Tükürdüğünü Yalar mısın?
Kaçımız yolda yürürken aniden yumuşak ve yapışkan bir şeye bastığımızda yerimizden hopladık, küfür ettik? Kaçımız bir şeyler yerken karşıdan gelenin önce gırtlağını temizleyip okkalı bir balgamı fırlattığında aynı iştahla yemeye devam edebildik? Kaçımız arkadaşımızla sohbet ederken birden yerdeki balgamlı sıvıyı fark eden kahraman arkadaşınız tarafından çekiştirilerek basmaktan kurtarıldık? Kaçımız sürekli yere bakarak mayın tarlasındaymışız gibi atlaya atlaya yürüyoruz?
Evet sizi duyar gibiyim, meselemiz büyük! Sokağa rahatlıkla hiçbir utanç, çekinme duyulmadan fırlatılan balgamlı, köpüklü tükürükler. Canım yurdumda 7’den 70’e birçok insan – toplum içindeki konumları fark etmeksizin – rastgele “hak tuuu” tükürüyorlar.
Bu nasıl bir ayıp?
Bu nasıl bir eğitimsizlik, saygısızlık?
Bu cehalet, bu rahatlık, bu ilkellik nereden yüz buluyor?
Sokakta ilkelleşiyoruz
Tükürük edebiyatı
Tarihi kültürümüzden gelen bazı batıl inançlar, ritüeller ve sözler tükürmeyi bir iletişim dili olarak kullandırtmış. Toplumuzda bir “tükürük edebiyatı” yaratmış.
Bazı kültürlerde tükürmek, belaya, yıkıma karşı koruyucu bir eylem olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin; yaraya tükürmek, çakal uluyunca yere tükürmek gibi. Ya da tam tersi, kötülük ve uğursuzluk getirmek için gece aya doğru tükürmek, suya tükürmek, yola giderken kişinin arkasından tükürmek gibi.
Anadolu’da birçok yörede üç kez arka arkaya tükürmenin nazarı kovduğuna hâlâ inanılır.
“Tu, tu, tu! Maşallah”. Bıçak, makas gibi kesici nesneler elden ele geçerken bir kaza olmasın diye üzerine tükürülürmüş.
Bazen küfür, öfke bildiren deyimlerde tükürmeyi kullanıyoruz hâlâ. Sinirlendiğimizde “tükürürüm ben bu işin içine”, “içine tükürdüğümün dünyası” tanıdık gelmiyor mu?
Birine çok kızdığımızda, onu aşağılamak için “tu sana!” deriz ve eylemi de yaparız.
Bazen içinden çıkılamayan bir durumu ifade etmek için “Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal.” deriz. Bunun bir de iki uçlu versiyonu var ama konumuz tükürük.
Bir de şu vardı; verdiğiniz sözü tuttuğunuzu vurgulamak için “tükürdüğümü yalamam” deriz.
Bilin istedim
Sokağa fırlattığımız her tükürükte 600 farklı mikrop çeşidi olduğunu, bu ilkel davranışı gerçekleştirirken 1 cm3 tükürükte 250 milyon adet mikrobun çevreye saçıldığını, eğer yere tüküren insan hastaysa, hastalık yapan mikropların sayısının daha da arttığını, hele o tükürükler bir de balgamlıysa hem çevre hem de insan sağlığı açısından karşı karşıya kalacağımız tehlikenin büyüklüğünü, yere tükürme yoluyla verem, kronik bronşit, zatürree, grip gibi bazen ölüme bile yol açabilen bulaşıcı hastalıkların yayıldığını BİLİN İSTEDİM.
Sokağa tükürmeden de yaşayabilirsin
Tükürüğümüzün içinde enzimler, elektrolitler ve antibakteriyel bileşikler bulunur. Sindirim sistemimiz, ağız sağlığımız ve dişlerimiz için hayati önem taşır. En değerlisi de DNA’mızı barındırır.
Bu kadar kıymetli bir sıvıyı neden sokaklara fırlatarak ziyan edelim? Ben tükürmeyin demiyorum, sokağa tükürmeyin diyorum. Sokağa tükürmeden de yaşayabilirsiniz. Çok kolay! İşte size birkaç zarif öneri;
- Sabah evden çıkmadan mutlaka dişlerinizi fırçalayın, gargara ile boğazınızı ve ağızınızı temizleyin.
- Cebinizde, çantanızda mendil bulundurun.
- Tükürme hissi geldiğinde en yakın lavaboyu bulmaya çalışın. Ya da bir poşet edinin, içine tükürün.
- Yukarıdakilerden hiçbirini yapamadıysanız tükürüğünüzü YUTUN!
Yazıyı okuduktan sonra lütfen 1 dakika kadar düşünün ve öz eleştirinizi yapın. Eğer siz de sokağa tükürenlerdenseniz, buna son vermek üzere şimdi kendinize bir söz verin ve tükürdüğünüzü yalamayın.
Farah Nasser
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın