Son Zamanlardaki Olaylardan Ders Çıkarmamızı Sağlayan Video
Allah Yardımcımız Olsun
Suçu birilerine atmak kimsenin acısını dindirmeyecek, ya da o canları geri getirmeyecek.
Lafımız o ya da bu partiye değil, lafımız o ya da bu partiye oy verenlere de değil.
Hangi renkten olursan ol, altında toplandığımız bayrak aynı, din aynı, Allah aynı. Ve yaşadığımız, beraber nefes aldığımız topraklarda aynı!
Politika ve yönetim uğruna birbirimizi paramparça ettik. Öldürdük. Nefret ettik. Biz bunlarla boğuşurken, birileri ellerlini ovuşturup, ülkenin parçalanmasını izledi.
Hepimizin farklı ırklardan, kanlardan ya da partilerden farklı dostlarımız var. Yan yana geldiğimizde bu ayrımcılıkları umursamadan, sarılmışlıklarımız, aynı kaptan yemek yemişliğimiz var.
Bizler bölünmeyen renklerden, bayraklardan başladık. Birbirimize karşı hiçbir kinimiz yokken, Müslümanların dışında herkes birbiriyle iyi geçindi. Biz ise birbirimizi vurduk.
Fakat sonuçta üzülen ve ağıtlar yakılan, harap edilen yine bizler olduk.
Elimize yüzyıllardır bir din tutuşturdular.
Bizi bu güzelim dinden öyle korkuttular, öyle uzaklaştırdılar ki…
Günahı sevap, sevabı günah sandık. Fakat şuna dikkat ettik ki, din ile alakası olmayanlar bile belki de hayatları boyunca en az günah işleyenler oldu.
Kuran’da şöyle bir emir vardır; ‘Müslüman’ın Müslüman’a canı haramdır.’ Bizler burada birbirimizi parçalarken onlara hiçbir şey olmadı ve bizim birleşmemiz için hepsi sahte vaatlerde bulundular. Biz ki Allah’tan kitaptan korkan ve bu uğurda yanlış bir şey dahi söylemeye çekinen insanlar olarak, bir politikacıyı peygamberlik mertebesine çıkardık. Bastığı yerleri kutsal toprak olarak ilan ettik. Bizler, dizilerle, yarışma programlarıyla ve hatta futbol maçlarını izleyip oyalanırken koskoca ülkemiz elden gitti.
Peki, kendimize soruyorum; bundan 10 küsur yıl önce birbirimizi hiç bu kadar yedik mi? Böyle kavgalar ettik mi? Polisimizle çatıştık mı? Hiç onlardan bu kadar nefret edip kin duyduk mu?
Hayır!
Hiç birbirimizi satırla kovaladık mı?
Hayır!
Birbirimize hiç bu kadar ağız dolusu hakaretlerde bulunduk mu?
Hayır!
Politikacı ağabeylerimize bakın, hepsi koca koca adamlar birbirlerine laf yetiştiriyorlar. Hepsi birbirini suçluyor ve hakaret ediyor ve biz bunlara güveniyor ve hatta tapıyoruz. Her şeyi bırakın saygı duyuyoruz. Fakat birbirimizden haberimiz bile yok. Yakında bu yaşadığımız toprakların hiçbir metrekaresi bize ait olmayacak. Ama asıl en vahim durum şu; onlara lanet edip ülkemizi korumaya çalışırken birbirimizden olduk ve değerlerimiz yerle bir oldu.
Tutunacak tek bir dal bırakmadık ki, oturduğumuz dalı bile kestik. Ve hızlıca düşüyoruz.
Başımızdaki adamları savunup, ‘O ne yapsa yeridir’ derken, ay sonu alacağımız maaşı düşündük, ya da alamadığımız, alsak da kalan parayla nasıl geçineceğimizi düşündük.
Dünya bir oyun. Senaryoyu birileri yazar ve biz oynarız.
Asıl mevzu, bundan sonra oynayıp oynamayacağımız.
Evet, Türk halkının ateşlenmesi için küçük bir kıvılcım bile yeterlidir.
Bunu, onlarda gayet iyi biliyor ve sokağa dökülüyoruz. Sonra da kendi insanımızı vurmaya başlıyoruz. Yine birileri, bu duruma gülüyor. Sonuç, koca bir hiç, koca bir boşluk ve kocaman bir nefret.
Şunu unutmayın, eğer bu ülke giderse zamanında birbirimizi taşlarla, tomalarla çatıştığımız kardeşlerimizle aynı evde kalıp ocakta pişen aynı yemeği yiyebiliriz ve birbirimize baktığımızda utanç içinde başımızı öne eğebiliriz.
Fakat işte o zaman çok geç kalmış olunacak.
Sokaklara dökülmek güzel, hakkını aramak ve onu savunmak en doğal hakkımız.
Onlar bolluk içinde yaşayıp kuralları koyarken bizler canımızın çektiği şeyleri almak bir yana dursun, bankalara olan borcumuzu nasıl ödeyeceğiz diye kara kara düşünüp durduk.
Yapacağımız en iyi ve en akıllıca direniş sessiz olan olmalıdır.
Kavga yok, çatışma yok, küfür yok, yolları kapatmak yok, sağa sola esnafa hiçbir türlü zarar vermek yok, kan yok, can yok.
Sadece size dayatılanı kabul etmeyin. Belli mekanlara gitmeyin. Gereksizce tüketmeyin. Bazı tüketim yerlerini protesto edip buralara oturmayın. Gereksiz borçlara girmeyin. Borçlu olmak demek köle olmak demektir.
Ülkenin başına kimin geçtiğinin ya da onu ülkenin başına kimin koyduğunun zerre dahi önemi yok artık. Önemli olan tek şey şudur; senin duruşun, senin onurun, senin hayatın.
Bizim sizlerle hiçbir derdimiz yok, derdimiz bizi bu hale getirenlerle, bizi aldatanlarla. Senin ölmen ya da acı içinde yaşıyor olman, bu adamların umurunda bile değil ama şuna emin ol ki, sen borç içinde yüzüp acılar çekerken, onlar bankadaki paralarını saymakla meşguller. Birileri de, ne giyemeyeceğini ne de yiyemeyeceğini düşünür. Aklını kullan. Televizyondan uzak dur ve sana her dayatılanı kabul etme. Az tüket.
Politikacılar sadece senin duymak istediklerini söylerler. Eğer, ülkeni korumak istiyorsan bilgi sahibi olmak zorundasın.
Aksi halde, tek göreceğimiz şey bu olacak;
Şimdi sessizce ayağa kalk!
Allah yardımcımız olsun!