Uzun Zaman Önce Kaybolmuş İstanbul'un Birbirinden İlginç 14 Meslek Erbabı
İstanbul... Bir şehir bu kadar değişebilir mi? Açıkçası bu soru uzun zamandır kafamı kurcalıyor. Net yanıt bulabilmiş değilim. İnsan mazide takılıp kalmamalı hoş nostalji insan ruhunu rahatlatıyor. Eskiye olan özlem günümüzde daha çok canlanmış durumda. Bunu kimi zaman dost sohbetlerinde kimi zamansa dolaştığımız bu şehrin herhangi bir sokağında hissediyoruz. İstanbul’da mekanların kutsallığı yoktur nostaljisi vardır. Bu nostalji bizi mutlu ediyor. Bina ve yol yapma hırsı yüzünden nostaljimiz yani mutluluğumuz zedelenmekte. Sadece İstanbul değişmiyor içinde yaşayan insanlarda değişiyor. Kavgalar artık şiddetli, sokaklar güvenli değil, komşuluk tamamen unutulmuş durumda, estetik dediğimiz konudan hiç bahsetmiyorum bile.
Refik Halid’in Sermet Muhtar için söylediği güzel bir tabir vardı; İstanbulist. İstanbul uzmanı ve sevdalısı olan Sermet Muhtar bu şehri şu an görse ne hissederdi bilmiyorum. Büyük ihtimalle üzüleceğine eminim. Haksız da sayılmaz hani. Değişen o kadar çok şey var ki.
Bu değişim sırasında zamana yenik düşen İstanbul mesleklerini hatırlamadan olmaz galiba. Çünkü bunlar aynı zamanda eski günlerin ta kendisiydi. Hayatın içinden birinin her an rastlayabileceği bu insanlar eski İstanbul’un sesi, ritmi kimi zamansa eğlencesiydi. Şehrin bu mesleklerini incelediğimiz zaman aslında İstanbul’un ilginç renklerini görebiliyoruz. Bu renklerden en dikkat çekenlerini anlatmadan olmaz.
1. Ateş Oğlanı
2. Demirhindiciler
3. Seyyar Berberler
4. Destancılar
5. Ağızlıkçılar
6. Çıracılar
7. Basmacılar
8. İzmaritçiler
Sultan Hamid devrinde ortaya çıkan insanlardı. Sokaklardan sigara izmariti toplayan bu insanlar bunları temizledikten sonra birleştirip satarlardı. Bunların bilinen adı Başakçıdır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar Boşboğaz gazetesinde bunları şöyle anlatıyor;
“Sokaklarda sigara başı toplayan izmaritçilerin yani başakçıların tekessürü münasebetiyle bunların esnaf sırasına idhali Şehremanetince tahtı karara alınmış ise de izmaritçi namına bakıldığı surette Balıkhaneye başak tabirine nazardan Ziraat Nezaretine nispetleri lazım gelmekle bu hususta tereddüt hasıl olmuştur.
9. Sülükçüler
Yaz ayları öncesinde İstanbul sokaklarında görünürdü. Türlü hastalıklara şifa bulmayı umut eden İstanbul Halkı için Sülükçüler oldukça önemliydi.
10. Fodlacılar
Genelde fodla dağıtan insan olarak bilinir. Aslında fodla bir çeşit ekmektir. Bunlarda seyyar çalışan insanlardı.
11. Seyyar Fotoğrafçılar
Hamdullah amcasının emaneti sayesinde geçinen İstanbul beyefendisi Haşmet İbriktaroğlu. O bizim güzel geçmişimizi en iyi anlatan karakter. Sermet Muhtar bu filmi izleseydi eminim ki kendini bulurdu. Zengin bir geçmişi ve birikimi olan Haşmet iyi tahsil görmüş efendi biridir fakat dünya değişmiştir tabii yaşadığı şehirde. Artık onun gibi insanlara ihtiyaç kalmamıştır. Yoksullukta bile şık ve kibar olan insanlığımızı onunla hatırlarız.
Haşmet İbriktaroğlu makinesi ve güzel Türkçesi ile fotoğrafçılık yapar.. Eski İstanbul’da bütün seyyar fotoğrafçılar böyle midir bilinmez. Fakat bildiğimiz inandığımız bir şey var. Haşmet İbriktaroğlu bize dünyada inanılacak sağlam şeylerin bulunduğunu hatırlatır.
12. Aynacı ve Tarakçılar
Genelde küçük çocukların çalıştığı bir iş koluydu. Manileri bile vardı:
Sağ yanı elli, sol yanı altmış.
Ortadan al biri birer kuruşa.
13. Arinacılar
Evlerde olan ve genellikle parlak görülen; kapı, mangal gibi madeni eşyaları parlatan insanlardır. Bunlar bu temizlik için külleri kullanırdı.
14. Ayaklı Meyhaneler
Eski İstanbul’un şüphesiz en ilginç mesleklerinden biri Ayaklı Meyhanelerdi. Seyyar dolaşan bu insanların müşterileri şehirdeki Müslümanlardır. Bu nedenledir ki işlerini gizli olarak yaparlardı. Kuşaklarına sardıkları koyun bağırsağını hortum olarak kullanırlardı. Evliya Çelebi 17. Yüzyılın ortalarında 800 kişinin bu işi yaptığını yazar. Meze olarak ise yine kuşaklarına sakladıkları turp ve üzümü müşterilerine servis ederlerdi.
İstanbul’un garip meslek grupları saymakla bitmez. Bunlar bizim hem geçmişimiz hem de renklerimiz. Yaşadığımız şehir bir daha asla eskisi gibi olmayacak bunu biliyoruz. Hiç olmazsa hatırları yaşatmak ve onları anmak zorundayız. Bu galiba hepimizin görevi.
Yorum Yazın
Tası tarağı toplayıp kaçmak deyimi de bu sokak berberlerinden geldiğini dinlemiştim Sunay Akın'dan.
Evet çok mantıklı gerçekten.
#7 çok korkunç değil mi?Onlar nasıl basmacı vampir gibi.
Cezayir fesi? Hmm. Doğru şapka geldi...