onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
OSHO'dan HAYAT DERSLERİ

OSHO'dan HAYAT DERSLERİ

demir ronin
07.05.2015 - 14:14 Son Güncelleme: 12.05.2015 - 14:01

OSHO Kimdir?

Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde Kuchwada da 1931 yılında

11 aralıkta dünyaya gelmiştir. İlk çocukluk yıllarında başkaları

tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense, gerçekliği

kendinin deneyimlemekte ısrarcı olan bir asi ruhu vardır.  21 yaşında

üniversite öğrenimini tamamladı. Jabalpur üniversitesinde yıllarca

felsefi dersleri verdi. Aynı zamanda tüm Hindistan’ı dolaşarak

konuşmalar yaptı. Halka açık tartışmalarda tutucu din liderlerine meydan

okudu. Geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından

insanlarla bir araya geldi. Osho kendi hayatını anın zamansız boyutunda

yaşamanın kapısını keşfetmiş birisidir. O kendisini gerçek bir

“varoluşçu” olarak adlandırmıştır. İnanç sistemlerini ve çağdaş insan

psikolojisini anlamasında ufkunu geliştirecek bulabileceği her şeyi ama

her şeyi okudu.

1960’ların sonuna doğru Osho, artık kendi dinamik meditasyonunu

geliştirmeyi başlamıştı. Meditasyonun o rahat, düşüncelerden arınmış

biçimini keşfetmeyi umut edilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş

yöntemlerinin ve günümüzün modern hayatının getirdiği sıkıntıların

ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme

sürecinden geçmesinin şart olduğunu söylemiştir.

1970’lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho’dan haberdar

olmaya başladılar. 1974 te Hindistan’ın Pune şehrinde onun çevresinde

bir “komün” kuruldu. Ve başlangıcında Batıdan tek tük gelen ziyaretçiler

zamanla çoğaldı.

Osho insan bilincinin gelişiminin tüm yönleri hakkında konuşmalar yaptı.

Çağdaş insanın ruhsal arayışları için önemli olan şeylerin özünü

entelektüel anlayış içinde değil, kendi varoluş deneyimi ile süzdü. O,

hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamıştır.

“Ben tamamen yepyeni bir dinsel bilinçliliğin başlangıcıyım” demiştir. Ayrıca;

“ Beni geçmişle bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez” der.

Yakın öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki izleyenlerine yaptığı

konuşmalar ve otuzdan fazla dile çevrilmiş altı yüzden fazla cilt

halinde yayınlanmıştır.

Osho 1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçundan

gözaltında olduğu sırada 19 ocak 1990 tarihinde bedenini terk etti.

Amerikan hükümet ajanlarınca zehirlenerek öldürüldüğü iddia

edilmektedir.

Onun Hindistan’daki komünü, meditasyon, terapi, bede çalışmaları ve

yaratıcılık programlarına katılabilmek için yada sadece bir Buda alanı

içinde olabilmeyi deneyimlemek isteyen binlerce uluslar arası ziyaretçi

çekerek, dünyanın en büyük ruhsal gelişim merkezi olabilmeyi

başarmıştır.

Ülkemizde de Osho Meditasyon merkezi bulunmaktadır. “Kendini tanı”

anlamına gelen KUN adındaki bu merkez Beyoğlu/İstanbul-Tünel’de açıldı.

Günlük olarak Dinamik ve Kundalini Meditasyonlarının yapıldığı merkezde,

dünyanın pek çok ülkesinden gelen hepsi Hindistan Puna’daki Uluslar

arası terapistleri olan grup liderliği eşliğinde “workshoplar” , grup

çalışmaları yapılmaktadır.

Ve Osho der ki;

“Benim tüm çabam, dinsiz bir din yaratmaktır. Tanrı’yı merkez alan dinlere ne olduğunu gördük…”

“Yaşam kısa değil, sonsuzdur. Varoluşun acele içinde olduğunu gördün

mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar

hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm varoluş, yaşamın

sonsuzluğunun farkında gibi görünür.”

“Benim tüm çabam seni, sen ile varoluş arasında aracı olmadan meditasyonla baş başa bırakmaktır.”

“Benim tüm çabam her insan evladının kendisine ait olan — ve önüne gelene dağıtmış olduğu — öz saygısını geri vermektir.”

“Öncelik sensin. Köklerine git, kendini bul, bir asi ol, ve mümkün

olduğunca çok sayıda asi yarat. Gelecekteki insanlığın altın bir gelecek

yaratmasına yardım etmenin tek yolu budur.”

“Sakın unutma; ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni,

riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara

uğramazsın.”

“Sevgi ancak kendini, diğerini, dünyayı derin bir şekilde kabul

ettiğin zaman mümkündür. Kabullenmek, sevginin içinde büyüdüğü alanı,

sevginin içinde açtığı toprağı yaratır.”

“Sevgide minnettarlık, sevecenlik ve birlik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir.”

“Ne kadar çok düşünürsen, egon o kadar daha ortaya çıkar. Ego,

geçmişte birikmiş düşüncelerden başka bir şey değildir. Sen olmadığın

zaman Tanrı vardır. İşte yaratıcılık budur.”

“Bilgelik kalpten gelir. Akılla ilgisi yoktur. Bilgelik, varlığının en derin noktasından çıkar. Kafaya ait değildir.”

“Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.”

“Tantra derindir, hayatın bütünüyle kabul edilmesidir.”

“Güçlü rüzgârlar seni oraya buraya sürüklüyorsa, onlara direnme:

Onlar, sen direndiğin için güçlü görünüyorlar. Rahatla ve bırak seni

götürsünler. Onlarla git, bütün olarak git.”

“Neden korkuyorsun? Dünya sana ne yapabilir? İnsanlar sana gülebilir;

bu onlara iyi gelir… Gülmek her zaman bir ilaçtır, sağlıklıdır.”

“Her zaman ne varsa onu gör. Acele etme. Bir şeyi yanlış anlamaktansa anlamamak daha iyidir.”

“Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kalacaksın.

Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. Reddedilen kısım, bir

yansımaya dönüşecektir”

“Yaşam kısa değil, sonsuzdur. Varoluşun acele içinde olduğunu gördün

mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar

hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm varoluş, yaşamın

sonsuzluğunun farkında gibi görünür. -Osho-“

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

1. OSHO-Yoga 2 / Zamanın, Mekanın ve Arzunun Ötesinde

1. OSHO-Yoga 2 / Zamanın, Mekanın ve Arzunun Ötesinde

Kendi

içindeki bilinmeyeni bilmeden, başka hiç kimseyi tanıyamazsın. O insanın

esrarını çözmek için tek yol, kendi esrarını çözmektir. Gizli katların

arkasında başka katlar gizlidir, insan sonsuzluktur. Kendi içinde ne

kadar derine inersen, bütün bir varoluşta, ayrıca başkalarında da o

kadar derine inersin, çünkü öz birdir. Çeperse milyonlarcadır, oysa öz

tektir.

Beden son derece yalnış kullanılmaktadır. Kendi vücuduna kötü

davranıyorsun. Bedenin sırrını bilmiyorsun. O yalnızca ten değildir,

yalnızca kemik değildir, yalnızca kan değildir. O muhteşem bir organik

bütünlük, muhteşem bir dinamizmdir.

Daha birçok sır var. Bu beden, birçok bedenin ilk katmanıdır… Aslında

yedi beden vardır. Eğer bu bedende derine inersen, yeni olgularla

karşılaşırsın. Bu hantal bedenin arkasında, ince beden gizlidir. Bu ince

beden uyandığında, çok güçlü olursun, çünkü belli başlı boyutsal güçler

kazanırsın. Bu beden yatağında yatarken ince beden hareket edebilir.

Onun için engel yoktur. Yerçekimi onu etkilemez; onun için zaman ve

mekân söz konusu değildir. Hareket edebilir… Her yere gidebilir. Bütün

dünya ona açıktır. Hantal beden için bu mümkün değildir.

2. OSHO-Kadın / Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek (The Book of Woman)

2. OSHO-Kadın / Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek (The Book of Woman)

Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama

güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir.

Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en

tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından

yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin

yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere

uygun olarak yaratılmıştır. Kadın kalpten bir dünya ister. Erkek

tarafından yaratılan toplumda ise kalbe yer yoktur.

Ben kadınların gerçekten bir kadın olmasını isterdim çünkü bu büyük

oranda kendilerine bağlıdır. Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o

rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de

annelik eder; her ikisini de besler. Eğer o zehirliyse, o zaman sütü

zehirlidir, o zaman çocukları yetiştirme tarzı zehirlidir.

Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir

yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle

birlikte çarpan kalbin senin dansındır!

3. Bir Yerden Alıntı

3. Bir Yerden Alıntı

‘Aşk asla sahip çıkmaz va aşka asla sahip çıkılamaz. Gerçek aşk seni

özgürlüğe götürür. Özgürlük en yüksek zirvedir, en yüksek değer. Ve aşk

da özgürlüğe en yakın olandır; aşktan sonraki adım, özgürlüktür. Aşk,

özgürlüğe karşı değildir; aşk özgürlüğe giden bir basamaktır. İşte

farkındalık sana bunu gösterir; aşkın özgürlüğe götüren bir basamak

olarak kullanılacağını. Eğer aşıksan, diğerini özgür bırakırsın. Ve

diğerini özgür bıraktığın zaman, diğerinden özgürleşirsin de.’ ‘Aslında

güzel insan da yok, çirkin insan da yok. Çirkin insan biriyle uyumlu

olabilir; o zaman çirkin insan o insan için güzeldir. Güzellik, uyumun

bir gölgesidir. Aslında bir insana güzel olduğu için aşık olmazsın;

oluşum bunun tam tersidir. Birine aşık olduğun zaman, o insan güzel

görünür. Güzellik fikrini getiren, aşktır; tersi olmaz.’ ‘Her zaman

şunu gözet: Senin varlığın her şeyden önce gelir. Başkalarının seni

kullanmalarına ve kontrol etmelerine izin verme. Ve onlardan çok var;

herkes seni kontrol etmeye ve değiştirmeye hazır, sen hiç istemediğin

halde sana yön göstermeye hazır. Herkes sana hayatın için bir rehber

vermeye çalışıyor. Rehber senin içinde. Gerçek planı sen içinde

taşıyorsun.’

4. Yeniden Doğuş

4. Yeniden Doğuş

Şunu unutma: Çocukluğunu yeniden kazan. Herkes onun için can

atar, ancak hiç kimse onu yeniden kazanmak için herhangi bir şey

yapmaz.‘Herkes onun için can atar! İnsanlar çocukluğun cennet olduğunu

söyleyip durur ve şairler

çocukluğun güzelliği hakkında şiirler yazmaya devam ederler. Seni kim

engelliyor? Yeniden kazan onu! Sana, ona yeniden sahip olman için bu

fırsatı sunuyorum. Oyuncu ol. Zor olacak bu çünkü fazlasıyla inşa

edildin, yapılandın. Çevrende bir zırh var — onu gevşetmek, rahatlatmak

çok zordur. Dans edemezsin, şarkı söyleyemez, zıplayamaz,

öylesine bağıramaz, kahkaha atamaz ve gülemezsin. Gülmek istemen

durumunda bile, öncelikle ortada gülünecek bir şey olmasını istersin.

Basitçe kahkahanı atamazsın. Bir neden olmak zorundadır; ancak o zaman

kahkaha atabilirsin. Bir neden olmak zorunda; ancak o zaman ağlayıp

gülebilirsin.

Bilgini bir kenara koy, ciddiyeti bir kenara kaldır. Bu günler

boyunca kesinkes oyuncul ol. Kaybedecek hiç bir şeyin yok! Bir şey elde

etmezsen, hiçbir şey de kaybetmemiş olacaksın. Oyuncu olmakla ne

kaybedebilirsin ki? Ama ben sana derim ki: Bir daha asla aynı

olmayacaksın.

Benim oyuncu olunmasındaki ısrarım bu nedenledir. Ben seni tam da

gelişmeni durdurduğun noktaya geri fırlatıp atmak istiyorum.

Çocukluğunda gelişmenin, ilerlemenin durduğu ve sahte olmaya başladığın

bir an olmuştu. Belki kızgındın — kızgın, öfke nöbetinde küçük bir çocuk

— ve annen ya da baban, “Kızma! Bu iyi bir şey değil!” dedi. Sen

doğaldın, fakat bir bölünme yaratıldı ve senin önünde bir seçim vardı:

Doğal olmak istersen, o zaman anne babanın sevgisini alamayacaktın. Bu

sekiz günde ben seni doğal olmanın karşısında “iyi” olmaya başladığın o

ana geri

göndermek istiyorum. Oyuncu ol ve çocukluğuna yeniden kavuş. Zor olacak

çünkü maskelerini, yüzlerini bir kenara koymak zorunda kalacaksın;

kişiliğini bir kenara koymak zorunda kalacaksın. Ancak unutma, öz

kendisini sadece kişiliğin orada yokken ortaya koyabilir çünkü kişiliğin

bir hapishaneye dönüşmüştür. Bir kenara at! Acı verecek ama değer çünkü

onun içerisinden tekrar doğacaksın. Ve acısız doğum olmaz. Gerçekten

yeniden doğmaya kararlıysan; öyleyse, riski göze al.

5. Sevilmek

5. Sevilmek

Bir çocuk doğduğunda, hisseden bir varlıktır. Bazı şeyleri

hisseder; henüz düşü-nen bir varlık değildir. Doğadaki doğal olan

herhangi bir şey gibi doğaldır; tıpkı bir ağaç ya da hayvan gibi.

Fakat onu biçimlendirmeye, işlemeye başlarız. Duygularını bastırmak

zorundadır; çünkü duygularını bastırmadıkça, sürekli sıkıntı çeker.

Ağlamak istediğinde ağlayamaz, çünkü anne babası onu onaylamaz.

Ayıplanacak, kıymeti bilinmeyecek, sevilmeyecek. Olduğu gibi kabul

edilmez. Belirli bir ideolojiye, ideallere uygun davranmak zorundadır;

ancao zaman sevilir.

Mevcut doğal haliyle sevgi görmez. Ancak belirli kurallara uyarsa

sevilebilir. Bu kurallar dayatılır; doğal değildir. Doğal varoluş

bastırılmaya başlar ve doğal olmayan, gerçekdışı ona dayatılır. Bu

gerçekdışı zihnindir ve bir an gelir; bölünme, köprüleri yıkabilecek

kadar artar. Gerçek doğanın geçmişte ― yada şimdi ― ne olduğunu unutmaya

devam edersin. Sen sahte bir yüzsündür; özgün yüz kaybolmuştur. Özgün

olanı hissetmeye korkarsın, çünkü onu his- settiğin an tüm toplumu

karşına alırsın. Böylece kendin de gerçek doğanın karşısında yer

alırsın.

Bu, son derece nevrotik (doğal hayattan bir hayli uzaklaşmış modern

bireyin, hayatını sürdürebilmek için edinmek zorunda kaldığı bir takım

takıntı ve saplantılar içeren kişiliğine verilen isim) bir durum

yaratır. Ne istediğini bilmezsin; kendi gerçek, asıl ihti- yaçlarını

bilmezsin. Sonra da insan sahici olmayan ihtiyaçları için çabalar, çünkü

yalnızca hisseden kalp sana sezgi, yön sağlar… Gerçek ihtiyacın nedir? O

bastırıldığında, sembolik ihtiyaçlar yaratırsın.

Örneğin, yedikçe yersin, gövdeni yiyecekle doldurursun ve asla doy-

gunluk hissetmeyebilirsin. İhtiyaç duyduğun şey sevgidir, yiyecek değil.

Fakat yiyecek ve sevgi derinden ilişkilidir. Bu yüzden, sevgi ihtiyacı

hissedilmediğinde yada bastırıldığında, sahte bir yemek ihtiyacı doğar.

Yemek yemeyi de sürdürebilirsin. Bu ihtiyaç sahte oldu- ğundan, asla

giderilemez. Sahte ihtiyaçlarla yaşıyoruz; hiç giderilmemelerinin nedeni

budur. Sevilmek istersin; bu, temel, doğal bir ihtiyaçtır. Fakat yanlış

bir boyuta yöneltilebilir; örneğin, sevgi, sevilme ihtiyacının,

başkalarının ilgisini üzerine çekmeye çalıştığında, sahte bir ihtiyaç

olduğu hissedilebilir. Diğer insanların sana ilgi göstermesini istersin.

Siyasi bir lider olabilirsin; büyük kalabalıklar sana ilgi gösterir;

fakat gerçek temel ihtiyacın sevilmektir. Bütün dünya sana ilgi gösterse

bile, bu temel ihtiyaç giderilemeyebilir. Bu temel ihtiyacı seni seven

tek bir insan bile, sevgisi nedeniyle, sana ilgi göstererek giderebilir.

Birini sevdiğinde, ona ilgi gösterirsin. İlgi ve sevgi derinden

ilişkilidir. Sevgi ihtiyacını bastı-

rırsan, sembolik bir ihtiyaca dönüşür; diğer insanların ilgisine ihtiyaç

duyarsın. Bunu elde edebilirsin, ama o zaman da tatmin olmazsın.

İhtiyaç sahtedir; temel, doğal ihtiyaçtan ayrı- dır. Kişilikteki bu

ayrılma nevrozdur(gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki çatışmadan

oluşur)..

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

6. Devavani Meditasyonu

6. Devavani Meditasyonu

Her gece uyumadan önce sana çok yardım edecek, küçük bir tekniği

kullana- bilirsin.’, ‘Işıkları kapat. Uyumaya hazır, yatağında otur. On

beş dakika otur. Gözlerini kapat ve herhangi bir monoton, anlamsız ses

çıkarmaya başla — la, la,la gibi — ve aklının sana yeni sesler

sağlamasını bekle.Hatırlanması

gereken tek şey,  bu seslerin ya da sözcüklerin bildiğin herhangi bir

dilden olmamasıdır. Eğer İngilizce, Almanca ve İtalyanca biliyorsan bu

sesler İngilizce, Almanca, İtalyanca olmamalı. Bilmediğin başka bir dile

izin var: Tibetçe, Çince, Japonca. Ama Japonca biliyorsan ona izin yok,

o zaman İtalyanca olabilir. Bilmediğin bir dili konuş. Sadece ilk gün,

birkaç dakika zorluk yaşayabilirsin. Çünkü bu dili nasıl konuştuğunu

bilmiyorsun. Konuşulabilir, bir kere başlayın; hangi ses, hangi anlamsız

sözler olursa olsun, sadece bilinci kapatmak, bilinçaltını konuşturmak

için…

Bilinçaltı konuştuğunda, bir dil bilmez. Bu çok çok eski bir yöntemdir. Eski Ahit’ten gelir. O günlerde bunaglossolalia

denirdi. Amerika’da birkaç kilise hâlâ bu yöntemi kullanıyor. Buna

dillerde konuşmak diyorlar. Harika bir yöntem. En derin yöntemlerden

biri ve bilinçaltına nüfuz ediyor.

La, la, la ile başlıyorsun ve içinden gelen herhangi bir şey ile

devam ediyorsun. Sadece birinci gün, biraz zorlanabilirsin. Sonrasında,

hünerini anlarsın. 15 dakika süreyle sana gelen dili kullan, onu bir dil

gibi kullan. Bu 15 dakika, bilinçli aklı o kadar derinden rahatlatacak

ki sonra sadece yatıp uyuyacaksın. Uykun daha derin olacak. Birkaç hafta

içinde uykunda bir derinlik hissedeceksin ve sabah kalktığında tamamen

yenilenmiş ve taze hissedeceksin.

YÖNERGELER

Birinci aşama: 15 dakika

Sessiz ve hareketsiz otur. (Hafif, yumuşak bir müzik eşliğinde olması tercih edilir.)

İkinci aşama: 15 dakika

Anlamsız sesler çıkarmaya başla. Örneğin, “la, la, la” — tanımadığın, sözcüğe benzer

sesler gelene kadar devam et. Sesler beynin çocukken, kelimeler öğrenilmeden önce

kullanılan, aşina olunmayan bölümünden gelmeli. Hafif, yumuşak bir konuşma tonu tuttur.

Ağlayıp bağırma, gülme, çığlık atma.

Üçüncü aşama: 15 dakika

Ayağa kalk ve konuşmaya devam et. Bırak vücudun sesler ile uyum içinde hafifçe

salınsın. Eğer vücudun rahatsa, gizli enerjiler senin kontrolün dışında bir Latihan

yaratacaktır.

Dördüncü aşama: 15 dakika

Yere uzan. Sessiz ve hareketsiz kal.

7. Sözler

7. Sözler

Bir söz senin içine işlediği zaman, zihninde farklı bir iklime,

farklı bir yaklaşıma, farklı bir vizyona neden olur. Aynı şeye başka bir

isimle hitap et, ve göreceksin: Bir şey hemen deği- şir. Duygusal

kelimeler var ve zihinsel kelimeler var. Zihinsel kelimeleri gitgide

bırak. Daha ve daha da çok duygusal kelimeleri kullan. Politik kelimeler

var ve dinî kelimeler var. Politik kelimeleri bırak. Hemen çatışma

yaratan sözler var. Sen onları söylediğin an, münakaşa olur. Öyleyse

asla mantıksal, tartışmacı dili kullanma. Sevginin, şefkatin, aşkın

dilini kullan; böylece münakaşa olmaz. Eğer kişi bu yönde farkında

olmaya başlarsa, olağanüstü bir değişimin meydana geldiğine tanık olur.

Eğer kişi yaşamda biraz dikkatli olursa, birçok ıstırap önlenebilir.

Bilinçsizce kullanılan tek bir kelime uzun bir mutsuzluk zinciri

yaratabilir. Ufacık bir değişim, sadece çok küçük bir dönüş ve o, birçok

fark yaratır. Kişi çok dikkatli olmalı ve mutlaka gerekli olduğu zaman

kelimeleri kullanmalıdır. Bulaşık kelimelerden kaçın. Taze, tartışmaya

yol açmayan, tartışmacı değil ama doğrudan senin duygularının ifadesi

olan kelimeleri kullan. Şayet kişi bir kelime uzmanına dönüşebilirse,

kişinin bütün hayatı tümüyle farklı olacaktır. Eğer ki bir söz ıstırap,

kızgınlık, çatışma, ya da tartışmaya neden oluyorsa, bırak onu. Onu

taşımanın ne anlamı var? Onu daha iyi bir şeyle değiştir. En iyisi

sessizliktir. Sonraki en iyiler ise şarkı söylemek, şiir, aşktır.

OSHO

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam