O Madene Bu Kıyağı Kim Yaptı?
Soma AŞ ile 2012 yılında yapılan yeni sözleşme sonrasında üretim miktarı ve ton başına ödenen paranın birdenbire ikiye katlanması dikkat çekici.
Soma Holding’e ait 301 madenciye mezar olan Eynez’deki maden faciasına dair soruşturma kazadaki ‘ihmallere’ kilitlenmiş durumda. Ancak Soma AŞ’nin kısa süredeki hızlı yükselişi hâlâ büyük bir soru işareti olarak duruyor. Şirketin kendi verileri, Ege Linyit İşletmeleri’nin ve Sayıştay’ın raporlarında facianın gerçekleştiği madende 2012’den sonrası büyük sıçrama olması dikkat çekiyor.
Radikal gazetesinden Bahadır Özgür'ün haberi ile 301 işçinin yaşamını yitirdiği madenin hızlı yükselişinin öyküsü:
Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Eynez’deki madenin işletilmesi için 27 Temmuz 2006 günü Park Teknik AŞ ile sözleşme imzaladı. 11 Ağustos 2006 günü ise maden firmaya teslim edildi ve üretim başladı. Alım garantili rödevans sözleşmesine göre, Park Madencilik 2015 yılına kadar madenden 15 milyon ton kömür çıkaracağını taahhüt etti. Buna göre, 2006’da 500 bin ton, 2007’de 1 milyon ton sonraki yıllarda da 1.5 milyon ton kömür çıkarılacaktı. Ancak Park Madencilik, madendeki taahhüdü yerine getiremeyeceğini belirterek bölgeyi 2009’da Alp Gürkan’a devretti.
Gelelim anlaşmadaki kömürün alış fiyatına. Ciner’le yapılan sözleşmeye göre, baz kalori değeri 2.600 Kcal/kg olan kömürün tonunu devlet 24.75 liradan satın almayı taahhüt etti. Bu fiyat her yıl üretici fiyatları endeksi (ÜFE) oranında zamlanacaktı. Dolayısıyla devlet kömürün tonunu 2006’da 24.75’ten, 2007’de 26.22’den, 2008’de ise 28.35 liradan satın aldı. Ciner, 2009’da madeni Gürkan’a devrettiğinde de yine bu anlaşma geçerliliğini sürdürdü. Maden Gürkan’a geçtikten sonra devletin aldığı fiyat şöyle gelişti: 2009’da 30.03, 2010’da 32.69, 2011’de 37.05. Anlaşma devam etseydi 2012’deki fiyat da 37.96 lira olacaktı. Ama ne olduysa bu tarihten sonra değişti. Hem üretimde hem de fiyatta dikkat çekici bir fiyat artışı yaşandı.
2012 yılında TKİ, Gürkan ile yeni bir anlaşma imzaladı. Bu yeni anlaşmada üretim miktarı yıllık ortalama 2.6 milyon tona kadar yükseldi. Ve baz kalori değeri 2.600 Kcal/kg olan kömürün tonunun fiyatı da birden 44.34 liraya fırladı. Dolayısıyla mevcut sözleşmeye kıyasla yeni sözleşme yüzünden devlet yüzde 17 fazla bedel ödemeyi taahhüt etti. Oysa Sayıştay raporuna bakılırsa eski sözleşme devam etseydi eğer ÜFE artışı da dikkate alındığında fiyat bugün en fazla 38 lirayı bulacaktı. Sayıştay raporuna göre ise birtakım maliyetler de eklenerek 2012’de Soma AŞ’ye ton başına ödeme 44.79 liraya kadar çıktı.
2012 yılı içerisinde programlanan üretim 1 milyon 513 bin tondu. Yeni anlaşmada üretim 2.6 milyon tona çıktı. Soma AŞ’nin 2012’deki fiili üretimi ise 3 milyon 800 bin tonu buldu. Tamamı devlet tarafından alındı. Yani 1.2 milyon tonluk bir üretim fazlası gerçekleşti. 2013 ve 2014 yılındaki üretim miktarı ise 2.5 milyon tonun altına hiç inmedi. Facia gerçekleştiği günlerde yapılan açıklamalarda Soma AŞ’nin üretiminin 2.5 milyon ton olduğu belirtildi. Üretimdeki bu sıçramanın facianın nedeni olup olmadığı ise şimdi büyük bir tartışma konusu. Uzmanların yaptığı araştırmalar, facianın nedeni olarak bu yüksek ölçekli üretimi işaret ediyor.
Üretim ölçeği artmasına karşın üretim yönteminde değişikliğe gidilmemesi adeta bu tür facialara davetiye çıkarıyor. ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Düzgün tarafından kaleme alınan rapora göre, maden devletteyken 1994-2002 yılları arasında üretim ortalama 280 bin tona yakındı. Bu üretim için çalışan işçi sayısı ise 792’ydi. İşçilerin 344’ü mekanize ayakta, 321’i ise manuel ayakta çalışıyordu. Yani ölçek son derece küçüktü. Düzgün, bugün madenin 2.5 milyon ton üretime ulaştığını ve 6500 işçiye çıktığını belirterek, üretim yönteminin ise neredeyse hiç gelişmediğine dikkat çekti. Dolayısıyla ölçek büyürken yöntem aynı kaldı.
Tüm akademik kariyerini Eynez madenleri üzerine yapan Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan İvrin Yılmaz’ın yine aynı dönemde madene dair yazdığı tez de bu ölçekte üretimin yol açabileceği risklere dikkat çekiyor. Yılmaz, madende 1994-2002 arasında en uzunu 24 gün süren 10 adet yangın çıktığını, Soma kömürünün içten yanmalı özelliğinin büyük riskler getirdiğini belirtiyor. Tezinde riskleri şöyle sıralıyor: “Elde edilen sonuçlar, Eynez yeraltı ocağı kömürlerinin kendiliğinden yanmaya orta derecede yatkın olduğunu ortaya koymuştur. Literatürde düşük ranklı kömürlerde kuluçka periyodunun 3-6 ay arasında iken yüksek ranklı kömürlerde bu süre 9-18 ay arasında değiştiği yer almaktadır. Eynez kömürleri yüksek ranklı kömürler sınıfında yer aldığına göre kuluçka süresi 9-18 ay arasında değişir. Kazı hızının önemi burada ortaya çıkmaktadır. Üretim boşluğunda bırakılan kömür parçalarının 9-18 ay arasında kuluçka dönemini tamamlayıp yangına dönüştüğü zaman diliminde, bu boşluğun altındaki dilimin bu süreden daha önce alınıp, ortamın terk edilmesi gerekmektedir. Kazı hızının artırılması ile kömürün kendiliginden yanma sırasında olgunluk dönemine girmeden, alt kattaki kömürün daha hızlı üretilerek ortamdan uzaklaşılması ile yangınlar önlenebilir. Diğer bir deyişle, üst katta bırakılan kömür kayıplarının okside olup, alt katın üretimi sırasında buraya ulaşmadan, tüm çalışmaların bitirilip ortamdan uzaklaşılması önerilmektedir.”
Yılmaz’ın bu uyarılarının 792 işçinin çalıştığı 280 bin tonluk üretim dönemine ait olduğu göz önüne alınırsa bugünkü durumun vahimliği daha net görülüyor. Yılmaz tezinde, o döneme dair havalandırma sorunlarını da inceliyor. Bu konudaki tespitleri şöyle: “Eynez ocağı işletme yöntemi mekanize yöntem olup, doğrultu boyunca göçertmeli geri dönümlü olacak şekilde uygulanmaktadır. 9 metre kalınlıkta dilimler ve 5 kat olacak şekilde panolar oluşturulmaktadır. Pano uzunluğu damarın yapısına göre yaklaşık 400-600 m olmaktadır. Ayak boyu damara göre 30-70 m arasında değişmektedir. Katların üretimi 6-9 ay kadar sürmekte, bu nedenle bir panonun bitmesi 3–4.5 yıl sürebilmektedir. Günde (60 cm’lik 4 kesim, vardiyada iki kesim yapılarak) 2.40 m ilerleme yapılmaktadır. Klasik ayakta isçi sayısı 35-40 işçi/vardiya iken, mekanize ayakta 45 işçidir. İşçi sayısına ve üretim bölgesinin büyüklüğüne bağlı olarak ihtiyaç duyulan hava miktarı artar. Mekanize ayakta teorikte kişi başına 6 m3/dak hava lazımdır. Eynez’de bu çalışmanın yapıldığı sıralarda mekanize ayağa 6-8 m3/dak hava sevk edilmektedir.”
Bahadır Özgür | RADİKAL