Sosyalleşirken Mutlaka Bilmeniz Gereken Bir Şey: Masanın Hakimiyetini Ele Geçirme
Sosyal hayatta uymanız gereken birçok kural, kaide, adap, usul erkan var oturup tek tek bunları sayacak değilim. Rutin bir şekilde sosyalleşen biriyseniz bugüne kadar bunların pek çoğunu öğrenmiş olmanız gerekiyor. Mesela “rakı adabıyla” ilgili olarak hala kafasında soru işaretleri olan varsa bu yazının ona vereceği bir şey yok. Çünkü başlangıç (beginner) seviyesindeki sosyalleşenlere hitap eden şeyler söylemeyeceğiz. Bu yazıdan gerekenleri alabilmeniz için en az “upper intermediate” seviyesinde olmanız lazım.
Çaylakları savuşturduğumuza göre konumuza gelebiliriz. Konumuz, her profesyonel sosyalin bilmesi gereken en önemli mevzulardan biri: Sosyalleşilen masanın hakimiyetini ele geçirme. Bu konu neden bu kadar önemli kısaca değinmek isterim, zira iyi niyetli, tabiri caiz ise saf bazı arkadaşlar “hakimiyet” lafından korkuyor. Muhabbet masası paylaşımcı bir masadır, ortak bir alandır gibisinden geçerliliğini yitirmiş söylemlere saplanıp kalıyorlar. Evet, muhabbet masası ortaktır ama dizginlerinin senin elinde olması gerekir, yoksa zerre keyif alamazsın.
Neden? Diye soranları buradan duyabiliyorum. Nedeni çok basit, sosyalleşme masasının hakimi kimse sohbete o yön verir, konuları o kapatır, masaya gelen gideni o ayarlar, kimin nereye oturacağına o karar verir, meze seçer, hesap ödenirken herkesten parayı toplar üstünü tamamlar ki bu son derece önemlidir, zira masanın hakiminin çoğu zaman hesabın sadece bahşiş kısmını hallettiği hepimizin malumudur. Bu kadar şey bile neden masanın hakimiyetini ele geçirmeniz gerektiğini yeterince izah etmiştir size. Eğer bu konuda hemfikir olduysak şimdi kimseye hissettirmeden masanın dizginlerini nasıl ele alacağımız üzerine konuşalım. Size bunları madde madde anlatacağım, sırasıyla uygularsanız harika bir gece geçireceğinizi garanti ederim.
Bir kere kesinlikle acemi görünmeyeceksiniz, amatör tavırlar sergilerseniz kimse sizin hakimiyetinizi tanımayacaktır. 40 yıllık muhabbet ustası gibi davranacaksınız, bunun için mekana en önce girip yer kapmaya çalışmayacaksınız, hangi masa güzel diye etrafa bakınmayacaksınız, mekana bir yabancı gibi girmeyeceksiniz, girerken bir garsona selam verip, hafifçe omzuna vuracaksınız. Grubun ne en önünde, ne de en arkasında kalacaksınız. Basit gibi görünen bu şeyler ziyadesiyle önemlidir.
Seçilen masada kesinlikle “şuraya ben oturayım” diye atlamayacaksınız, gözünüze kestirdiğiniz yere ki bu yer herkesi görebileceğiniz merkezi bir konum olmalıdır, usulca geçip oturacaksınız. Cam kenarı, koridor tarafı gibi yerlere bulaşmayın, bırakın manzaranız eksik olsun, siz oraya manzara izlemeye değil eğlenmeye gittiniz.
Sosyalleştiği insanları iyi tanımayan birinin masanın hakimi olma ihtimali yoktur. Kim çok konuşur, kim içince suskunluğa bürünür, kim dağıtır, kim çok güler, vs. bütün bunları çok iyi bilmeniz gerekli. Gereken etüdleri zamanında yapmış olmalısınız, yapmadıysanız kusura bakmayın da siz bu hakimiyeti hak etmiyorsunuz.
En çok konuşan, en sosyal, çok insan tanıyan, mekana defalarca gidip gelmiş, vs. arkadaşınızdan sakın uzağa düşmeyin. Ne demiş atalarımız, dostunu kendine yakın tut, düşmanını daha yakın. Sizin hakimiyet konusunda savaşacağınız yegane kişi bu arkadaştır. Onun yakınında olmanız onun hamlelerini boşa çıkarmak için gereken şansı size verecektir. Bu kişiye yakın olmaya özen gösterin.
Eğer ortamınızda kadın olacaksa, onların aksi yönünde oturmamaya dikkat edin. Zira kadınların oturduğu alanın bir cazibe merkezi olacağı aşikardır. İnsanların sizi görmesini, size bakmasını, konuştuklarınızı ilgiyle takip etmesini istiyorsanız kadınların yoğunlaştığı bölge tarafında olmanız gerekli.
Garsonla ilk irtibatı siz kurmamalısınız, ama masaya gelen garsonu çekip çevirme işini ele almalısınız. Masadakilerin ne istediğini öğrenmek sizin işiniz olmayabilir, ama siparişi garsona yazdıran siz olun. Bu sayede mekanın yaptığı jestler sizin hanenize yazılacaktır.
Olur da mekan sahibi hal hatır sormak için masaya gelirse, onunla mutlaka konuşmalı, iki çift laf etmelisiniz. Zira mekan sahibi ile konuşan kimse “sürü lideri” muamelesi görür bu çok açıktır. Eğer o masanın lideri olacaksanız dış işlerine sizin bakmanız önemlidir. Mutlaka mekan sahibiyle iki satır da olsa konuşun.
Defalarca anlatılmış, gazı kaçmış, geniş kitlelere hitap etmeyen söylemlerden, esprilerden, hikayelerden kaçının. Kimse defalarca duyduğu bir şeye ilgi göstermeyecektir. Politikaya, siyasete bodoslama dalmak bir liderin özellikleri arasında yoktur. Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğunu bilin. İkinci kadehler içilmeden siyasete giren biri masanın hakimi olamaz, yapmazlar! Yenilikçi, taze ve diri olun.
Dağıtmamaya dikkat edeceksiniz, küfürlü konuşmalardan uzak duracaksınız, masada bir şey bitince fark edip isteyen siz olacaksınız. Bunlar size külfet gibi görünebilir ancak insanların gözünde bir cazibe merkezine dönüşmek için bunlar küçük ama önemli detaylardır. İkinci dublede eşek gibi anırarak gülen bir lider olabilir mi Allah aşkına?
Muhabbete limon sıkmak istemiyorum. Size masanın hakimiyetini ele geçirmeniz için gereken belli başlı şeyleri izah etmeye çalıştım. Bunun bir tercih olduğunu unutmayın. Yani masanın hakimi olmak zorunda değilsiniz, bir köşede sığıntı gibi de geçirebilirsiniz gecenizi. Ama ortamın şahı olmak, her söylediğine gülünen, bütün anılarını anlatmasına izin verilen, lafı “ya o değil de…' diye kesilen biri olmak istemiyorsanız o masanın hakimi olacaksınız. Olacaksınız ki bir sonraki buluşmanın aranan kişisi siz olun.
Yorum Yazın
Arkadaşlarla iki lokma bişey yemeği iktidar savaşına çevirmeyi nasıl başardın
masanın lideri değil eşşeği muhabbeti bu