Dışarıda havlayan köpek, yan odadaki TV’nin sesi ya da sizin bu satırları buraya kadar okuyup okumayacağınız endişesi yazıdan beni kaç kez kopardı bilmiyorum.
Motivasyonumu kaybetmem “normal” insanlardan çok daha kolay oluyor. Bu DEHB’de en çok rastlanan durumlardan. “Çocuk derslere konsantre olamıyor, beni dinlemiyor, kafası hep başka bir yerde, dikkatini veremiyor, poposunda iğne var yerinde duramıyor” cümlelerinin ardındaki gerçek bu aslında. O yüzden o PODCAST bir türlü düzenli olamıyor.
İstikrar bizler için zor çünkü DEHB’li kişi sürekli ilgisini çekecek YENİ şeyler arıyor. Bir konuda, durumda, görevde DURAMIYOR, KALAMIYOR çünkü beyninde orada kalmasına sebep olan ÖDÜL MEKANİZMASI yani hormonlar “normal” insanlara oranla daha az salgılanıyor.
Bunu özellikle belirtiyorum çünkü fark ettim ki bu hastalık şımarıklık ile karıştırılıyor. Oysa meselenin tıbbi bir açıklaması var. Kısacası çocuklarınız da sizi şımarık oldukları için dinlemiyor değiller, dinleyemiyorlar!
DEHB’da zaman kavramı standartlardan farklı. Mesela bir yere geç kalabilirim, bu o gideceğim yeri ya da sizi önemsemediğimden değil bir türlü organize olamadığımdan kaynaklanıyor.
Zaman kavramı gibi hafızada da farklı bir mekanizma var. 10 sene önce izlediğim filmin her sahnesini hatırlarken iki gün önce okuduğum bir kitabın yazarını anımsamam dakikalar alabiliyor. Kısa dönem hafıza kaydı sıkıntılı ama eskiye yönelik hafıza kayıtları inanılmaz.
Senelerce görmediğim biri ile yeniden karşılaştığımda onunla en son görüştüğümüz andan hemen bir sonrasını yaşıyormuşuz gibi devam edebiliyorum. Bu da o “garip” zaman algısından kaynaklanıyor. O kişi hayatımda yokken sanki onunla alakalı zaman durmuş/durdurulmuş gibi düşünün. Karşılaşınca hop, kaldığı yerden akmaya devam ediyor. Aradan seneler geçmiş olabilir ama ben bunun tam olarak farkında değilim kısacası.
Bir de düzen meselesi var. Benim kendime has bir düzenim var. Dışarıdan standart düzenleme sistemine pek benzemiyor olabilir ama bana göre her şey olması gereken yerde.
Evim/masam herkesinki kadar toplu olmayabilir çünkü bir şeyleri katlıyor /düzenliyor olma fikri bile endişe verici olduğundan, ter basıyor, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ya da tam başladım diyelim hop aklıma başka bir şey geliyor ve dağılıyorum sonra da üşeniyor “Bırak dağınık kalsın” diyorum.
Aynı gün içerisinde iki kez sosyalleşmem gerekiyorsa ekstra gergin olabiliyorum. Kalabalık bir ortamda vakit geçirdikten sonra en az bir saat tek başıma kalmam, pilimi şarj etmem gerekiyor.
Karşımdaki insan konuşurken sözünü çok sık ve dışarıdan yersiz gözükebilecek şekilde kesebiliyorum (TV’de beni izlemiş herkes fark etmiştir) bu, saygısızlığımdan değil aklıma gelen ve konuyla bağlantısı olan o şeyi unutmamak için söyleyip kayda geçirme endişemden.
Duygular da tıpkı zaman gibi normalin üzerinde hissediliyor. Aşırı duygusal, aşırı alıngan ya da aşırı tepkisel değilim. Sadece otomobillerdeki gibi 0’dan 100’e “normalden” çok daha hızlı çıkıyorum. E inişi de bir o kadar hızlı oluyor tabii, patinaj yapıyorum.
Valiz hazırlamak bir dert. Mesela plaj çantası. İlla bir şey unutuluyor, illa o çanta dışarı çıkmadan en az on kez yeni baştan hazırlanıyor. Sonra çantanın kendisi de önemli. Sapı doğru uzunlukta olacak, yürürken bacağa çarpmayacak ya da omuzdan asılıyorsa omuzu sıkmayacak. “Yeterince” bölmesi olacak. Aranan şey arandığı anda bulunabilecek, dağılmadan.