Görüş Bildir
Haberler
8 Maddede Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Derin Adamı: Abdullah Çatlı

8 Maddede Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Derin Adamı: Abdullah Çatlı

Ömer Sevimli
13.06.2016 - 01:02

Kimilerinin Kahramanı, Kimilerine Göre Bir Suçlu; Abdullah Çatlı

93 yıllık Cumhuriyet tarihinde ülkemiz pek çok olaya tanıklık etti. Bazı kişiler ülkemizin durumunu, geleceğini değiştirdiler. İşte o kişilerden biri Abdullah Çatlı. Kimilerine göre kahraman, kimilerine göre suçlu. Pek çok olayın başaktörü. Yıllardır aydınlatılamayan Susurluk Davasının baş rolündeki kişi... Karşınızda Abdullah Çatlı ve hayatı...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1) Çocukluğu

1 Haziran 1956'da, Ahmet ve Remziye Çatlı Nevşehir'de dünyaya geldi. Çocukken ülkücü düşünceyle tanıştı. Ankara'ya üniversiteye gitti ve adını burada duyurmaya başladı.

2) İsmini Tüm Türkiye'nin Duyduğu İlk Olay; Bedrettin Cömert Cinayeti

2) İsmini Tüm Türkiye'nin Duyduğu İlk Olay; Bedrettin Cömert Cinayeti

1977'de Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığına, 25 Mayıs 1978'te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi. Başkan ise hepimizin yakından tanıdığı Muhsin Yazıcıoğlu'ydu. İlk olarak 11 Temmuz 1978'de Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayının faili olarak 23 Ağustos 1978'de Sakarya'da gözaltına alındı. Bedrettin Cömert, kutuplaşmanın zirve yaptığı yıllarda solcuların önde gelen aydınlarından olarak biliniyordu. Muhsin Yazıcıoğlu, olaydan sonra, Abdullah Çatlı ve Mustafa Pehlivanoğlu yakalanınca, Ankara'ya geldiklerinden bir saat kadar sonra şubeye telefon açarak, 'Bu size son ihtarım. Çatlı'yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız' diyerek emniyeti tehdit ettiği rivayet edilir.Bedrettin Cömert cinayeti hakkındaki iddialar kanıtlanamayınca serbest bırakıldı. Ardından 1979 yılında İstanbul'a yerleşti.

3) Yeni Bir Lider Doğuyor!

3) Yeni Bir Lider Doğuyor!

Ülkede sağ-sol kavgalarının arttığı, her gün çıkan kavgalarda onlarca gencin yaralandığı zamanlarda ülkücülerin demirbaşlarındandı. Ona kendi aralarında ''reis'' ünvanı vermişlerdi. Yine bu olayların arttığı sıralarda yakın arkadaşı Muhsin Yazıcıoğlu vuruldu iddiaları yankılanıyordu. İddiaya göre bu olayın intikamı olarak Bahçelievler katliamında başrol oynamıştır. Ancak bu iddialar hiçbir zaman ispatlanamadı.

4) Tarihte Bir Leke; Bahçelievler Katliamı

4) Tarihte Bir Leke; Bahçelievler Katliamı

Aşağıdaki metinin, Bahçelievler katliamının içinde yer alan birinin, polise verdiği ifade olduğu iddia edilmektedir. 

8 Ekim 1978 akşamı daha önceden hazırlanan plan yürürlüğe konacaktır. Planı Reis kod adlı Abdullah Çatlı yapmıştır. Plandan önce İdi Amin kod adlı Haluk Kırcı saldırılacak daireye giderek keşif yapar. Keşif yapılan adres Bahçelievler’deki 15.Sokaktaki 56 numaralı binanın 2 kapı numaralı dairesidir. Kırcı kapıyı gizlice dinler ve içeride 2-3 kişinin olduğunu bildirir. Planı o akşam gerçekleştirmeye karar verirler. Ercüment Gedikli Dadaş Kahvehanesine giderek destek için adam ararken Ömer Özcan ve Duran Demirkıran’ı bulur. Gece saat 22:00’de harekete geçilir. Duran Demirkıran sokakta gözcü olarak bırakılır. Ömer Özcan ise apartman girişinde gözcü olur. Abdullah Çatlı ise sokağın sonunda arabanın içinde beklemektedir. Plana göre 4 kişi içeri girecektir: Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kürşat Poyraz. Bu dört kişi, ürkek adımlarla 56 no'lu apartmana girdiler. 2 numaralı dairenin önüne gelince, bellerindeki silahları çıkardılar. Ercüment Gedikli, kapıyı zorladı, açamadı. zile bastılar.kapının açılmasıyla birlikte eve daldılar.İçeride, Türkiye işçi partisi üyesi beş öğrenci vardı:ODTÜ elektrik bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Serdar Alten..

Ankara devlet mimarlık mühendislik akademisi öğrencisi, 26 yaşındaki Hürcan Gürses.

Ankara iktisadi ticari bilimler akademisi gazetecilik bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Efraim Ezgin.

Hacettepe üniversitesi istatistik bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki Osman Uzunlar.

aynı okuldan, 20 yaşındaki Latif Can.

Televizyon seyretmekte olan öğrenciler, elleri silahlı dört kişiyi görünce şoke oldular.

Saldırganlar da şaşırdı. evde beş kişi olmasını beklemiyorlardı. bildikleri, en fazla üç kişi olduğuydu.

Ekipi evdekilerin sayılarının fazla olması nedeniyle aralarında biraz tartıştılar. bir de arabada bekleyen Reis'e danışmaya karar verdiler. Kürşat poyraz ve Ercüment Gedikli, dışarıya çıkıp durumu anlattılar.

Abdullah Çatlı, Kürşat Poyraz'ı yanına alarak: 'ben şimdi geliyorum, beni bekleyin' dedi. çatlı ve poyraz otomobille hareket edince, Ercüment gözcülerin yanına gidip onları uyardı: 'Aman dikkat edin, sinek uçsa bize haber verin.'

kısa bir zaman geçti.

Çatlı, gittiği yerden döndü. onlara bir şişe eter ve pamuk getirmişti. Kürşat poyraz ve Ercüment Gedikli, eteri ve pamuğu alıp eve girdiler.

yere yatan beş gencin yüzüne sırasıyla, etere batırılmış pamuğu bastırdılar.

tam o sırada, kapı kısa aralıklarla üç kez vuruldu. saldırganlar telaşlandılar, kim olabilirdi gecenin bu saatinde?

Kapıyı açtılar. iki kişi daha gelmişti. türkiye işçi partisi üyesi Faruk Erzan ve Salih Gevence. evde bulunanların sayısı, bir anda, 7'si TİP'li gençler olmak üzere, 11 kişi olmuştu. tekrar reisleri Çatlı'ya koştular, durumu haber verdiler.

Çatlı, 'soğukkanlılığını' kaybetmedi. emrini verdi: 'sonradan gelen iki kişiyi alıp otomobile getirin.'

Kürşat Poyraz ve haluk kırcı, salih gevence ile Faruk Perzan'ı, Çatlı'nın otomobiline getirdiler.

Kürşat Poyraz otomobilin önüne, Çatlı'nın yanına, haluk kırcı ve tabanca tehdidi altındaki iki tip'li genç, arka koltuğa oturdular. araba, Bahçelievler'den çıkıp süratle İstanbul-Eskişehir yoluna yöneldi.

10 dakika sonra, Balmumcu yolunun 13. kilometresine vardılar. otomobil durdu. Abdullah Çatlı, aracın motorunu çalışır durumda tutarken, farlarını söndürdü.

iki TİP'li genç, Haluk Kırcı ve Kürşat Poyraz tarafından, yol kenarındaki tarlanın içine doğru 600 metre götürüldü.

24 yaşındaki Faruk Erzan'ın kafasına üç, 26 yaşındaki Salih Gevence'nin kafasına da üç kurşun sıktılar.

NOT: Bu ifadenin doğruluğu hiçbir zaman kanıtlanamamıştır. Sadece iddia mahiyetindedir.

5) Papa Suikasti

5) Papa Suikasti

13 Mayıs 1981'de Papa II. Jean Paul'e suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca'nın suikast soruşturması sürüyordu. Mahkemede sanıklar arasında Abdullah Çatlı da vardı. Mahkemede Çatlı, Papa suikastiyle alakasını kesinlikle reddetmiş, Ağca'nın iddia ettiği gibi yakın arkadaşı Oral Çelik'in saldırı günü Viyana'da kendisiyle olduğunu iddia etmiştir. Mahkemede Ağca ile sık sık atışmışlardır. Çatlı'nın mahkeme salonuna girişinden itibaren gergin görünen Ağca ;'Çatlı buraya boşuna getirildi, işleri karıştırmak için buraya gelmesi aptallıktan başka bir şey değil' dedi. Ancak Ağca'nın söylediği bir itiraf niteliğindeydi. Ağca'nın bu son gafıyla, dava yeni bir yön kazanmıştı. Salondan yükselen sorular arasında, Fransız gazeteci Jean Marie Stoerkel'in:'Madem ki Çatlı boşuna getirildi, o zaman iddia ettiğiniz gibi onun Papa davasıyla alakası yok!' yaklaşımı hakim olmuş, Çatlı suçsuz bulunmuştu. Çatlı'nın mahkeme konuşmasının bir bölümü;

https://www.youtube.com/watch?v=n_IZPjuOqZM

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6) Çatlı-MİT-ASALA Üçgeni

6) Çatlı-MİT-ASALA Üçgeni

Ermeni terör örgütü ASALA'ya karşı 5 eylemde bulunduğu, resmi belgelerde yer aldı. ASALA o dönem, 1915 olaylarının intikamını aldığını söyleyen, pek çok Türk diplomatı öldüren bir terör örgütüydü. Çatlı ve Oral Çelik'in içinde bulunduğu 5 kişi MİT tarafından, ASALA'ya karşı operasyonlarda görevlendirilmiştir. Kimileri ASALA'nın çökmesini Çatlı'nın başında olduğu ekibin başardığını iddia eder. ASALA'nın kendi iç kavgalarından çöktüğü iddiası da yer almaktadır.

7) Kaza mı Cinayet mi? Hala Gizemi Çözülemeyen Dava: Susurluk

7) Kaza mı Cinayet mi? Hala Gizemi Çözülemeyen Dava: Susurluk

Susurluk kazası, 3 Kasım 1996'da saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır. Kazanın ardından kamuoyu, 'devlet, siyaset, mafya' üçgeninde yasadışı ilişkilerin ortaya çıkartılmasını talep etti. 

DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ile 1970 doğumlu Gonca Us, 1 Kasım 1996 günü akşam saatlerinde Kuşadası Onura Otel'e gelmişlerdir. Bucak'a ait Mercedes marka siyah renkli otomobille Hüseyin Kocadağ yönetiminde İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan grup, 3 Kasım 1996 günü saat 19.25 sularında Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde benzin istasyonundan yola çıkan kamyona çarparak trafik kazası yapmıştır. Bu kaza, basın literatürüne 'Susurluk Skandalı' veya 'Susurluk Kazası' olarak geçmiştir.

Kazada, Mercedes'i kullanan Hüseyin Kocadağ, üzerinde Mehmet Özbay kimliği bulunan Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli, Gonca Us ölmüş, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak kurtulmuştur.Olay sonrası DGM Sedat Edip Bucak hakkında soruşturma açmış ve hakkında 2 yıl hapis cezası istenmiştir. Arabada 2'si Çatlı'nın üzerinde olmak üzere tam 7 silah bulunmuştur.

Ölümü hakkında komplo teorileri mevcuttur. Kaza yapan aracın fren sisteminin bozulması ve kazadan sonra boynu kırılarak öldürüldüğünü bunların başında gelmektedir.

Mezarı memleketi Nevşehir'de bulunmaktadır.

8) Polat Alemdar Benzetmesi

8) Polat Alemdar Benzetmesi

Abdullah Çatlı'nın kızı Gökçen Çatlı bir röportajından Kurtlar Vadisi adlı televizyon dizinin baş kahramanı Polat Alemdar'ın babasına çok benzediğini belirtmiştir. Abdullah Çatlı'nın erkek kardeşi Zeki Çatlı bir köşe yazarına Kurtlar Vadisi dizisi başlamadan önce dizinin konsept danışmanı Soner Yalçın'in kendisi ile ağabeyi hakkında görüştüğünü ve sohbet ettiklerini belirtti. Zeki Çatlı sohbette abisinin anıları, kullandığı sözlerinin konuşulduğunu daha sonra ağabeyine ait sözlerin Kurtlar Vadisi dizinde gördüğünü söyledi. Zeki Çatlı, ağabeyinin Şeyh Şamil'e ait 'Sonunu düşünen kahraman olamaz' sözünü çok kullandığını ve bunu Soner Yalçın'a anlattığını belirterek Kurtlar Vadisinde fenomen olan bu sözün kullanılmasına dikkat çekti. Zeki Çatlı, bir gün ağabeyi Abdullah Çatlı'nın kendisini aradığını ve 'Yarın burada bir tren kazası haberi duyar ve ölmüş birinin üzerinde kimliğim çıkarsa inanmayın ama rolünüzü iyi oynayın.' dediğini ve bu anıyıda Soner Yalçın'a anlattığını, dizide ise Ali Candan adlı karakterin bir kaza sonucu öldüğü haberinin yayılması ve estetik ameliyat ile yüzünün değiştirilmesi olayının bu anıya hitaben kurgulanmış olabileceğinden bahsetti.[14] Bazı köşe yazarları tarafından, Polat Alemdar adlı karakterin mafya lideri olması ve devlet adına bazı eylemlerde bulunması sebebiyle Abdullah Çatlı'yı temsil ettiğini iddia etmiştir. Dizinin yapımcıları bu iddiayı ne reddetmiş ne de kabul etmiştir.

Bonus: Muhsin Yazıcıoğlu'nun Çatlı Hakkındaki Konuşması

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın