Görüş Bildir

Konut Haberleri

Konut ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Konut ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Gül'den Torba Kanununa Onay
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayladığı, internet düzenlemesini de içeren ''torba kanun''a göre, TİB Başkanı'nın vereceği erişimin engellenmesi kararı, 24 saat içinde mahkeme onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı Gül, 6527 sayılı ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''u onayladı. Kanuna göre, orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin tutanak ve haritalar, askı suretiyle 30 gün süreyle ilan edilecek. Bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmünde olacak. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açabilecek. İlan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin tutanak ve haritalar kesinleşecek. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritalara karşı, kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak, Hazine hariç itiraz edilemeyecek ve dava açılamayacak. Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü; orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü olacak. Orman Genel Müdürlüğü'nce açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler olacak. Kadastrosu yapılıp kesinleşen devlete ait ormanlar 'orman' vasfıyla, Orman Kanunu'nun 2. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak 'halihazır' vasfıyla, kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedilecek. Adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde nüfus nakilleri kalktığı için orman köyü nüfusuna kayıtlı olan ancak başka orman köyünde oturanlar orman köylülerinin haklarından yararlanamıyordu. Kanunla, nüfusu orman köyünde olsa da başka orman köyüne yerleşen ya da en az 5 yıldır kesintisiz orman köyünde oturan muhtaçlar orman köylülerinin haklarından yararlanacak. ORMANLARDA YOL KENARI TESİSLERE İZİN Devlet ormanlarında devlet üniversiteleri için eğitim ve araştırma maksatlı tesislerle yurt yapılmasına bedelli izin verilmesinde, ağaçlandırma ve arazi izin bedeli dışında bedel alınmayacak. Devlet ormanlarında, erişme kontrolü uygulanan karayollarındaki ulaştırma yapıları ve müştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine, karayolu sınır çizgisi içinde kalmak kaydıyla izin verilecek. Devlet idareleriyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan, işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılan ve işlettirilen bu tesislerden bedel alınmayacak. Demiryolu, otoyol, devlet ve il yollarıyla su isale hatlarının yapımında zorunlu olarak ortaya çıkan kazı fazlası malzemenin depolanacağı alanlara, Orman Genel Müdürlüğü'nce belirlenen yerlerden, ağaçlandırma bedeli alınarak izin verilecek. Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında, mülki alanı bulunan köy tüzel kişiliği, belde belediyeleri, büyükşehirlerdeki ilçe belediyeleri ile koruma hizmeti için işbirliği yapılabilecek. Özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi maksadıyla bu avlaklarda sahası bulunan, köy tüzel kişilikleri, belde belediyeleri, büyükşehirlerdeki ilçe belediyeleri ve avcı kuruluşları ile koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı işbirliği yapılabilecek. Petrol Piyasası Kanunu kapsamındaki işleme lisansı sahipleri de piyasa faaliyetine konu etmemek ve münhasıran petrokimya üretiminde kullanmak kaydıyla LPG ithal edebilecek. Muhtelif mevzuatta Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmış olan atıflar, TÜİK'ce hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyat endeksine (Yİ-ÜFE), tarım sektörü TEFE ve ÜFE'ye yapılan atıflar Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi'ne yapılmış sayılacak. İNTERNET DÜZENLEMESİ Kanun, internet alanında da yeni düzenlemeler içeriyor ve TİB Başkanı'na yeni yetkiler veriyor. Buna göre, yeniden tanımlanan trafik bilgisi, taraflara ilişkin IP adresi, verilen hizmetin başlama ve bitiş zamanı, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri miktarı ve varsa abonelik bilgilerini içerecek. TİB tarafından yalnızca mahkemelerce talep edilen trafik bilgileri istenebilecek. Trafik bilgisi ancak bir suç soruşturması veya kovuşturması kapsamında mahkemelerce talep edilmesi halinde TİB Başkanlığı tarafından içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı veya erişim sağlayıcıdan alınarak verilecek. TİB Başkanı tarafından verilen erişimin engellenmesi kararı, 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunulacak. Hakim, onayına sunulan konuyla ilgili 48 saat içinde karar verecek. Soruşturma aşamasında verilen hakim kararı, sulh ceza mahkemeleri tarafından verilecek. Bu karar, birden fazla sulh ceza mahkemesi bulunan yerlerde, HSYK tarafından belirlenen mahkeme tarafından verilecek. JEOTERMAL ALANLARDAKİ YATIRIMDA KAMU YARARI KURULU Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'na 'Kurul' tanımı ekleniyor ve kurulun hangi anlamda kullanılacağı ile görevinin hangi çerçevede olacağı konusu düzenleniyor. Buna göre, kurul; Kalkınma Bakanı'nın başkanlığında oluşturulan jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğini ve önemini tespit edecek. Kurul, Kalkınma Bakanının başkanlığında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile diğer yatırımcı kurum ya da kuruluşun bağlı olduğu bakan ya da bakanlar ve yatırım kararına onay veren kurumun ilgili olduğu bakan olmak üzere asgari 3 bakandan oluşacak. Kaynak arama ve işletme ruhsatlarında, jeotermal ruhsatlar ile maden ruhsatlarının çakışması halinde, ülke ekonomisi ve kamu yararı doğrultusunda kaynağın önceliğine göre kurul tarafından kamu yararı kararı alınacak. Jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile devlet ve il yolları, otoyollar, demir yolları, havaalanı, liman, baraj, enerji tesisleri, maden petrol doğalgaz işletmeleri, su isale hatları gibi kamu yararı niteliği taşıyan yatırımların birbirlerini engellemesi, faaliyetin yapılamaz hale gelmesi durumunda jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ve yatırımla ilgili karar, kurul tarafından verilecek. Kurul tarafından gerekli görülmesi halinde hazırlatılan rapor, danışmanlık ücretleri, yolluk, gündelik ve benzeri tüm harcamalar yatırımcı tarafından karşılanacak. Ayrıca, yatırımlar nedeniyle kurul kararı ile faaliyeti engellenen veya kısıtlanan tarafın yatırım giderleri, lehine karar verilen tarafça tazmin edilecek. Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi dahilinde kalan yerlerde kurul tarafından alınacak olan kamu yararı kararı gereği, enerji üretimine öncelik tanınması halinde, ilgili Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi veya bu alanlar için hazırlanmış onaylı imar planları yeniden düzenlenecek. 2/B ARAZİLERİNİ ALMAK İSTEYENLERE EK SÜRE Hazine'ye ait tarım arazilerini 31 Aralık 2011 itibarıyla en az 3 yıldır tarımsal amaçla kiralayan, kira sözleşmesi devam eden veya bu arazileri en az 3 yıldır kullanan ve kullanmaya devam ettikleri idarece belirlenenlere, bu arazileri satın almak için verilen ve 26 Nisan 2014 tarihinde dolacak başvuru ve ödeme süreleri 6'şar ay uzatılacak. 2/B arazilerini doğrudan satın almak için öngörülen 2 yıllık başvuru süresi de 1 yıl daha uzatılacak. İlgili kanuna göre revize edilerek onaylanan proje alanlarında kalan taşınmazlardan idarece satılanlar, proje kapsamında değerlendirilmek üzere proje sahibi idareye devredilecek. Devirden önce söz konusu taşınmazları satın alan hak sahiplerinin ödedikleri bedel dahil her türlü bilgi ve belgeler, proje sahibi idareye işlet tesis etmesi amacıyla devredilecek. Proje alanında kalan ve Maliye Bakanlığı'nca proje sahibi idareye devredilecek taşınmazların bedeli, bakanlıkça devrin uygun görüldüğü yıla ait emlak vergi değeri üzerinden tahsil edilecek. Belediye Gelirleri Kanunu'nda yer alan ilan ve reklam vergisi, biletle girilmesi zorunlu olmayan eğlence yerlerinden alınacak miktarlar, işgal harcı, tatil günleri için alınacak çalışma ruhsatı harcı, kayıt ve suret harçları, imarla ilgili harçlar ile iş yeri açma izni harcının tarifelerini, semtler arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıkları göz önünde tutarak, belediye meclislerinin önerisi, İçişleri Bakanlığı'nın görüşü ve Maliye Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tespit edecek. Bu tutarlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılacak. Bu miktar ve tutarlar, ilgili tarifeler için belirlenen en çok tutarı aşamayacak. Belediye meclislerince 2013 yılı için belirlenen bu vergi ve harç tarifeleri, Bakanlar Kurulu'nca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilecek. Yasak fiil veya davranışlarda bulunanlar hariç olmak üzere, Türkiye genelinde faaliyet gösteren tüzel kişilerden; şube personeli, vekil, mümessil gibi yetkili temsilcilerin şahsi kusurları nedeniyle ihalelere katılmaktan yasaklananlara, tanınan bir aylık sürede ihale bedelinin 3 katı tutarında tazminatı peşin ödemeleri halinde ihaleden yasaklama kararı verilmeyecek. Bu kişiler dışında, Türkiye genelinde faaliyet gösteren tüzel kişilerden; şube personeli, vekil, mümessil gibi yetkili temsilcilerin şahsi kusurları dolayısıyla henüz yasaklama kararı verilmeyen hakkında da 3 kat tazminatı peşin ödemeleri halinde yasaklama kararı verilmeyecek. Kanun, 5673 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi kapsamında bulunan geçici köy korucularına ödenecek aylığa esas gösterge rakamının yükseltilmesine imkan tanıyor. Köy korucuları arasında maaş farkına neden olan ek gösterge rakamı artırılacak ve köy korucularının maaşları eşitlenecek. ŞEHİR HASTANELERİNDE SÖZLEŞME EKSİKLİĞİ Şehir hastaneleri projesinde, kamu ile özel sektör arasında yapılacak sözleşmelere esneklik getiriliyor. Mücbir sebepler, olağanüstü haller veya sözleşme ve eklerinin uygulanmasını etkileyen bir durumun ortaya çıkması veya sözleşme ve eklerindeki hükümlerin ihtilaf içermesi hallerinde, sözleşme bedelini değiştirmemek kaydıyla Sağlık Bakanı onayıyla sözleşme ve eklerinde taraflarca değişiklik yapılabilecek. Bu şartlar dışında işin tamamlanamayacağının anlaşılması halinde bedel, ihalede nihai teklifin verildiği tarih esas alınarak, güncellenecek ve bakan onayıyla sözleşmede gerekli düzenleme yapılacak. Yapım işlerinde yatırım maliyetinde öngörülen sınırları aşan değişiklik olması halinde, değişen fizibilite raporu veya projeler ve diğer belgeler Yüksek Planlama Kurulu'na yeniden sunulacak. Yüksek Planlama Kurulu'nun yeni yetkilendirmesine istinaden sözleşme taslağında ve eklerinde gerekli tadiller yapılacak. Sözleşmenin sona erdirilmesi halinde kesin teminat mektubu iade edilecek. Organize sanayi bölgeleri, katılım, kalkınma ve yatırım bankaları ile organize sanayi bölgesi içinde yer alan katılımcılardan gelen talepler doğrultusunda, OSB sınırları içinde finansal kiralama yapılabilecek. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilme süresi 31 Aralık 2014'ten, 31 Aralık 2018'e uzatılıyor. Milli parklardan elde edilecek gelirler Orman ve Su İşleri Bakanlığı döner sermayesine gelir kaydedilecek. Bu gelirler, kanun gereği ihtiyaç duyulan mal, hizmet ve yatırımların finansmanında kullanılacak. Kanunla, yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan taşınmazlardan, tapuda Hazine adına tescil edilmesi gerekirken belediyeler adına tescil edilen ve belediyelerce konut veya işyeri yapılmak üzere tahsis edilen, tahsis edilen kişilerce de bir kısmı üçüncü kişilere devredilen, ancak Hazine'ce ilgili belediyeler aleyhine açılan davalar sonucunda mahkemelerce doğrudan tapuda Hazine adına tesciline karar verilen taşınmazlar üzerinde, devletle vatandaş arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafların çözümlenmesi amacıyla düzenleme yapılıyor. Buna göre, taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken belediyeler adına tescil edilen ve belediyelerce konut veya iş yeri yapılmak üzere bedelsiz veya bedeli karşılığında tahsis edilen ancak, Hazine'ce ilgili belediye aleyhine açılan davalar sonucunda mera olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline yazılan, fakat daha sonra meralık vasfı değiştirilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ile doğrudan Hazine adına tesciline karar verilen taşınmazlardan; halen tapuda Hazine adına kayıtlı olan taşınmazlar, yasal faiz eklenerek belirlenecek bedelin ilgililerce Hazine'ye ödenmesi kaydıyla, adlarına tahsis yapılanlara veya bunların haleflerine devredilecek.AA
Yüzde 40-50 Prim Yapacak 10 Proje
Emlak alım satımında ‘kazanç’ odaklı düşünenler için İstanbul’daki konut projelerinde inşaatın başlangıcı ile anahtar teslimi arasındaki kazanç oranları tahminini emlakguncel.com.tr yayın yönetmeni Mehmet Canıtatlı sizler içinaraştırdı. *GÜL YAPI, LİV YAPI, KALE GRUP – KALE KENT : YÜZDE 50Kale Kent, gayrimenkul sektöründe 40 yıllık deneyimi ile binlerce aileyi ev sahibi  yapan Gül İnşaat ve Liv Yapı, 3S Kale ortaklığı ile Beylikdüzü’nde inşa ediliyor. 100 bin metrekare alan üzerinde 250 milyon dolar yatırımla iki etaptan oluşacak projenin yüzde 40′ı satılırken, lansmandan bu yana yatırımcısına yüzde 20 kazandırdı. Gül İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Metin Gül, “Yatırımcıların KALEKENT projemize gösterdikleri ilgiden çok memnunuz. Daireleri 2015 yılında her şeyiyle tamamlayarak sahiplerine teslim ederken yatırımcıya en az yüzde 50 pirim kazandıracağız” dedi.WEB: http://www.kalekent.com.tr/ *GÜL YAPI , ÇEBİ İNŞAAT -GÜLPARK YAŞAM: YÜZDE 50Kale Kent projesiyle Beylikdüzü’nde ağırlıklı olarak geniş ailelere hitap eden şirket bu defa “Gül Park Yaşam” adlı projesini Esenyurt’taki 35 bin metrekarelik arazisi üzerinde hayata geçirdi. Aralık ayında lansmanı yapılan ve 6 blok ve 564 daireden oluşan projenin yatırım bedeli 200 milyon lira. Bir ayda dairelerin yüzde 20′sinin sahiplerini bulduğu projenin teslimdeki prim değeri konusunda Gül Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gül,” Projemizi 2015 yılının sonlarında teslim etmeyi planlanıyoruz. Teslimdeki primi ise yüzde 50′leri bulacaktır” açıklamasında bulunmuştu.WEB: http://gulparkyasam.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL PARK GÜNEŞLİ : YÜZDE 50Nurol GYO imzalı Nurol Park Güneşli yatırımcılarının yüzünü ilk günden güldürdü. Projede daire satın alanlar sadece iki ayda yüzde 40′a varan oranda kazançlı çıktı. Şimdi bu oran neredeyse yüzde 50 seviyesinde. Lokasyonun cazipliğine dikkat çeken Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, günde yüzde 1 prim getirdi’ demişti. Eva Gayrimenkul’ün raporuna göre Basın Ekspres’in son yıllarda İstanbul’da en hızlı gelişen 3 bölgeden birisi. Son 1 yılda bölgede yüzde 40-45’lik bir değer artışı var. Musa Aykaç, bölgedeki metrekare fiyatlarının da birkaç yılda 5500-6000 lira arasına oturmasını beklediklerini ifade ediyor. 2.900 liradan lansmana çıkılan Nurol Park’taki konutların metrekare birim fiyatında Şubat 2014 itibariyle 4.500- 5.000 lira aralığında.WEB: http://www.nurolpark.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL LİFE ASLANTEPE : YÜZDE 40Nurol GYO, ‘Hayatı Kendine Yaşa’ sloganıyla İstanbul’un son dönemlerde yıldızı parlayan merkezi Seyrantepe’de Nurol Life Aslantepe projesini hayata geçirdi. Türk Telekom Arena Stadı’na komşu olan arazi üzerinde yükselen Nurol Life, konut ve ofislerden meydana gelecek bir proje olarak Yük. Mimar Hakan Kıran tarafından tasarlandı. Nurol Life’da her ihtiyaca ve zevke uygun metrekarelerde toplam 502 konut yer alıyor. Dairelerin beşte biri ise kısa sürede sahiplerini buldu. Aykaç, “Bölge çok iyi gelişiyor ve yeni yatırımlar yapılıyor. Sadabad Deresi ıslah ediliyor. Nurol Life’tan alanlar dolar bazında yüzde 35-40 prim yapabilir” dedi.WEB: http://www.nurollife.com/ *ARTAŞ, MESA,KANTUR- AKDAŞ, ÖZTAŞ – TEMA PARK: YÜZDE 40Artaş İnşaat, Mesa Mesken, Kantur-Akdaş, Öztaş ortaklığında inşa edilen karma projede, Temmuz 2013′te konutların satış lansmanı gerçekleştirilmişti. Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, projenin yüzde 35-40 oranında prim yapacağını açıklamıştı.1 milyon 500 bin metrekare arsa üzerinde iki milyar dolarlık yatırımla yükselen projede 1+1′den 4+1′e her tipte daire alıcılarını bekliyor. Daireler Haziran 2015′te teslim edilecek. Projenin şu anda geldiği prim oranı ise yüzde 20′ler seviyesinde. 3.614 konutluk projede bugüne kadar satılan daire sayısı ise 800′ü buldu. Üç ayrı tipteki örnek daire de sunuma açıldı.WEB: http://temaistanbul.com/tr *ARTAŞ GRUP , AYDINLI GRUP, KELEŞOĞLU İNŞAAT – VADİSTANBUL: YÜZDE 40Evyap ’ın Maslak Ayazağa’daki arazisi üzerinde inşa edilen projenin 1111 dairelik ilk etabında teslim süreci yaklaşıyor. Bulvar, Bahçe ve Teras etaplarından oluşan projede satışa çıkan tüm daire tipleri ilgi görüyor. Projenin ilk etabı Kasım 2014′te teslim edilecek. En ucuz daire fiyatı ise 500 bin lira seviyesinden başlıyor. 6 Aralık 2012′de ilk satışı yapılan aynı büyüklükteki daireler ise 352 bin liradan alıcı bulmuştu. Projenin ortaklarından ARTAŞ iNŞAAT’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, ilk etabındaki kazanç oranının yüzde 40, cirohedeflerini 2 milyar dolar, projenin tümünün bitiş tarihini ise 2016 sonu olarak açıklamıştı. Bu arada projenin Bulvar etabında da satış süreci başladı.WEB: www.vadistanbul.com *FUZUL GRUP – OLİMPA PARK: YÜZDE 45Fuzul Grup’un Başkan Yardımcısı Eyüp Akbal, 2013′ün son haftalarında satışına başlanan Olimpia Park’ın metrekaresinin 3.500 lira olduğunu açıklamış ve orta vadede bu rakamın 5 bin lirayı göreceği mesajını vermişti. Fuzul Grup, Başakşehir’deki referans yatırımlarıyla tanınıyor. Referansları arasında bölgedeki tek alışveriş merkezi olan Olimpa AVM ile Olimpa Rezidans bulunuyor. Olimpa Park; konut, rezidans, AVM ve çarşıyı tek konseptte buluşturacak.WEB: http://www.olimpapark.com/ *TİMUR GAYRİMENKUL – NEF MERTER 12 : YÜZDE 45 – 50NEF markasıyla tanınan Timur Holding nerede bir proje geliştirse, hem söz konusu o lokasyona değer katıyor, hem de yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Bunun örneklerini tüm NEF’lerde görmek mümkün. Küçümsenemeyecek oranda ön talep alan projenin lansman günlerinde alınan bir dairenin teslim sürecinde en az yüzde 45-50 kazandırması söz konusu. Merter’in merkez lokasyonlara yakınlığı ve dönüşen Zeytinburnu’ndaki markalı projelere komşu olması nedeniyle projenin yüzde 50’nin üzerindeki oranlarda prim yapmaması için hiçbir neden yok. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, bu gerçeği mütevazi bir şekilde rahatlıkla dile getiriyor.WEB: http://www.nefmerter12.com/ *SARAYLI GRUP- GREENİST: YÜZDE 50Saraylı Grup imzasıyla Brillant’ın Güneşli’deki eski fabrika arazisine yapılan 174 daire ve otelden oluşan Greenist’te daireler 50 ile 80 metrekare büyüklüğünde olup kat bahçelerine sahip. Ticari alanların yer almadığı projede, insanların rahat rahat  evlerinin balkonunda da dinlenmeleri amaçlanıyor. Metrekaresi 3 bin 770 liradan satışa çıkan projenin metrekaresi şu anda 4 bin 300′ler seviyesinde. Proje bittiğinde yüzde 50′nin üzerinde bir prim beklentisi var.WEB : http://www.greenist.com.tr/ *AVRUPA KONUTLARI TEM 2 : YÜZDE 40 – 45Artaş İnşaat’ın markalı konut projesi Avrupa Konutları TEM 2, 2013 sonbaharında satışa sunulmuştu.3.400’ün üzerinde talebin alındığı projede 3 blokta 414 konut ve 34 ticari ünite bulunuyor. Lansman günlerinde daire fiyatları 343 bin liradan başlıyordu. 2014’ün sonunda gerçekleştirilecek teslimlerde dairelerin yüzde 50 oranında prim yapması ön görülüyor. Güncel fiyat başlangıcı ise 2+1 tipi daireler için 523 bin, 3+1 tipi dairelerde 577, 4+1 tipi dairelerde ise 777 bin şeklinde belirlendi.WEB: http://www.avrupakonutlari.com/ Mehmet Canıtatlı – emlakguncel.com.tr
Umut Oran’dan Arınç’a “Siz Bu Kanunu Çok Ciddiye Alıyorsunuz” Sorusu
CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın, yöneticisi olduğu Okçular Vakfı’na devredilmesi için okçular tekkesi ve arazisi için yaptığı girişimleri ve KİPTAŞ Genel Müdürü’ne yaptığı “aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” açıklaması TBMM gündemine taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesini TBMM’ye sundu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Okçular Tekke ve arazisi önce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş daha sonra bu tahsis kaldırılmış, ilgili arazi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na tahsis edildiğini anımsatan Umut Oran, önergesinde şunları kaydetti:Siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz“İlgili Belediye tekkenin restorasyon ve çevre düzenlemesi işlerini kendi konut şirketi KİPTAŞ’a vermiş olup, ilgili arazinin KİPTAŞ tarafından Mütevelli Heyeti’nde Bilal Erdoğan, Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Ersan Topbaş ve Muhammed Topbaş’ın da olduğu Okçular Vakfı’na devredildiği görülmektedir.  Kamuoyunda yer alan iddialara göre devir sırasında Bilal Erdoğan, KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ı aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” demiş, yine yapılan masrafın hakedişi karşılığı arazinin kendilerine devrini talep etmiştir.”Arazinin rayiç bedeli nedir?Oran’ın önergesinde yer alan sorular şöyle:Bugün, yaklaşık 5.000 m2’lik bir alanda inşaası tamamlanan, mescid, hünkar kasrı, konferans salonu, müze, ve kütüphane olmak üzere beş ana bölümden oluşan, iki büyük toplantı salonu, 200 kişilik bir konferans salonu, okçuluk tarihi ile ilgili bir kütüphane ve Topkapı Sarayı Müzesi’nden alınacak ok ve okçulukla ilgili eserlerin teşhir edileceği bir müze yer alan, ok atış alanının altında 300 arabalık bir otopark bulunan bu kıymetli arazinin rayiç bedeli nedir? Okçular tekkesi ve arazisi Okçular Vakfı’na satış yoluyla mı yoksa tahsis yoluyla mı devredilmiştir? Bu iş için KİPTAŞ’a verilen bedel nedir? Bilal Erdoğan iddiasını araştırdınız mı?Başbakan’ın nüfuzu kullanılarak KİPTAŞ Genel Müdürlüğü’ne baskı yapıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Beyoğlu Başkanı’nın da dahil olduğu kamu görevlilerinin da katılımıyla bu kıymetli arazinin bir vakfa kamu zararına yol açacak şekilde devredildiği, bu yolla vakfa usulsüz maddi kazanç sağlandığı, hukuka aykırı bu işlemlerin Başbakan’ın talimatıyla oğlu Bilal Erdoğan tarafında takip edilerek sonuçlandırıldığı iddialarının araştırılması için tarafınızca verilmiş bir talimat bulunmakta mıdır? Tarafınızca herhangi bir idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bu olayların ortaya çıkartılması için sizin veya size bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir suç duyurusu bulunmakta mıdır?
Antik Kent Üstüne TOKİ Evleri!
İstanbul'da Hitit izlerinin bulunduğu Bathonea Antik Kenti'ni bakanlık ören yerine dönüştürmeyi hedeflerken TOKİ konut yapmak için başvurdu. TOKİ, 1. derece SİT olan bölgeyi de istiyor. Radikal gazetesinden Ömer Erbil’in haberine göre, İstanbul ’da ilk defa Hitit izlerinin bulunduğu Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea Antik Kenti kazılarının yapıldığı araziye TOKİ’nin konut yapmak istediği ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 yılındaki Bathonea kazı sonuçlarını görünce araziyi kamulaştırarak ören yeri statüsüne almak istedi. Bu yönde raporlar hazırlandı, bilimsel gerekçeler belirlendi. Bakanlık, İstanbul’un ilk ören yeri için İstanbul Üniversitesi’ne de görüşünü sordu. Üniversite arazinin elinden çıkacağını anlayınca apar topar TOKİ ile anlaşma yolunu seçti. 9 Ocak’ta yapılan protokole göre, TOKİ üniversitenin Çapa ve Cerrahpaşa’daki binalarını yenileyecek, Avcılar’daki kampüste sosyal tesisler yapacak, bunun karşılığında da üniversiteye ait 7 parsele konut inşa edecek. TOKİ, 1. derece arkeolojik SİT alanında konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Koruma Kurulu’na geçen hafta resmen başvurdu. Şimdi kurulun kararı merakla bekleniyor. Neolitik çağ izleri Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün , 2006 yılında Küçükçekmece Gölü havzası içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile 2 yıl yüzey araştırması yaptı. Buluntular oldukça ilginçti. Neolitik Dönem hatta Paleolitik Dönem buluntularına bile rastlayınca 2009 yılında bilimsel arkeolojik kazı için bakanlıktan izin aldı. Bu sırada da arazinin SİT dereceleri belirlendi. İlk iki yılık kazılarda önemli buluntular elde edildi. Bölgede sürdürülen yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarında 800.000 yıl öncesinden itibaren tarımın başladığı Neolitik Dönem, Tunç, Demir ve Antik Çağları (Helen, Roma ve Bizans) kapsayıp Osmanlı Dönemi sonlarına ulaşan kesintisiz bir zaman dilimine ait önemli arkeolojik verilerle karşılaşıldı. Bunlar arasında M.Ö. 7000’lerde Avrupa ’ya tarımın İstanbul üzerinden ulaştığını kanıtlayan çakmak taşından tarım aletleri, günümüzden 2700-2600 yıl öncesine ait iki antik liman ve dünyada keşfi yapılan üçüncü antik fener, Hititlere ait olduğu düşünülen 2 adet yapı adak heykelciği ile yine Hitit dönemi pişmiş toprak eserler, antik Roma yolları, Bizans sarnıcı, bazilika kalıntıları, yeraltı su kanalları bölgenin önemini ortaya çıkardı. Kazı, her geçen yıl daha da iyi sonuçlar vermeye başladı. Dünyanın en önemli 10 kazısı arasına giren Bathonea kazıları özellikle 2013 yılı kazı sezonunda arkeoloji dünyasının tüm dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı.Öte yandan, Arazide İstanbul Üniversitesi bilimsel tarım uygulamaları yapıyordu. Üniversite kendisine ait 3. derece arkeolojik SİT alanında tekno-park yapmak istedi. Bu nedenle 1 No’lu Koruma Kurulu’na müracaat edilerek yaklaşık 200 hektarlık 4434, 4435, 5955, 5951 numaralı parseller 2010 yılında SİT’ten çıkarıldı. Çünkü arazinin bir tarafı 3. derece SİT alanıyken diğer tarafı 1. derece SİT alanıydı. Şimdi bu araziler konut yapımı için TOKİ’ye devredildi. İstanbul tarihine ayna 2013 yılı kazılarında ortaya çıkan bilimsel veriler Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Valiliği’ni de heyecanlandırdı. Bakanlık bölgenin ören yeri olması için uzmanlara rapor hazırlattı. İstanbul’un ikinci tarihi yarımadası olarak yeni bir turizm çekim merkezi olması planlandı. Efes, Troya, Bergama gibi ören yeri statüsü kazandırılarak bir yandan turistlerin bu bölgeyi ziyaret etmesi düşünülürken diğer yandan İstanbul’un karanlıkta kalmış dönemlerini açığa çıkarmak amacıyla bilimsel arkeolojik kazıların sürdürülmesi hedeflendi. İÜ apar topar devretti Bakanlık kamulaştırma yapmak için İstanbul Üniversitesi’ne geçen yıl sonunda görüşünü sordu. İstanbul Üniversitesi arazinin elinden çıkacağını anlayınca görüş bildirmek yerine apar topar TOKİ ile anlaşma yoluna gitti. 9 Ocak 2014’te üniversite ile TOKİ arasında protokol imzalandı. Bu protokole göre ‘‘İstanbul Üniversitesi’nin faaliyetlerini yürüttüğü Cerrahpaşa, Çapa ve Avcılar yerleşkelerindeki eğitim-öğretim ve hizmet binaları ile tescilli yapıların olası deprem risklerinin ortadan kaldırılması, modern tesislerde eğitim-öğretim hizmetleri ile diğer hizmetlerini sürdürebilmesinin temini için bu alanlarda eğitim-öğretim, sağlık, araştırma ve çevre düzenlemesinin yapılması ve inşa edilecek bu tesislerin finansmanının da üniversitenin atıl durumda olan Halkalı ve Avcılar’daki taşınmazları üzerinde proje gerçekleştirilmesi suretiyle mahsuplaşılmıştır.’’ Yerleşime uygun değil Yüzyıllardır göl kıyısı ve havza içinde yerleşen birçok medeniyete ait yapıların, yaklaşık 300 yılda bir depremlerle birçok kere yıkıldığı ve bölgenin bu nedenle terk edildiği arkeolojik kazı çalışmalarında bilimsel olarak ortaya konmuştu. Jeolojik açıdan yerleşmeye uygun olmayan bu alanın TOKİ tarafından yerleşime açılmak istenmesi de başka bir tezat oluşturdu. Diğer yandan TOKİ’nin konut yapmak istediği 4440, 4441 ve 4450 numaralı parseller ise 1. derece arkeolojik SİT alanı içinde kalıyor. 2863 sayılı yasa SİT alanlarında inşaat izni vermiyor. Aynı zamanda bu parsellerde Bathonea bilimsel kazıları devam ediyor. Ancak TOKİ tüm bunlar yokmuşçasına bu parsellerde konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na müracaat etti. Aynı zamanda da Küçükçekmece ve Avcılar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı gönderip görüşlerini sordu. Üniversite ile yapılan protokolün hatırlatıldığı yazıda şöyle denildi: ‘‘İstanbul Üniversitesi mülkiyetinde bulunan Avcılar ilçesi Tahtakale Mahallesi 4434, 4435, 4440, 4441, 4450, 5951 ve 5955 nolu parseller ile Küçükçekmece Halkalı Mahallesi 4651 nolu parselleri kapsayan alanlara yönelik hazırlanacak imar planı çalışmalarına altlık teşkil etmek üzere meri imar planları ile görüşlerinizi, projelerinizi, ileriye dönük planlarımızı idaremize bildirin.” Ömer Erbil | Radikal Kaynak: T24
Böyle Sahtekarlık Görülmedİ: AKP Sarıyer'de 504 Hayali Daire Kondurdu
AK Partililerin; YSK’ya yaptıkları itiraza rağmen CHP’nin seçime girebilmesini önleyemedikleri Sarıyer’de, yaklaşık 10 bin kişiyi akla hayale gelmeyecek yöntemlerle hayali seçmen yapmaya çalıştıkları ortaya çıktı.Bu iş için AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bilgisayarlarına gece yarısı girilip Sarıyer’e tek tuşla hayali 504 daire eklendiği, Kuran Kursları‘nın ve çok sayıda iş yerinin de sahte adres gösterildiği anlaşıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, AKP’lilerin Sarıyer’de seçime hile karıştırdıkları iddiası üzerine soruşturma başlattı.
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
‘Okul Arazisine AVM Planı’ Yargıya Taşındı
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, arazisi kat karşılığı Taş Yapı’ya verildiği iddia edilen Şişli Endüstri Meslek Lisesi planlarını yargıya taşıdı; “İmar planı değişikliği, kamu yararına aykırıdır” dedi. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Şişli Endüstri Meslek Lisesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 1/5 bin ve 1/1000’lik plan değişikliklerini yargıya taşıdı. Şube, Bakanlığın plan değişikliğinde “meslek lisesi alanı” olarak belirlenen bölgenin “ticaret, konut alanı”, “Şişli Belediyesi Hizmet Alanı” fonksiyonunun “belediye hizmet alanı” olarak belirlendiğini belirtti. Plan değişikliğiyle 60 bin metrekare olan okul arazisine üç emsal verilerek 120 bin metrekare inşaat alanı hakkı tanındı ve yapı yüksekliği serbest bırakıldı.‘Kamu yararına aykırı’ İmar planı değişikliğinin kamu yararına aykırı olduğunu belirten Şehir Plancıları Odası, mevcut alan ve kamu faaliyeti gösteren alanın tasfiye edilmekte olduğunu, yapı yoğunluğunu artırıcı ve çevreye emsal teşkil edici nitelikte yapılaşma şartları getirildiğini kaydetti. Açık bir şekilde kamunun ortak çıkarlarının aleyhine şekillenen plan değişikliği olduğunu kaydeden Şehir Plancıları Odası yetkilileri, “Ayrıcalıklı imar hakları ile imar planının eşitlik ve hakkaniyet boyutunu ortadan kaldırmıştır. Bu nedenle dava konusu plan değişikliği kamu yararına aykırı bir düzenleme getirmektedir” dedi. Plan değişikliği yapılan arazide bulunan Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nin 5 bin öğrenci ve 250 kişilik öğretmen kadrosuyla önemli olduğunu kaydeden Şehir Plancıları Odası, söz konusu plan değişikliğiyle eğitim alanının ortadan kaldırılacağını ve merkezi konumdan uzaklaştırılarak taşınmasının gündeme geleceğini kaydetti. Söz konusu okul arazisi Bulgar Vakfı’na devredilmiş, vakıf ve Taş Yapı arasında araziyle ilgili kat karşılığı rezidans ve AVM projesi iddiaları gündeme gelmişti. Okulun öğrenci ve öğretmenleri ise gündeme gelen bu durumu, yaptıkları eylemlerle protesto etmişti.Rıfat Doğan - soL
'30 Mart'tan Sonra Pensilvanya ile Mücadele Edeceğiz'
Erdoğan, Fethullah Gülen için 'Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor' dedi“Paralel yapı” dediği Gülen cemaatini eleştiren Başbakan Tayyip Erdoğan , “12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan AKP’nin Manisa mitinginde konuşuyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: Büyüyen ekonomi rahatsız etti Kirli ittifaklar var. Kirli ilişliler var. Komplo ve kumpaslar var, bunları bozacaksınız. Biz Allah’ın karşısında rücuğa eğiliriz. Bunun dışında kimsenin karşısında eğilmek yok. Eğilmedik bugüne kadar, Allah’ın izniyle bundan sonra da… 81 vilayet, 77 milyon, işte bu oyuna itiraz ediyor. Türkiye’ye yönelik saldırının herkes farkında. Yeniden bir istiklal mücadelesi verdiğimizin herkes farkında. Türkiye’nin büyüyen ekonomisi birilerini rahatsız etti. Aktif, kucaklayıcı, barışçı dış politikası birilerini rahatsız etti. Küresel projeleri, hedefleri, vizyonu birilerini rahatsız etti. Biz göreve geldiğimizde milli gelir neydi? 230 milyar dolar. Yani MHP’den 230 milyar dolarla aldık milli geliri. Şimdi 820 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda siz 230 milyar dolardan 820 milyar dolara gelebilir misiniz? 79 senede, cumhuriyet tarihinde Türkiye’de yapılan bölünmüş yol neydi biliyor musunuz 6 bin 100 kilometre. 11 senede yapılan bölünmüş yol ne oldu biliyor musunuz? 17 bin kilometre… 6 bin 100 kilometre nire, 17 bin kilometre nire… Sormak lazım bu Bahçeli’ye, siz ne yaptınız arkadaş ya? İnanın yaptıkları bir şey yok. Ne varsa AK Parti’nin iktidarı döneminde var. Zaten, millet 5 yıllığına bunlara iktidar verdi, 3,5 yıl verdiler kaçıp gittiler. Niye kaçıp gittin? Kimse size bırak demedi, niye kaçıp gittiniz? Götürecek mecalleri kalmamıştı. Çünkü onlar maalesef, Sakarya depreminde, Kocaeli depreminde, Düzce depreminde çöktüler, bittiler. Biz geldik, imar ettik. Bizim dönemimizde de Bingöl depremi oldu, Van depremi oldu, Simav depremi oldu. 1 yılda yeniden inşa ettik. Biz buyuz, biz buyuz. Biz iş bilenin, kılıç kuşananın anlayışıyla yürüdük. MHP’ye gönül vermiş, CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Biz MHP’nin, CHP’nin yavrusuyla ortak olduğu iktidarda IMF’ye borç 23,5 milyar dolardı. Ödedik, ödedik, ödedik, geçen 14 Mayıs’ta sıfırladık. Şimdi Türkiye’nin IMF’ye borcu yok, şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar, veririz dedik. Veren el, alan elden üstündür. Bunlar milliyetçi değil mi, sevsinler böyle milliyetçiliği. Bunlar kafatası milliyetçisi. Milli bankamız Merkez Bankası… Kasasında ne vardı biliyor musunuz, devraldığımızda MHP’den 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var? 128 milyar dolar var. Halep oradaysa, arşın Manisa’da. Manisa, hesabı sormaya var mıyız? MHP ile CHP’nin yavrusu… Göreve geldim, masamın üzerine bir hesap geldi. MHP’den, CHP’nin yavrusundan aldık ya. Zorunlu tasarruf adı altında 13,5 katrilyon kestiler, işçi ve memurdan. Dedim, işçiye memura devlet borçlu olur mu. Sendikaları toplayın, bu parayı ödeyeceğiz dedik. O parayı biz ödedik, biz. Yolsuzlukların iktidarında böyle bir şey olabilir mi? Bitmedi… Bir de hatırlayın, konut edindirme yardımı adı altında para topladılar mı, topladılar. O 3,5 katrilyonu da biz ödedik. Memur kardeşim, işçi kardeşim umudunu kesmişti ama onu da biz ödedik. Bütün bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu net borç stoğu, 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi ne oldu, 100 liranın 35 lirası borç. Nereden, nereye düşürdük. Devletin borçlanma faizi, 100 liraya 63 lira faiz ödüyordu, şimdi tek haneye düştü. Aradaki fark vatandaşımın cebinde kalıyor. Enflasyon neydi? Yüzde 30… Şimdi yüzde 8. Aradaki fark Ayşe bacının, Fatma bacının mutfağında kalıyor. Ahmet kardeşimin cebinde kalıyor. Ey MHP, ey CHP… Sizin böyle bir derdiniz, aşkınız yok. Bizde dert var. Onun içişn 30 Mart çok önemli. Ne zaman şehit gelse MHP’liler istismar eder Bu arada en çok da çözüm süreci birilerini rahatsız etti. İnşallah bunu da bozacağız. Ölümlerin durması, kanın durması, gözyaşının dinmesi birilerini rahatsız etti. Şehit cenazeleri geldiği zaman MHP’liler sokaklara dökülür, istismar eder. BDP de bunu tersini yapar. İçlerinden biri ölünce bunu istismar eder. Birisi siyasi Kürtçülük, biri siyasi Türkçülük yapıyor. Biz, Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla,i Romanıyla, Lazıyla, Gürcüsüyle, aklınıza ne gelirse… Biz diyoruz ki tek millet. Ben Türkü de Kürdü de, Arabı da, Boşnağı da beni yaradan Allah onu da yarattığı için seviyorum. Çünkü bizim inancımızda ne siyahın beyaza, ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Ne Arabın Kürde, ne Türkün Kürde, ne Kürdün Türk’e üstünlüğü yoktur. Onun için ne diyoruz, tek millet. Arkadan bir şey daha söylüyorum, nedir o? Tek bayrak… Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır. Üç, tek vatan… Ama 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Çünkü Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresi hep birlikte ayağa kalkacak. 10 yıl önce, 12 yıl önce denseydi ki Şırnak’ta havalimanı yapılacak, buna kim inanırdı? Iğdır’da, Ağrı’da, Kars’ta havalimanı yapılacak dense kim inanırdı? Buyurun, bu havalimanları bitti, sadece Hakkari kaldı. Orada da ne yazık ki bölücü terör örgütü zaman zaman tehditlerle müteahhitleri kaçırttı. İsteseler de istemeseler de bitecek. Ablalara ‘defolun’ deyin Huzuru bozmak, istikrarı zedelemek, ekonomiyi durdurmak için gayret sarf edenlere inşallah fırsat vermeyeceğiz. Şimdi çıkmışlar, birileri abla olmuş. Duydunuz mu bu ablaları? Size de yalan, yanlış, iftira her şeyi anlatmaya başladılar mı? Geçen güb Hatay tarafında bir teyze bunlara ne güzel cevap verdi. Ya bunlarda iftira, yalan var. Bunlara sadece bir şey söyleyin. Artık benim vatandaşım adresi biliyor. Bunlara şunu söylemek lazım. Sizin hocanız, benim kızımın başının örtüsünü açmaya çalışan birisidir. Defolun demek lazım. MHP, ne zaman Pensilvanya’yla dost oldun? Affedersiniz, kendine göre fetvalar veren birisiyle bizim işimiz yok. Bunu söyleyin. Bunlar hizmet yapıyor öyle mi? Ne oldu? Aralar açılınca şimdi öğrencileri dışarı atıyorsunuz. Siz onları orada bedava yatırmıyordunuz. Ne oldu şimdi size? Aldığınız o zekat paralarını nereye harcadınız? Aldığınız kurbanlıkları nereye harcadınız. Kardeşlerim 30 Mart aynı zamanda bu hesabın bozulmasıdır. Bu ablalar diyorlar ki, AK Parti’ye değil MHP’ye verin. Şimdi orayla dost oldular. Ne zamandan beri dost oldunuz? Dert o değil, dert AK Parti’yi Manisa’da, Türkiye’de oylarını düşürebilir miyiz? Başarılı olamayacaksınız. Sizin tuzağınız varsa, halkımın da tuzağı var, Hakk’ın da tuzağı var. Onların ablaları bir kenara, bizim ablalarımız bize yeter. Onlar beddua seansları yapıyor evlerde. Yurtlarında… Ama bizim dua seanslarını yapan kardeşlerimiz burada. Abiler burada,… Onların ağabeyleri varmış… Bizim ağabeylerimiz Allah’ın izniyle Manisa’da sandıkları patlatacak. Aileleri böldüler aileleri, milleti parçaladılar milleti. Yalan yanlış gazeteler, broşürler basıp evlere dağıttılar. Bunun adı hukukta casusluktur, ajanlıktır. Ama yakayı ele verdiler, bedelini de ağır ödeyecekler. Dedim ya, inlerine gireceğiz. Öyle kolay kolay biz bu devleti sokakta bulmadık. Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi tehdit eden bu unsurlara karşı gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz, gereken hesabı da soracağız. Mardin’de BDP’ye oy verin diyorlar Mardin’de, Siirt’te açık açık BDP’ye oy istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? AK Parti’nin karşısında kim güçlüyse orada. Kendi amaçları uğrunda, meşru, gayrimeşru… Yeter ki AK Parti’nin karşısında olsun. MHP’lilere diyorlar ki, Ankara’da İzmir’de İstanbul’da CHP’ye oy veren. Pensilvanya CHP’den yolsuzluk nedeniyle atılmış şahsı aday olarak istedi. Bu CHP’de onu aday yaptı. O yolsuzluk klasörünün önünde Kılıçdaroğlu’nun çekilmiş resimleri vardır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun da ondan pek farkı yok. Kılıçdaroğlu utanmadan ‘ortaya çıkar’ diyor İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimiz eczaneden alıyor muyuz? Bunun kadri kıymetini 30 Mart’ta gösterelim diyorum. Sandıklara sahip çıkın, bunlar her türlü numarayı yapa. Bunlar her şeyi yaparlar. Sandıklar bizim namusumuzdur diyeceksiniz, sahip çıkacaksınız. Kuş uçurtmayacağız. Her gün konuşmalarına bakın. Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’nin konuşmalarına bakın. Adeta birbirlerinin avukatlığını yapıyorlar. Eli kanlı terör örgütlerine de artık sahip çıkıyorlar. Polise kurşun yağdıran terör örgütüne, kendisi üstlendiği halde, DHKP-C, Kılıçdaroğlu utanmadan bul çıkar diyor. Hale bak ya. Seni biliyoruz, gösterin bana o terör örgütünü, gideyim üye olayım diyen adamsın sen. Senin karakterinde bu var. Şimdi bakıyoruz, MHP de kol kanat germeye başladı. Kardeşlerim, dikkat edin, oyun çok büyük. Bunlar AK Parti iktidarını, milletin iktidarını yıpratmak, istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir Türkiye kurmak istiyorlar. Bu oyuna gelme Manisa. 30 Mart’ta sen bu oyunu sandıkta bozacaksın Manisa… Manisa’daki CHP’li, MHP’li kardeşim. Az önce örnekler verdim. MHP döneminde neler oldu, biz neler yaptık? 30 Mart’ta sen de gönül verdiğin partiye bir ders vermelisin diyorum. Bunlar büyükşehir belediyeciliği nedir bilmez. İstanbul gibi bir şehirde 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. CHP’den 2.5 milyar dolarla devraldım, 1.2 milyar dolar borçla devrettim. Çamur, çöp, hava kirliliği, susuzluk felaketti. Hamdolsun 2 yılda ne çöp dağları, ne susuzluk, ne hava kirliliği kaldı. Aynı şekilde Manisa’yı da modern bir büyükşehir haline getirelim. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda, CHP, MHP ve BDP karşı çıktı. Şimdi bunlar hangi yüzle karşınıza çıkıp oyunuzu bize verin diyecekler. Siz Manisa’nın büyükşehir olmasını istemediniz ki ya? Bunlara gereken dersi vereceğiz . Bu meydan zaten bunu gösteriyor. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon 12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz. Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor. Sen hoca mısın, istihbarat örgütünün başı mısın, nesin sen?T24
AKP'li Başkan Bastı, MEB Yurdu Kapattı
28 ŞUBAT'TA BİLE BU KADARI YAPILMADIHükümet, 28 Şubatçıların bile yapmadığını Düzce’de gerçekleştirdi. AK Parti il başkanı ve belediye meclis üyelerinin gece yarısı bastığı üniversite öğrencilerinin kaldığı yurt, valilik tarafından bir ay kapatıldı. ‘Barınma, beslenme ve sosyal ihtiyaçların karşılanmadığı’ gerekçesiyle kapatılan Özel Zirve Erkek Öğrenci Yurdu’nun öğrencileri, iki hafta sonra sınavlarının olduğunu, başka bir yere gitmenin başarılarını etkileyeceğini söyledi. Yurt Müdürü Mehmet Biroğlu ise daha önce müfettişler tarafından incelenen yurtta hiçbir eksiklik olmadığını belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilkokul ve ortaokullardaki öğrencileri ‘sorgu odası’na almasının ardından 28 Şubatçıların bile yapmadığı uygulama Düzce’de işleme konuldu. Özel Zirve Erkek Öğrenci Yurdu, bazı eksiklikler gerekçesi ile Düzce Valiliği tarafından bir ay boyunca kapatıldı. Milli Eğitim Müdürlüğü, yurtta kalan öğrencilerin listesini de isteyerek, barınmaları konusunda valiliğin gerekli tedbiri aldığını bildirdi. Yurtta kalan iki öğrenci arasındaki tartışmayı fırsat bilen AK Parti İl Başkanı Metin Kaşıkoğlu, meclis üyesi Cahit Aydın ve Hasan Küçük Öze, 3 Mart gece yarısı meslek yüksekokulu öğrencilerinin kaldığı yurdu basarak bazı öğrencilere Hizmet Hareketi aleyhine eylem yaptırmıştı. AK Partililer, iki öğrenciyi götürmüş, diğer öğrencileri de yurttan ayrılmaları konusunda kışkırtmıştı. Yurt yetkilileri de bu isimler hakkında işyeri ve konut dokunulmazlığı ihlali gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Kapatma kararı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Düzce Valiliği’ne gönderdiği, şikâyet üzerine yapılan inceleme sonucunda düzenlenen rapora dayandırıldı. Valiliğe gönderilen yazıda, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’nin ‘Öğrencilerin ve personelin güvenliğini sağlayamayan, sorumlu olduğu öğrencilerin barınma, beslenme ve diğer sosyal ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüklerini yerine getirmeyen, yurtlar hakkında tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre kapatma işlemi bakanlık/valilikçe yapılır. Valilikçe alınan kapatma kararı Bakanlığa bildirilir.’ 45/d maddesi hatırlatılarak, “Özel Zirve Ortaöğretim öğrencilerinin barınmaları konusunda gerekli bütün tedbirler alınarak yurdun 1 ay süre ile kapatılması müdürlüğümüzce uygun mütalaa edilmektedir.” denildi. Valilik oluruyla yurdun 17 Mart itibarıyla kapatılması kararlaştırıldı. ÖĞRENCİLERDEN ‘PSİKOLOJİMİZ BOZULDU’ TEPKİSİ Özel Zirve Erkek Öğrenci Yurt Müdürü Mehmet Biroğlu, yurdun kapatılma gerekçesi olarak gösterilen yiyecek, içecek, barınma ve diğer konularda hiçbir sorunun olmadığını söyledi. Yurtta kalan öğrencilerden Mücahit Arslan ise, “Yurdun pazartesi günü kapatılıp boşaltılacağını duyduk. Ne yapacağımızı şaşırdık. İki hafta sonra sınavlarımız var. Psikolojik olarak çöktük. Yurdun kapatılma sebebini duydum. Barınmamız, güvenliğimiz, her şey çok iyi idi Allah’a şükür.” şeklinde konuştu. Yurtta kalan bir diğer öğrenci Kubilay Türk de müfettişlerin yurda geldiğini, önceden basılmış ‘Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a hakaret içerikli videolar izletildi mi? Zorla tweet atıldı mı?’ şeklinde sorular yönetildiğini belirtti. AVUKAT: KAPATMA HUKUKİ DEĞİL SİPARİŞ BİR KARAR Zirve Erkek Öğrenci Yurdu’nun avukatı Teoman Yaman, kapatılma kararının hukuki olmadığını sipariş bir karar olduğunu söyledi. Yaman, bahsedilen gerekçenin yurdu kapatmaya yeterli bir gerekçe olmadığını belirtti. Kararı, yerel bir internet sitesinde çıkan haberden öğrendiklerini ifade eden Yaman, “Bize bilgi verilmeden basına haber veriliyor. Milli Eğitim’den kararı istedik. ‘Böyle bir kararın olmadığını’ söylediler. Daha sonra akşam Düzce Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri tarafından tebliğ bizzat elden yapılmış. Kararın hukuki olmadığı buradan da belli. Karara ilişkin itirazlarımızı, yürütmenin durdurulması için gerekli girişimleri yapacağız.” diye konuştu.YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Feza Gazetecilik’e aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Zaman Gazetesi tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.DURAN SAVAŞ, AHMET ÖZDEMİR