Görüş Bildir
Haberler
Uzun Süre Aynı Hikayeden Sıkılanları Kalbinden Vuracak En İyi Kısa Öykü Kitapları

etiket Uzun Süre Aynı Hikayeden Sıkılanları Kalbinden Vuracak En İyi Kısa Öykü Kitapları

Her zaman sürüklenip gideceğimiz romanlardan yana olmuyor tercihimiz, bazen de bir çırpıda bitirebileceğimiz kısa bir maceranın içerisine dalmak, dinginliğinde kaybolmak istiyoruz. Tam da bu ihtiyaca çözüm niteliğinde bir listeyle geldik, umuyoruz ki seversiniz! ❤️

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir. Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

19. Uzun Hikaye - Mustafa Kutlu

19. Uzun Hikaye - Mustafa Kutlu

'Ben o zamanlar on altı yaşındaydım, lise birde. İnce uzun bir oğlan. Saçlarım kirpi gibi dik duruyor; ne yana, ne geriye taranmıyor, beni deli ediyordu. Babam 'İnatsın inat... İnatçı adamın saçı yatmaz. Dedene çekmişsin besbelli. Keşke annene benzeseydin' diyordu.

Keşke... Annemin lepiska gibi yumuşacık, sarı saçları vardı. En çok o mavi gözlerini özlüyorum. 'Benim oğlum okuyacak yüksek bir memur olacak' der, sonra da göz ucuyla babama bakardı. Sanki anlaşmışlar gibi babam da ona bakar, dudaklarında muzip bir gülümseme: 'Hıh... Biz okuduk bir şey olduk sanki' diye omuz silkerdi.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

18. Yeni Dünya - Sabahattin Ali

18. Yeni Dünya - Sabahattin Ali

'1930’lu yıllarda öyküye taze bir soluk getiren Sabahattin Ali, hikâyelerinde insanın zavallılığını ve gücünü sarsılmaz bir üslupla, masalsı ve destansı biçimde yansıtmayı başardı. Şiir, hikâye ve roman yazan, çeviriler yapan Ali, tüm eserlerinde insan ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Türk edebiyatının büyük yazarından, içinde sinemaya da aktarılan Hasanboğuldu’nun olduğu 13 düşünen öykü...'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

17. Alemdağ'da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık

17. Alemdağ'da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık

“İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak. Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi.”

“Yılan Uykusu” adlı öyküden...

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

16. İnsan Ne ile Yaşar? - Lev Nikolayeviç Tolstoy

16. İnsan Ne ile Yaşar? - Lev Nikolayeviç Tolstoy

Dünya edebiyatına büyük eserler bırakan Tolstoy, İnsan Neyle Yaşar? kitabında iyi bir insanın sahip olması gereken en önemli erdemin sevgi olduğunu dile getirmiştir. Kısa öykülerden oluşan İnsan Neyle Yaşar? kitabı, yeni bir ahlak anlayışını ortaya koymuştur. Her dönem güncelliğini koruyan eser, her yaştan okur kitlesinin hayata ve kendine dair sorular sormasına olanak sağlar.

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

15. Parasız Yatılı - Füruzan

15. Parasız Yatılı - Füruzan

Yıllardır okunan bir öyküler kitabı 'Parasız Yatılı'. Füruzan'ın çağdaş bir klasiği... 'Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı kesitler veriyor bize. Çok yazmasına karşın yavanlığa düşmemesinin nedenini, el atmış olduğu çevreyi, bu çevredeki insan kaynağını iyi tanıyor olmasıyla açıklayabiliriz.' Mehmet H. Doğan

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

14. Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich

14. Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich

'Wilhelm Reich'ın, deyimlenmiş 'küçük adam'a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan Orgon Enstitüsü'nün arşivi için yazılmıştır. Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden dammıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

13. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

13. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

'Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında 'insan ruhunun derinliklerinde ve labi-rentlerinde dolaşan ilk roman' olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, 'acının ve ıstırabın yegane kitabı' olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa'nın Erenköyü'ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa'nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

12. Şu Yağmur Bir Yağsa - Kamil Erdem

12. Şu Yağmur Bir Yağsa - Kamil Erdem

'Şu Yağmur Bir Yağsa tam da umutsuzluğun, iç hesaplaşmanın, bocalamanın ya da tökezlemenin içinde yeşeren umudu resmediyor. Eksiğini, olumsuzunu, kötüsünü görmeye aşina gözlerin tam zıddıyla karşılaşma ihtimallerini nüktedanlıkla sezdiriyor. Gözümüze sokmadan, bağırmadan yapıyor her şeyi. Tıpkı kendiliğinden yağan yağmur gibi. Öylesine, aniden. Bereketli, ferah.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

11. Bana Kuşlar Söyledi - Yekta Kopan

11. Bana Kuşlar Söyledi - Yekta Kopan

'Yekta Kopan'ın yeni öykü kitabında çocuklar var. Gerçekle gerçek ötesinin sınır çizgisinde yürürken dengesini bulmaya çalışan çocuklar. Yetişkinlerin sıkıcı ve yoz dünyasına sığamayan, hayata taptaze gözlerle bakan, yaralı olmasına karşın sorgulamaktan asla geri durmayan çocuklar. Cesaretlerini ceplerinde taşıyan çocuklar.

Kimi alabildiğine gerçekçi kimi cesurca yaratıcı ve oyunbaz kimi de distopyanın sınırlarında gezinen öyküleri bir araya getiriyor. Bana Kuşlar Söyledi. Ele aldığı çetin meselelere karşın kendine özgü mizahından, derin ironisinden ve yaşam sevincinden asla ödün vermiyor Yekta Kopan. Her şeye rağmen hayatın yanında olmamız hatta elden geldiğince 'dans etmemiz' gerektiğini vurguluyor.

Çocukların dünyasından bakınca hala umut var.

Çocuklar varsa umut var.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

10. Gizli Sevenler Cemiyeti - Ahmet Büke

10. Gizli Sevenler Cemiyeti - Ahmet Büke

'İki şey bizi hayatta tutar: Tokluk ve kararında hararet. Ben bunlara basarak suyun üstünde kaldım. Onların kökleri de bu iki ihtiyardaydı. İhtiyar diyorum ama yaşlılık halinin bir evre olduğunu büyüyünce anladım. Çocukken, ben dahil herkesin ihtiyar olduğunu düşünüyordum: Dedem, babaannem, enginarlar, kediler, yıldızlar, güzel havalar ve arsız soğuklar hep yaşlıydı benim için. Sonra fark ettim ki, anneler ve babalar genç de oluyormuş aslında.

Ölüm normalde daha geç gelen bir şeymiş. Oysa bizim evde hemen erişebileceğimiz yerdeydi. Zor günler için anılar biriktirmeyi küçüklükte öğrenen bir genç, Arap Hatçam Teyze, Berber Kazım, gelip geçenler, konup göçenler... Öyküden öyküye atlanan bu mahallede, çatılar içine çöker, öyküler lodos yer ve hatta, klarnet bir dünyayı yıkabilir! Çağdaş edebiyatımızın öykü anlatıcısı Ahmet Büke'nin, ON8 Blog'daki 'Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi' adlı köşesinde her pazartesi yazdığı öyküler, ikinci kez kitaba dönüştü. Dünya Kitap 2015 Yılın Telif Kitabı Ödülü'nü kazanan İnsan Kendine De İyi Gelir ile başlayan yolculuk, Gizli Sevenler Cemiyeti'yle devam ediyor. Birbirinden komik, hüzünlü, tuhaf, hatta gerçekötesi, 24 öykünün derlenmesiyle hazırlanan seçki, yarayı da dermanı da içinde barındırıyor.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

9. Ötekinin Rüyası - Julio Cortazar

9. Ötekinin Rüyası - Julio Cortazar

'Julio Cortazar'ın üç ciltlik öykü külliyatının bu ilk kitabı, edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla çağdaşlarını olduğu kadar sonraki nesilleri de derinden etkileyen Arjantinli yazarın zengin ve fantastik öykü dünyasının ilk durağı. Yazarın 1937-1945 arasında kaleme aldığı ilk dönem öykülerinin yer aldığı Öteki Yaka ve kendi ismiyle çıkan ilk eseri olan Hayvan Hikayeleri'nin (1951) yanında Oyunun Sonu (1956) ve Gizli Silahlar (1959) derlemelerini de içeren Ötekinin Rüyası, Cortazar'a aşina olanların her okuyuşta farklı yönlerini keşfedecekleri bir başucu kitabı, yeni başlayacaklar içinse mükemmel bir giriş niteliğinde.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

8. Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu - Haldun Taner

8. Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu - Haldun Taner

'Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu’da, Behçet Necatigil’in deyişiyle, “Olayları rintçe bir bakışla gülünç taraflarından alan, kıvrak, sürprizli, esprili bir üsluba aktaran” Haldun Taner’in unutulmaz öykülerinden dokuzu var: Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, Kantar Kâtibi Ali Rıza Efendi, Konçinalar, Ablam, Atatürk Galatasaray’da, Fraulein Haubold’un Kedisi, Eczanenin Akşam Müşterileri, Fasarya, Memeli Hayvanlar.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

7. Üç Hikaye - Gogol

7. Üç Hikaye - Gogol

'YKY, ilk kez 1945 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Rus klasikleri arasında yayımlanan üç ünlü Gogol hikâyesini yeniden okurlarla buluşturuyor.

“25 Mart’ta Petersburg’da son derece tuhaf bir hadise oldu” cümlesiyle açılan “Burun”, kaybolan burnunun peşinden Petersburg sokaklarını arşınlayan bir adamın hikâyesi, absürt bir başyapıt. “Fayton”, bir süvari alayının gelişinin değiştirdiği bir kasabada yaşananları konu edinen bir hiciv. Bugün okurlar tarafından “Palto” adıyla bilinen ve pek çok yazarı etkilemiş olan “Kaput”ta ise, küçük memur Akakiy Akakiyeviç’in hem komik hem hüzünlü hikâyesine tanık oluyoruz.

“Üç Hikâye”deki çevirilerde, Tercüme Bürosu’nun emektar Rusça çevirmeni Erol Güney’in yanı sıra Orhan Veli’nin de imzası var. Aradan geçen onca yıla rağmen akıcı ve canlı kalmış bu çeviriler sayesinde Gogol’ün kahramanları sular seller gibi Türkçe konuşuyor!'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

6. Göçmüş Kediler Bahçesi - Bilge Karasu

6. Göçmüş Kediler Bahçesi - Bilge Karasu

'Oyun üzerine ne biliyorsam ondan öğrenmiştim. Ustam karşımda duruyordu. Ama, oyunun oynaması üzerine bilgi vermemişti. Satranca çok benzeyen bu oyunda taşların, yani bizlerin adı, satrançtaki gibiydi, kurallar hemen hemen aynıydı. Bir iki noktada satrançtan ayrılıyordu. O noktaları da başkan anlatmıştı bu sabah. Ne ki, satranç oynamasını bilip bilmediğimi kimse sormamıştı. Morların bilmesi gereksizdi zaten. Bir zamanlar, biraz oynamış olduğum için, oyunu bilmiyorum diyerek işin içinden sıyrılmaya da kalkışmamıştım. Oynamak istemiştim, başından beri, onu gördüğümden, oyuna katılıp katılmayacağımı soruşundan beri... '

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

5. Altıncı Koğuş - Anton Çehov

5. Altıncı Koğuş - Anton Çehov

'Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü 'felsefi' yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya'nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının 'deliliği'nin simgesidir adeta.

Altıncı Koğuş, Russkaya Mısl dergisinin 1892 kasım sayısında yayımlandığında büyük ilgi görmüştü. Hatta Lenin'in de yapıtı okuduktan sonra dehşete kapıldığı, 'Kendimi Alıncı Koğuş'a kapatılmış gibi hissettim' dediği rivayet edilir.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

4. Palto - Gogol

4. Palto - Gogol

'Gogol'ün Palto adlı öyküsünün başkahramanı Akaki Akakiyeviç, hayatta işinden başka bir zevki olmayan, silik bir memurdur. Çevresi tarafından alay konusu olsa da sakin ve huzurlu bir hayat sürmektedir. Rusya'nın zorlu kışlarında eski püskü paltosuyla ne kendini soğuktan koruyabiliyor ne de yenisini almaya gücü yetiyordur. Canını dişine takıp yeterli parayı biriktirebildiğinde ise, hayalini kurduğu paltoya neler olacağından habersizdir.

Burun adlı öyküde ise sıradan bir güne uyanan bir adamın, burnunu her zamanki yerinde bulamayışı ve büyük bir ciddiyetle peşine düşüşü konu edilir.

Bürokrasinin bozulmuş düzenini fantastik öğelerle harmanlarken okuyucuyu da bu arayışa dahil eden Gogol fakirlikle, dışlanmışlıkla ve toplumsal yaşamın zorluklarıyla mücadele etmeye çalışan susturulmuş kitlenin sesi olur. Keskin bir ironi ve gözlem yeteneğiyle yazılmış ve Dostoyevski'nin 'Hepimiz Gogol'ün paltosundan çıktık,' diyerek önemini vurguladığı bu eseri, Uğur Büke'nin özenli çevirisiyle sunuyoruz.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

3. Son Yaprak - O. Henry

3. Son Yaprak - O. Henry

'Kısa öykü dalının büyük ustası, “beklenmedik sonlarla” biten öykülerin yazarı O. Henry, hemen her öyküsünde hayatlarımızın ne kadar ironik olduğunu vurur yüzümüze. Aslında öykülerinin şaşırtıcı finalleriyle olduğu kadar kurduğu karakterlerin insani duyarlılıklarıyla da hatırlanmaya değerdir.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

2. Tante Rosa - Sevgi Soysal

2. Tante Rosa - Sevgi Soysal

'İlk yayımlandığında 'yerli' olmamakla eleştirilen Tante Rosa, Sevgi Soysal'ın, sinemaya da uyarlanan en özgün eseridir. Bir roman bütünlüğüne sahip olacak şekilde birbirine ustalıkla bağlanmış on dört hikayenin ana konusu kadınlık ikilemleridir. Sevgi Soysal'ın, o kendine özgü ironisiyle anlattığı Tante Rosa, yaşamın kurallarına ve sınırlandırmalarına başkaldıran, ancak kadınlığına hapsolduğu için hep yenilen biridir. O, bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

1. Satranç - Stefan Zweig

1. Satranç - Stefan Zweig

'Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir. Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç'ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya'da yaşamaktaydı. Satranç'ta da, olay yeri olarak New York'dan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.'

Kitabı inceleyip satın almak için tık tık!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir👇🏻

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
6
2
1
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın