Roboski'de katliam var, sorumluları yok
Roboski'de katliam var, sorumluları yok
34 vatandaşın yaşamını yitirdiği Roboski katliamının üzerinden tam üç yıl geçti ancak katliam hala aydınlatılmadı, devlet özür dilemedi ve sorumlular ortaya çıkarılmadı.
Hüseyin Özkaya/Ankara
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyünde çoğu çocuk olmak üzere 34 vatandaşın, 28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait F-16 Jetleri tarafından bombalanarak hayatlarını kaybetmelerinin üzerinden tam üç yıl geçti. Ancak devlet resmî bir özür açıklamasında bulunmadı ve sorumluları ortaya çıkarılamayan katliam hala aydınlatılamadı. Katliamı soruşturan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askerî Savcılığı’na gönderdi. Askeri savcılık da, takipsizlik kararı verdi. Uludere süreci, üç yılda, özetle şöyle işledi;
TBMM’DE KOMİSYON KURULDU
Katliamın hemen ardından, ocak ayının ilk haftasında, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kurulması kabul edildi. AKP’den beş, CHP’den iki, MHP ve BDP’den birer milletvekilinin yer aldığı TBMM Uludere Alt Komisyonu başkanlığına AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener seçildi. Komisyon üyeleri, şubat ayının ilk haftasında Uludere’ye giderek acılı ailelerle görüştü. Üyeler, 15 şubatta, 34 vatandaşın bombalanma anlarını da içeren yaklaşık dokuz saatlik Heron görüntülerini izlediler. CHP ve BDP’li üyeler, “Görüntülerden bombalananların köylü oldukları net bir şekilde görülüyor” dediler. Mart ayının ilk haftasında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de olduğu bir heyet Uludere’ye gitti. Aynı ay, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri’nce hazırlanan rapor da dahil, komisyonun bazı kurumlardan istediği bilgiler komisyona ulaştı. Komisyon üyeleri, İçişleri raporu için “Ölenlerin köylü olduğu yazıyor. TBMM’nin hükümete vermiş olduğu yetki çerçevesinde, bir sınır ötesi operasyon olması sebebiyle hava harekâtının Ankara’dan yönetildiği söyleniyor. Şırnak ili içerisindeki yerel askeri kaynakların sorumluluğunun olmadığı belirtiliyor” dediler.
KOMİSYONDAN 15 AY SONRA RAPOR: KASIT YOK
Merakla beklenen Genelkurmay Başkanlığı’ndan istenen bilgi ve belgeler ise, 4 nisanda, yedi sayfalık bilgi notu halinde komisyona ulaştı. Komisyon Başkanı Şener, bu bilgi notu için “ ‘Harekât sınır dışı kurallarına uygun olarak yapılmıştır’ ifadesi yer alıyor. Soruşturmanın gizliliği gerekçe gösterilerek Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma dolayısıyla bazı belgelerin paylaşılamayacağı söyleniyor. Kişisel görüşüm, Genelkurmay’ın raporu istenilen nitelikte değil” derken, komisyonun muhalefet üyeleri, “Genelkurmay, bilgi ve belgeleri saklıyor” açıklamalarında bulundular. Bu tartışmalar yaşanırken, katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları 10 nisanda Ankara’ya geldiler ve komisyon üyeleri ile görüşerek “Adalet talep ediyoruz” dediler. İnsan Hakları Komisyonu, 26 nisanda, katliam ile ilgili bilgi ve belgelerin Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’ndan istenmesine karar verdi ve belgeler, 1,5 ay sonra Meclis’e ulaştı. Savcılıktan gelen bilgi ve belgeleri inceleyen komisyon üyeleri, cevabı aranan “Heron görüntülerini kimin değerlendirdiği, hedef tayinini kimin yaptığı, ‘vur’ emrini kimin verdiği ve hangi istihbarata dayanılarak bombalamanın gerçekleştirildiği” şeklindeki dört temel sorunun yanıtlanmadığını belirttiler. Uludere Komisyonu, katliama ilişkin raporunu yazamadan TBMM tatile girdi. Komisyon, TBMM’nin 1 Ekim 2013’te yeni yasama yılına başlamasının ardından yaptığı toplantıda, katliama ilişkin raporun mevcut bilgilerle yazılması yönünde karar aldı ancak bu bilgiler, cevabı aranan kritik soruları yanıtlamaya yetmiyordu. Rapor yine de yazıldı. Önce, Uludere Alt Komisyonu 2013 yılının mart ayında taslak raporu hazırladı. Raporda, “Harekatın her safhasının TSK tarafından icra edildiği anlaşılmıştır” denilerek, “Olayın kasten yapıldığına yönelik olarak herhangi bir delil elde edilemediği görüş ve kanaatine ulaşılmıştır” ifadesi kullanıldı.
RAPOR, AKP’LİLERİN OYLARIYLA KABUL EDİLDİ
Komisyon, taslak raporu CHP, MHP ve BDP’li üç üyeye karşı AKP’li beş üyenin oyuyla kabul etti. Daha sonra ise, alt komisyonun bu taslak raporu üst komisyon olan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda kabul edildi. Muhalefet, raporun kabul edilmesine tepki gösterdi. Komisyonun CHP’li üyesi Levent Gök’ün muhalefet şerhinde, “Alınan bilgi ve duyumlara o denli güvenilmiştir ki, harekat, kaçakçı grubunun içine sızmış olduğu düşünülen Fehman Hüseyin’in ortadan kaldırılmasına dönük olarak yapılmıştır. Operasyonun, Başbakanın bilgisi dahilinde, Genelkurmay Başkanınca verilen emirle gerçekleştiği tartışmasızdır” ifadelerine yer verildi. BDP’li üye Ertuğrul Kürçü’nün şerhinde ise, ‘‘Bu çapta bir harekâtı, TSK’nın kendi başına TBMM’nin verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirmesi söz konusu olamaz. Bunun için TSK’nın bir şekilde, bir angajman kuralı çerçevesinde hükümet tarafından görevlendirilmiş olması ve siyasi sorumluluk hükümette olduğu halde askeri sorumluluklarını hükümetin bilgisi dâhilinde yerine getiriyor olması gerekir’’ denildi ve ‘‘Genelkurmay’ın bu kadar ağır bir siyasi sorumluluk gerektiren bir kararı Başbakanlıkla paylaşmaksızın alması ve uygulamasının düşünülemeyeceği” belirtildi. MHP’li üye Atila Kaya’nın muhalefet şerhinde de, ‘‘Böylesine ağır sonuçları olan bu elim hadisenin müsebbiplerinin ortaya çıkarılması zorunludur. Bu bir kaza veya ihmalse, bunun sorumluları, şayet bir kasıt varsa suçlular ortaya çıkarılmalıdır’’ cümleleri kullanıldı ve ‘‘Ölen 34 kişinin terörist kafilesi olduğu kanaatine kim varmıştır” diye soruldu.
YARGI, DOSYAYI KAPATTI
34 vatandaşın katledilmesini soruşturan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askerî Savcılığı’na gönderdi. Askeri savcılık da, dosyaya takipsizlik kararı verdi. 2014 Temmuz’unda çok sayıda avukat, Uludere'de hayatını kaybedenlerin aileleri adına Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Şimdi mahkemenin vereceği karar bekleniyor. Aileler ise, mahkemeden istedikleri doğrultuda bir karar çıkmaması durumunda konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını söylüyorlar.
GriHat | Özel Haber