Sen Hayatı Ne Kadar Uçta Yaşıyorsun?
Hayatı uçlarda yaşamayı sever misin? Adrenalin dolu maceralara atılmak, risk almayı ve sınırlarını zorlamayı tercih eder misin? Yoksa güvenli, planlı ve kontrol altında bir yaşam tarzını mı seçersin? Kimi insanlar her anı dolu dolu ve heyecanla yaşarken, kimileri ise sakinlik ve istikrarı tercih eder. Hayatını ne kadar uçlarda yaşıyorsun ya da gerçekten uçlarda mı yaşıyorsun?
Hadi teste!
1. Öncelikle cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını seçer misin?
3. Seni en iyi hangi kelime tanımlar?
4. Tuhaf huyların olduğunu düşünüyor musun?
5. Bunlardan birini yapmak hayallerinde var mı?
6. Bu ifadelerden hangisi şu ana kadarki hayatını en iyi tanımlıyor?
7. Hafta sonları dışarı çıkıp sosyalleşen bir insan mısın?
8. Daha önce hiç yurt dışına çıktın mı?
9. Komik bir duruma düştün ve etrafındakiler sana gülüyorlar, ne yaparsın?
10. Girişkenliğini puanlaman gerekirse?
Sen hayatı en uçta yaşıyorsun!
Sen hayatı çok uçlarda yaşıyorsun. Her adımın, her hareketin, her seçiminde bir aşırılık var. Ya her şeyin en zirvesindesin ya da en dipte. Belki de hayatın ortasında bir yer yok, her şey hep en yoğun haliyle, en uç noktalarında. Anlam arayışın, duyguların, düşüncelerin hep en keskin biçimde şekilleniyor. Sanki hep bir uçurumun kenarındasın, ya düşeceksin ya da kanat açıp uçacaksın. Her şeyin en yoğun haliyle hissediyorsun: sevdanın en derinini, öfkenin en keskinini, mutluluğun en parlak olanını. Ama belki de hayatın içinde kayboluyoruz, çünkü hep bir uç noktasında olmak, dengeyi bulmak o kadar zor ki. Bir adım attığında her şey değişiyor. Bazen bu uçlarda olmak seni özgürleştiriyor gibi hissediyorsun, ama bazen de seni hapseden bir zincire dönüşüyor. Bu dengenin, bu uçların arasında gidip gelirken, aslında kendini bulmaya çalışıyorsun.
Sen hayatı bazı zamanlarda uçta yaşıyorsun!
Sen hayatı çoğu zaman uçlarda yaşıyorsun. Her konuda olmasa da belirli konularda, duygularında ve düşüncelerinde, oldukça uç noktalara kayıyorsun. Belki de bir tür içsel çekişme, bazen bir anlık tutku, bazen de derin bir boşluk, seni bu uçlara doğru sürüklüyor. İnsanlar hayatlarında çoğu zaman dengeyi arar, ama senin için denge nadiren mevcut oluyor. Bazı zamanlarda her şey çok parlak, çok yüksek, çok yoğun; en sevdiğin şeyleri yaparken sanki tüm evren senin etrafında dönüyormuş gibi hissediyorsun. Bir anda ise her şeyin tersine döndüğü anlar geliyor: mutluluğun yerini hüsran alıyor, umut yerini karanlığa bırakıyor. Bu uçlar seni, bazen özgürleştiriyor, bazen de seni bir girdabın içinde hapsedecek kadar güçlü hisler yaratıyor. Belirli konularda, mesela sevgi, tutku ya da hayal kırıklığı gibi duygusal yoğunluklarda, her şey ya tamamen vardır ya da hiç yoktur. Ya sonuna kadar bağlanırsın, ya da tüm duygusal yatırımını bir anda geri çekersin. Hangi tarafı tercih edeceğini de pek kestiremezsin; bir an önce bir uçtan diğerine geçebilirsin, ama bu geçiş bazen seni yorar, bazen de seni daha derinlere çeker.
Sen hayatı hiç uçta yaşamıyorsun!
Sen hayatı uçlarda yaşamıyorsun. Sen uçlarda yaşamayı bırak, uca yaklaşmıyorsun bile. Hep orta yolun peşindesin, hep sakin ve risksiz bir hayatı tercih ediyorsun. Yaşamını, duygusal dalgalanmalardan, büyük heyecanlardan ve büyük kayıplardan uzak tutmaya çalışıyorsun. Her şeyin dengede, düzenli ve tahmin edilebilir olmasını istiyorsun. Zorluklardan kaçıyor, stabil bir yaşamın güvenli limanında kalmayı tercih ediyorsun. Herhangi bir aşırılığa girmemek, seni daha güvende hissettiriyor. Belki de bu yüzden hayatında çok büyük değişimler ya da anlık patlamalar görmüyorsun. Hayatın hep bir adım ileri, bir adım geri gitmektense, hep bir adım önde ve sakin ilerliyor. Hayatın belirsizliklerinden korkmuyor, ama onlara kendini fazla kaptırmıyorsun. Her şeyin düzenli ve tahmin edilebilir olması sana güven veriyor. İşte bu yüzden, hayatın uçlarına yaklaşmak bir kenara, uca bile gelmiyorsun. Uçlarda yaşamayı bırakalı çok oldu; sen şimdi güvenli alanda, sakin ve huzurlu bir hayatın tadını çıkarıyorsun.
Yorum Yazın