Türkiye'de Süryanice Çekilen Uzun Metrajlı İlk Film
Süryaniler kendilerini oynadı
Türkiye'de Süryanice çekilen uzun metrajlı ilk film gösterime girdi. ‘Gittiler; sair ve meçhul’ isimli film, Süryani bir ailenin 90'lı yıllardaki göç etmek ile kalmak arasındaki dramını konu ediyor. Hayatlarında daha önce hiç sinemaya gitmemiş Midyat'ın Gülgöze köyünde yaşayan Süryani bir aile de filmin başrol oyuncuları oldu.
90'lı yıllarda Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanan çatışmalar nedeniyle göç etmek zorunda kalan Süryanilerin hayatını kadrajına alan yönetmen Kenan Korkmaz’ın filmine plato olarak seçtiği yer Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Gülgöze (Aynvert) köyü oldu. Oyuncuları da Aynvert köyünde yaşayan ve ilk kez kamera karşısına geçen Süryani Akay ailesinin fertleri.
Uluslararası Mardin Film Festivali’nde gösterimi yapılan film ‘gitmek ve kalmak’ arasındaki paradoksu dramatize ediyor. Filmdeki bir replik ise, kalan Süryanilerin yalnızlığını vurguluyor:
“Biz ölürsek artık toprağın altına koyacak kimsemiz yok.”
Sair ve Meçhul
1960’lı yıllarda yapılan nüfus sayımlarında vatandaşlara anadillerinin de sorulması ve resmi kayıtlarda Süryanice'nin ‘sair ve meçhul’ başlığı altında yer almasından esinlenen Altın Portakal’lı genç yönetmen Kenan Korkmaz’ın ‘Gittiler Sair ve Meçhul’ isimli filmi, birbirinden bağımsız iki bölümden oluşuyor. 'Sair' bölümünde göç etmeyerek kalan, 'meçhul' bölümünde ise göç eden iki Süryani kardeşin hikâyesi anlatılıyor.
Yönetmen Korkmaz’ın bir belgesel çalışması sırasında tanıştığı Akay ailesinin üyelerinin tamamı filminde rol almış. Yönetmen Korkmaz filmin hikayesini şöyle anlatıyor:
“Akay ailesiyle tanışmam Süryanilerin ve onların hikâyeleriyle tanış olmama da yol açtı. Hazreti İsa’nın dili Aramice ile aynı olan Süryaniceyi konuşan bu kadim halk hakkında biraz literatür taradığımda bir anlamda film kendini dayattı. Filmin ilk bölümünün oyuncuları da bizzat ‘gitmek ve kalmak’ arasında bocalamış Süryani bir aile oldu.”
Korkmaz’ın filmi için kullandığı Midyat’ın Aynvert köyünde bir kaç Süryani aile yaşıyor. Filmde rol alan Akay ailesi de onlardan biri.
Daha önce sinemaya bile gitmemişler
Filmde göç etmeyerek kalmayı tercih eden kardeşi canlandıran Yuhannun Akay, eşiyle birlikte kamera karşısına geçtiklerinde önce utandıklarını sonra yönetmenin telkinleriyle bu durumu aştıklarını anlatıyor:
“Önce oynamak istemedik. Ancak oynamamızı istediği şey saten bizim hayatımızdı ve yaptığımız işlerdi. Biraz yabancılık çektik ancak sonuçta yaptık.”
Yuhannun’un filmdeki gibi gerçek hayatta da eşi olan Sonya ise gösterdiği performansla eleştirmenleri bile şaşırtmış. Karakteristik bir yüze sahip olan Sonya olumlu eleştireler nedeniyle utanmış. Filmde oynadığı rol gerçek hayatta yaptıklarıyla aynı:
“7 inek, 15 koyun ve 22 keçimiz var. Kaynanam Hanıme ile birlikte bakıyoruz. Ben her sabah beşte uyanıyorum. Hayvanları sağıp ahırı temizledikten sonra çobana veriyorum. Sonra çocukların kahvaltılarını hazırlayıp okula gönderiyorum. Ev temizliği ve yemek yapıncaya kadar akşam oluyor. Hayvanlar gelmiş oluyor o zamana kadar, sağıp ahıra yerleştiriyorum. Bana yine bunları yapacaksın dediklerinde ben de yaptım. Hem işlerimi gördüm hem de filme çektiler.”
Filmin Midyat Süryani Dernekleri Federasyonu (SÜDEF) salonundaki gösterimine katılan Akay ailesi daha önce hiç sinemaya gitmemiş. Ekranda kendilerini gördüklerinde şaşıran ve beğenen Yuhannun Akay, bu kadarını beklemediklerini söylüyor:
“Hepimiz iyi oynamışız. Daha önce hiç sinemaya gitmemiştik. Hem kendimiz oynadık hem de Süryanice olması çok güzel. Bizim yani Süryanilerin var olduklarını göstermesi anlamında önemli. Bizi olduğumuz gibi anlatmış.
Giden Süryanilerin geri dönmelerini çok isterim. Ben ilkokula giderken numaram 137 idi. Oğlumunki 20. İsterim ki torunlarımın numaraları 200-300 olsun.”
Abdülkadir Konuksever
| Kaynak: Al Jazeera Türk