PKK'nın Çocuklarını Dağa Kaçırdığını Söyleyen Anneler Anlattı
PKK'nın çocuklarını dağa kaçırdıkları iddiasıyla Büyükşehir Belediyesi önünde başlattıkları eylemle seslerini duyuran anneler “PKK, yavrumuzu teslim et!” çağrısında bulundu. Eylemci annelerden Filiz Eren kaçırıldığı öne sürülen çocuğu için “Fırat kemik hastası. Dokunsan kırılıyor. Dağda ne yapar çocuğum” sözleri ile çaresiz kaldığını belirtti.
Hürriyet'te yer alan haber şöyle:
21 çocuk dağda
Eylemdeki ailelerin BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la yaptığı basına kapalı 1 saatlik toplantı sonrasında, kaçırılan Fırat’ın annesi Filiz Eren, basın açıklaması yapıyor. Ortaya çıkıyor ki PKK’nın götürdüğü reşit olmayan çocuk sayısı 21. Bu çocuklar, 30 Mart yerel seçimleri arifesinde ve sonrasında götürülenler üstelik. Demirtaş, 18 yaş altındakilerin dağda kalmalarını kabul etmediklerini, barış sürecinde adım atılması için 21 çocuğun bırakılmasını Kandil ve KCK yetkilileriyle görüşeceklerini söylemiş. Her annenin, dağa götürülen her yavrunun hikâyesi gibi Hanili Halime ile sınıf arkadaşı Fırat’ın hikâyesi de başka. Çocukları evinden, okulundan, anne-babasından, kardeşlerinden koparmanın ne büyük acılara neden olduğuna sadece iki örnek. Halime ile Fırat, 23 Nisan’da okul arkadaşlarıyla Lice’de pikniğe gideceğini söyledi. PKK’lı kadınlar geldi, 5’ini dağa götürdü. İçlerinden biri 12 gün sonra geldi, ailesi hemen büyük şehirlerden birine gönderdi çocuğunu. İki çocuk da çıkıp geldi. Ama Halime ve en yakın sınıf arkadaşı Fırat dönmedi.
Amelelikle okuttu
Halime Gündüz (15), Diyarbakır’ın Hani ilçesine bağlı Soylu (Zengleni) Köyü’nden. Babası Ahmet ve annesi Safiye’nin 4 çocuğunun en küçüğü. Halime evin, köyün prensesi. Güzelliği, zarafeti ve çalışkanlığı nedeniyle ‘Prenses’ diye seslenirdi herkes. Babası yoksuldu, okumak nasip olmamıştı. Çocukları iyi bir eğitim görsün istedi. Köyünden Diyarbakır’a taşındı, kira evine çıktı. İşsizdi. Kuzey Irak’a gitti, amelelik yaptı. Alın terini çocuklarının geleceği için en iyi dershanelere yatırdı. Berivan Mersin, Mustafa Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ni kazandı. Halime de Diyarbakır Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi’ni. Babacığı sedef hastasıydı, doktor olup tedavi etmek istiyordu. Ama savcı olmak en büyük hayaliydi. Annesi her sabah öperek uyandırıp kahvaltısını hazırlıyor, okula uğurluyordu. Ağlıyor Safiye anne. “Ders çalışsın diye hiç iş yaptırmıyordum. Benim bebeğimdi. Ama gittiğinden beri hiç aramadı. Babasıyla her gün ölüyoruz. Halime dağda yapamaz. Ne yer, ne içer? Bir ay önce Lice civarında tanıdıklar aracılığıyla PKK ile bağlantı kurduk. ‘Getireceğiz, giysilerini getirin vereceğiz’ diye oyaladılar. Sonuç alamayacağımızı anlayınca 20 Mayıs’ta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önüne çadır kurduk.
”Ya kemikler kırıldıysa?'
Fırat Eren (15), çok zeki ve çalışkan bir çocuktu. Kemikleriyle ilgili sorunu vardı. En ufak bir darbede, düşmede parmakları, kolu, bacağı cam gibi kırılıveriyordu. Bir gözü de görmüyordu. Doktora, hastaneye sık sık gitmek zorunda kalıyordu. İçe kapanık, mahcup bir çocuktu. 2 yıl önce Tunceli Fen Lisesi’ni kazandı. Ailesi bir öğretim dönemi ancak dayanabildi. İkinci dönem yanlarına aldılar, Fırat Diyarbakır Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi’ne başladı. Dersleri çok iyiydi. Takdirname getiriyordu hep. “Gen mühendisi olacağım” diyordu. Ama şimdi ailesinin eli yüreğinde. Annesi Filiz Eren (45), “Öldü mü kaldı mı? Hiç haber yok. Çabuk hastalanırdı. Kemikleri kırıldıysa dağda taşta, ne yapar?” Fırat’ın babaannesi Leman Eren (66), “Torunum, kendisini dağa götürmek isteyen PKK’li kadın militana, ‘Ben okuyup gen mühendisi olmak istiyorum’ demiş. Kadın militan da ‘Ne yapalım, biz de olmak istiyorduk ama sizin için buradayız’ demiş. Fırat çok saftır, çabuk aldanır. Saf olmasa gider miydi peşlerinden?” diyor.
Başbakan sakin olsun
Hanım Yiğitalp (Halime’nin anneannesi) Başbakan’a Allah kuvvet versin, sakin olsun. Dağdaki insin, hapisteki çıksın. Barış olsun, analar ağlamasın. O zaman Başbakan dünya birincisi olur. Canımdan çok sevdiğim Başbakanım konuya el atsın, ilgilensin.
Neval Şen (Fırat’ın yengesi) Bugün katılanlarla 14 aile olduk ama aslında daha fazlayız. Dün Manisa’dan bir anne geldi. Kızı 3 ay önce dağa çıkmış. 2 oğlu üniversite öğrencisiymiş. Hep kenarda durdu, fotoğrafının çekilmemesi için. ‘Tanınırsam, Batı’da ayırımcılığa maruz kalırım, çocuklarımın eğitimi tehlikeye girer’ dedi. Bitlis ve Adana’dan 2’şer anne geldi. Eşleri izin vermediği için habersiz gelmişlerdi. Bir anne de Muş’tan 1 günlüğüne gizlice gelip döndü.
Gülden AYDIN / Ferit ASLAN- Bayram BULUT/ DHA / Turan YILMAZ / ANKARA