Sebebi Çok Farklı: Kuş Sesleri Neden Bize Huzur Verir?
Parkta yürürken veya sabah pencereyi açtığımızda duyduğumuz o kuş cıvıltıları neden içimizi sebepsiz bir huzurla dolduruyor? Cevabın sadece doğa sevgisi olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Beynimiz o sesi duyduğunda aslında binlerce yıl öncesinden gelen çok hayati bir mesajı algılıyor!
En temel sebep: Her şey yolunda, güvendesin!
Doğada kuşlar, çevrelerinde bir avcı (yırtıcı hayvan, yılan veya insan) olduğunda susarlar. Enerjilerini kaçmaya saklarlar ve ses çıkarıp yerlerini belli etmek istemezler.
Bilinçaltı kodumuz ise şöyle işliyor: Eğer etrafta kuşlar şakıyorsa bu şu anlama gelir: 'Yakınlarda tehlikeli bir yırtıcı yok.' Beynimiz binlerce yıldır bu bilgiyi genlerimizde taşıyor. Kuş sesi duyduğumuzda, ilkel beynimiz (amigdala) 'Tehlike geçti, rahatlayabilirsin.' diyerek savunma mekanizmalarını indiriyor.
Sessizlik aslında ürkütücüdür.
Korku filmlerini düşünün. Kötü bir şey olmadan hemen önce orman birden sessizleşir. Çünkü doğada tam sessizlik, aslında fırtınanın veya bir avcının yaklaştığının habercisidir. Atalarımız için sessizlik gerginlik demekti. Kuş sesleri ise bu gergin sessizliği bozan en tatlı hayat devam ediyor sesidir.
Dikkat Yükleme Teorisi (Attention Restoration Theory) ile bir ilgisi var. Nedir ki bu teori?
Gün içinde trafik, telefon bildirimleri ile insan konuşmaları beynimizi sürekli odaklanmaya zorlar ve yorar. Kuş sesleri ise 'yumuşak büyülenme' (soft fascination) adı verilen bir etki yaratır.Nedir bu?: Kuş sesi, beyninizi onu dinlemeye zorlamaz. Arka planda akar gider. Bu da beyninizin odaklanma merkezinin dinlenmesini ve şarj olmasını sağlar.
Kuş sesi, insan sesine benzemeyen nadir seslerden biri.
İnsan beyni, insan sesini veya kelimeleri duyduğu an otomatik olarak onu işlemeye ve anlamaya çalışır. 'Ne dedi? Bana mı seslendi?' stresi yaşarız. Kuş seslerinde ise kelimeler, gramer veya sorumluluk yoktur. Beynimiz bu sesleri tehditsiz veri olarak işler, bu da zihinsel yükü hafifletir.
E.O. Wilson'ın Biyofilya Hipotezi de olaya şu açıdan bakıyor:

Ünlü biyolog E.O. Wilson'ın 'Biyofilya' teorisine göre insanlar genetik olarak doğaya ve diğer canlılara bağlı kalmak ister. Betonların arasında sıkışıp kalsak da, kuş sesi duyduğumuzda beynimiz evine (doğaya) döndüğünü hisseder. Bu aslında evrimsel bir sıla hasretidir.
Kuş sesleri ve frekans değerlerine bakalım.
Kuş sesleri genellikle 2500 ila 5000 Hertz arasındadır. Bu aralık, insan kulağının en hassas olduğu ve en müzikal bulduğu frekans aralığıdır. Araştırmalar, bu seslerin beyinde Alfa dalgalarını tetiklediğini gösteriyor. Alfa dalgaları uyanıkken sakin olduğumuz ve meditasyon benzeri anlarda ortaya çıkar.
Aynı zamanda stokastik yapıdalar. Hemen açıklayalım.
Kuşların ötüşü bir tekrar gibi görünse de aslında stokastik bir yapıdadır. Yani rastgeledir ama kaotik değildir. Ne bir araba kornası gibi ani ve korkutucudur, ne de bir saat tiktakları gibi monoton ve sıkıcıdır. Bu tahmin edilemez ama yumuşak sesler beynin sıkılmadan uyanık kalmasını ama gevşemesini sağlar.
Sabahın ilk saatlerinde müjdeci bir ses tonuna da sahiptir.
Kuşlar en çok sabahın ilk ışıklarıyla öterler. Evrimsel olarak bu ses gecenin (karanlığın ve tehlikenin) bittiğini, günün başladığını ve ışığın ve ısının geldiğini haber verir. Kuş sesi, vücudumuz için biyolojik bir aydınlık ve umut alarmıdır.
Pozitif çağrışım etkisini de unutmamak gerek.
Kuş seslerini ne zaman duyarız? Genellikle piknikte, tatilde, parkta yürürken veya bahar geldiğinde... Beynimiz bu sesi tatil, özgürlük ve sıcak hava ile kodlamıştır. Pavlov'un köpeği misali, kuş sesini duyduğumuz an vücudumuz otomatik olarak o tatil moduna girer ve serotonin salgılar.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!


Yorum Yazın