Görüş Bildir
Haberler
TÜSİAD'dan Ekonomi Değerlendirmesi: 'Endişeliyiz'

TÜSİAD'dan Ekonomi Değerlendirmesi: 'Endişeliyiz'

Emre Ordu
19.11.2016 - 18:32 Son Güncelleme: 19.11.2016 - 23:07

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, bugün katıldığı bor konferansta yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisinde öngörülebilirliğin azaldığını belirterek 'veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor. Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden, fazlasıyla endişe duyuyoruz' dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

TÜRKONFED’in düzenlediği 20’nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi İzmir Kaya Termal Otel’de yapıldı. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes yaptığı konuşmada dünyadaki ekonomik, sosyal gelişmeler ve Türk ekonomisini değerlendirdi. 

Symes, 'İçinde bulunduğumuz durumu düzensizlik çağı, yeni bir soğuk savaş, hatta vekaleten savaşlar aracılığıyla yürütülen yeni bir sıcak dünya savaşı olarak gören yaklaşımlar gün geçtikçe çoğalıyor. Rekabetçi ekonomi mantığının sosyal refah mantığıyla yeterince bütünleştirilemediği durumlarda ortaya çıkan krizler, siyaset yelpazesinin sınırlarını genişletse de genel olarak kimlik siyasetini öne çıkaran popülist akımların güçlenmesine zemin oluşturuyor' diye konuştu.

'Küreselleşmenin ulusal egemenliğin önüne geçmesine yönelik bir direnç var'

Son yıllarda, özellikle finansal kriz sonrasında, küreselleşmenin ulusal egemenliğin önüne geçmesine yönelik bir direnç olduğunu belirten Symes, 'Bu sadece hükümetler düzeyinde değil, toplumlar düzeyinde de artıyor. Evet, küreselleşme toplumlara önemli bir refah artışı getirdi, orta sınıfı güçlendirdi. Sadece otoriter devletlerde değil, demokratik devletlerde de, hatta en son Brexıt’te gördüğümüz gibi Avrupa Birliği’nde ve ABD’de de bu karşı çıkışın temelinde ne var? Tüm bu gelişmeler ve bunun yol açacağı değişim, vatandaş olmanın ötesinde, birer iş insanı olarak, bizleri çok yakından ilgilendiriyor' dedi.

"Sadece büyüme oranları ve alt yapı yatırımları bir ülkenin gelişmişliği için yeterli değil"

"Sadece büyüme oranları ve alt yapı yatırımları bir ülkenin gelişmişliği için yeterli değil"

Symes, bir ülkenin sadece gelir seviyesinin veya büyüme oranlarının yüksek olmasının, ciddi altyapı yatırımlarının yapılmasının o ülkenin toplumunun gelişmişliği ve hatta mutluluğu için yeterli olmadığını söyledi. Türkiye için referans alırken sadece gelir seviyesi yüksek ülkeleri almadıklarını belirten Symes, 'Ülkemiz için referans alacağımız, kendimizi karşılaştıracağımız ülkeler; demokrasisiyle, ekonomisiyle, yarattığı katma değerle ve yaşanabilirliği ve yaşam standartları gelişmişlik gösteren ülkeler olmalıdır' diye konuştu.

"Bir toplumda adalet duygusu sarsılıyorsa hem ekonomik hem de siyasal meşruiyet gittikçe artan şekilde sorgulanır"

"Bir toplumda adalet duygusu sarsılıyorsa  hem ekonomik hem de siyasal meşruiyet gittikçe artan şekilde sorgulanır"
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Dünyada üzerinde durulması gereken ana konulardan birinin bu toplumlarda giderek artan şekilde, adalete inancın azalması ve özellikle 2008 krizinden sonra sosyo-ekonomik eşitsizliğin artması olabileceğini belirten Symes şöyle devam etti:

'Biliyorsunuz, artık teknolojinin ve iletişim araçlarının çok hızlı geliştiği bir çağdayız. İnsanlar bilgiye ve birbirlerine anında ulaşabiliyorlar. En baskıcı ve otoriter devletlerin bile bir noktadan sonra bunun önüne geçmeleri imkansız. Sansürlerin, bilgiye ulaşma konusunda anlamını yitirdiği bir dönem bu. Bir toplumda adalet duygusu sarsılıyorsa, sistemin toplumun farklı kesimlerine karşı adil işlediğine inanç zayıflıyorsa, gelirin ve fırsatların adil dağılmadığına yönelik kanı giderek artıyorsa, kendini dışlanmış görenler çoğalıyorsa, yeni kuşakların öncekilerden daha iyi yaşayacağına dair umutlar azalıyorsa, hem ekonomik hem de siyasal meşruiyet de gittikçe artan şekilde sorgulanır, toplumlar da buldukları her fırsatta tepkilerini bir şekilde gösterir. Burada kritik olan husus, bu adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı olan tepkilerin nasıl bir siyaset ve politika üreteceği. Bunun, tüm toplumlar için daha adaletli ve eşit bir dünya talebini mi doğuracağı; yoksa aksine, daha fazla düşmanlık, kimlik kutuplaşması, dışlayıcılık ve yine sonunda adaletsiz ve eşitliksiz olan savaşlarla dolu bir dünya mı üreteceği. Bu da dünyadaki tüm liderlere, siyasilere, iş dünyasına, STK’lara karşılaştığımız sorunları anlama ve yeni çözümler üretme konusunda önemli bir sorumluluk veriyor. Enerjimizi neye harcayacağız?'

"Türkiye ekonomisinde öngörülebilirlik azaldı"

"Türkiye ekonomisinde öngörülebilirlik azaldı"

Symes, son dönemde hızlanan ve ardı ardına yaşanan iç ve dış gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerinde giderek daha büyük etki yarattığını söyledi. Türkiye ekonomisinin, öngörülebilirliğin azaldığı, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini belirten Symes, 'Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor. Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden, fazlasıyla endişe duyuyoruz. Aynı zamanda, en önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile uzun zaman süren ve çeşitli aksamalarla sekteye uğrayan müzakere sürecinin neredeyse kopma noktasına geldiği algısı bizleri ciddi şekilde endişelendiriyor. Sınır ötemizdeki Suriye ve Irak operasyonlarının yarattığı riskler gün geçtikçe büyüyor' diye konuştu.

"Özellikle Anadolu’daki firmalarda güven sorunu yaşanıyor"

"Özellikle Anadolu’daki firmalarda güven sorunu yaşanıyor"

Ekonomi açısından, bugün itibarıyla güven ve güvenliğin en önemli iki temel sorun olduğunu dile getiren Symes şunları söyledi:

'Tüm yaşananların etkilerinin reel sektöre yansıması biraz daha zamana yayılıyor. Özellikle, Anadolu’daki firmalarda güven sorunu yaşanıyor ki, güven zinciri ticaret için en önemli konu. Normalleşme için önce güvenin yeniden acilen tesisi gerekiyor. Hep söylüyoruz, güven olmadan ne yatırım, ne harcama, ne de büyüme olması mümkün değil. Diğer taraftan, aynı anda çeşitli terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Yani, güvenlik açısından da çok zor bir dönemdeyiz. Bu tüm ülke ekonomisini ciddi şekilde etkiliyor. Turizm sektöründeki zararın etkisi, pek çok sektörü ve tüm tedarik zincirini çok ağır şekilde etkilemiş durumda. Güneydoğu Anadolu bölgemizde insanlarımız ise ülkenin yaşadığı tüm bu zorlukların yanı sıra, daha da ağır bir travma yaşıyorlar. Hem savaşların yaşandığı bu ülkelere coğrafi olarak yakınlığın getirdiği zorlukları; hem de daha 2 yıl öncesine kadar iç barışın tesisi ile reformlardan, bölgede yapılacak yatırımlardan, fırsatlardan, acıları geride bırakıp geleceğe yönelik umudu konuşuyorken, çok ciddi çatışmaları ve bu çatışmaların getirdiği ağır maddi ve manevi yükü çekmek durumunda kaldılar.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Güneydoğu değerlendirmesi: "Bölgede güvenlik sağlanmadan yatırımların olması çok mümkün görünmüyor"

Güneydoğu değerlendirmesi: "Bölgede güvenlik sağlanmadan yatırımların olması çok mümkün görünmüyor"

O dönemde TÜRKONFED ile birlikte bölgede, Cizre’de, Batman’da yatırım danışma konseyleri topladıklarını, pek çok TÜSİAD üyesinin bölgeye götürüldüğünü, nasıl yatırımlar yapılabileceğinin konuşulduğunu belirten Symes, o günerin özleminin içlerinde olduğunu söyledi.

Hükümetin açıkladığı son teşvik paketinin çok kapsamlı ve olumlu olduğunu dile getiren Symes, şöyle devam etti:

'Ancak, bölgede güvenlik sağlanmadan, öngörülebilirlik artmadan yatırımların olması çok mümkün görünmüyor. Barış, güven, öngörülebilirlik ve huzur iş insanları için en büyük teşvik. İyimser bir tablo çizmek kolay değil. Ancak, mesele, buradan ileriye nasıl bakacağımız. Nasıl refah düzeyimizi yükseltecek adımları atarak, asıl gündemimiz olması gereken, teknolojiye, dijital dönüşüme, girişimciliğe, 21’inciyüzyıl becerilerine odaklanacağız? Aslında 2 yıldır, gündem ne olursa olsun TÜSİAD olarak bu başlıklara odaklanmak için çaba gösterdik, hükümet ile yakın temas içerisinde bu alanlardaki reformlara özel önem verilmesi için çalıştık, sürekli uyardık. Ve gördük ki; aslında Türkiye’de bu alanlarda ciddi bir potansiyel var. Yapısal reformlarını erteleyen ülkelerin, hem ekonomik, hem de siyasal anlamda nasıl zorlandığını görüyoruz. Kısa vadeli politikaların sadece geçici çözümler ürettiğini asla unutmamalıyız.

"Güvenlik sorunları demokratikleşmenin önüne geçmemeli"

"Güvenlik sorunları demokratikleşmenin önüne geçmemeli"

Ekonomiyi canlandırmak için kısa vadeli bazı tedbirler alırken, asıl ihtiyacımız olan uzun vadeli reform alanlarını ihmal edemeyiz. Bu dönemde kısa ve uzun vadeli tedbirler elele gitmek zorunda. Güvenlik sorunlarımız son derece büyük, farkındayız ama bu sorunların ne iktisadi alanda ne demokratikleşmede ilerlememizin önüne geçmesine izin vermemeliyiz. Bu tür zor değişim dönemlerinden geçerken en çok dikkat etmemiz gereken, iktisadi kurumlar, demokratik hak ve özgürlükler, rekabet gücümüz, uluslararası zemindeki yerimiz, işbirliklerimiz gibi alanlardaki kazanımlarımızı kaybetmemek. Ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerden, demokrasiden taviz vermeden, refah seviyesi yüksek, sosyal ve ekonomik kalkınmasını başarmış bir ülke olma hedefimizde kararlılıkla ilerlemeliyiz.'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
125
27
12
8
7
7
4
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
gökhan gök

Battık demiyor, Endişeliyiz diyor. Tek yol devrim.

Görkem Güven

Valla kendi ceplerinizden normal halka sıra gelmediği için endişeli oluyorsunuzdur. Vergileri devletin indirmesi için baskılamak yerine, evet efendim evet sı... Devamını Gör

Haydar Varyemez

tüsiad ı sevmem ama dediklerinde haklılar. pekiiiii tüsiad olarak sen ne yapıyosun bu ülkeye? köle gibi çalıştır milleti sonra efenim kaygılıyız. amk sen niy... Devamını Gör