Görüş Bildir
Haberler
Okudukça Cesaret Bulacağınız Bir Eser: "Bitirme Gücün Var"

etiket Okudukça Cesaret Bulacağınız Bir Eser: "Bitirme Gücün Var"

Merve Aydın
12.07.2024 - 15:42 Son Güncelleme: 16.07.2024 - 23:23

Toksik bir ilişkiyi evliliğe götürme hayali kuran Derya'nın aylar boyu yaşadığı manipülasyondan nasıl uyandığını ve bitirme gücünü nasıl kazandığını anlatan Bitirme Gücün Var, günümüz kadınlarının kendi hayatlarından kesitler bulacağı bir hikaye sunuyor. Derya'nın sesini hem ilişkinin içinde, hem de özgürlüğüne kavuştuğunda duyacak, onunla birlikte kendi ilişkinizin gerçeklerini sorgulayacak ve belki de bu kitap sayesinde kendi gücünüzü keşfedeceksiniz. Bu önsözle sizi, birçok kadının sesi olmayı başarmış bu güçlü hikayenin derinliklerine davet ediyorum.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. “Bitirme Gücün Var” gerçek bir hikâyeden kurgulanmış, âşık bir kadının, narsist bir adamın gölgesinden kurtulup özgürleşme yolculuğu. Hikâyenin ne kadarı gerçek?

1. “Bitirme Gücün Var” gerçek bir hikâyeden kurgulanmış, âşık bir kadının, narsist bir adamın gölgesinden kurtulup özgürleşme yolculuğu. Hikâyenin ne kadarı gerçek?

Öncelikle farkındalık artırıcı, güçlü sorular için çok teşekkür ederim. Kitapta âşık bir kadın görüyor muyuz? bilemiyorum. Âşık bir kadın yerine, kitabın kahramanını; yürümeyen geçmiş ilişkilerden yorgun, ilişkide öncelikle güven arayan, çok özverili, sevmeye ve sevilmeye izin veren, gereğinden fazla iyi niyetli, empat bir kadın olarak ifade etsek daha doğru olur. Bu tanımlamayla birlikte, evet hikâyenin tamamı gerçek diyebiliriz. Çok fazla danışanın yaşadıkları var. Herbirimiz hayatımızda, Derya’lar ve Hakan’larla karşılaşabiliriz hatta ta kendileri olabiliriz. Daha dün bir okurdan aynen şöyle bir mesaj aldım: “111. sayfadayım ve dedim ki beni ve onu nereden tanıyor?’’

2. Narsist söylemini son yıllarda ilişkiler özelinde çok sık duyuyoruz. Tanısı konulmamış narsistlerle hepimiz karşılaşıyoruz. Kadınlar bir narsistle birlikte olduğunu nasıl anlayabilirler?

Aslında narsist ve narsistik kişilik bozukluğu farklı tanımlamalar. Toplumda genel olarak kişilik bozukluğu olan kişilere narsist diyoruz. Ancak hepimizde sağlıklı bir narsizmin olması öz değerini bilmek, öz sevginin, öz saygının olması demek ve bu son derece doğal. Kişilik bozukuluğu ise narsizmi, bir spektrum olarak değerlendirirsek en uç noktası ve fazlasıyla zarar verici… Bu konuda, kitabımda psikoloji biliminin ışığıyla detaylı bilgilendirme yapıyorum.

Kadın ya da erkek, kişininin bir narsistle birlikte olduğunu, ilk başta anlaması çok mümkün olmayabilir. Davranışları objektif değerlendirebilmek için pozitif şüphede olmak ve acaba bu davranışlar, duygular, sözler, eylemler gerçek mi diye bakmak çok sağlıklı olur.

Narsist öncelikle sizi hayatının merkezine koyuyormuş gibi yapar. Sevgisini uç noktalarda ifade eder. Ani ve beklenmedik sürprizler, hediyeler, sizi sizden daha çok düşünen, önemseyen bir profil çizer. Bir güven abidesi, toplumda saygın, iyi insan rolünü çok iyi oynar. Tüm rolleri, duyguları çok iyi oynar, taklit eder. Bir şekilde kendisinin mağdur olduğu sahte hikâyeler anlatarak sizi kendi kaosunun içine çekmeye çalışır. Sizi, kendisinin kurtarılmasına ya da tüm ihtiyaçlarının karşılanmasına, kendisine daha iyi koşullar sağlanmasına dair harekete geçirir. İhtiyaçları, çıkarları, istekleri, kendini değerli hissedeceği durumlar için sizi manipüle eder, kullanır. Zaman içinde sizi değersizleştiren, ailenizi, arkadaşlarınızı, sosyal çevrenizi eleştirerek sizin hiç aklınızda dahi olmayan olumsuz düşünceleri empoze eder. Sürekli suçlayarak, hata bularak, kendi sanrıları içinde sizi küçümsemeye çalışır. Sizi sürekli kendisinden özür dileyen bir hâle sokar. İlgisiz, kayıtsız kalarak, bir var bir yok olarak da dengesiz hareketler sergiler. Büyüklenmeci tavırlar gösterir ya da kendi komplekslerini samimiyetle ifade ediyormuş gibi yapabilir.

Narsistin davranış modellerini kitabımda okuyabilirsiniz. Tüm bu dengesiz davranışlar ve daha fazlasına rağmen çok fazla çaba ve gayret göstererek bir ilişki sürdürmeye çalışıyorsanız aslında o kişinin gerçeğini görmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Ancak er ya da geç hakikati görür ve kişinin davranışlarının sizinle ilgili olmadığını, bunun psikolojik bir hastalık olduğunu anlarsınız.

3. Kitabı okuyan, benzer ilişkiler yaşayan kadınlar kendi ışıklarını bu kitap yoluyla bulabilirler mi? Hepimizin bitirme gücü var mı?

Kesinlikle çok güçlü varlıklarız. Evet, Bitirme Gücün Var bir kitap olarak kişilere ışık tutar. Fazlasıyla kişilerin kendi ışıklarını yeniden parlatmaları için destek olur. Hatta geçmişte bu tür ilişkiler yaşayanlara da terapi niteliğinde olabilir. Geçmişin şifasını sağlayabilir.

Hepimizin içinde sağlıklı bir parça var. Onun güçlenmesiyle birlikte bitirme gücümüzü ortaya koyabiliriz. Yeniden ışığımızı parlatabiliriz. Her koşulda kendimiz olmayı, ben olmayı seçebiliriz. Okuyucu geri bildirimlerinden kitabın işlevsel olduğuna ve okurlara güç verdiğine şahidim.

4. Kitapta Hakan narsist davranışlar sergileyen, zaman zaman öfkeli ve baskılayıcı bir tutuma sahip ama Derya davranışlarının düzelebileceği umuduyla ona özveri ve sabırla yaklaşıyor. Narsist kişilik bozukluğu olan biriyle sağlıklı bir ilişki yaşanabilir mi?

4. Kitapta Hakan narsist davranışlar sergileyen, zaman zaman öfkeli ve baskılayıcı bir tutuma sahip ama Derya davranışlarının düzelebileceği umuduyla ona özveri ve sabırla yaklaşıyor. Narsist kişilik bozukluğu olan biriyle sağlıklı bir ilişki yaşanabilir mi?

Sağlıklı bir ilişki yaşayabilmenin pek çok gereği olabilir. Empati gibi, barışçıl iletişim gibi, alma-verme dengesi gibi, sevgi, saygı, bir ilişki yaşamaya dair ortak niyet vb. Ancak en önemlisi bireylerin sağlıklı olmasıdır. Narsistik kişilik bozukluğu patolojik bir durumdur.

Kısacası; sağlıklı bir ilişki yaşanması sağlıklı bireylerle mümkündür. Psikolojik hastalığı, kişilik bozukluğu olan biriyle sağlıklı bir ilişki yaşamak söz konusu değildir. Ancak sağlıklı bir ilişki yaşanabileceğine dair çarpık bir inanca sahip olmak ve bu inanca körü körüne tutunmanın da sorgulanması gerekir. Bu sebeple toplumda çok yaygın olan kişilik bozukluklarına dair okumalı, araştırmalı ve bilinçlenilmelidir.

5. İlişkilerde birbirimizi aynaladığımız yönünde popüler bir teori var. Narsist birine çekiliyorsak bizde de narsist eğilimler olabilir mi? Narsist birine çekilmemizin temelinde ne yatıyor?

Çok güzel soru… Bu teoriye katılıyorum hatta katılmakla birlikte, bu teoriyi biraz daha egzajere ederek kişisel gelişim hipnozu olarak nitelendirebilirim. Hipnoz nedir? Sorgulamadan kabul ettiğimiz her şeydir. İlişkilerde her şeyde, birbirimizi aynalıyoruz dersek büyük bir yanılgıya düşeriz. Hipnozda yaşarız.

O hâlde gelin, birlikte sorgulayalım. Birinin yalan söylüyor, aldatıyor olması bir manada kendinize bu ilişkiye, bu kişiye dair yalan söylediğiniz ve kendinizi kandırıyor, aldatıyor olmanız anlamına gelebilir. Evet, bu doğru olabilir. Ancak her şeyi kendinde aramak, başkasının gerçeğini görmeye engel de olabilir. Kitapta Derya’nın tutumunu biraz bu şekilde görüyoruz. Gereğinden fazla iyi niyetli olmak, iyi bir şey değildir. Bu sebeple hissinize bakın lütfen…

Maruz kaldığınız davranışlar sizi baskılıyor, neşenizi kaybettiriyor, olduğunuz doğal hâlinizden bambaşka bir hâlde olmanıza, mutsuz olmanıza sebep oluyorsa bu sizin gerçeğiniz; yalancı, aldatan, değersizleştiren biri olmak durumunda değil. Sağlıklı narsizmi kendi öz değerini bilmek, öz sevgi ve öz saygıya sahip olmak olarak tanımlamıştık. Narsistik patolojiyle birlikte olmak demek belki de size sağlıklı bir narsizme sahip olabilmeniz, öz değerinizi bilmeniz için gelen bir deneyimdir. Bu deneyimden kendiniz olarak öz değerinize sahip çıkarak özgürleşebilirsiniz.

Narsistik kişilik bozukluğu olan biriyle olmanın temelinde ne olduğu ise en önemli nokta… Büyüdüğümüz iklim, aile ortamı… Çocuk olarak büyüdüğünüz iklim nasıldı? Aile ortamında neler yaşadınız? İhmal edildiğiniz, kendinizi değersiz, yetersiz hissettiğiniz, güvende hissetmediğiniz durumlar oldu mu? Büyüdüğünüz iklime alışkınsınızdır; dolayısıyla bazı duyguları normalleştiririz, suçluluk gibi… Derin değersizlik inancı yaşadığımız ilişkilere etki eder. Ancak bilinçli bir akılla, farkındalıkla hipnozlardan uyanarak sorguladığımızda suçlu hissetmemiz gereken bir durum olmadığının ayırdına varabiliriz.

Narsistik kişilik bozukluğu olan biri, en çok sizi suçluluk duygunuzdan yakalayabilir. Sizin aşina olduğunuz, bildiğiniz duyguları manipüle edilebilir. Ortak hayalleriniz olduğuna inandırarak her seferinde sizi o hayallerin gerçekleşmesi için çaba sarfettiğine dair kandırabilir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. Uzman bir aile konstelasyonu kolaylaştırıcısısınız. İlişkilerimizin kaderi ailemiz ve atalarımızdan getirdiklerimize mi bağlı? Bizim etkimiz ne ölçüde oluyor?

Öncelikle çok merak edilen, popülerleşen aile konstelasyonunu da kapsayan sorunuz için teşekkür ederim. Aile konstelasyonu eğitimi; üç yıl süren bu alandaki yetkinliğimi pek çok eğitim kampıyla pekiştirmeye gayret ettiğim ve hâlâ da öğrenmeye devam ettiğim çok yoğun bir eğitim süreciydi. Psikoloji yüksek lisans yapmamın ardından ikinci üniversite olarak iletişim üzerine yıllar sonra bu bilinçle psikoloji okumamın uzmanlaşmaya giden yolculuğumda çok büyük katkısı oldu. Bunun için yeri gelmişken konstelasyon hocam Göksel Karabayır’ı minnetle anmak isterim.

Sorunuza gelince; psikoloji yüksek lisans bitirme projemde bu sistemin babası, rahmetli Bert Hellinger’den bahsederken kendi yaşam kurgusunu nasıl değiştirdiğini okuyabilirsiniz. Ben de konstelasyon eğitimi almadan yıllar önce kendi kişisel gelişimime ciddi yatırım yaparak yaşam kurgumu değiştirmiş biriyim. 

İlişkilerimizin kaderine gelince; annemiz, babamız kaderimizdir. Kurduğumuz ilk ilişki daha dünyaya gelmeden, yaşama gözlerimizi açmadan önce anne karnında, annemizle başlıyor. Hatta bizim var oluşumuz, annemizin babamızın ilişkisiyle başlıyor. Elbette bu ilişkiler bütünü, bugünkü ilişkilerimizi etkiliyor. Bunu sadece aile konstelasyonu sisteminde görmüyoruz. Bu bilimsel teori Psikolog John Bowlby ve Mary Ainsworth’ün ortaya attığı Bağlanma Teorisi. Aile konstelasyonu, bağlanma teorisi çerçevesinde çocuğun ne yaşadığını anlamaya çalışır. Bağlanma teoreminden hareketle çocuğun, annenin, babanın travmaları ve çok nesilli travmalarla çalışır. Bu travmaların çalışılması, bugünkü yaşam kurgunuzu değiştirir. Beninizi değiştirir, dönüştürür. Konstelasyon çalışmaları yaşamdaki her şeyle ve herkesle tüm ilişki dinamiklerinize sirayet edebilir.

Dolayısıyla; evet, ilişkilerimizi ailemizde olanlar, atalarımızın yaşadıkları ve bizzat bizim özellikle erken çocukluk, çocukluk dönemlerinde yaşadıklarımız etkiler. Birey için 'ben' kavramı, bu kavramdan ne anladığı, benin içinde annesinin, babasının, idealize ettiği kimliklerin, kişilerin yeri çok önemlidir. Çocuk kendi olabildi mi? İhtiyaç duyulan, istenen, idealize edilen başka bireylerin yerini, kendinden vazgeçerek doldurmaya çalışmak zorunda kaldı mı?

Örneğin, annesi için annesinin idealize ettiği babası ya da annesinin eşi pozisyonunu aldı mı? Kız çocuğu, babası için babasının istediği, erkek çocuğunu ikame etmeye çalıştı mı? Kadın bedeninden, dişil enerjisinden vazgeçmek durumunda kaldı mı? Tüm bu yaşanmışlıklara bilinçli bir farkındalıkla bakabilmek önemli. Niyetlerimizin önündeki görünmeyen engelleri, dinamikleri konstelasyon çalışmalarıyla görmek mümkün. Duygularımızla, travmatize parçalarımızla temas ederek, hissederek gerçek 'ben'i ortaya koyarak kendimiz de ilişkilerimize büyük ölçüde etki ederiz.

7. Hakan pek çok konuda kendini haklı gören, haklı çıkmaya çalışan ve tabiri caizse yalanlarına kendisi bile inanan bir karakter. Bir ilişkideki toksik kişinin temel özellikleri neler? Bu toksik kişi biz de olabilir miyiz?

7. Hakan pek çok konuda kendini haklı gören, haklı çıkmaya çalışan ve tabiri caizse yalanlarına kendisi bile inanan bir karakter. Bir ilişkideki toksik kişinin temel özellikleri neler? Bu toksik kişi biz de olabilir miyiz?

Evet, Hakan böyle bir karakter… Bu karakterin bu şekilde oluşunun ardında pek çok sebep olabilir. Genetik, fizyolojik faktörler bulunabilir. Başta da çevresel faktörler dediğimiz ihmal edilmiş, belki de duygusal ve fiziksel olarak istismar edilmiş bir çocuk var. Travma sonrası stres bozukluğu üzerine çok derinlemesine araştırmalar yapan Hollandalı Psikiyatr Bessel A. Van Der Kolk, Beden Kayıt Tutar kitabında verdiği çarpıcı vakalarda, yoğun içsel çatışmalar yaşamaları sebebiyle başkalarına zarar veren çocukların, yaşadıklarını ifade etmelerinin yasaklanmış ya da tehlikeli olmasından kaynaklandığını belirtiyor.

Bu bakış açısıyla, bu kişilerin temel özelliği; travma yaşamış, duygusal, fiziksel ihmal ya da istismara maruz kalmış olmaları olabilir. Ve evet, biz de benzer durumları yaşadığımız için yaralı hallerimizi iyileştirmek üzere bilinçdışı dinamikler sebebiyle bir araya gelebiliriz. Sorunuza empat bakış açısıyla bambaşka bir yanıt vermek istedim. Bu karakterlerin temel özellikleri için kitabımın okunması daha güzel olur.

8. Son olarak bitirme gücünü kendinde bulamayanlara ne söylemek istersiniz?

Özellikle narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerle ilişki yaşamayı ya da böyle bir ebeveynle büyümeyi bu durumu yaşayanlar çok daha iyi algılayabilir. Yolu yürüyüp geçenlerin deneyimleri, farkındalıkları büyük fayda sağlar. Öncelikle ilişkinin, kişinin gerçeğini görmeye niyet edebilirsiniz. Ardından yaşamınızın merkezine kendinizi koyabilirsiniz. Kalbinizi referans noktası olarak alabilirsiniz. Işığınızı yeniden parlatmak için harekete geçebilirsiniz. Doğayla temasınızı artırabilirsiniz. Bu kişiyle tüm bağ ve bağlantılarınızı bilinçli bir şekilde sonlandırabilirsiniz. Sevdiğiniz, size iyi hissettiren şeyleri yapmaya hızla başlayabilirsiniz. Size iyi gelen aile ve arkadaşlarınızdan oluşan bir güven, desteği oluşturabilirsiniz. En önemlisi de bu zorlu süreci aşabilmek ve bitirme gücünüzü ortaya koyabilmek için profesyonel destek alabilirsiniz. Hep hatırlayın bu da geçer… Ve eninde sonunda siz her koşulda kendiniz olabilirsiniz.

Yazar Hakkında:

Hande Akın; 1977 İstanbul doğumludur. Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Lisesi’nden mezun olduktan sonra lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyon-TV-Sinema Bölümü’nde tamamlamıştır. Üsküdar Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisans eğitimi almıştır. Üsküdar Üniversitesi’nde, ikinci lisans eğitimi olarak psikoloji 4. sınıf öğrencisidir (2024). 

Hayat amacının akışta kalarak neşeyle ve keyifle insanları desteklemek olduğunu keşfettiğinde otuzlu yaşlarının başında olan Hande Akın, reklamcılık mesleğine 15 yıl hizmet verdikten sonra kurucusu olduğu “Ben Zamanı” markası ile 2010 yılından beri Türkiye’de ve yurt dışında, kurumlara, bireylere eğitim, seminer ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Bireylerin kişisel gelişim ve dönüşümünü toplum sağlığı için misyon ve vizyon edinmiştir. 

Kalbe dokunan, duyguları hissettiren, farkındalık yaratan konular üzerine konuşmaya, yazmaya önem verir. Bir iletişimci ve psikoloji uzmanı olarak insanı anlamanın ve anlaşılmanın önemini tüm çalışmalarında yansıtmaya çalışır.

Aile Konstelasyonu, Regresyon, EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), Meditasyon, Recall Healing, Jungian Coaching araçlarıyla, psikoloji biliminden faydalanarak yaptığı danışmanlık hizmetiyle farkındalık geliştirmenin önemine inanır. Bireylerin sahip olduğu gücü hatırlamasını ve tam potansiyelini, hayallerini, kısacası kendini gerçekleştirmesini destekler. Kişinin gerçek “BEN”i keşfettikten sonra yaşamında MUTLULUK yaratabileceğine inanır.

Yazmak onun için şifadır. İlk kitabı Kadın Olmak 2014’te, ikinci kitabı Aşk Ol 2017’de yayınlanmıştır. Farkındalık Hikayeleri üçüncü (sesli) kitabıdır.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
14
12
2
2
1
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam