Ama alt psikolojisine baktığımızda yine son derece masum bir oyunla paylaştık çocukluğumuzu.
Yakar toplar, seksekler, saklambaçlar hepsi organik ve gerçek oyunlardı. Şen kahkahalarımızı, nefes nefese kalışlarımızı hatırlıyorum o gülen gözlerimizi özlüyorum.
Ateş yakarak etrafında gitar eşliğinde şarkı söyleyişlerimizi, sonra o ateşte pişirdiğimiz patatesleri, evden aldığımız üç beş malzemeyle yaptığımız piknikleri,
Köy yollarında arkadaşlarımla bisiklet sürüşlerimizi…
O vakitler sokaklar daha güvenliydi. Tüm sokaklar bizimdi ve bizler sokaklarda daha özgürdük.
Şimdi bakıyorum da her köşe başı tehlikeli, en çok güvendiğimiz okullar bile neredeyse güvenli değil ve öğretmenler zorunlu halden hep diken üstünde hep tedbirli.
Bizim gibi bir neslin çocukları nasıl bu kadar sanal nasıl bu kadar kan dökmeye meraklı oldu…
Gerçi nasıl olmasın ki…
Ne zaman gözümüzü ekrana çevirsek savaş kan ve silah sahneleri yazık ki burnumuzun dibinde.
Oyunlar bile kan dökmeye yönelik artık
Bu kadar kan yetmez mi!
Peçete, pul koleksiyonlarının emekle biriktiği
Mektuplaşmaların olduğu gerçek ve sıcacık bir dünya ümidiyle.
Ama elbette sadece ümit etmek değil biz de üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Onlar bizim evlatlarımız, geleceği onlar şekillendirecek.
Oynadıkları oyunlara, arkadaşlıklarına, gün içinde neler yaptıklarına ne olur dikkat edelim.
Sevgiyle şefkatle anlayışla yaklaşalım evlatlarımıza.
Tacizlerin, her türlü uyuşturucu maddenin kol gezdiği bir dünyada bugün değindiğim konu belki hafif kalacak ama bence çıktıları göz ardı edilmeyecek kadar ciddi.
Özellikle ilkokul ve ortaokul çağında ki evlatlarımız için bu ikazı yapıyorum
Siz de lütfen bugün çocuklarınız okuldan geldiğinde bu oyunu oynayıp oynamadıklarını sorun ve ellerini kontrol edin.
Instagram
Facebook
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio