Eksik Bir Şey mi Var Hayatımda? İmkânsız Aşklar ve İdeolojiler
Kulak bir anda o tanıdık şarkıya takılıyor: “Eksik bir şey mi var hayatımda…” Telefon sessiz, ekranda hiçbir bildirim yok. Biri yazsa sevineceksin; yazmaması da tuhaf bir biçimde içini rahatlatıyor. Çünkü o eksiklik duygusu, garip bir şekilde seni hayata bağlıyor. Tamamlanmamışlık, hayatta kalmak için kullandığın bahaneye dönüşüyor.Bir süre sonra başka bir dize giriyor araya: “Başka türlü bir şey benim istediğim.” Can Yücel’in sesi sanki içeriden konuşuyor: Hayatın bütünüyle kötü değil, hatta yer yer gayet güzel; ama sanki bu değil. “Burası gibi değil gideceğim memleket, denizi ayrı deniz, havası ayrı hava…” Tam olarak ne istediğini koyamıyorsun ortaya; yine de yaşadığın şeyin “o” olmadığından emin gibisin.Bu yazı biraz o “bu değil” duygusunun, hep bir yerlerde dolaşan eksiklik hissinin peşinden gidiyor. İmkânsız aşktan ideolojilerin ütopyalarına, şiirden siyasete uzanan bir arayış hikâyesi bu.