Obama'nın Putin'e Karşı Kozu: Enerji
Obama'nın Putin'e Karşı Kozu: Enerji
ABD'nin Putin'in enerjideki yarı tekel hakimiyeti üzerinde baskı uygulayacağı sözü Putin'in müşterilerine daha iyi davranmasına neden olabilir.
ABD'nin Ukrayna'dan çıkması için Vladimir Putin üzerinde baskı uygulayabileceği çok az seçeneği olduğu doğru mu?
İşte Washington'dan gelen açıklama:
'ABD'nin doğalgaz ihracatını planını hızlandırdığını ve petrol ihracatı üzerindeki fiili yasağını yakında iptal edeceğini açıklamaktan mutluluk duyuyoruz. Amerika topraklarında bol miktarda yeni gaz ve petrol stokumuz var. Dünya piyasalarının önde gelen bir tedarikçisi olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Hizmette hedefleyeceğimiz ilk müşteriler Avrupa'daki iyi dostlarımız olacak.'
Bu haftaki olayların da gösterdiği gibi bu dostlar şu an Rusya'nın enerji arzına mahkum olan dostlar.
Şu ana kadar Amerika'nın beklenmedik şekilde artan enerji zenginliği ilgili tartışmalar iş dünyası, ekonomi ve çevre odaklı oldu—ABD'nin yurtdışındaki çıkarlarını güvenceye alma konusunda değinilmemişti. Exxon Mobil, ConocoPhillips ve Royal Dutch Shell gibi şirketler petrol ihracatı üzerindeki sınırlamaların hafifletilmesini istiyor. ABD'de 1970'li yıllarda yaşanan arz dalgalanması nedeniyle petrol ihracatına sınırlamalar getirilmişti. Şimdi ise North Dakota'daki Bakken bölgesi ile Teksas'taki Eagle Ford bölgesinden beslenecek dünya piyasalarından gelecek para var.
Aynı şekilde bazı ABD şirketleri daha fazla gaz ihraç etmek için boru hatları ve sıvılaştırılmış doğal gaz tesisleri kurmak istiyor.
Diğer yandan Dow Chemical gibi bazı şirketler yurtdışına gaz sevkiyatının içeride hammaddesi enerji olan ürünlerin fiyatlarını yükselterek ABD'nin imalat sektörüne zarar vereceğini savunuyor. Ayrıca çevreci gruplar da daha fazla gaz ve petrol ihracatının ABD'yi ve dünyanın diğer bölgelerini fosil yakıtlara daha da bağımlı hale getireceğini ve bunun sonucunda daha temiz ve yenilenebilir enerjiye dönüşümün yavaşlayacağını iddia ediyor.
Beyaz Saray bu tartışmaların her iki tarafını da idare etmeye çalışıyor. Bir dizi yeni doğalgaz ihracat projeleri kabul edildi ancak süreç yavaş işliyor. ABD Enerji Bakanı Ernest Moniz, petrol ihracatına uygulanan sınırlamaların gevşetilebileceği ihtimalini gündeme getirdi. ABD Ekim ayında günlük 56 bin varil civarında petrol ihraç etti. Bu, Ekim ayından ABD topraklarında çıkarılan günlük 7,7 milyon varilin yüzde 1'inden de az bir miktar. 2019'a kadar ABD'nin petrol üretiminin 1970'deki üretim rekorunu aşması bekleniyor.
Tam bu noktada Batı Kanada'daki petrolü ABD'deki rafinerilere nakledecek Keystone XL boru hattı ile ilgili müzakereler de 'Godot'yu Beklerken' isimli tiyatro oyununun sanayi versiyonuna dönüştü.
Burada Ukrayna konusu devreye giriyor.
Avrupa, doğalgaz ihtiyacının yüzde 30'una yakınını Rusya'dan alıyor. Bu gaz da Ukrayna topraklarındaki boru hatları ile Avrupa'ya naklediliyor. Gaz ve petrol devi Gazprom o kadar güçlü ki bu şirketin yaptığı ihracat Rusya'nın toplam ihracatının yüzde 10'undan fazlasına denk geliyor.
Moskova ise Avrupa'nın Rus petrolüne bağlılığını ekonomik bir silah olarak kullandı. Geçen son on yılda fiyatlar ya da siyaset konusunda bir tartışma çıktığında Rusya bazı ülkelere gaz arzını ya durdurdu ya da azalttı. Bu hafta Putin, Kiev'deki Avrupa yanlısı yeni hükümetin kendisine yüz vermemesi üzerine Ukrayna'ya satılan gazın fiyatının artırılacağını açıkladı.
ABD'deki kaya petrolü devrimi – her ne kadar tartışmalı olsa da— bir şekilde Avrupa'nın da elini güçlendirdi. Dünya kocaman bir enerji piyasası. ABD'de bol miktarda gaz ve petrol demek Amerika'nın daha az ithal edeceği, Avrupa'ya yapılan global arzın artacağı ve fiyatlarda düşüş olabileceği demek. Ayrıca daha fazla ABD kömürü Avrupa'da alıcı bulacak. Bu da Avrupa ülkelerinin Gazprom ile bazı pazarlıklarını kolaylaştıracak.
Yine de Avrupa'nın Putin'in arzına bağlılığı reddedilemez. Bu Almanya'nın nükleer enerjiden vazgeçmesi ile daha da arttı. Batı, Rusya'yı askerlerini Ukrayna'dan çekmemesi durumunda ekonomik yaptırımlar ile tehdit ediyor. Peki Rusya enerji akışını durdurursa Avrupa ne yapacak?
Müttefiklerin istikrarsız bir tedarikçiye olan bu bağımlılığı ABD'nin de çıkarlarına uygun değil. Bu kriz zamanlarında ortaklarımızın yanıtını sınırlıyor. Sonuç olarak ortaya çıkan istikrarsızlık global ekonomik büyümeyi de engelliyor ki bu kimse için iyi değil.
ABD'nin ürettiği yakıtı Avrupa'ya ulaştırmak için ihracat altyapısını kurması zaman alacaktır. Ancak Putin'in yarı tekel hakimiyeti üzerinde daha fazla baskı kurulacağı sözü Putin'in müşterilerine daha iyi davranmasına neden olabilir. Belki bu söz Putin'i Ukrayna'dan çıkarmak için zorlayamaz. Ancak Avrupa'nın eline daha fazla güç verecektir.
editorturkiye@wsj.com