. Kim kendi görüşünü tasvip etmiyorsa o mutlaka hain, kim kendisine 'doğrusu şudur, bunu böyle yap' dediği zaman, 'siz işbirlikçisiniz' diyor. Peki gerçek işbirlikçiliği senden öğrendi bu millet. PKK ile AKP ile BDP ile işbirliği içerisinde değil misin? Oslo'yla, İmralı'yla, Kandil'le müzakere yapan sen değil misin? Niye bu milleti aldatıyorsun?' 'İki tane vatan evladı Hak'ın rahmetine kavuştu' Bahçeli şöyle konuştu: 'Hal böyle olunca sandıkla sokak arasında sarkaç gibi sizi sallamaya karışanlara çok dikkatli olun' diyerek, şunları kaydetti: 'Sokaklar karanlıktır, sokaklar kirlidir, sokaklarda kim kimdir bilinmez, sokaklar kanlıdır. Dolayısıyla gençliğin mahvedildiği bir dar sokaktır. Buralarda her türlü sapıklığa yönelmiş, sağlığını kaybetmiş birçok vatan evladı bulunur. Buralara sizi çekmek isteyenler dost değildir. Evlatları bu şekliyle kahredebilecek bir teşviki, tahriki yapanlar Türkiye'nin geleceğini karatmak isteyenlerdir. Hal böyle olunca şu kısa dönem içerisinde gördünüz, iki tane vatan evladı Hak'ın rahmetine kavuştu. Bir polis memurumuz şehit oldu. Bu olaylar tehlikelidir, bu olaylar Türkiye'de yaşanmıştır, tekrar yaşamamak lazımdır. Onun için sandığa gitmek gerekiyor. Sandık demokratik bir müessesedir. Milli iradenin yeni bir yönetim şeklini şekillendirmesinin başlangıç noktasıdır. Sandık neyi ifade eder, seçimi. Seçim en yakında hangi tarihtedir, 30 Mart'tadır. Öyleyse 30 Mart'ta 18-25 yaş grubu sandığa gitmeli ve iradesiyle bir oy tercihinde bulunmalıdır. Bunu şunun için söylüyorum, gelecek bu şekille bizi bir karanlığa götüreceğini hissettiğim için söylüyorum. 18-25 yaş grubu, seçilme ve seçme hakkına sahip olan bir yaş grubudur. Bunun toplam seçmen içerisindeki rakamı 10 milyon 36 bindir. 10 milyon 36 bin gencimiz bu seçimde hem oy verme hem seçilme hakkına sahip olarak sandığa gidecekler. Gençsiniz, dinamiksiniz, Türkiye'nin geleceğisiniz. 10 milyon 36 binle bir karar verdiğiniz vakit, yerden birisini iktidara taşırsınız, iktidarda olanı da yere çakarsınız.' 'Asfaltlar var, duble yollar var, açık meydanlar var' Devlet Bahçeli, 'Öyleyse bu iradenizi kullanın. Ülkeyi üzmeyin, kırmayın, acılara aileleri boğmayın. Sadece ve sadece sizin bu iradenizle iktidarları değiştirir, iktidarları tekrar birisi olarak getirebilirsiniz. Bu güç sizdedir.Cnntürk
Savcı Öz'den TİB İçin Suç Duyurusu
Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bulunduğunu Twitter hesabından açıklayan Savcı Öz, “Mahkeme kararı olmadan Twitter ve Youtube’yi kapatan TİB’e mahkeme kararlarını uygulamadığı için suç duyurusunda bulundum” dedi. Öz, suç duyurusu dilekçesinin fotoğrafını da yayımladı. Dilekçede Öz’ün Sabah Gazetesi’nin internet sitesinde kendisi hakkında asılsız ve hukuka aykırı yayın yapıldığı gerekçesiyle Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurduğu; mahkemenin de yayınlara erişimin engellenmesi kararı verdiği görünüyor. Ancak TİB’in 4 saat içerisinde engellenmesi gereken içeriği 18 Mart’tan beri engellemediği belirtiliyor. Zekeriya Öz’ün dilekçesinde “kişilik hakları, cevap ve düzeltme hakkı, özel hayatın gizliliği ile kişisel verilerin korunması gibi birçok hakkının ihlal edildiği” belirtilerek sorumlular hakkında cezai işlem yapılması isteniyor. 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun koordinatörlüğünü yapan Zekeriya Öz, o dönemde İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekiliydi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Zekeriya Öz’ün Dubai’de yaptığı tatil ile ilgili haber çıkması üzerine Öz hakkında inceleme başlatmıştı. 7 Ocak’ta ‘geçici atama ile’ Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atanan Öz, 11 Şubat’ta Bolu Cumhuriyet Savcılığı'na atandı. 1968 doğumlu Öz, Türkiye gündemini yıllarca meşgul eden Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmaları yürütmüştü. Kaynak: Al Jazeera
İşte Fatih Altaylı'nın Veda Yazısı
Gazete Habertürk'ün kurulduğundan bu yana genel yayın yönetmenliğini yapan Fatih Altaylı görevinden istifa etti. Gazetede sadece köşe yazacak olan Altaylı veda yazısı kaleme aldı. İşte o yazı 30 yıldır yazıyor olsanız da, bazı yazılara başlamak çok zordur. Bitirmek daha da zor. Bundan tam 5 yıl 29 gün önce, sizlerin karşısına yepyeni ve daha önce örneği yapılmamış bir gazeteyle çıktık. Habertürk ile. Herkesin 'Tutmaz, olmaz' dediği Habertürk 1. ayı dolmadan 200 binli satış rakamlarına ulaştı. Takip eden dönemde 400 binleri geçti. Sadece bununla da kalmadı, Türkiye'nin en etkin iki, bilemediniz üç gazetesinden biri haline geldi. Türkiye'nin en zorlu, en karmaşık, en çalkantılı günlerinde doğdu ve o çalkantılı denizlerde yüzmeyi, ilerlemeyi başardı. Her gün güçlendi. Kimi keyifli, kimi keyifsiz pek çok olay yaşadık bu 4 yılda. Hem kendi içimizde, hem de Türkiye'de ve hatta dünyada. Türkiye'nin en haberci gazetesi haline geldik ki, bunu diğer gazetelerin sorumlu makamlarında oturan dostlarımız, arkadaşlarımız söyledi. Bu 5 yıl boyunca gazetemi medya kavgalarından uzak tuttum. Bu mesleği yapan tüm gazetelere ve gazetecilere, birkaçı hariç, saygı duymaya çalıştım. Bu gazete benim için bir iddiaydı. Yeni, yepyeni bir gazete yapılabileceğini gösterme iddiası. Turgay Ciner'in sağladığı imkânlarla bunu müthiş bir ekiple birlikte başardık. Arada beni çok üzen ayrılıklar yaşadık. Sevindiren buluşmalarımız oldu. Başka bir zaman diliminde 20 yıla sığmayacak olayları 5 yılda gördük. Ve bugünlere geldik. Bugünler dediğim ne peki! Gazeteciliğin, benim bildiğim gazeteciliğin olmadığı günlere. Çok üzülerek izliyorum ki, artık 'militan gazetecilik' dönemi başladı. Bu benim 'serseri ve özgür ruhuma' hiç uygun değil. Ne gençliğimde, ne yaşlılığımda bir sabit fikrin esiri olmadım. Bundan böyle de olmaya niyetim yok. Bu gazetenin de olmaya niyeti yok. Ama ben verdiği sözlerden dönmeyen birisiyim. Bu gazete yayın hayatına başlamadan verdiğim röportajlarda, daha sonra yazdığım yazılarda, konuştuğum her yerde '5 yıl' dedim. Bu görev için kendime 5 yıllık süre biçtim. Turgay Ciner bana Sabah Gazetesi'nin başına geçmemi önerdiği zaman da ona '5 yıl' demiştim. Ama arada kilometreyi sıfırlamak zorunda kaldığımız bir haksızlık yaşayınca 'Habertürk'te yeniden bir 5 yıl' dedim. Bu 5 yıl aslında 29 gün önce doldu. Ama ben bugün, 29 günlük bir gecikmeyle sizlerden müsaade istiyorum. Habertürk Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini bugün itibarıyla bıraktım. Bu kararıma sağolsun Turgay Ciner de büyük saygı gösterdi. Beni hangi şartlarda, nasıl bu görevde tuttuğunu bildiğim için ona rağmen böyle bir kararı alamazdım. Bu kararıma üzülenler olacak mıdır bilmiyorum ama sevinenler olacağından hiç kuşkum yok. Ama çok da sevinmesinler. Bu gazetenin sahibi 'Yeter' deyinceye kadar bu gazetede yazmaya devam edeceğim. Kendimi çocuğunun evinde, kendini çocuklarının sevgi dolu kollarına bırakmış bir baba gibi hissedeceğimi umarak. Bu güzel gazeteyi yapan, güzelim çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Onlarla başardım. Benden sonra benim yaptığım görevi kim yapacak bilmiyorum. Ondan tek isteğim, beyaz bir kâğıdı Habertürk yapan arkadaşlarıma layık oldukları sevgiyi ve özeni göstermesi olacak. Dün editör arkadaşlarımla 'veda' konuşmasını yaparken onlara söylediğim bir şeyi sizlere tekrarlamak istiyorum. İçinde bulunduğumuz bu grup asla 'namussuzluk' yapmadı. Gazetesini asla habercilikten başka amaçlarla kullanmadı. Biz de bunun rahatlığı içinde gazetecilik yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceksiniz. Ben de yazılarımla bu gazetenin bir parçası olmaya devam edeceğim. NE ZAMAN ADAM OLURUZ? Başlamayı bildiğimiz kadar bırakmayı da bildiğimiz zaman.