'Laf Öyle Değil Böyle Sokulur' Dedirten, Zamanında Herkese Ders Olmuş Tarihi Ayarlar
Zaman zaman biz de günlük hayatımızda küçüklü büyüklü ayarlar yiyor ya da belki hak edene hak ettiği ayarı veriyoruz ve bunları genelde unutmuyoruz. Ancak öyle ayarlar var ki, tüm insanlığın kulağına küpe oluyor ve tarih sayfalarına kazınarak her hatırlandığında ''vay anasını'' dedirtiyor. Bugün sizin için o unutamadığımız tarihi ayarları derledik.
Keyifli okumalar!
1. Mustafa Kemal Atatürk vs. Kral Aleksander
2. Muhammed Ali
3. Morgan Freeman
4. Mahir Çayan
5. Orhan Boran
6. Winston Churchill
7. Muhammed Ali vs. George W. Bush
8. Koç Holding
Türkiye'de Sun Microsystems'in ürünlerine servis destegi veren birkaç şirket vardır. Bunlardan en başat olanları Koçsistem ve Gantek'tir. Sun Microsystems'in kendisinin bile pazardaki payı çok düşüktür.
Muhtemelen, servis gelirlerinin belirli bir boyuta ulaştığını gören ve artık paylaşmak istemeyen Sun Microsystems, en büyük pastayı alan Koçsistem'in servis desteği vermesi icin gereken lisansını yenilemez. tutar bu lisansı konu ile zerre alakası olmayan Bilkom'a verir.
Koç Holding ise ertesi gün gidip Bilkom'u satın alır...
9. Winston Churchill vs. Nancy A.
Churchill'in başbakanlık döneminde kabinedeki kadın bakanlardan biri olan Nancy A. ile aralarında şöyle bir atışma geçmiştir:
Nancy A.: Kocam olsaydınız kahvenize zehir koyardım.
W. Churchill: Kocanız olsaydım o kahveyi içerdim.
10. Mustafa Kemal Atatürk vs. Lord Kinross
'Bir gün Çankaya'da Mussoloni'nin elçisi, ülkesinin Antalya bölgesi üzerinde yeniden öne sürdüğü isteklerden söz etmişti. Gazi Atatürk, onu hiçbir şey söylemeden dinledi. Sonra birkaç dakika izin isteyerek odadan çıktı. Döndüğü vakit, Cumhuriyetin ilânından beri ilk olarak, sırtına büyük mareşal üniformasını giymişti. Ses çıkarmadan yerine oturdu ve: ''Şimdi devam edin, lütfen'' dedi.'
11. Pablo Picasso
Paris, Alman işgali altındadır. Naziler Picasso'nun evinde arama yapmaktadırlar. Pablo Picasso'nun ünlü Guernica tablosu (Guernica Y Luno adlı, Bask kasabasının iç savaşta, 1937'de Alman uçaklarının desteğiyle milliyetçi İspanyol kuvvetleri tarafından yerle bir edilmesini anlatır) masanın üzerindedir. Nazi subayı sorar: ''Bunu kim yaptı?''
Picasso ise o unutamadığımız cevabını şu şekilde verir:
- ''Siz.''
12. Edebiyat tarihimizin en muazzam ayar veren şairi: Nef'î
17. yy.'ın büyük şairlerinden Nef'î, yazdığı şairlerden dolayı zamanın müftüsünce ''kafir'' ilan edilir. Usta hiciv şairi ise bunu duyunca önce şu dörtlüğü kaleme alır:
Müftü Efendi bize kâfir demiş,
Tutalım ben O’na diyem müselman,
Lâkin varıldıkta ruz-ı mahşere,
İkimiz de çıkarız orda yalan.\
(Müftü Efendi bana kâfir demiş, ben de ona Müslüman desem, mahşer gününe vardığımızda ikimiz de orada yalan söylemiş oluruz.)
Müftü Tahir Efendi bunu cevaplamakta zorlanınca küfüre sarılıp, şairi Kelp (Köpek) ilan ediyor. Cevap da gecikmeden geliyor kuşkusuz:
Tahir Efendi bana kelp demiş,
İltifatı bu sözde zâhirdir,
Malikî mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.
(Tahir Efendi bana köpek demiş, belli ki bana iltifat ediyor, çünkü benim mezhebim Malikî'likte köpek Tahir'dir/temizdir)
(Tahir kelimesi aynı zamanda Arapçada temiz anlamına gelmektedir. Şairin ustalığı da kullandığı bu söz sanatından belli olmaktadır.)
13. Bedia Muvahhit
Bedia Muvahhit'i gören bir genç kız, gözleri şaşkınlık dolu bir ifadeyle Bedia Hanımın yanına gelir:
- Ayy ben size hayranım Bedia Hanım. Ben de sizin gibi aktrist olmak istedim; ama annem 'orospu olursun' diyerek izin vermedi.
Bedia Muvahhit kıza şöyle bir bakar ve taşı tam da gediğine koyar:
+ Peki sonra nasıl oldun?
14. İngiliz kralı VIII. Edward vs. Mustafa Kemal Atatürk
İngiliz kralı VIII. Edward İstanbul’a Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce: ''Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!'' dedi.
Sonunda İngiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam Kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk’e dönerek: ''Sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim. Kendimi İngiltere’de zannettim'' diyerek memnuniyetini bildirdi.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekteydi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de haliyle halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral’a eğilerek: ''Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim'' dedi. Bütün sofradakiler Atatürk’ün muhteşem zekasına hayran kalırken, Atatürk garsona “görevine devam et” emrini verdi.
Yorum Yazın
atam önüne geleni ayar manyağı yapmış . yattığın yerler nur olsun 💖
Son maddede şöyle bir offfff off offf tepkisi verilmedi mi? büyüksün be!
Atatürk de ne koymuş beğğ! Sokmuş ve o hala çıkamamış belli bxjsgxgdfıfp