Masalların Altındaki Gizli Mesaj! Sonsuza Dek Mutlu Yaşayan Pamuk Prenses'in Psikolojik Rahatsızlığı Neydi?
Uzun yıllardır Disney prenseslerinin her birinin aslında bir psikolojik rahatsızlığı temsil ettiği düşünülüyor. Konu yalnızca Disney prensesleriyle de sınırlı değil hatta, senelerdir nesilden nesile aktarılan her masal ve hikaye için geçerli.
Tuhaf da değil özüne bakıldığında yalnızca şaşırtıcı. Bir zamanlar rengarenk dünyalarına dalarak izlediğimiz veya dinlediğimiz o hikayelerin altında derin psikolojik karakter analizleri yatıyor çünkü...
Bugün başrolümüzde Disney'in ilk göz ağrısı Pamuk Prenses var. Hazırsanız gelin, masum ve saf görünümünün altında esasen hangi psikolojik rahatsızlıkların belirtilerini yansıtıyor, beraber inceleyelim!
Disney Prensesleri'nin kökeni çok eskiye dayanıyor. Prensine kavuştuktan sonra "sonsuza dek mutlu" yaşayan prenseslerin başrolünde olduğu masallar, henüz küçücükken kafamızda bir model oturtmamıza sebep oluyor.
Bu tartışma bir yana her birinin hikayesini dinlerken de rengarenk dünyalarının içinde kayboluyoruz tabii ki. Küçükken o detaylar daha ilgi çekici oluyor. E haliyle, yaşadıkları karmaşıklıklara, olaylara verdikleri tepkilere çok takılmıyoruz.
Prensesleri tek tek inceleyeceğiz ama serinin ilk karakteri elbette Pamuk Prenses. Hazırsanız, kendisinin masum ve iyimser görünümünün ötesinde hangi psikolojik rahatsızlıklar yatıyor, Pamuk Prenses hangi psikolojik sorunları taşıyor beraber inceleyelim.
Konuya dair birçok araştırma yapılmış, psikolojik tez yazılmış ve analiz yapılmış durumda.
İlki: Bağımlı Kişilik Bozukluğu (DPD)
Bağımlı Kişilik Bozukluğunun karakteristik özellikleri arasında sürekli biri veya birilerine bağımlı olma hali, onay arayışı, pasiflik ve yalnız kalma korkusu var. Pamuk Prenses'te de tüm bu duygu ve davranışların ekstra boyutları ve tekrarlılığı mevcut.
Hikayenin en başından sonuna sürekli başkalarına bağımlı olarak yaşayan Pamuk Prenses, vereceği her kararda yanındaki hayvan arkadaşları ordusunun onayını bekliyor. Cüceler olmadığında, yalnız kaldığında ise büyük bir korku içine hapsoluyor.
Eğer kimse ona ilgi göstermezse, dünya onun için bir anlam ifade etmeyecekmiş gibi davranan Pamuk Prenses, aynı zamanda hikaye örgüsündeki her olayda bir adım geride durmasıyla da dikkat çekiyor. Kendini savunma ya da bir şeyleri çözme konusunda oldukça pasif davranan prenses, kötü kraliçenin elinden kaçmak yerine, sürekli olarak başka birinin onu kurtarmasını bekliyor.
İkincisi: Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve aslında PTSD, Bağımlı Kişilik Bozukluğu özellikleri göstermesinin ana sebebi.
Diğer prensesler gibi Pamuk Prenses'in hikayesinin başlangıcı da bir travmadan geçiyor aslında. Hatta bir değil, zincirleme olarak devam eden travmalardan oluşuyor hikayesi. Üvey anneyle kaldığı süre boyunca gördüğü zorbalık, kendi annesinin yanında olamayışının verdiği yoksunluk hissi, babasının ölümü, arından üvey annenin canına kast edişi... Bir prensesken kendisini aniden ormanın içinde yedi cüce ve yüzlerce hayvanla buluşu, cadının tuzağı, zehirli elma ve ölüm uykusu!
Şimdi böyle bakıldığında hiç de küçük çocuk masalı gibi durmuyor değil mi? Travma Sonrası Stres Bozukluğunun davranış belirtileri arasında aşırı duyarlılık ve kaygı, zihinsel uzaklaşma ve duygusal yalıtılma gibi özellikler buluyor.
Her şey güllük gülistanlık gitse de sürekli kendisini tehlike içinde hisseden Pamuk Prenses'in 'masumiyeti' biraz da korkusundan geliyor aslında. Sürekli olarak yaşadıklarını kafasında yeniden canlandıran ve her şeyin bir anda kötü gidebileceği korkusuna kapılan prensesin ormanda tek başına kalması da tesadüfe yorulmamaması gereken bir detay.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan kişilerin en belirgin özelliklerinden biri hayatın akışından kendisini koparması. Pamuk Prenses'in uyuduğu 'derin' uyku da, prens gelene kadar 'donan' duygusallığı da buna işaret.
Son olarak prensesimizde, tahmin etmek çok zor olmasa gerek; Obsesif Kompulsif Bozukluğu (OCB) var.
Obsesif Kompulsif Bozukluk aslında takıntılı düşünceler ve bunları durdurmaya çalışırken yapılan tekrarlayan davranışlar ile kendini gösteriyor. Örneğin birinin sürekli olarak 'acaba kapıyı kapattım mı?' diye düşünüp kendini sorgulaması, bunun için geriye dönüp kontrol etme ihtiyacı hissetmesi, her şeyin belli bir rutin ve düzende eksiksiz ilerlemesine duyduğu derin ihtiyaç OKB'nin en belirgin özellikleri arasında yer alıyor.
Ormanda yalnız kaldığında cücelerin evine yerleşen ve daimi olarak temizlik yapmaya başlayan Pamuk Prenses, daha ilk anda evin her köşesini tertemiz yapma takıntısı ve her şeyin düzenli olması gerektiğini sürekli vurgulamasıyla öne çıkıyor.
Pamuk Prenses’in sabahları hayvanlarla birlikte şarkılar söylemesi, cücelerle yemek yaparken belirli bir düzene uyması, hatta onları işe göndermeden önce her birine bir 'talimat listesi' vermesi, rutinlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösteriyor.
"Disney Characters That Suffer From Mental Disorders" isimli makalesinde Pamuk Prenses'i de inceleyen Dr. Joshua Jager'in konu hakkında yazdığı analizi ise şöyle;
Yager, Pamuk Prenses'in OKB sahibi olma ihtimaliyle ilgili yazdığı analiz şu şekilde; 'Cücelerin kulübesini dağınık halde bulduğunda hemen temizleme isteği, OCB'si olan bireylerin sıklıkla deneyimlediği zorluklarla paralellik gösteriyor; kaygıyı hafifletmek için belirli rutinleri veya ritüelleri gerçekleştirme ihtiyacı hissediyor. Eylemleri eğlenceli bir şekilde tasvir edilse de, genellikle istenmeyen düşünce veya duyguları bastırmak için aynı görevleri tekrar tekrar yapan OCB'li kişilerin mücadelelerini incelikle yansıtıyor. Pamuk Prenses'in canlandırdığı karakter, zorlayıcı davranış kavramına nazik bir giriş yaparak, izleyicilere OCB ile yaşamanın gerçekleri hakkında fikir edinme fırsatı sunuyor ve ruh sağlığı sorunlarının ele alınmasında anlayış ve şefkatin önemini vurguluyor'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Pamuk prensesi bilmem ama bizim Cindirellanın en ufak bı sorunu yoktu kendisini bizzat ve iyi tanırım 🤣🤣🤣🤣
Normal insan yoktur: Karen Horney
Saplantılı kişiliği de Bizim eski Türk filmlerinde ölümsüz aşk olarak anlattılar ya helal olsun