Vizörden Sızan Hayat: Sokak Bir Hikâye Anlatıcısıdır
Sokak fotoğrafçılığı bir hikâye anlatıcısıdır o; dahası, modern görsel sanatların en yalın, en uçup giden fısıltısıyla kalpleri sızlatan bir öykü dokuyucusu. Kelimelerin ağır perdesini aralamadan, tek bir karede ruhun uçurumlarını, toplumun titreşen damarlarını, duyguların kasırga gibi savrulan tozunu ve sıradan günlerin gizli ipeklerini örerek açığa vurur. Henri Cartier-Bresson'un o sihirli 'kararlı an'ı gibi, rastlantının narin kanatlarında kayan bir ânı sonsuzluğa hapseder; izleyiciyi, sessiz bir girdabın kollarına bırakır: 'Bu adam neden fırtına gibi koşuyor, gölgesi ardında hangi unutulmuş sırları serpiyor? O kadın, camın buğulu ötesinde hangi düşü işliyor parmaklarıyla? Kalabalığın boğucu kucağında yalnızlık, nasıl da bir hançer gibi parıldıyor, keskin ve yakıcı?' diye mırıldanır kare, zihinleri uyanışın rüzgârıyla okşar.