Psikiyatri Derneği: Cinlere değil bilime kulak ver
Psikiyatri Derneği: Cinlere değil bilime kulak ver
Şizofreniyi cin çarpmasına bağlayan GATA makalesini kınayan bir açıklama da Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu’ndan geldi. Yazarın branşınınsa psikiyatri olmadığı ortaya çıktı.
BilimsoL
Geçen hafta Journal of Religion and Health dergisinde “Şizofreni mi, cin çarpması mı?” başlığıyla yayımlanan makale bilim dünyasından ciddi tepkiler toplamıştı. GATA profesörü yazar M. Kemal Irmak, şizofreni hastalarına kötü cinlerin musallat olduğunu iddia ediyor, bunları iyi cinler yardımıyla kovduğunu iddia eden bir mahalle üfürükçüsünün yöntemini şizofreniye çözüm olarak sunuyordu.
Bilimsel hiçbir veri içermeyen ve şizofreni konusunda bilimsel araştırmaları reddeden makaleye Türkiye Psikiyatri Derneği tepki gösterdi. Açıklamada, yazarın branşının psikiyatri olmadığı da vurgulandı.
Journal of Religion and Health dergisinin bilimsel tıpla ilgisi olmadığı da dikkat çekiyor. Amacını psikoloji ile din ve maneviyat arasındaki ilişkiyi araştırmak olarak belirleyen, yayımlanabilecek makaleleri de klinik, istatistiki, kuramsal, izlenimsel ya da anektodal (bireysel aktarım) olarak tanımlayan derginin hakemleri arasında dini inanç “alimleri” yer alıyor.
Yazar makaleyi akademik ünvanı ile yazmasına rağmen, makalesinin “cinler dünyası” bölümünde cinlerin yaşayışı, insan zihnine nasıl ve neden girdiği gibi “kanıt değeri yüksek” dini birikimini paylaşmaktan geri durmamış. İronik biçimde, hastalığın oluşuna yönelik mevcut biyolojik hipotezleri de “yadsınamaz” kanıtlara sahip olmadığından eleştiriyor.
Makale, şizofreni ve psikotik bozuklukların tedavisinde son elli yılda dünya çapında binlerce araştırmacının emekleri ile katedilen mesafeyi bir çırpıda bir kenara atıyor. Bu hem psikiyatri bilimine karşı bir meydan okuma, hem de hasta hakları açısından ciddi bir ihlal. Kronik seyirli bu hastalığın, bu kadar temelsiz, sözde tedavilerle iyileşebileceğini iddia etmek, hasta ve yakınlarının hayatlarından çalmak anlamına geliyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar Çalışma Birimi’nin basın açıklaması ise şöyle:__Basın ve KamuoyunaŞizofreni, genellikle genç yaşlarda başlayan, kişinin dış dünyadan uzaklaşarak içine kapandığı; duygu, düşünce ve davranışlarında önemli bozuklukların ortaya çıktığı, beynin yapı ve işleyişinde değişiklerin saptandığı, kronik seyirli biyolojik bir beyin hastalığıdır. Bu hastalarda gerçek dışı algılar ve düşünceler, toplumdan uzaklaşma, öz bakımda, düşünce üretiminde, soyut düşünme becerisinde ve duygusal ifadelerde azalma sık görülen belirtilerdir. Şizofreni belirtisi gösteren hastalar insanlık tarihinde çok eski çağlardan beri tanımlanmış olup, orta çağ Avrupa’sında içine şeytan girdiğine inanılarak diri diri yakılmışlardır. 19. Yüzyılın başlarından itibaren tıpta araştırma yöntemlerinin gelişmesiyle hastalığın nedenlerine, seyrine ve tedavisine yönelik araştırmalar artmış ve 1950’li yıllarda antipsikotik ilaçların keşfiyle tedavi edilebilir bir hale gelmiştir.Günümüzde tıp bilimi hastalıkların tedavilerini bilimsel kanıtlara dayandırmak zorundadır. Bu kanıtlar, bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilir. En güçlü kanıtlar o alanda yapılan çok sayıda çift-kör kontrollü çalışmanın verilerinin gözden geçirildiği metaanaliz çalışmalarından sağlanır. Olgu sunumları ve uzman görüşleri de daha az değere sahip olsa da, bilimsel birikime katkıda bulunabilirler. Prof. Dr. M. Kemal Irmak’ın “Journal of Religion and Health” isimli derginin Haziran sayısında yayınlanan 'Şizofreni mi, cin çarpması mı?' başlıklı makalesinde ileri sürülen görüş herhangi bir bilimsel kanıta dayanmadığı gibi, kendisi histoloji ve embriyoloji alanında çalışmakta olan bir araştırmacı olarak, psikiyatrik bir hastalıkla ilgili görüş bildirmesi de kabul edilemez. Bu nedenle, bu makalenin bilimsel bir değeri yoktur. Bunun yanında, Prof. Dr. M. Kemal Irmak’ın TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı Sağlık Bilimleri Araştırma Destek Grubu Yürütme Komitesi Sekreterliğini yürütüyor olması da ülkemizin bilim yaşamı açısından kaygı vericidir.Tüm tıbbi hastalıklarda olduğu gibi şizofrenide de erken tanı ve tedavi hastalığın iyileşmesi açısından çok önemlidir. Bu tür bilimsel gerçeklikten uzak bilgiler çare arayışı içinde olan hastaların ve hasta yakınlarının yanlış yönlenmesine ve dolayısıyla tıbbi tedaviye geç başvurmalarına neden olmaktadır. Bu da hastalığın seyrini kötüleştirmekte, komplikasyonların ortaya çıkmasına neden olmakta ve iyileşmeyi zorlaştırmaktadır.Saygılarımızla,__Türkiye Psikiyatri Derneği Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar Çalışma BirimiTürkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!