Umut Nur Sungur Yazio: İşte Sanatın İyileştirici Gücü
Fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel olarak iyi, sağlıklı, mutlu, zinde olma ve aktif olarak bunu bir yaşam tarzı olarak seçmenin bütününe “iyi olma (well-being)” hali ya da bütünsel sağlık olarak tanımlayalım. Bu durum da mutluluk gibi hepimizin istediği ve peşinde olduğu bir durum, öyle değil mi? Ancak kaçımız iyilik halimiz için aktif olarak bir şeyler yapıyoruz? Tahmin edebileceğiniz gibi konuyu yine sanata bağlayacağım.
Sanatın, sağlıklı beslenmek, spor yapmak, yürüyüşe çıkmak kadar yaşam kalitesini artırdığı ve sanatsal aktivitelerden alınan zevkin tıbbi tedavilere bütünleyici kullanıldığında sağlığın korunmasında, hastalıkların tedavisinde, önlenmesinde ve tedavi yan etkileri ile başa çıkmada olumlu etkisi olduğunu biliyor muydunuz?
Peki doktorların sağlıklı bir yaşam için artık sanat aktivitelerini reçete ettiklerini biliyor muydunuz?
Sanatın faydası, beceri veya yeteneğimize bağlı olmadığı gibi, ortaya çıkan sanatsal ürüne de bağlı değil. . Çünkü sanatın faydası sürecin kendisi.
İster sanat izleyicisi olun ister sanatsal faaliyetlerle meşgul olun sanatın bireyin ruh halini, duygularını ve diğer psikolojik durumlarını geliştirebilme kapasitesinin yanı sıra önemli fizyolojik etkiler üzerinde gözle görülür bir etkiye sahip olduğuna dair kanıtlar var.
Örneğin sanat etkinliklerinin sorun çözme becerisini ve özyeterliliği artırması bireyin psikolojik durumunu geliştirme kapasitesine güzel bir örnektir. Stres hormonu seviyesinin düşmesi, endorfin ve dopamin salınımını artırması ve nefes alma kapasitesini geliştirmesi sanatın olumlu fizyolojik etkilerine örnek olarak verilebilir. Uyum ve empati becerisini geliştirmesi ise sanat etkinliklerinin sosyal alandaki olumlu etkilerindendir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 11 Kasım 2019 tarihinde Helsinki’de gerçekleşen toplantısında konuşulan rapor aşağıda listelenen durumlara ilişkin olarak sanatın katma değerini gösteren kanıtlara işaret etmektedir.
Sağlıklı kalabilmeyi desteklemesi
Bazı ruhsal ve fiziksel sağlık durumların önlenmesi
Yaşam boyu karşılaşılabilecek kronik durumlarla baş edebilmeye yardımcı olması.
Sanatın ruhsal ve fiziksel sağlığa etkileri ile ilgili 3500 den fazla bilimsel çalışma incelenmiş ve bu raporda yaşam boyu sağlık ve iyi olma halini desteklemek için sanat, sosyal güvenlik ve sağlık sektörlerinin entegrasyonuna ilişkin önerilere yer verilmiştir. Son 20 yılda sanatın sağlığa ve iyi olma haline etkisi üzerine yapılan araştırmalar ve farklı ülkelerde bu alanda yapılan uygulamalar giderek artmış, yaygınlaşmış ve sağlık politikaları geliştirilip uygulamaya konmuştur.
Örneğin, İngiltere 2002 yılından beri "sosyal reçete", yani ilaçların ve tıbbi terapilerin reçetelendirilmesinin dışında yazılan reçeteler, projesini uygulamaktadır
Bu reçeteler geleneksel tedavi metodlarının yerini almak için değil bütünleyici olarak tasarlanmışlardır. Bu bağlamda doktorlar yalnızlık çeken hastalarına sosyal aktiviteler tavsiye etmeleri doğrultusunda teşvik edilmektedir.
Kanada’da Montreal Güzel Sanatlar Müzesi ile Kanada Doktorlar Birliği’nin 2000 doktorunun ortak projesi kapsamında doktorlar hastalarına müze ziyareti reçete etmeye başladılar. Bazı sağlık durumlarının (ruh sağlığı, yeme bozuklukları, yüksek tansiyon gibi) iyileşmesinde fayda sağlayabileceğine ve bu reçetenin alınan geleneksel tedaviyi tamamlayıcı ve yan etkisi olmayan bir uygulama olduğu düşünülmektedir.
DSÖ’nün raporunda yer alan çalışmalar:
1. Hamilelik döneminde yaşanan ruhsal sıkıntılarda müziğin stresi azalttığı, uyku kalitesini artırdığı, ağrıları azalttığını,
2. Şarkı söylemenin doğum sonrası yaşanan depresyon semptomlarını olumlu yönde etkilediğini,
3. Müziğin kalp ritmini düşürdüğünü, kan basıncını düşürdüğünü,
4. Müziğin hafıza ve konuşma becerilerini geliştirdiğini,
5. Dans etmenin Parkinson hastalarının motor becerilerinde klinik olarak anlamlı gelişmeler sağladığını,
6. Sanat etkinlikleri ile uğraşmanın iyimserliği artırdığını, dikkat süresine olumlu etkileri olduğunu,
7. Kanser hastalarında ağrılarda ve yan etkilerde azalmaya yardımcı olduğunu,
8. Görsel sanatlar eğitiminin sağlık profesyonellerinin tanı koyma becerilerini ve iletişim becerilerini, gözlem becerilerini geliştirdiğini,
9. Sanatla ilgilenenlerin stres ve kaygı düzeylerinin daha düşük olduğunu ve erken yaşlardan itibaren sanatla ilgilenenlerin ilerleyen yaşlarda depresyon, bunama gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarının daha düşük ihtimal olduğunu, psikolojik olarak daha esnek olduklarını ve zorluklarla başa çıkma konusunda daha başarılı olduklarını, bireylerin özdeğer ve özgüvenlerini olumlu etkilediğini,
10. Sanatın çocuk gelişimini desteklediğini (anne-çocuk bağlanma örüntüsü, konuşma ve dil becerisi, dikkat eksikliği…)
11. Sanat etkinliklerinin yaşam amacımızı ve anlamı bulmamıza, günlük yaşamımızda olumlu duyguları artırdığını, yaşam doyumuna olumlu etkileri olduğunu ve sanatla uğraşmanın farkındalık, dikkat ve şimdiki an ile kaynaşmaya yardımcı olduğunu göstermektedir.
Fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığımızın korunması ve iyileştirilmesinde bu kadar önemli bir rolü olan sanatın yaygınlaşması ve bu konudaki farkındalığın artması için iş ve sanat dünyasının işbirliği ve desteği ile sanat-sağlık programları/projeleri geliştirilebilir mi? Böylelikle hem sanat, hem sanatçılar, hem de insan sağlığı bu sinerjinin oluşturacağı farkındalık ve iyileştirme gücünden faydalanabilir.
Yorum Yazın