İnsan Neden Övülmek İster?
Kendini gerçekleştirme yolunda ilerleyen bir kişinin kararlarında en güçlü ses kendi iç sesidir.
Bu makalenin amacı insan nedir ve neden övülmek ister, sorusuna cevap aramak niteliğinde olup, insanı bütüncül bir yaklaşımla vurgulayan felsefe bilimi ve psikoloji kuramcılarının nasıl ele aldığını Carl Gustav Jung’un arketipler kuramı ve Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini temel alarak insanın neden övgüye ihtiyaç duyduğunu açıklayan alt nedenleri incelenmiştir.
Felsefe ve bilimin bakışı genel olarak insanın farklı yönleri üzerine durduğu bilinmektedir.

Bu kapsamda insanın akıl yönü, yapısal ve duygusal yönlerini ele alıp incelemişlerdir. Bu durumdan dolayı insanın tanımı aslında eksik kaldığı söylenebilir. İnsan bedensel ve ruhsal olarak iç ve dış yapısıyla bir bütündür. İnsan, biyolojik olarak Homo Sapiens türüne ait bir canlıdır, iki ayak üzerinde hareket edebilen, yürüyen, koşan ve büyük bir beyin kapasitesine sahip karmaşık düşünme yeteneğine sahip bir varlıktır. İnsanı sadece biyolojik açıdan tanımlamak yeterli olmayacaktır. İnsanın doğuştan ve genetik faktörlerden gelen özellikleri vardır. Bu özellikler kişinin kendi içyapısından olduğu gibi aynı zamanda dış etkenlerinde olduğudur. İnsanın iç etkenleri us (akıl) , irade, nefis, karakter ve huy olarak sınıflandırılırken dış etkenler ise sosyal çevre ve aile dış faktörlerdir. Genel çerçevede insan en basit tanımı ile duygu, düşünce, inanç ve değerlerden oluşan akıl sahibi, irade sahibi ve özgür olan bir varlıktır. Yapılan araştırmalarda genel olarak insanın us sahibi olduğu vurgulanmaktadır. Tarihin her döneminde insanın akıl (us) sahibi denilmiştir.
Aristoteles insanı sıradan bir varlık olarak ifade ederken doğası gereği büyüme, gelişme, eyleme geçme ve durağanlık ilkesinin de insanın içinde olduğunu belirtmiştir.(1) Başka bir anlamda insanı insan yapan onun canlılığının nedeni ve hakikatidir. Aristoteles insanın her şeyi kendisinde oluş ve varlığın ilkesini taşıdığı halde bir forma sahip değil ise doğasının da olmadığıdır. (2) Bu yaklaşımdan yola çıkarak insan kavramı üzerine detaylı incelemeler yaparak belli bir sonuca ulaşmıştır. Aristoteles insanı toplumsal bir varlık olarak görür ve felsefesini bu temel üzerine kurmuştur.
İnsanın hayatta elde etmek istediği hedeflerin amacı olup, hiçbir şekilde farklı bir hedef ve amaç aramayan bir durum olarak özetlemiştir. Erişmek istediği noktayı ise ‘eudaimonia’ olarak belirlemiştir. Amaç olarak belirlediği ‘eudaimonia’ ancak sosyal koşullarda ortaya çıkabilmektedir. İnsan felsefesi ise yalnızca insanın değil aynı zamanda toplumun da mutluluğu üzerinde değerlendirmek gerekir. Aynı zamanda mutluluk kişilerin arasındaki ilişkileri ahlak felsefesi üzerinden de gerçekleşmektedir.
Mengüşoğlu (3) (1905-1984) insanı davranış ve tutumlar takınan, bağımsız hareket eden, duygusal ve hisseden, diğer kişilerin sesini duyabilen, kendini odaklayan, inanç sahibi olan, çalışkan, konuşan, dinleyen ve anlayan, empati yapabilen, bilinçli ya da bilinçsiz psişe sahip olan, sanat ve tekniğin yaratıcısı olan canlı bir varlık olarak tanımlamıştır.
İnsan geçmiş ve kişisel deneyimlerinden oluşan zeki, öz farkındalığa sahip, anlayış, kavrama, algılama, iç gözlem yapma ve varoluş yetisini geliştirme yeteneğine sahip bir varlıktır. İnsan birçok unsurlardan meydana gelmiş, ahenkli ve parçalanamaz bir bütünüdür ve her insanın, diğer insanlardan farklı olarak kendine has özellikleri vardır. İnsan bu özelliklerinin bir bölümün doğuştan alırken, bazılarını sonradan kazandığı karmaşık bir bileşkesi olup insanın fiziki yapısının dışında bu yapıyı da içine alan geniş bir kavram olarak tanımlanmaktadır.(4)
(1)Aristoteles 2014, Fizik
(2)Aristoteles 2017, Metafizik
(3)Mengüşoğlu 1905-1984
(4 )Baymur 1983, Genel Psikoloji
İnsanın özelliklerinden bahsedilirken, kişinin bireysel yapısı, karakter özelliklerinden söz edilmektedir.

Aynı zamanda insanın başarısı ve yeteneklerinden, potansiyellerinden söz edilir. İnsanları birbirinden ayıran en temel özelliklerden biri ise kişinin kendine has özelliklerinin olmasıdır. (5)
İnsanların yaratılışlarından gelen yetenekleri ve kişilik yapıları, ebeveynlerinden ve sosyal çevrelerinden model olarak benimsedikleri ve aldıkları eğitimler ile şekillenmektedir. İnsanın yaratılışından gelen yeteneği, karakteri anne babası ve çevresinden gördüğü eğitim ile kişiliği oluşmaya başlar. Allah’ın insana yaratılıştan verdiği, din, fıtrat, nefis, kötü- iyi duygular ile âleme gelirler. İnsan filizlendiği çevrede ve kültür ortamında var olan değerleri ile şekillenir iyi ya da kötü insan tipine sahip olur.
Bu nedenle bulunduğu koşul ve şartlar doğrultusunda mantığına uygun olanı doğru kabul eder ve onu tercih eder. Aslında çevresindeki doğru ya da yanlış davranışlara bağlı olarak hareket etmeye başlar.
Analitik psikolojinin kurucusu, Carl Gustav Jung, insanın özelliklerini düşünme, duygu, sezgi ve duyum olarak ifade etmiştir.
Düşünce: insanların olaylara karşısında mantıksal çıkarımlarda bulunması olarak bir işlevidir (6). Özetle problemler karşısında çözüm üretebilmedir (7).
Duygu: Hislerle anlama algılama ve yorumlama şekli kişinin mimik ve davranışlarına göre onu şekillendirme ve kalıba sokmasıdır (6). İnsan duygularını zaman zaman yüz mimik ve beden dili ile niyetini ifade eder. Mimik genelde kendiliğinden oluşan ve kişisel iletişiminde temelini oluşturan kendi ifade etme aracıdır.
Duyum ise insanın dış dünyasında bir şeylerin oluştuğuna ilişkin bilgi vermektedir. Kelimelerin neye benzediğini değerlendiren insan genel olarak duyu organları ile algıladığı bilinçli duyu izlenimlerini dikkate alır.
Sezgi: Jung’un çalışmalarının, uygulamalarının ve felsefi mirasının merkezinde yer almaktadır (8).
Jung, insanda genel olarak yukarıda bahsettiğimiz dört işlevlerden birinin yoğun olduğunu vurgulamıştır. Bu durum ise insan üzerinde mantıksal ve kültürel düzeyde değişkenlik gösterdiğidir.
İnsan neden övgüye ihtiyaç duyar;
İnsanların dış çevreden onaylanmak ve kabul görmek için kullandığı maskeler vardır. Bu maskelerin oluşumun en temelinde toplumda insanlara bazı davranışların yüklenmesi ile ilişkilidir. İnsanı yaratan toplumsal sürecin sonuçlarıdır. Bu davranışlar doğrultusunda insan kendi olmadığı ve diğer insanlar tarafından nasıl düşünüldüğü ve görüldüğü kişi olmaya yönelik tutum ve davranışlar sergilemeye başlamasıdır. Bu durum insanların bilinçli ya da bilinçsiz davranışlarının kritik öğelerinden birisi olarak düşünülebilir.
İnsanın yaşadığı toplumda onay görmesi, kabul görmesi aslında toplum içinde bir denge halinde olması gerekir. Bunun nedeni ise İnsanın kendi benliğini yok etmemesi ile bağlantılıdır. Çünkü insan kendinden uzaklaşabilir ve olumsuz bir durum ile karşı karşıya kaldığı zaman kalıtsal bir takım problemleri de ortaya çıkartabilir. Bu yüzden insanların kendi benliklerinden çıkıp, başka biri gibi tutum ve davranışlar içerisinde olması tamamen dış çevreden aldığı olgular değil aynı zamanda bilinçaltında var olan insanın bilmediği kalıtımsal bir durumdan kaynaklanabilir. İnsanların kalıtımsal hayatlarında ortak bilinçdışının içinde yer alan arketipler vardır. Bu arketipler ise Jung tarafından kazandırılmış bir kavramdır. Arketipler insanların yaşamlarında ortak bilinçdışının içerisinde yer alan yoğun ve duygusal öğeler taşıyan düşünce biçimidir (7).
(5) Düzgün 1997, Din Birey ve Toplum
(6) Jung 2016, İnsan Ruhuna Yöneliş
(7) Ukray 2016, Jung Psikolojisi
(8) Pilard 2018, C. G. Jung And İntuition: From The Mindscape Of The Paranormal To The Heart OfPsychology.
Bu duygusal öğeleri, her insanın yapısında var olan, nesilden nesile devam eden varoluşsal pinler olarak adlandırabiliriz.

Aynı zamanda övgü, onay, kabul görmek, hoşa giden sözcükler gibi devamlılık sağlayan kalıplar ve imgeler olarak ta tanımlanabilir (9).
Jung bu arketiplerin kökünü kolektif bilinçdışına dayandırdığı gibi insanların ataları ile geçmiş bağı olduğunu düşünmektedir (10) . Başka bir görüşe göre, arketiplerin insan davranışları üzerinde etkisinin olduğu ve şekillendirildiği vurgulanmıştır (11). İnsanın bilinçaltında mevcut olan arketiplerle kendilik (diğerlerinin duygu ve düşüncelerini anlamada kullanılan geniş sistematik yapı) eş güdüm aracılığıyla gelişir. İnsan başka insanların istek ve beklentilerine yönelik davranış ve tutum inşa edilmiş herkese açık kendiliktir (12).
Sonuç olarak İnsan düşünme ve hissetme (rasyonel işlevler) ve duyum ve sezgi (irrasyonel işlevler). İnsan hayattaki iki temel tutumu ayırt eden: içe dönük ve dışa dönüktür. Her insanın hayata karşı baskın bir tutumu ve onu belirli bir şekilde kişilik tipi özellikleri ve davranışları ile yansıtır. Yaşam enerjisini ilgisini dünyaya yönlendirme tutumu dışa dönüklük olarak ifade edilmektedir.
Değerler, tepkiler ve beğeniler, nesnelere göre şekillenmektedir. Dışsal koşullara yönelimdir. Örneğin; övgü ve takdir sözcükleri, beğenilmek kişiyi ruhsal açıdan tatmin eder. Bu durum kişinin arketipleri ile ilişkili olabilmektedir. Arketipler insanın kalıtımsal aileden gelen ya da bulunduğu çevresel koşullarla bağlantılıdır. Kişi çevresinden beklediği ilgiyi ya da övgüyü almadığında bu durumun patolojisi depresyon ile bağdaştırılmıştır. İnsan beyni motivasyonla yönetilmektedir. İnsanın dış etkenlere ihtiyaç duyduğu yapılan çalışmalarda mevcuttur.
Freud’a göre insanın dış çevreden alacağı onay ve kabule ihtiyaç duyması tamamen kişinin kendi farkındalığı ile ilgili olduğudur. İnsanın içyapısında oluşan dürtü, anı, yetenek ve potansiyellerden haberdar olmamasından kaynaklı duyduğu korku ve endişe duygusu tetikleyici olabilmektedir. İnsanın kendini bilmesi halinde kendisini küçümsemesi, zayıf görmesi ve tamamen kendi hakkında olumsuz düşünceler üretmesi ve buna inanarak yaşaması ve şekillenmesidir. Bu durum ise tamamen kişinin tutkuları ve kaygılarının, sosyal çevrenin oluşturduğu kültürünün ürünün olmasıdır. İnsanın psikolojik ve fizyolojik ihtiyaçları tarihin her döneminde olmuştur. İnsan kendinin farkında olup, ihtiyaçlarının farkına varması ile bu ihtiyaçlar zaman içinde farklılık ve değişim göstermiştir. . Zaman içindeki bu değişikliklerin oluşması sosyal çevre, teknolojinin ve sosyal medyanın çok fazla insan üzerinde etki yaratmasıdır. Öncelikle fiziksel ve daha sonra psikolojik gelişimleri ortaya çıkarmıştır.
(9) Serrican 2015, Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramındaki Arketip Kavramının Edebiyata Yansıması
(10) Yakın & Ay 2012 Markaların Kişilik Arketiplerinin Araştırılması Üzerine Bir Araştırma.
(11) Hogenson 2009, Archetypes and Action Patterns.
(12) Magnavita 2016, Kişilik Kuramları, Psikoterapi Enstitüsü
Özetlersek, insanın övülmek istemesi ihtiyaçtan kaynaklı olabileceği gibi aynı zamanda geçmişten atalarından genetik ve çevresel koşullarla bağlantılı olabileceğidir.
Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde alt basamak olan ‘kendini gerçekleştirme’ insanlarda birçok şey kendini/benliğini keşfetmek ile alakalıdır. İnsan kendisi ve yaşamı hakkında bir bilince sahip olması ve kendisinin farkında olması ve bu bilinci daima yükseltebilmesi gerekmektedir. Korkularının etkisinde kalmadan olguları olduğu. Dış etkenlerden ziyade kendi içine dönüp, kendini keşfederek bunu sağlayabilir (13) .
(13) A. Maslow 1973, Psychologie des Seins
KAYNAKLAR:
Aristoteles. (2014a). Fizik. (S. Babür, Çev.) Yapı Kredi Yayınları.
Aristoteles. (2017b). Metafizik. (A. Arslan, Çev.) Diban Kitap.
Armaner, N. (1980). Din Psikolojisine Giriş. Ankara: MEB Yayın.
Baymur, F. (1983). Genel Psikoloji. İstanbul.Carl Gustav, j. (2006).
Analitik Psikoloji. (E. Gürol, Çev.) İstanbul: Payel Yayınları.
Darıcı, S. (2013). Bilinçaltı Reklamcılık ve İletişim Teknikleri,. İstanbul: İstanbul Gelişim Üniversitesi.
Düzgün, Ş. (1997). Din Birey ve Toplum. Ankara: Akçay Yayın.
Geçtan, E. (2014). Psikanaliz ve Sonrası. İstanbul: Metis Yayınları.
Goffman, E. (2004). Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu. (B. Cezar, Çev.) İstanbul : Metis Yayıncılık.
Hogenson, G. (2009). Archetypes and Action Patterns. Journal Of Analytical Psychology, 54, 325-337.
Jung, C. (2006b). Analitik Psikoloji (E. Gürol, Çev., 2 b.). içinde İstanbul: Payel Yayınevi.
Jung, C. (2016a). İnsan Ruhuna Yöneliş. (E. Büyükinal, Çev.) İstanbul: Say Yayınları.
Jung, C. (2016c). Analitik Psikoloji Sözlüğü. (N. Nirven, Çev.) İstanbul: Pinhan Yayıncılık.
Karahan, T., & Sardoğan, M. (2004). Psikolojik Danışma ve Psikoterapide Kuramlar. Samsun: Deniz Kültür Yayın.
Kasapoğlu, A. (1997b). Kur’an’da Kişilik Psikolojisi. İstanbul: İzci Yayın.
Kasapoğlu, A. (2010). “Bir Kişilik Özelliği Olarak Kur’an’da Sadâkat”, İ. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 119.
Kulaksızoğlu, A. (1998). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Magnavita, J. (2016). Kişilik Kuramları, Psikoterapi Enstitüsü. (Psikoterapi Enstitüsü , Çev.) Eğitim Yayınları.
Maslow, A. (1973). Psychologie des Seins. ( Paul Kruntorad, Kindler, Çev.) Verlag, Münih.
Meadow, M. (1992). Archetypes And Patriarchy:. Eliade And Jung. Journal Of Religion And Health, 31(3), 187-195.
Nakra, T. (1974). Saykoliciyyetü’l-Kıssa fi’l-Kur’ân, Tunus: eş-Şerîketü’t-Tunusiyye.
Namlı, T. (2007). Arketipsel Sembolizm Açısından Elif Şafak’ın Pinhan Romanının İncelenmesi. International Periodical For The Languages, Literature And History Of Turkish Or Turkic, 1210-1230. .
Neda , A. (1980). , Din Psikolojisine Giriş. Ankara 1980: MEB Yay.
Orhan, H. (1988). Ruhbilim Sözlüğü,. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Özcan, M. (2016). İnsan felsefesi- insanın neliği üzerine bir soruşturma. Bilge su Yayıncılık.
Pilard, N. (2018). C. G. Jung And İntuition: From The Mindscape Of The Paranormal To The Heart OfPsychology. . Journal Of Analytical Psychology, 63(1), 65-84. Doi:10.1111/1468-5922.12380.
Serrican, E. (2015). Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramındaki Arketip Kavramının Edebiyata Yansıması. International Journal Of Social Sciences And Education Research., 1(4), 1460-1472.
Snowden, R. (2012). Jung Kilit Fikirler. (K. Atakay, Çev.) İstanbul: Optimist Yayınları.
Şimşek, E., & Şenocak, E. (2009). İbni Sina Hikayelerinin Arketipsel Tahlili. Milli Folklor.
Ukray, M. (2016). Jung Psikolojisi. Ankara: Yason Yayınları.
Yakın, V., & Ay, C. (2012). Markaların Kişilik Arketiplerinin Araştırılması Üzerine Bir Araştırma. The Turkish Online Journal Of Design, Art And Communication., 2 (3), 27-36.
Cihan Taş
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!