Kendi Elimizle Sonumuzu Getirerek Yarattığımız İklim Krizinin Kökleri ve Etkilerini Açıklıyoruz!
Aşırı hava koşullarının giderek daha fazla hırpaladığı bir dünyada, 2021 yılında Kuzeybatı Pasifik'te yaşanan sıcak hava dalgası göze çarptı. Haziran ayının sonlarında birkaç gün boyunca, Vancouver, Portland ve Seattle gibi şehirler, yüzlerce insanı öldüren rekor sıcaklıklarda pişti. Bir hafta içinde, uluslararası bir grup bilim insanı bu aşırı ısınmayı analiz etti ve insanların neden olduğu iklim değişikliği olmadan bunun neredeyse imkansız olacağı sonucuna vardı. Gezegenin ortalama yüzey sıcaklığı, sanayi öncesi 1850-1900 seviyelerinden bu yana en az 1,1 santigrat derece arttı. Sebebi ise insanların kömür ve gaz gibi fosil yakıtları kontrolsüz şekilde atmosfere salması. Biz de bu yazımızda gezegenimize verdiğimiz zarardan bahsediyoruz.
1 derece ısı artışı kulağa çok fazla gibi gelmeyebilir ancak bu artış, enerjinin gezegen etrafında nasıl aktığını temelden değiştirdi bile.
Bu iklim acil durumunu anlamanın kökleri, 150 yıllık bir geçmişe dayanıyor.
Bugün iklim değişikliğinin ve sonuçlarının gerçek olduğunu, ve bundan bizim sorumlu olduğumuzu biliyoruz.
1850'lerde, amatör bir bilim insanı ve bir kadın hakları aktivisti olan Eunice Newton Foote, güneş ışığına iki cam kavanoz koydu.
Sadece üç yıl sonra, bağımsız olarak ve Foote'un keşfinden habersiz olarak çalışan İrlandalı fizikçi John Tyndall, aynı temel fikri daha ayrıntılı olarak göstermiştir.
Bugün Tyndall, gezegeni ısıtan sera gazları dediğimiz gazların keşfedilişinin tarihinde büyük itibar görüyor.
İnsanlar, İngiltere'de Sanayi Devrimi'nin başladığı 19. yüzyılın başlarında atmosferi önemli ölçüde etkilemeye başladı.
Yine de İsveçli kimyager Svante Arrhenius, 1800'lerin sonlarında atmosferik CO2 seviyelerindeki değişiklikler hakkında düşünmeye başladığında Sanayi Devrimi hakkında endişelenmiyordu.
Bu bulgular Dünya'nın karmaşık iklim sistemini sadece birkaç değişkene kadar basitleştiriyordu ve işleri oldukça kolaylaştırıyordu.
Yine de bir araştırmacı, bu konunun peşinden koşmaya değer olduğunu düşündü.
Onun zamanında yaşayan çoğu kişi gibi Callendar da küresel ısınmayı bir sorun olarak görmedi.
20. yüzyılın ikinci yarısında toplanan gözlemsel veriler, araştırmacıların yavaş yavaş insan faaliyetlerinin gezegeni nasıl dönüştürdüğüne dair anlayışlarını geliştirmelerine yardımcı oldu.
Bilim insanları tarihin bu sayfalarını 1960'ların başında Grönland'ın kuzeybatısından çıkarılan buz çekirdekleri ile okumaya başladılar.
Zamanla alarm verici bir takım kanıtlar birikmeye başladı.
Küresel değişime dair daha fazla kanıt, 1960'lardan başlayarak Dünyanın çevresindeki uydulardan geldi.
Çoğu durumda, değişiklikler bilim insanlarının birkaç on yıl önce öngördüğünden daha hızlı geliyor.
Bilim, ileriye dönük bir rol oynayabilir ve oynamak zorundadır...
2021'de Glasgow'daki BM iklim toplantısında, dünyanın dört bir yanından diplomatlar, fosil yakıtları kullanmaktan vazgeçmek için daha acil bir şekilde çalışmaya karar verdiler.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın