"IŞİD Varken PKK Silah Bırakmaz"
"IŞİD Varken PKK Silah Bırakmaz"
'IŞİD’in saldırıları Kürd birliğinin zeminini ve zaruriyetini güçlendirmiştir.'
Çözüm sürecini ve PKK'nın çok yakında silah bırakacağı iddialarını değerlendiren DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, 'IŞİD, gibi bir vahşi cinayet çetesi her yerde Kürtlere saldırıyorken, PKK nasıl silah bıraksın? Aksine Kürtler her yerde öz savunmasını giderek büyütüyor. Önemli olan 40 yıllık savaş durumunu bitirmektir' dedi.
DTK Eşbaşkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, bölge koşullarının Türkiye’yi Kürt sorununu çözmeye zorladığına dikkat çekerek, “Bölge kaynıyor ve her tarafta çatışmalar sürüyorken, bu kaotik durumdan Türkiye’nin kendini sakınmasının tek yolu, süreci yeni bir aşamaya taşımasıdır” dedi. BasHaber’e konuşan Tuğluk, “En kritik aşamadayız, ya sorunu stratejik çözecekler ya da bu süreç oyalamaya artık gelmez” ifadesini kullandı.
Aysel Tuğluk’un açıklamalarından satırbaşları şöyle: Sayın Öcalan, “Demokratik Türkiye olmadan silahsızlanma olmaz. Arabayı atın önüne koymayın” diyerek devlet heyetini dayatmalar söz konusu olduğunda uyarmayı bildi. Aşiret kavgalarında bile bir barış yasası oluşturulur. 40 yıllık savaştan bahsediyoruz. Evet, gerekirse 40 yasa çıkaracaklar. Süreç AKP’nin, Erdoğan’ın keyfine bırakılamaz ki! Tek taraflı hiçbir şey olmaz artık. Sürecin yeni aşamasının özü esasında budur. Her şeyi bir kenara bırakalım, IŞİD gibi vahşi bir cinayet çetesi her yerde Kürtlere saldırıyorken, PKK nasıl silah bıraksın? Aksine Kürtler her yerde öz savunmasını giderek büyütüyor. Esas olan husus şu: Çözüm süreciyle birlikte 40 yıllık savaş durumuna, 100 yıllık çatışmalı Kürt-Türk ilişkisine son verilecek. Ve bu tarihsel ilişki yeniden düzenlenecek.
LİCE DEVLET PROVOKASYONU
Lice’de yaşananlar sadece bir müdahale değil, stratejik, askeri bir mantıkla gerçekleştirilen bir imha operasyonu ve çözüm sürecine dönük bir devlet provokasyonudur. Eğer Lice olayı provokasyon ise, bu provokasyonun sorumlusu bizzat siyasi iktidardır. Oradaki askerler İçişleri Bakanlığı’ndan, valilikten habersiz operasyon yapamazlar. Bazıları basın diliyle ‘kitleye müdahale’ diyor. Bu müdahale değil, stratejik, askeri bir mantıkla gerçekleştirilen bir imha operasyondur ve evet çözüm sürecine dönük bir devlet provokasyonudur! Benzer operasyonları 92 Newrozlarında Cizre ve Nusaybin’de gördük. Lice olayı AKP’ye rağmen, AKP’den bağımsız bir durum değildir.
TÜRKİYE SÜRECİ İLERLETMELİ
Önemli olan yol haritasının hazırlanıyor olmasıdır. Taraflar neyi ne zaman ve nasıl, hangi mekanizmalar dahilinde yapacak? Tüm bu hususlar ilke, program ve takvime bağlanacak. AKP’nin nasıl pragmatist, nasıl konjonktürel davrandığını biliyoruz. Karşımıza pekala yeni bir “Genişletilmiş Silopi Yasası” ile çıkabilir! Sık sık eve dönüşlerden, silahsızlanmadan bahsetmeleri pek hayra alamet değil gibi. Bir “geri çekilme” talebinin dayatıcı tarzda sürekli İmralı’da gündeme getirildiğini biliyoruz. Ancak Sayın Öcalan “müzakereler başlamadan tek bir gerilla geri çekilmez” dedi. Nihayetinde bu bir süreç ve sürecin artık müzakerelere evirilmesi gerekiyor. AKP halen somut adım atmış değil. Söz verildiği gibi yol haritası hazırlanırsa, “süreç” ciddi bir aşama kaydedecek ve Kürt meselesi nitelik değiştirecektir. Yakın zamanda beklentileri karşılayan bir yaklaşım görmeyi umut ediyoruz. Zaten devlet ve AKP’nin başka bir şansı da yok.
Yol haritası tarafların karşılıklı olarak atacağı adımları takvimlendirecek. Sayın Öcalan’ın talep ettiği sekreterya, izleme kurulu ve medya ile görüşmesinin sağlanması gerekiyor. Müzakere denilen husus ta budur. Yine sürekli bahsedilen 8 ana başlığın ilkesel olarak kabul edilmesi lazım. Karşılıklı adımlar, ortak iradeler gerektiriyor. Ve tabi tüm bu gelişmelerin artık “resmi” olarak belgelendirilmesi gerekiyor. İşin ciddiyeti bunu gerektirir. AKP bu ciddiyeti gösterebi-lecek mi, yakında anlayacağız.
KORKMAZ’IN HEYKELİ 10 AYDIR ORADA
“(Lice’de) bazı kesimler (cemaat medyası, MHP ve ulusalcılar) kışkırtıcı ve manipülatif davrandılar. Bu doğru ama AKP iktidarı daha farklı yaklaşım gösterebilirdi. Bizlerle diyaloga geçip daha rasyonel çözümler arayabilirdi. Ancak bunu hiç mi hiç denemediler. Provokasyona gelen de, provokasyonun içinde olan da kendileridir. Mahsum Korkmaz’ın heykeli neredeyse 10 aydır orada duruyordu. Şimdi ne oldu da müdahale kararı aldılar ve müdahaleyi o devasa güçle yaptılar?”
EN KRİTİK EŞİKTEYİZ
“Süreci her şeye rağmen sahiplenmeli ve nihayete erdirmek için mücadelemizi sürdürmeliyiz. PKK tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Umarım ve dilerim ki, AKP tarihi bir yanlış yapmaz ve büyük Kürt-Türk barışını tüm halklarımız için gerçekleştiririz” dedi.”
GÜNEY’İN SAVUNMASI KUZEY’DEN BAŞLAR
“Ortadoğu’da yaşanan IŞİD saldırıları karşısında Kürtler ittifak yapmalıdır. Bundan daha uygun bir konjonktür bulamayız herhalde. Her şey Kürtlerin birliğini şart koşuyor ama özellikle Güney Kürdistan’daki partilerin ve şahsiyetlerin çıkarcı yaklaşmaması gerekir. Şu an fiili bir durum söz konusu ve daha çok ortak savunma temelinde bir birliktelik var. IŞİD’in saldırıları Kürd birliğinin zeminini ve zaruriyetini güçlendirmiştir. “Şerde hayır var” mı desek acaba! Ulusal birlik için özellikle DTK kongresinden sonra çalışmaları yeniden programlama girişimlerimiz olacak. Herkes iyi biliyor ki, HPG ve YPG’nin direnişi olmasaydı, IŞİD Hewler’e (Erbil) elini kolunu sallaya sallaya girecekti! Kanıtlanan gerçek şudur: Güney’in savunması artık Rojava’dan, Kuzey’den başlar ve bunun için Ulusal strateji, ulusal savunma ve ulusal birlik gerekiyor. Kerkük’ü korumak, Musul’u geri almak, Başur’un statüsünü ve Rojava kantonlarını savunmak yine Kuzey’de özerklik temelinde çözümü sağlamak için Kürt/Kürdistan ittifakı şarttır ve önümüzdeki dönemin temel gündemi de bu olacaktır.”
TARAF