Anlatması zor, ama örnekleri bol bir kavram. Örnekleyeceğiz. Ancak önce biraz konuyu açalım, isterseniz:
Aslında bu konu oldukça basitçe, her şey birbiri ile iletişimdedir, demek. Yani konu aslınca Kuantum kavramına dayanıyor ve insanlık tarafında kısaca Hermes’in 7 temel doğa yasası ile uyumlanıyor. Sanki bir yerde çarpan kelebeğin kanadının dünyanın öbür ucunda kasırga yaratması gibi. İletişim sınırsız ve kesintisiz.
Tarihte bu kavramdan aslında Klasik Çin Tıbbı ve Akupunktur’un Temelerini atan Lao Tzsu bahsediyor ve şöyle diyor: Önce BİR vardı. Bir’den İKİ ve iki’den de sonsuz oluştu. Sonsuzun her birinin içerisinde Chi (Yaşam Gücü) akmalı. Sonsuzların arasında da Chi (İletişim Gücü) akmalı. Ve en sonunda Sonsuzlar ve BİR arasında da Chi (iletişim Gücü) akmalı. MÖ 600’ lü yıllarda söylenen bu sözlerin yüzyıllar sonra beşeri dinlerce ve günümüzde de bilim insanlarınca söyleniyor olması ister istemez hepimizi şu düşünceye itiyor olabilir: Özde bilgi tek ve yüzyıllar içinde kültüre, kullanılan sistematiğe bağlı olarak söylenim şekli değişiyor.
Şimdi örneklere geçebiliriz. Elektrik tellerini hayal edelim. Üzerlerine konmuş kuşlarla klasik bir fotoğraf karesidirler. Klasik matematik (Newton Matematiği) bu kuşlar arasında sonsuz sayıda olasılık hesabı yapabilir, değil mi? Ancak sürüler halinde uçan kuşları bir tasavvur edin, lütfen. Bir o yana bir bu yana binlerce kuş bir arada uçarlar. Ancak hiçbiri diğerine çarpmaz. Acayip bir kaza olmaz. Peki her bir kuş hangi anda nasıl ve hangi yöne uçacağını nereden bilir? Yani diyorum ki, sürü içerisinde uçan her bir kuş bir biri ile iletişimdedir ve herhangi bir nahoş olayın oluşmasına izin vermezler. Elbette her sürüde olduğu gibi bir hiyerarşi var olabilir. Ancak her bir üye de ne zaman, ne yapacağını bilir. Çünkü aralarında sessiz ve derinden bir iletişim vardır. Her bir birey bütünün faydasına çalışır ve birlikte hareket eder. Bunu hesaplayacak matematik henüz çözülmemiştir. Ancak üzerinde çalışılmaktadır.
Geliniz durumu biraz daha mesleğimizin ana teması insana indirgeyelim. Her bir hücre tekil ve kendine özeldir. Ancak hücreler bir araya gelip dokuları, dokular bir araya gelip organları, organlar sistemleri ve sistemler de organizmayı yani insanı oluşturur. Her bir hücre kendi kendine çalışır ve üzerine düşen görevi yerine getirir. Ancak bunu yaparken de birbirleri ile sürekli iletişim halindedir. Yani karaciğer hücresi çalışırken sadece karaciğere yönelik çalışmaz. Bütüne yönelik çalışır ve bütünün faydasını yani insanın faydasını hedefler. O yüzden de tedavi sırasında da sadece karaciğer hücresinin iyileşmesi hedeflenmez. Bütünün iyileşmesi hedeflenir ve insan tedavi edilir. Bütün bu açıklamaların ışığında da tedavi bütünsel olmalı ve sadece oluşan hasara yönelik olmamalıdır. Çünkü hastalık insana özgüdür ve oluşan hasar ikincildir, yani sonuçtur.
Gelelim ikinci önemli kavrama. Acaba, biz nasıl düşünüyoruz ve duygulanıyoruz?
Yorum Yazın