Görüş Bildir
Haberler
Kitapseverler Buraya! Hazır Bahar Yağmurları da Gelmişken Eve Kapanıp Okumak İsteyeceğiniz 30 Yeni Kitap

Kitapseverler Buraya! Hazır Bahar Yağmurları da Gelmişken Eve Kapanıp Okumak İsteyeceğiniz 30 Yeni Kitap

Serngl
03.03.2018 - 16:03

Hazır bahar yağmurları da gelmişken, boş vakitlerinizde; kahvenizi ve battaniyenizi alıp okumak isteyeceğiniz, 2018'in 30 yeni kitabını sizler için derledik. Keyifli okumalar. 😍

Açıklamalar kitapların tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

30. Cenevre Gölü'ndeki Olay

30. Cenevre Gölü'ndeki Olay

'Bir garsonun ızdırapla dolu karşılıksız aşkı; bir hizmetçinin bir baron ile olan tuhaf ilişkisi; cenevre gölü’nde beliren esrarengiz bir adam… Stefan Zweıg o benzersiz üslubuyla tutkuları, burjuvaziyi ve savaşın çözümlemesini yapıyor.'

29. Şairin Aynası

29. Şairin Aynası

'Şiir şairin aynasıdır. Şiirdeki kelimelerin her biri şairin dünyasından ipuçları verir okura. Şair şiirini yazarken en çok da kendisini anlatır. Yaşadıkları, buldukları, kaybettikleri ile kelimeler; bir koza gibi şairin her haline dize dize dokur şiirde.

Bu kitapta şairler ve şiirler karşılayacak sizi. Şairlerin ayak sesini duyacaksınız. Anadolu’nun bereketini, sözün gücünü, edebiyatın nefes aldığı şairleri ve şiirleri bulacaksınız. Bir aynaya bakar gibi hayalinizde şairlerin yüzleri belirecek. Geçmişten günümüze kadar şiirin nefesini hissedecek ve kitabı okudukça; iyi ki şiir var sözünü tekrarlayacaksınız.'

28. Obsesif-Kompulsif Bozukluk

28. Obsesif-Kompulsif Bozukluk

'Siz - ya da sevdiğiniz biri - OKB ile mi uğraşıyorsunuz? Bu güvence verici, kapsamlı rehber, tanıdan tedaviye olan yolculuğunuzda size yardım etmek için tedaviyle ilgili en yeni bilgileri sunarak bu bozukluğu açık bir dille anlatmaktadır. Değişmek için gereken motivasyonu, gündelik hayatı ele almak için ipuçlarını, ve sevdiklerinize destek sunmanın en iyi yollarını bulacaksınız.'

27. Fikirler için Ölmek-Filozofların Tehlikeli Hayatları

27. Fikirler için Ölmek-Filozofların Tehlikeli Hayatları

'Fikir adamları, bu arada felsefeciler de, tarih boyunca birçok kez bazen bireyleri bazen de kitleleri düşünceler için, idealler için, ideolojiler için ölmeye, ulvi bir amaç uğruna kendilerini feda etmeye yöneltmişlerdir, ancak kendileri söz konusu olduğunda tavırları ne olur acaba? Özel alan ile 'mesleki' alanın farklı olduğunu mu savunurlar? Teorik olanla pratiğin bir noktada çakışmasının şaşkınlığına boğulup ani bir aydınlanmayla daha önce dile getirdiklerinden vaz mı geçerler, yoksa felsefenin esas amacının insanın kendini gerçekleştirmesi olduğunu unutmaksızın fikirlerini hayata geçirmeye mi uğraşırlar? Her ne pahasına olursa olsun...

Costica Bradatan; Sokrates, Hypatia, Giordano Bruno, Thomas More gibi en bilinen örneklerden yola çıkıp bu isimlerin yanına pek çok başkalarını da katarak bu soruları ele alıyor, zaman zaman mizaha yaklaşan, edebî yönü dikkat çekici bir dille aydın üzerine, entelektüel cesaret üzerine zihin açıcı, kışkırtıcı bir okuma sunuyor.'

26. Epikharmos Fragmanlar

26. Epikharmos Fragmanlar

'Erken dönem Yunan edebiyatının en önemli isimlerinden biridir Epikharmos, mitolojik kahramanları, sıradan insanları hicveden bir yergi üstadıdır. Asklepiosoğulları soyundan gelen hekim bir babanın oğlu olarak Kos’ta dünyaya açar gözlerini, ancak gelişip serpildiği, olgunluk çağlarını geçirdiği, eserlerini verdiği, hatta ölüp defnedildiği yer, Sicilya’nın verimli toprakları olur. Babasından aldığı hekimlik terbiyesiyle yetişse de, bu mesleğe pek heves etmez. Daha çok Pythagorasçı çevre içinde yoğrulur gençliği, hatta bir rivayete göre bizzat Pythagoras’ın öğrencisi olur ve felsefeyle donatmaya çalışır zihnini. Felsefeyle donanmış zihni adeta kabından boşanır, felsefi ve ahlaki vecizelerle örülü dizeler, birbiri ardınca hicviyeler dökülmeye başlar kaleminden.

Daha antikçağda onu 'komedyanın mucidi' olarak taçlandıracaktır bu eserler. Aristoteles komedya tarzı şiiri onunla başlatacak, Platon adını Homeros’la birlikte anacak ve yeri geldiğince ondan alıntılar yapacak, hatta Atinalı Krates’ten Romalı Plautus’a kadar antikçağın büyük komedya şairleri kendisine öykünecektir.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

25. Türk Sineması

25. Türk Sineması

'Sosyal Bilimler Kongresinde bir sunuşu, 1960'lı, 1970'li yıllardaki yerli film seyircileriyle gerçekleşen sözlü tarih araştırmasının sunuşunu dinlerken Ferhat Eroğlu'na 'Babanla bir konuşma yap, dönemin daha sahici bir fotoğrafını yakalarız' dedim.

Sıtkı Bey'in konuşması Türk sinemasının çok değişik kesimleri sarıp sarmaladığının işareti. Bir de Kemal Filmin kalabalık kadrolu filmlerine gönderme yapması kendisinin eğlenmek amaçlı film seyrettiği ifadesinin tam da dönemi yansıttığını gösteriyor. Alim Şerif Onaran'ın Lütfi Akad, Osman Seden beraberliğinin altını çizmesinin onu okumadan Sıtkı Eroğlu da farkında. Daha da ilginci sinema akademisyenlerinin, sinema yazarlarının farkında olmadıkları Beyaz Mendil’in altını çizmesi. Önemli olan dönemin yerli filmlerini izlerken ızdırap çekmeden izlemek. Aslında şimdilerdeki bir sinema profesörünün Türkan Şoray'ın Azap filmi üzerine 'Azap'ı İzlerken Çekilen Azap' başlıklı ya da buna benzer başlıkta bir yazısı var. Yaşları yeten ya da yetmeyen sinema akademisyenleri bir zamanlar seyrederken azap duydukları yerli filmleri artık azap duymadan seyrediyorlar. Ama Sıtkı Eroğlu gibi keyifle değil.'

24. Ruh Üzerine

24. Ruh Üzerine

'Felsefe tarihinin ve biyoloji felsefesinin en önemli metinlerinden biri ilk kez Eski Yunanca aslından dilimize çevrildi: Aristoteles, Ruh Üzerine. Bu kitap; cilt, çift dilli bir basımın yanı sıra, önsöz, dipnotlar, ekler, kaynakça ve sözlükçe içeriyor.

Daha değersiz hayvanları incelemekten çocuk gibi iğrenmemek gerekiyor demek ki, ne de olsa doğal her şey harikalık barındırır. Hani Herakleitos'la tanışmak için konuklar gelince onu ocağın başında ısınırken bulunca durmuşlar da o ‘Girin girin, çekinmeyin, burada da tanrılar var.’ demiş ya, işte biz de utanmayı ve sıkılmayı bırakıp hayvanın her türlüsünü incelemek için kolları sıvamalıyız, her birinde doğal ve güzel bir şeyler var çünkü.”

23. Günün Sonu Yok

23. Günün Sonu Yok

'İngiliz yazar Rachel Seiffert, Günün Sonu Yok'ta sezgisel olarak anladığımız ama dile getiremediğimiz duyguları ve kırılma anlarını yalın bir dille aktarıyor.

İçine kapanık bir bilim adamı Polonyalı bir anne ve oğluyla yakınlık kuruyor, küçük bir çocuk kumsalda ölümle ilk kez karşılaşıyor, ailesine vakit ayıramayan bir anne yadırgadığı kızıyla iletişim kurmaya çabalıyor, yaşlı bir sosyalist Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesini hazmedemiyor, dünyadan soyutlanmış bir arıcının hayatı bir çocuk yüzünden alt üst oluyor, bir anne ve dört çocuğu savaştan kaçmak için bir yabancıya güvenmek zorunda kalıyorlar, Polonyalı genç bir kadın evi terk eden kocasını bulmaya Almanya'ya gidiyor.

Seiffert okuru aynı anda hem bir gözlemci gibi dışarıya konumlandırıp hem de kahramanlarının iç dünyasına çekebiliyor. Yazar bu öykülerde basit cümlelerle kahramanlarının duygu coğrafyasının beklenmedik karmaşıklıkta bir resmini çizmeyi başarıyor.'

22. Benim Adımla Toplanın

22. Benim Adımla Toplanın

'Maya Angelou hayata yenik başlar: Henüz on yedi yaşındadır, zencidir, kadındır ve bekâr bir annedir. Üstelik, parası ve hayatta ne yapmak istediğine dair hiçbir fikri yoktur. Bebeğine bakabilmek için kötü restoranlarda aşçılık yapar, orduya yazılmayı düşünür, gece kulüplerinde dans eder, uyuşturucu kullanır, hatta bir genelevde bile çalışır. Sık sık âşık olur, beyaz atlı prensin onu kurtaracağına dair hayaller kurar, oysa hayatın gerçekleri bambaşkadır. Genç Maya, bütün engellere rağmen asla boyun eğmez ve kendini aramaktan vazgeçmez.'

21. Son Çağrı

21. Son Çağrı

'Las Vegas olarak bilinen büyüleyici yeraltı dünyasında geçen Son Çağrı, tek gözlü bir kumarbazın öyküsünü anlatıyor. Uzun zamandır pokerde adamakıllı bir şey kazanamamıştır ve şimdi ruhunu geri kazanabilmek için en büyük riskleri göze almak zorundadır.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

20. Beyin ve Bağırsak

20. Beyin ve Bağırsak

'Otizm, demans, multipl skleroz, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi hastalıklar çağımızın “salgını” haline geldi. Bunların görülme oranının hızla artıyor olması, kesin bir tedavi yöntemi bulunamaması sebebiyle ciddi bir tedirginlik yarattı. Ancak artık bu sorunları çözebilecek bir tıp devriminin eşiğindeyiz: Bu devrime liderlik eden Dr. David Perlmutter, Beyin ve Bağırsak’ta mikrobiyomunuzun (vücudunuzdaki bakteri topluluğunun) beyninizin sağlık durumunu ciddi anlamda etkilediğini ortaya koyuyor. Doğum anından itibaren bağırsaklarınızda olup bitenler herhangi bir beyin rahatsızlığı konusunda risk altında olup olmayacağınızı belirleyebiliyor!

 Bu konuda daha çok yol katedilmesi gerekiyor olsa da bu ciddi tabloya iyimser ve çözüm odaklı bakan Dr. David Perlmutter, bu hastalıkların sebebini bağırsak-beyin bağlantısı üzerinden açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda bağırsak bakterilerinizi yeniden dengelemenizi ve beyninizi daha sağlıklı kılmanızı sağlayacak probiyotik ve prebiyotik odaklı bir beslenme programı öneriyor.

Beyin ve Bağırsak’la bedeninizi daha iyi tanıyın, sağlığınızın rotasını kendiniz çizin ve böylece yeni bir devir başlasın…'

19. Avrupa ve Amerikan Sinemasında Psikoloji ve Anormal Davranışlar

19. Avrupa ve Amerikan Sinemasında Psikoloji ve Anormal Davranışlar

'Avrupa ve Amerikan Sineması dünya sineması içerisinde başı çeken, etkileyici ve kaliteli yapımlara imza atıldığı iki önemli özgün sinema kulvarıdır. Örneğin Asya, Latin Amerika ya da Uzak Doğu Sineması da izleyiciye keyif veren, düşündürten, çarpıcı filmler ortaya koymuş olsalar da psikolojik analiz açısından bakıldığında bu iki zengin sinema içeriğinin çok gerisinde kaldıkları söylenebilir. Yine psikolojik açıdan bakıldığında, Amerikan Sineması’nın salt gişe filmleri ya da kültür emperyalizmi yapmış olması gibi çeşitli açılardan eleştirilse de dünya sinemasında hala bir lokomotif görevini sürdürdüğü de bir gerçektir. Avrupa Sineması daha ziyade kültür, tarih, ideoloji, din, sınıfsal farklılıklar gibi üstyapı kurumlarının insan davranışları üzerindeki etkisini aktarmakla birlikte örneğin birebir anormal davranışlar konusunda Amerikan Sineması’nın çok daha önde olduğu söylenebilir. Kuşkusuz ki Amerikan Sineması’nda 'ulusal kahramanlık' içeren; süper güçlerle donatılmış 'mükemmel', 'muhteşem' bir Amerikalı’nın isterse dünyayı parmağında oynatabileceği yönündeki etnik narsisizmi empoze eden filmler hep çekilmiştir. Bu kitapta işte bu iki özgün sinema dünyasının özgün katkısını yansıtan ve geniş bir psikoloji / anormal davranışlar yelpazesi sunan filmlere yer verilmiştir.'

18. Göz Koleksiyoncusu

18. Göz Koleksiyoncusu

'Göz Koleksiyoncusu ilk önce anneleri öldürüyor. Sonra da çocuğu kaçırıyor. Annenin cesedinin elindeki kronometre zamana karşı bir yaşam savaşının başladığını haber veriyor. Soğukkanlı katil şimdiye dek hiçbir iz bırakmamıştı ama hiçbir suç kusursuz değildir. Gizemli bir tanık, katilin tüm planlarını altüst edebilir: Kör fizyoterapist Alina Gregoriev, Göz Koleksiyoncusu’nun neler yaptığıyla ilgili bilmemesi gereken birçok şeyden haberdardır. Bunun sebebi ise vücutlarına dokunduğunda hastalarının geçmişini görebilmesidir. Ve son hastası da Göz Koleksiyoncusu’dur. Ancak kim ona inanacak kadar aklını oynatmış olabilir ki?'

17. İlluminati-Paranın Baronları

17. İlluminati-Paranın Baronları

'Dünyayı yöneten 13 hanedanlığın önde gelen sülalesi olan rothschıldler, inanç sistemleri, dünyayı yönetmekte oynadıkları önemli rol ve onların uluslar üstü devasa bir güce ulaşmaları kitabın en önemli konularından biridir.

Kitapta illuminati-sabetayizm-siyonizm-baykuş imparatorluğu-kurukafa ve kemik cemiyeti-lusifer (her şeyi gören göz)- ilk defa birbiriyle ilişkilendirilmiş ve bunun uluslararası kabul edilebilir delilleri kaynak gösterilmek suretiyle okurun dikkatine sunulmuştur. bu üç kavramı birleştirmesi açısından bu eser türkiye’de ‘ilk kitap’ olacaktır.

Dünyayı kontrolü altında bulunduran devasa güçteki küresel sermaye ve yönetim merkezleri ilk defa bu kitapta daha açık ve somut bir şekilde yerleri de gösterilmek suretiyle ifade edilmiştir.

Şimdiye kadar kâh yanlış, kâh eksik anlatılan illuminati tarihi bu kez doğruya en yakın biçimde ve okuyanı şok edecek yeni bilgilerle anlatılmıştır.'

16. Naif. Süper

16. Naif. Süper

'Ülkemizde Doppler romanıyla tanınan ve Norveç’in en çok okunan yazarlarından biri olan Erlend Loe’dan sadeliğiyle pırıl pırıl parlayan ve tüm dünyada ses getirmiş eğlenceli bir roman: Naif. Süper. Loe, bu romanda karşımıza son derece sempatik ve kafası bir o kadar karışık bir kahraman çıkarıyor ve onun anlam arayışına ortak olmamızı sağlıyor. Yirmi beşine basmasına rağmen dünyaya uyum sağlayamadığını, amatörlüğüyle yaşamdan dışlandığını hisseden naif kahramanımız, zaman hızla akıp giderken insanların her sabah uyanıp koşa koşa işe gitmesi karşısında şaşkınlığa uğruyor ve yaşadığı buhranın devasını kitaplarda, ormanlarda ve oyuncakçı dükkanlarında arıyor. Bu romanın evreninde en karmaşık kuramlar en basit gerçeklerle aynı ağırlığı taşıyor ve yaşamın her saniyesi aynı ciddiyeti hak ediyor... Hayatın anlamı mı dediniz? Liste yapmanın güzelliğinde, oyun oynamanın öneminde ve anların -veya sayfaların- arasında bir yerde yatıyor ve onu keşfetmenizi bekliyor.

Tüm dünyada yirmi dilde okuruyla buluşan Naif. Süper’in basitliğindeki bilgeliğe hayran kalacak, bilgeliğinin basitliğinden ilham alacaksınız.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

15. Erkekler Gerçekten Ne İster

15. Erkekler Gerçekten Ne İster

Erkekler sevebilir mi?

“Bir kadın ne kadar çok ya da az seviyorsa, erkek de kendince o kadar sever. Geleneksel ilişki değerlendirmesi standartlarının, kadının seven taraf olduğunu düşündürmesine rağmen, bu böyledir. Kadın erkeği sevmek istiyorsa, ilk önce erkeğin gerçekliğini ve kadının bu gerçeklik üzerindeki etkisini bilmesi gerekir.

Bu kitap, kadınları kendi açıklamalarının ve erkeklere yönelik tepkilerinin ötesine geçerek, erkeğe erkeğin gözüyle ve iç gerçekliğiyle bakmaya davet ediyor. Erkeğin en iyi aşk potansiyeli, henüz açığa çıkarılabilmiş değildir. Yazar, erkekle kadının birbirini onca yanlış anlama ve içerlemeden uzak, birbirlerini gerçekten nasıl anlayabileceğini, beraber olmaktan nasıl zevk alabileceklerini ortaya koyuyor.

Erkekler gerçekten ne ister? Hayatında bir erkeği seven her kadın… Ve bir kadınla daha yakın ve daha özel bir ilişki isteyen her erkeğin okuması gereken bir kitap…

Psikolog Herb Goldberg, Amerika’nın en çok okunan yazarlarından biridir. Eserleri uzun süre liste başı olmuştur.'

14. Dramsız Disiplin

14. Dramsız Disiplin

'Çok satan kitaplar yazan alanlarında öncü uzmanlar, şimdi de çocuk yetiştirmedeki en büyük zorluğu araştırıyorlar: DİSİPLİN. 

Çocuklarınızdan biri kahvaltı tabağını duvara fırlattığında, bir diğeri küçük kardeşini tehdit ettiğinde ya da bir ay içinde üçüncü kez disipline verildiğinde ne yapıyorsunuz? Soğukkanlılığınızı koruyup ona bilinçli bir şekilde yaklaşabiliyor musunuz, yoksa saçınızı başınızı yolacak kadar küplere mi biniyorsunuz? İşte Dramsız Disiplin böyle anlarda yaşanan öfke nöbetleri, gerginlikler ve gözyaşlarıyla baş etmek için etkili ve sevecen bir yol sağlıyor, hem de kavgasız gürültüsüz!'

13. Gozo ve Sagre

13. Gozo ve Sagre

'Dağların, ovaların, ırmakların, göllerin ve denizlerin arasında, havada, karada, suda ve toprak altında yaşayıp giden her çeşit varlığın orta yerinde dururdu bu koskoca kaya. Üzerinde bir adam oturur, oturur, otururdu.”

Başka bir dünya, başka bir harita. Asırlar önce bırakmıştı insanlar hayvanları yemeyi. 

Uğur Erbaş, aklın ve kalbin yenilgisini anlatıyor. Her zaman olanla hiç olmayan arasında…

Gozo ve Sagre, gün ışığını arayan fantastik bir grafik roman, trajik bir “dünya tarihi”. Yaklaşan karanlık, kaosun arifesi.'

12. Çocuk

12. Çocuk

'Sırlar çok büyük bir güce sahiptir. Onlar karşısında duyduğumuz korku dayanılmazdır çünkü bize birbirimizi ne kadar az tanıdığımızı gösterirler.

Bazı sırlarınsa her şeyi yerle bir etme tehlikesi vardır. Bir inşaat alanında gömülü bulunan bir bebek iskeleti gibi… Başta bir yerel gazetede küçük bir sütun halinde yer alan bu haber, birbirini hiç tanımayan üç kadın için her şeyi değiştirecektir.

Kadınlardan biri için bu haber, başına gelen en kötü şeyin hatırlatıcısı, diğeri için en karanlık sırrının açığa çıkma ihtimali, üçüncüsü içinse gerçeği öğrenme yolculuğunun başlangıç noktasıdır. Çocuğun hikâyesi artık dile getirilecektir.

Peki kimdir bu çocuk? Başına ne gelmiştir? Cesedi neden saklanmıştır? Ve bu olaydan başka kimin haberi vardır?

Dul romanıyla çıkış yapan Fiona Barton yeni bir gerilimle karşımızda. Ayrıca yazarın ilk romanından tanıdığımız gazeteci Kate Waters’la yeniden karşılaşıyoruz.'

11. Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır?

11. Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır?

'Siyasi rakiplerimizle nasıl anlamlı tartışmalar yapabiliriz? Güvenilir bilimi medyada yer alan yutturmaca haberlerden nasıl ayırt edebiliriz? Tanrı hakkında nasıl makul bir biçimde konuşabiliriz?

Gary Gutting, Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır kitabında tartışmalı güncel konular hakkındaki görüşlerimizi nasıl geliştireceğimizi göstermek üzere; politika, bilim, din, eğitim ve kapitalizm gibi toplumdaki büyük güçleri ve modern yaşamın en büyük sorularını bir filozof gözüyle sorguluyor.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

10. Yas Danışmanlığı

10. Yas Danışmanlığı

'Günlük hayatımızda çeşitli kayıplar yaşıyoruz, sevdiklerimizin ölümü, boşanma, ilişki kaybı, maddî ya da manevî kayıplar gibi. Bütün bu kayıplar karşısında da yas tepkileri gösteriyoruz. Yas denilince aklımıza ilk başta yalnızca ölüm geliyor belki, ama farklı kayıplar da yas yaşamamıza neden olabiliyor ve çoğu zaman farklı kayıplardan kaynaklanan yas sürecini anlamlandırmakta zorluk çekiyoruz ya da çevremizdeki kişilerin bu kayıplarını görmezden gelebiliyoruz. Bu kitabın ortaya çıkış amacı, tam da bu noktada yaşadığımız kayıpları anlamlandırmaya yardımcı olmaktır.'

9. Keş On Dı Teybıl

9. Keş On Dı Teybıl

'Zafer Algöz, Keş On Dı Teybıl’da okurlarını Ertuğrul İlgin, Cüneyt Gökçer, Fikret Hakan, Öztürk Serengil, Nur Subaşı (ve elbette kedisi Siyami Bey), Süleyman Seba, Kamran Usluer, Cem Yılmaz, Can Yılmaz ve daha birçok önemli isimle yaşadığı ilginç anılara davet ediyor. 

Sinema ve tiyatro dünyasında yaşanan komik, hüzünlü, daima şaşırtıcı ve hiç bilmediğiniz yeni maceralara hazır mısınız?'

8. Düşünce Kıvılcımları-Cehennem Kapısı'na Doğru

8. Düşünce Kıvılcımları-Cehennem Kapısı'na Doğru

'Kırık Burunlu Adam, Balzac Anıtı, Tunç Çağı, Öpücük, Calais Burjuvaları, Adem, Havva, Düşünen Adam... bunlar 19. yüzyılın en büyük isimlerinden Auguste Rodin’i özetleyen birkaç başyapıt olduğu kadar, büyük ustanın tamamlayamadığı ancak ölümünden sonra bronza dökülen opus magnumu Cehennem Kapısı’na giden yolun önemli durakları.

Yaşamı boyunca bir taraftan büyük iltifat görüp aynı zamanda büyük tartışmalara sebep olan Rodin, kimi dergilere yazdığı yazılarda ve dönemin önemli adlarından Henri Dujardin-Beaumetz ile yaptığı görüşmelerde hem kendini var eden kavramları ve sanata olan yaklaşımını anlatıyor hem de tüm sanatçılara hak bildiği yolda nasıl ilerlemeleri gerektiğini gösteriyor.

Bu kitap, doğayı kendine usta bellemiş bir sanatçının, sanatına ve hayata nasıl bir kararlılıkla yaklaştığını kendi sözleriyle ortaya koyuyor.'

7. Günlük Yaşamın Travmaları

7. Günlük Yaşamın Travmaları

'Ünlü psikiyatrist, yazar Dr. Mark Epstein bu kitapta, travmanın dönüşümsel potansiyelini ortaya çıkararak zihnin kendi gelişimi için nasıl kullanılabileceğini gösteriyor.

Travmayı sadece şanssız olanlar yaşamaz. O, psikolojimizin esas temelidir. Bizi daha fazla insan yapar, daha duyarlı ve daha bilge yapar. 

Travma bizim en büyük öğretmenimizdir, bizi yok etmesine izin vermezsek, hem zihinlerimizin kapasitesini artırabilir, hem de başkalarının çektiği acıları anlama konusunda farkındalık kazanabiliriz.'

6. Pol Molla'nın Hikâyesi

6. Pol Molla'nın Hikâyesi

'Giritli Müslüman bir aileye mensup olan Mollazâde Mehmet Ali’nin (Hıristiyan olduktan sonra aldığı adla Paul Mulla’nın) enteresan ve bir tarafıyla ibretlik, acı bir hayat macerası var. Baba tarafı XVII. yüzyılda Konya’dan Girit’e gelip yerleşmiş. Annesi ise Arnavut asıllı ve Mısır’dan adaya gelmiş. Mehmet Ali adı modern Mısır’ın kurucusu, Arnavut asıllı Osmanlı paşası Mehmet Ali Paşa’dan geliyor.

Pol Molla’yı babası 1895’te lise tahsili için Fransa’ya gönderir. Adada durum hayli karışık olduğu için oğlunun daha iyi şartlarda ve vasıflı bir eğitim almasını ister. Fransa’da liseden sonra hukuk tahsil eder, felsefe ile ilgilenir, aksiyon felsefesinin kurucusu Maurice Blondel’le tanışır. Kendisinden beklenen, iyi yetişmiş, Batı kültürü almış bir Müslüman olarak adaya dönmesi ve memleketini kendi mesleğinde savunması, dindaşlarına arka çıkması iken o Hıristiyan olmayı tercih eder ve 1905’te vaftiz olur. Sonra papaz, sonra kilisede seminer hocası, nihayet Vatikan’da üst derecede bir ruhani… Bu kitap birinci elden kaynakları kullanarak bu hikâyeyi anlatıyor.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

5. Ben, Zeus ve Olimpos Çetesi.

5. Ben, Zeus ve Olimpos Çetesi.

'Kahraman Aşil ölümsüzdü, peki topuğundan okla vurulduğunda neden öldü? Truva Savaşı’nı aslında Güzellik Tanrıçası Afrodit mi başlattı? Zeus, bütün dünyaya hükmetmeyi nasıl başardı? Peki ya Yeraltı Tanrısı Hades, Doğa Tanrıçası Demeter’in kızını neden kaçırdı? Bütün bu soruların yanıtları ve Yunan mitolojisiyle ilgili merak ettiğiniz her şey bu kitapta!'

4. Arthaşastra

4. Arthaşastra

'Siyasette 'Sonuca giden her yol mubahtır,' anlayışıyla kadim Hint dünyasının Machiavelli’si olarak kabul edilen Kautilya ve asırlardır okunan eseri Arthaşastra nihayet Türkçede.

Kautilya, MÖ 340-293 yıllarında, danışmanlık ve başbakanlık yaptığı ilk Maurya İmparatoru Çandragupta’nın iktidara yükselişinin mimarı olmuş bir devlet adamıdır. Derin felsefe, siyaset ve iktisat bilgisiyle kaleme aldığı Arthaşastra ise devlet yönetimi alanında bugüne dek yazılmış en kapsamlı eserlerden biridir.

Hükümdarın vazifelerinden devlet görevlilerinin maaşlarına, isyanlardan savaşlara, mülkiyet kanunundan ceza sistemine, devletin ve toplumun yapısı ve işleyişiyle ilgili hemen her konuya değinen devasa bir çalışma.'

3. Savruluş - 1951 Kore Savaşı'nın Romanı

3. Savruluş - 1951 Kore Savaşı'nın Romanı

'Roman elbette bir tarih kitabı değil, ama bir tarih kitabı kadar 'gerçeğe' sadık kalmak zorundadır. Onun için iyi romanın özelliklerinden biri de 'gerçeği' insani yanımızla buluşturabilmesindeki gücüdür. 

Ülkemiz tarihinin en yakıcı 'gerçekliklerinin' yaşandığı savaşları, tarih bilinci ve özenli bir roman kurgusuyla bütün boyutlarıyla günümüze taşıyan yazar Cihangir Akşit bu kez Kore Savaşı’nı bize anlatıyor. 1950’de Demokrat Parti’yi iktidara getiren şartlar, ülkenin yaşam koşulları, NATO’ya girebilmek için hükümetin Meclise danışmadan Kore’ye asker gönderme kararı alması... Ve bütün bunların sonucunda; büyük büyük oylar vererek o hükümeti sürekli iktidara getiren bir halkın, Kore Savaşı’nı uzun yıllar sanki hiç 'yaşanmamış' saymasındaki çelişki... Neden? 

Gerçek aşkı öğrenmeye çalıştığı biricik Mualla’sıyla romanın kahramanı Cemil Şadi ve arkadaşlarına acı veren şey, savaşta aldıkları yaralardan çok, bu sorunun yanıtında gizliydi belki de.'

2. Yaşamın Kısalığı Üzerine

2. Yaşamın Kısalığı Üzerine

'İnsan oldum olası yaşamın kısalığından yakındı. Bugün de değişen bir şey yok. De brevitate vitae (lat. Yaşamın Kısalığı Üzerine)  Romalı Filozof ve devlet adamı  Seneca’nın zaman kullanımı sorununu ele aldığı bir yapıtıdır. Seneca, boşa harcanmayan doğru kullanılan yaşamın yeterli uzunlukta olduğunu savunur.'

1. Kardeşini Doğurmak Türkiye'de Ensest Gerçeği

1. Kardeşini Doğurmak Türkiye'de Ensest Gerçeği

'Türkiye’nin en mahrem yerinde görülmeyen, görmezden gelinen bir yara: Ensest. CNNTürk haber spikeri Büşra Sanay, yıllarca süren titiz bir çalışmayla ensest mağdurlarından ailelere, sosyologlardan ilahiyatçılara, hukukçulardan eğitimcilere, psikologlardan adli tıpçılara kadar her kesimden insanla konuşarak Türkiye’nin ensest tablosunu ortaya çıkardı.'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
79
18
10
2
2
1
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

bazıları gerçekten güzel kitaplar.okuduğum ve favorim dediğim kitaplar.bazıları çöp. şöminede bile yakmaya değmez.genel anlamda söyleyecek olursak,"çalışır" ... Devamını Gör

Ecem Acıpınar

Hangileri onerebileceklerinizden?