Yazıcıoğlu Dosyası Sil Baştan
Yazıcıoğlu Dosyası Sil Baştan
Muhsin Yazıcıoğlu davasında, dosya üzerindeki gizlilik kararı kaldırıldı. Böylece kaza anı ve sonrasına ait gizli bilgiler de gün ışığına çıktı. Yazıcıoğlu ailesinin avukatı, BBP Genel Başkan Yardımcısı Selami Ekici, yeni ortaya çıkan bu bilgileri Al Jazeera'ye anlattı.
Türkiye’nin yakın siyasi geçmişinin en önemli figürlerinden Muhsin Yazıcıoğlu’nun da aralarında olduğu 6 kişiye mezar olan helikopterin nasıl düştüğü geçen 5 yıllık süreçte çözülemedi. Son olarak radar kayıtlarıyla ilgili çalışan bilirkişi, gizlilik kararının kalkmasının ardından dosyanın tamamını inceledikten sonra rapor hazırlayacak.
Dosyayı inceleyen Yazıcıoğlu ailesinin avukatı, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Selami Ekici kaza sonrası yaşananları 'bir suikastın delil karartma çabaları' olarak değerlendirdi. Ekici, kaza tarihi olan 25 Mart 2009’da bölgedeki uçuş trafiğini ve hava hareketliliğini gösteren radar kayıtlarıyla ilgili geçen şubat ayında yapılan keşfin, Özel Yetkili Mahkemelerin kalkmasıyla yeni bir boyut kazandığını söyledi. Ekici, henüz raporunu hazırlamayan 5 bilirkişinin, Erzurum Dumlu Radar Üssü, Genelkurmay Harekât Merkezi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Muhabere Yönetimi birimi, Ankara Ahlatlıbel Radar Üssü’nde bir hafta boyunca keşif yaptığını belirtti. Ekici, bilirkişinin yeni düzenlemeyle üzerindeki ‘gizlilik kararı’ kalkan dosyanın tamamını inceleme fırsatı bulacağını kaydetti. Kazanın olduğu dakikalarda, Genelkurmay radarlarında arıza nedeniyle 4 dakika 37 saniyelik bir görüntü kaybı olduğu iddia edilmişti. Ancak Genelkurmay Başkanlığı 14 Mart’ta yaptığı açıklamada, radar görüntülerinin tamamının ilgili makamlara verildiğini ve bilirkişinin çalışabilmesi için tüm imkânların seferber edildiğini söylemişti.
Ekici’ye göre, bu açıklama bilirkişi heyetini etki altına almaya yönelik bir manevra... Ekici, heyetin raporunu keşif esnasında aldıkları bilgilerle, şimdi tamamı açılan dosyadaki bilgileri karşılaştırarak yazacağını ve bunun önemli olacağını vurguladı:
“Kahramanmaraş’a gönderilen dosyadaki gizlilik kararının kalkması bu anlamda da çok iyi oldu. 120 klasörlük dosyanın tamamını ben de yeni aldım. Şimdi dosya yeni görevlendirilen savcı Habib Korkmaz’ın elinde. Korkmaz’ın incelemesi, bizim taleplerimizi değerlendirmesi, eksikleri gidermesi 6 ayı bulur diye dişünüyorum.”
‘Basına özellikle sızmadı’
Ekici’nin dikkat çekmek istediği ikinci konu ise gazeteci İsmail Güneş’in, kaza sonrası saatlerce yapabildiği telefon görüşmesi:
“Bizim buradaki iddiamız şu: Güneş’in çenesinin kırık olduğu otopsi raporunda var ama basına sızdırılmıyor. Kimse de ‘Otopsi raporunu verin okuyalım’ demiyor. Bilinçli bir algı oluşturuluyor. Çenesi kırık olduğu halde o kadar rahat konuşamaması lazım. Bu konu araştırmaya muhtaçtır. Ses İsmail Güneş’in, ancak adli tıp uzmanları çene kırığı olan kişinin konuşma güçlüğü çekeceğini ifade ediyor. Bize göre ilk etapta kırık yoktu, sonradan birileri kırmış da olabilir. Biz çenesinin kırık olduğunu, otopsi raporlarını temin ettikten sonra öğreniyoruz. İki yılı buldu yani. Oysa 30 Mart’ta çenesinin kırık olduğu bilinseydi, suikast ihtimali değerlendirilecek ve deliller karartılmayacaktı.”
Ekici şöyle devam etti:
“Gazeteci İsmail Güneş’in cenazesi, enkaza yaklaşık 600 metre mesafede karla kaplı zeminde bulunuyor. Güneş’in donmamak için ölenlerin montlarını üst üstü giydiği ve helikopterden çıkardığı koltukla kayarak yardım bulmak için daha aşağılara kaydığı tahmin ediliyor. 30 Mart tarihli jandarma tutanağında bu koltuğun Güneş’in cenazesi bulunduktan sonra başkaları tarafından olay yerine getirildiğine dair ifadeler var.”
‘Kırık bacakla nasıl uzaklaştı’
Güneş’in otopsi raporunda sol bacağında kırıklar olduğunu belirten Ekici, buna dair şüphelerini dile getirirken şu ifadeleri kullandı:
“Kaza saati kayıtlara 15.03 olarak geçiyor. TİB kayıtlarına göre Güneş, 19.04’e kadar tam 16 kez aranarak 12 dakikalık telefon görüşmesi yapmış. Arkadaşları, genel müdürü, BBP Genel Merkezi ve 112 gibi merkezlerle görüşüyor. En son 19.36’da görüşme yapmış. Bizim tespitlerimize göre cep telefonu sadece enkaz alanında çekiyor. 15 metre uzakta bile çekmiyor. Güneş’in cenazesinin bulunduğu yerde hiç çekmiyor, kırık bacakla o kadar uzaklaşabilmesi garip. Enkaz bölgesinin aşağısında yaklaşık 4 kilometre mesafede köy var. O saatlerde hava açık, yani Güneş’in köyün ışıklarını görüp o tarafa doğru gitmesi gerekirken ters tarafa gitmesi de ilgi çekici.”
İstihbaratçıya disiplin cezası
Kazadan birkaç saat sonra dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’nin Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşadığına dair yaptığı açıklamanın da dikkat çekici olduğunu vurgulayan Ekici, şöyle konuştu:
“O tarihte Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı D. Ö., civardaki 10 ilin valisine helikopter kazasıyla ilgili bilgi notu geçiyor. Notta, Yazıcıoğlu’nun yaşadığı, ayağı kırık fakat şuuru açık olarak Kahramanmaraş’ta hastaneye götürüldüğü belirtiliyor. Bu bilgi notunu da dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’ye iletiyor. Bilici de bu bilgileri kamuoyuyla paylaşıyor. Ne oluyor, belki de bu açıklama yüzünden arama kurtarma faaliyetleri sekteye uğruyor. Azımsanmayacak düzeyde bir vakit kaybı oluyor. Sonuçta Yazıcıoğlu’na 48 saat sonra ulaşıldı, bu not olmasa belki çok daha erken ulaşılacak ve belki de hayatı kurtulacaktı. Yapılan soruşturmada, sahadaki habercilerden birinin hastane önünde gördüğü haraketliliğe dayandırılarak yazıldığı öne sürülen notla ilgili polis şefi D.Ö. disiplin cezası alıyor.”
‘Kazadan sonra yaşıyordu’
Yazıcıoğlu’nun kazadan sonra yaşadığını gösteren bir görüntünün olduğuna dair çevredeki köylülerden tanık beyanları olduğunu da belirten Ekici, “Konu bu tanık beyanlarıyla da sınırlı değil. Dönemin BBP Erzurum İl Başkanı Emrullah Önalan, gazeteci Ahmet Akpak’ta Başkan Yazıcı’nın kaza sonrası dua ederken görüntüsünün olduğunu, kendisinin 10-15 saniyelik bu görüntüyü gördüğünü söylemişti. Biz bu iddiaları araştırırken, görüntülerin 2010’da şeker komasından ölen Ahmet Akpak’ın oğlu Alper Akpak’ta olduğunu öğrendik. Alper Akpak ile görüşmek istedik, ancak bir türlü bu görüşmeyi gerçekleştiremedik. Delil gizlemekten hakkında suç duyurusunda bulunduk ama bir sonuç elde edemedik” dedi.
Alper Akpak 6 Ocak 2014’te Kasımpaşa’da karıştığı bir kavgada öldürüldü.
‘Zehirlendi’ iddiaları
Ekici, helikopterin düştüğü anlarda bölgede 3 savaş uçağı bulunduğu iddialarının da açığa kavuşturulması gerektiğini kaydetti:
“Bu uçakların bıraktığı karbonmonoksit gazına maruz kalındı. Helikopterin pilotu Kaya İstektepe'nin kanında yüzde 24, gazeteci İsmail Güneş'te yüzde 27, Muhsin Yazıcıoğlu'nda ise yüzde 13 seviyesinde karbonmonoksit tespiti var. Bilirkişi raporlarında yüzde 24 oranındaki karbonmonoksit gazının pilotta sarhoşluk, dikkat bozukluğu, baygınlık gibi tesirler yapabileceği ifade ediliyor. Bu konular da açıklanmaya muhtaç sonuçta.”
48 saat sonra ulaşılabilmişti
Kahramanmaraş mitinginin ardından Yozgat Yerköy mitingi için havalanan Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri 25 Mart 2009’da saat 15.03 civarında düştü. Yazıcıoğlu dahil 6 kişinin yaşamına mal olan helikopterin enkazı, Keş Dağı yakınlarındaki, ‘Kanlı Çukur’ mevkiinde bulundu.
Enkaz ve kurtarma çalışmaları günler aldı. Otopsi raporunda ‘iç kanama’ sonucu öldüğü belirtilen Yazıcıoğlu’nun cenazesine 48 saat sonra ulaşılabildi. Helikopterin beyni sayılabilecek cihazlara ise ulaşılamadı. Olayla ilgili olarak TBMM Araştırma Komisyonu ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu (DDK) birer rapor hazırladı. DDK raporunda kaza kırım çalışmalarındaki eksikliklere, kaza nedenini ortaya koyabilecek kayıp cihazların bulunamadığına yer verildi.
Al Jazeera