Görüş Bildir
Haberler
Yedi Katmanda Beden ve Ruh Birleşimi: Cinselliğin Tinselliği

etiket Yedi Katmanda Beden ve Ruh Birleşimi: Cinselliğin Tinselliği

Kubilay Aktaş
11.11.2022 - 21:09 Son Güncelleme: 16.11.2022 - 23:14

İnsan varlığı yedi basamaklı bir merdiven gibidir. Her basamağın kendi iklimine uygun dönüş yapan çarkları bulunur. Yakub’un bu merdiveninde belli zaman ve zeminlerde basamaklarda doğru adımları atabilirsen nihai olanla tanışırsın. 

Ve sürece kök menzille başlarsın. 

Köklerin tohumdur en ilkel ve en doğal yapındır ilk katmanıdır, ismi cinsel merkezdir.  Kadın ve erkeğin bedenen buluşması ile başlar. Ne olduğu anlaşılır ve doğru teknikler uygulanırsa ruhsallık meyvesini verir. Tekvin menzilidir, teslim olmalısın. Allah kendini bu menzilden insan varlığı ile haberdar eder. Bu enerji herkeste var, hepimiz bu enerji ile dünyaya geldik. Varlığımız bizi var edenden, bize haber verir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Cinsel buluşma en kaba ifade ile biyoelektriksel düzeyde bir enerji alışverişi ve tamamlanmadır.

Cinsel buluşma en kaba ifade ile biyoelektriksel düzeyde bir enerji alışverişi ve tamamlanmadır.

Artı eksi ile buluşur ve nötrlenir ve parça kendisini kısa süre de olsa bütün hisseder. Kısa süreli zirveye çıkar orada kalamaz. Sonra gerisin geri ayağı kayar, aşağı düşer. İşinde gücünde, olaylar içinde dağılan, bütünlüğünü kaybeden insan, orgazmla bütünlüğünü yeniden hissetmek için iç güdüsel olarak cinselliğe çekilir. Doldur boşalt eylemidir; enerjiyi doğru kullanıp yönlendiremez viraj alamaz. Sıradan insan için alt zeminde akan ana konudur. Binaların karmaşasından başı dönen insan durmak için yol arar, en ilkel yönteme sarılır.

Cinsel güdüsünü ziyan eder. Zina bir anlamı ile de budur. Her başı ağrıdığında, enerji dolduğunda ilaç alır ağrıyı bastırır, sözde iyileşir. Halbuki kendisini zehirler, haberi yoktur. Ayağının cennetten kayışı böyle başlar. Şehvet üzere arzulanan cinsel birliktelik bütün olmadığını gösterir. Sevgi üzere olan birliktelik ise ilahi olana açılan kapıdır. 

Her birleşme seni anlık olarak bütünler ve seni rahatlatır ancak mahkumsundur.  

Peki cinsellik aracılığıyla cinselliği aşıp bu orgazmik akım veya bütünlük kalıcı olabilir mi? 

Yedinci menzile yükselebilirsen, evet. 

İki buz küpü birbirine değer ve birbiri içinde erirse bu sefer su olur. Buz, su olur. Bilinçli cinsellik ve cinselliğin belli durak noktalarında farkında olabilirsen o zaman buz olan bedenin erir su olur, su hayat anlamında. Ve hayat sudan gelir. Beden çocuğu buradan doğar.

Ve su merkezde bulunan ateş ile buhar haline gelirse yani iki kişi bu bilinçte kalıp birbiri içinde eriyebilirse 

Artık sen ben gibi dahili ve harici varlık algıları kalmaz algılayamazlar. Su dahi kayıp olur varlıklarına dair bir izi bir işaret kalmaz tam anlamı ile çözülür ve buharlaşırlar. 

Doğru cinsellikle tüm hücrelerin uyanır çünkü onlar bu enerjiden meydana gelmişlerdir. İlk saf hallerine dönerler ve enerji düzeyinde hücreler bu titreşimle beslenirler dengelenirler. 

Sıradan cinsellikte enerji dışarı akar ve insan karşıdakine mahkumdur. Başlangıç için doğrudur, normaldir, sağlıklıdır. Yolda bazı noktaları, izleri ıskalamaz. Doğru takip edersen cinsel buluşma aracılığı ile ruhsal dönüşüm yaşarsın. O zaman enerji içeri akar ve her zerrede titreşimi hissedersin. Kişi sıradan cinsellikte beden seviyesinde kalır.

Bu durum sarayın kapısında durmak ancak içeri girememek gibidir. Git gel savaşı halen sürüyor, bir süre sonra kapıdan da sürülecektir haberi yok. Daha eve girmiş değildir, kapıdadır. Bedensel değil, ruhsal anlamda. Nefesin yetmez kadim cinsellikte boşalmak büyük ayıp ve günahtır. Enerji aşağı değil, yukarı taşınmalıdır.  

Dışarıda kayıp olmaktansa evin kapısı iyidir ancak evin içine girersen ev sahibi ile tanışırsın. Bu tanışma çok daha derin bir orgazmik enerjidir. Böylesi bir coşku ve mutluluğun yanında bedensel cinsellik sönük, anlık ve bölgesel  bir hapşırma olarak kalır. Anlık rahatlama sağlar ancak gerisin geri aşağıya düşersin kalıcı değildir.  

Sıradan cinsellik gelip geçici ve mahkum olduğundur, evin içi olan merkez ise daima kaynayan yuvandır okyanustur.  

İkinci katmanın haradır; yaşam ve ölümün kesişim noktasıdır.  

Doğru cinsellikle doğum kapısından ölüm kapısına gelirsin. Ateşi köz haline getirmek demek, ateşi söndürmek değil, ateşi alevlendirmek demekte değildir. Ateşi köz denge halinde tutmayı sürdürmektir. Doğru buluşma ile dışarı akan enerji yavaş yavaş içeride birikir; hara bölgesinde. Güneş ve Ay bir araya gelir ve sabit yıldızlar kuşağında ilk ruhsal seyir başlar. Değişmeyen bütünlükle daha sürekli ve daha kalıcı bir süreç yaşar, 

üçüncü merkeze yükselirsin.

Üçüncü göz değil, üçüncü merkez yani göbek deliği. 

Birinci menzilde bedendeki orgazm anlık, bölgesel ve geçici bir hapşırma ve rahatlamadır. Burayı aşamayan ikinci menzile uğrayamaz.  

İkinci merkezdeki orgazmda ise evrenin ve bedeninin aynı enerji ile titreştiğine şahit olursun. Daha kalıcı ve uzun sürelidir. Bu menzile yükselirsen günlerce orgazmın temizliğinde ve berraklığında kalabilirsin bir ilişki olmasa bile.  

Sen bu enerji ile doğdun ve bununla ölürsün. Cinsellikle bunu hatırlarsın. 

Ancak şu anda beden basamağında takılı kalmışsın.  

Ölenlere illa gusül abdesti aldırırlar.

Her bir menzildeki kozadan çıkış bir çözülmedir ve üst menzil ile buluşmadır. Tutunanlar azap içindedir. Tohumdan ağaca ağaçtan meyveye ve meyve içindeki çekirdekten yeninde tohuma kadar geçen süreçte doğum ve ölüm cinsellikte buluşur. Sen bu yol ile bu kapıdan dünyaya geldin. Annen baban buluştu ve sen doğdun. Bütün hücrelerin bu enerjiden meydana geldi.   

Her ölüm ve her doğum her bütünleşme bir orgazmdır. İnsan anne rahminde boşlukta yüzen cennet halini en derinde bilir ve özlem budur. Cinselliğin belli durak noktalarında kozmosun orgazmik titreşimi olan boşluk enerjisinin içine düşersin.

Anlık boşlukların doğurduğu elektrik çakmaları yani orgazm bu anlarda olur.

Anlık boşlukların doğurduğu elektrik çakmaları yani orgazm bu anlarda olur.

Bu boşluk birikebilir ve beden dahil tüm varlığı kuşatır şehvet gibi sıcak değil pranik saf oluş titreşimidir. Tüm bedenin malum bölgeden boşalır, enerji dışarı akar. Çakan bu şimşekle anlık çözülmeye ihtiyacın olduğundan dolayı cinselliğe bu kadar çok çekilirsin. Bu enerjinin içinde düşmeden durabilirsen kıldan ince kılıçtan keskin bir köprü üzerinde dönüşüm yaşar, büyük bürhanlar görürsün. Zaman, mekân ve zihin yoktur. Burada kayıp olursan maddi dünyaya yeniden düşer ve beden algısında kalırsın. Beden algısı önemli ancak üst menziller var ve bundan haberimiz bile yok.  

Neyi, ne için yaptığını bilmeyen ve süreci bilmeyen kişi, yaptığı şeyi kesinlikle yanlış yapar çünkü ne için olduğunu bilmiyor. Cinsellik geçici zevkler için değil, ruh çocuğunu doğurmak için verilmiştir. İsraf edilmemeli ancak üzerine çalışılmalıdır. 

Üçüncü katman ise göbek merkezidir. 

Yaşam ve ölümün kapısında buluşan bedenler bu düzlemde bedensel değil eterik ve astral düzlemdedir. Her ses nefes mimik karmik çözülmedir. 

Artık fizik değil, fizik olmayan üzerinden biyoenerjitik  ile biyoplazmik vital bir buluşma söz konusudur. Kesif olandan latife olana geçilmiştir. Beden zihin doğum ve ölüm duvarı yoktur. 

Birinci katmanda bedenlerin buluşması adına yapılan cinsellik, tarlada traktör sürmek gibidir; karman çorman bir şeydir. İkinci katman enerjilerin buluşması ise uçağa binmek gibidir; süzülürsün... Kadın içindeki erkekle, erkek de içindeki kadınla buluşur. 

Üçüncü katman ise ikisinin de ötesinde olan pranadır. 

Pilotu fark etmen gibidir. 

Bu düzlemde iki kayıp olur, tek başınasındır ve diğerlerine göre daha kalıcı ve süreklidir. Biyoplazmik elektriğin buluşması cinsellik olmadan da devam eder. Gurjieff çok yakışıklı olduğu için değil, bu enerjiyi taşıdığı için kadınlar ona çekiliyordu. Bedeni ve evreni kuşatan bu enerji yaşamdan ve ölümden çok daha önce de vardı. Bedenin ve evren bu biyoenerji sayesinde var olur. Buradan sonra…

 Dördüncü katman kalp merkezine yükselirsin. Cinsellik burada tinselliğe dönüşür. Aşk ve vecd hali. Alçakta olanlar erimiş dengelenmiş ve hiçliğin en saf hali olan aşkın içindesindir.  

Sıradan cinsellikte nefis beden merkezinde kalır, emaredir, soğuktur, kalp merkezine ulaşamaz. 

Eğer kişi belli teknik ve disiplinlerle eğitilirse bedende kabolmadan ikinci menzil olan haraya ulaşır. İki, bir olur, tevhide gelir. İkiyi bir yapmadıkça bu yollarda sadece cinselliğin peşinde sürüklenirsin.  

Nefesin derin mekanizmasını anlayıp bazı teknikleri uygulayabilirsen göbek merkezini aşar, kalp merkezine ulaşırsın. O zaman tüm varlıkla öyle bir ünsiyet kesbedersin ki oldukça duyarlı ve derin bakabilirsin. Sevgilinin gözlerine bakarsan bazı anlarda kalp noktasına dokunduğunu fark edersin. Amelelik ve şehvet değil, gözlerden çıkan minnet şükran ve sanatı ışığı ve evrenleri görürsün. Loş ışıkta gözleri, bebeğin gözleri gibi saf ve temizdir. Cinsellik sonrası aynada simana bak; sana yürüdüğün yol hakkında sana bilgi verir. Sıradan cinsellik çirkin ve hayvanca bir güreştir, bazıları için gereklidir.

Dördüncü menzil kalp; aşk menzili.

Dördüncü menzil kalp; aşk menzili.

Kalp menzilinden daha üstte boğaz menzili vardır. Ruhun doğduğu kelam menzildir.

Yaşamın içeri girdiği boğaz menzili, nefes, gıda, hayat hep buradan içeri girer. Burası ile doyar burası ile ifade edersin. Bebek kendisini ifade edemez ama beslenir, doyar, pasif bir alış içindedir. Bu menzilde sağlıklı isen sadece doymaz ayrıca doyurursun. Sadece pasif şekilde almaz dinamik şekilde verirsin de. Üstü olan üçüncü göz ise verme aktarma menzilidir.

Boğaz menzili alma üçüncü göz ise aktarma 

Dikkat et bu menzile kadar kayıp olmadan nefesi izleyeceksin ve ateş hep köz de kalacak, su buharlaşacak, yağmur bin taçlı lotusun tohumlarına hayat sunacak.  

Boğaz menzilinde takılı kalırsan, bebek gibi pasif alıcı olursun. Belki kimseden yemek su istemezsin ama sevgi dilencisi olursun. Beni sevsinler, bana sevgi versinler dersin. Ve gerçek anlamda sevgi yani koşulsuz sevgi verebilirsen alabilirsin. Sevgi verdiğini düşürsün ancak sevgi derin varlığının taşmasıdır beklentisiz ve koşulsuzdur. Karşılığında beklenti olan vermeler sevgi üzere değildir. 

Sen Allah için seversen Allah da seni sever. Ve Allah seni severse gerisi boştur.  Sevgi senden taşandır herhangi bir şey için değildir. Varlığının taşmasıdır.  

Alma ve verme itme ve çekme pozitif ve negatif.  

Allah için verdiğin şeyin efendisi olursun. Parayı kazan ve Allah için infak et. Paraya karşı olma. Sadece para seni satın almasın. Yoksa paraya sahip olma değil onu verebildiğin anda ayrıca ona sahipte olmuş olursun. Cimri insanlar sürekli biriktirirler, veremezler, kabız olurlar ve dolayısıyla gerçek anlamda alamazlar da, sağlıkları bozulur. 

Cimri insanlar veremez dolayısıyla alamaz.  

Bir de hep veren ancak hiç alamayan insanlar da vardır. Onlarda diğer kutba kaymışlardır. İkisi de dengesizliktir, tek taraflı bir yönelimdir.  

Gerçek insan almayı ve vermeyi bilebilendir. 

Hediyeleşmek boğaz menziline iyi gelir. 

Üçüncü göz menzili ise varlığının en son nihai noktasıdır. Sadece okyanus vardır ve nihai dalgalanım ifade edilemez, sessizliğe gömülürsün. Kendini bilinçle tetikte kaybolmadan tutabilirsen, en yüce olan tepe taç çakrasına yükselir. Kendinin yöneticisi olursun. Tanrının krallığı adına başına altın bir taç konur. Tacın sembolü varlığının en üst sentezine ulaşan insan ya kraldır ya da kraliçe yani kendisinin efendisi olursun. Kendini bilen başkalarına yardım edebilir. 

Her menzilde bir buluşma ve bir sentez söz konusudur. 

Cinselliğin kadim bilgelikteki amacı nihai senteze ulaşmaktır. 

Bedensel buluşmalarda dahili ve harici varlık anlık olarak buluşur ve kayıp olur. Taç menzilindeki Şiva şakti yani rahman ve rahim buluşmasında ise enerji süreklidir. Kesintisiz bir akıştır gitme veya gelme yoktur. Merkezden merkeze kendi içinde torus yaşam çiçeği açar. Kozmik foton yağmuru altında Tanrısal bilince uyanırsın. Cinsellikteki bedensel buluşma bu yağmurun şimşek çakması karanlık bulutlarıdır, yüzde biridir gölgedir bedene aittir. Tinsel buluşma ise yağmur sonrası gökkuşağıdır; güneş tüm renkleri ile orada ve her yerdedir, ruhsaldır. Hakikatinde cinsellik böylesi bir noktaya ulaşmak için verilmiştir, insan hayvandan farklıdır. 

Sevdiğinin eli eline değdiğinde eğer elin elinin altından akıp gitmiyor, elin genişlemiyor ve kalbin küt küt atmıyorsa orada aşk yoktur. Aşk olmayan ilişkilerde hüsrandır, beden soğutmasıdır, daha derine gidemezsin. 

Instagram

Facebook

YouTube

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
31
29
14
8
4
4
2
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pickle Rick

Yine seks hikayeleri mi yazıyorsun Feridun Abi?