Görüş Bildir
Haberler
Hiçbir Başarı Cezasız Kalmaz

etiket Hiçbir Başarı Cezasız Kalmaz

Prof.Dr.Bora Farsak
09.07.2024 - 10:57 Son Güncelleme: 09.07.2024 - 12:20

Hepimizin onlarca yüzlerce kez duyduğu sadece duymakla kalmayıp kendi ya da yakınlarının yaşadıklarıyla örnekledikleri bir başlıktır bu. Ben bunun bugün biraz mesleki tarafından bahsetmeye çalışacağım.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Cümle... “Kızımızı ne doktorlar istedi.” diye başlar...

Cümle... “Kızımızı ne doktorlar istedi.” diye başlar...

Doktordan satılık ev, doktordan satılık arabalar cazibe merkezidir, niye olduğunu ben hâlâ anlamadım ama...

“Üst komşum doktor, biliyor musun?” diye bahsedilir. Hatta ve hatta “Ayy şu ünlü doktoru tanıyorum, ona gittim.” diye cümlelerle devam edilir.

Peki, bu devam eden cümlelerdeki başarı sırrı ve bunun cezasından haberdar mısınız?

Ceza 18 yaşında başlar; başlangıçta herkes eller havaya 4 sene okurken, siz 6 sene okursunuz ki, olması gerekendir. Belki altı sene bile azdır çünkü sonuçta insan hayatıyla oynuyorsunuz. Asıl ceza diplomanızı alıp kepinizi fırlattığınızda gelir. E buyur kardeşim, sen şu torbaya bir el at da, bakalım sana güzide ülkemizin hangi köyü çıktı.

Bu hurafe değildir. 1989’da bu bana söylendi. Mecburi hizmet ile devam eder cezanız. Buna da tamam, sağlık olmazsa olmaz. Eskiden bunun altında bir başlık vardı: “Devlet seni bedava okuttu, bunun karşılığını ver.”  E peki, bugün milyonlar harcayıp baba bursuyla okuyanlar niye gidiyorlar o zaman. Bunun cevabı hâlâ yok.

Devam edelim. Bugün için sadece ülkemizde değil dünyanın çoğu yerinde illaki İhtisas yapmak zorundasınız. İyi bir merkezde iyi bir cerrahi İhtisas 5-6 yılın altında değil. Yalnız burada hemen bir parantez açmak lazım; 6 seneyi bitirdiniz, 2 sene mecburi hizmet yaptınız geçti 8 sene,  bu 8 sene içerisinde sınıf arkadaşlarınız okulu bitirdiler, erkekler askerliklerini yaptırdılar ve işe başladılar sizi ise hâlâ bir hiçsiniz. Devam edelim serüvenimize...

Yaş iyimser şartlarda bugün 26, ihtisasa başladınız. “Hoş geldin yavrum, hadi bakalım sen gel biraz günaşırı nöbet tut iyi gelir, iyi öğrenirsin.” Evet, olması gereken kesinlikle. Her işin bir kuralı var buna da okey. Bu arada, dışarıda “eller havaya” devam ettiği gibi kariyer planları da devam ediyor. Şimdi şartlar biraz daha iyi ama ben Hacettepe'de hamam böcekleriyle ve farelerle 6 yıl geçirdim. Bunu, kış aylarında üç günde bir, yaz aylarında ise günaşırı nöbet tutarak tamamladım. 

“Çok güzel, tebrik ederim yavrum, kalp ve damar cerrahisi uzmanı oldun, yaşasın…”  

“Ee, ben kimim?” 

“Kocaman bir hiçsin evladım. Hadi sen çok başarılı çalıştın, 32 yaşına geldin. Sen bir-iki sene daha mecbur hizmet yap, biraz ülkene hizmet et.”

Kesinlikle doğru, ülkemize hizmet etmeliyiz ama niye sadece biz? (Asker,polis,yargı mensuplarından özür dileyerek.)

Kesinlikle doğru, ülkemize hizmet etmeliyiz ama niye sadece biz? (Asker,polis,yargı mensuplarından özür dileyerek.)

Bu arada, arkadaşlarım bayağı bir yol aldılar. Benzer bir başlıkla devam ettiğimizde, teknolojik gelişmelere ve özellikle tıptaki gelişmeleri  göz önüne aldığımızda, artık süper ihtisaslar, üst ihtisaslar çıktı. 

Kendi branşımdan bahsedecek olursam; çocuk kalp damar cerrahisi yani 6 sene okudum, 2 sene mecburi hizmet yaptım, 6 sene daha okudum, Kalp Damar Cerrahisi yaptım, 2 sene daha mecburi  yaptım ve ben çocuk kalp damar cerrahı olmak istiyorum. “Tabii yavrum gel 2-3 sene daha İhtisas yap”. Peki, onu da yapalım, biraz daha nöbet tutalım, sonra “Sen hadi birazcık daha mecburi hizmet yap.”

3. mecburi yapılmıyor olabilir ama yaş 36, sınıf arkadaşlarım genel müdür.  Ben uzman doktor.     

Eskiden fena değildi ama şimdi dosyasını YÖK'e gönderen Doçent, 5 sene sonra elini sallayan Profesör olduğu için Profesör olmadığınız takdirde bazı branşlarda maalesef ki çok etkin olamıyorsunuz yani çalışmaya devam.

Şimdiki nesil aslında şanslı çünkü benim  askerlik yaptığım yıllarda doktorlara kısa dönem yoktu. Herkes gelir, askerliğini yapar, el sallar, 45 gün sonra gider, sen hayatından 16 ay daha verir,  45 günde bir sana el sallayanlardan ruh sağlığın bozulurdu.

Şimdi hiç olmazsa o var. 

Geleyim bugünkü yazının ana başlığına. Ben 60 yaşıma geldim. Aşkı Memnu'yu çocukken televizyonda seyretmiştim sonra tekrar çekildi, tekrar gösterime girdi.  Aşkı bildik de Memnu ne? Türkiye'nin en güzel kelimesi 'YASSAH BILADER'. Nuh Nebi’den kalma, 1928 senesinde çıkan, çoğunuzun adını bile bilmediği Tababet ve şuabat-ı sanatların icrasina dair kanun der ki; doktora reklam memnudur.

Hâlâ “Ne alaka?” diyorsunuz biliyorum, alaka birazdan gelecek. Evet, memnu yasak demektir. Bunu genç yaşımızda diziden öğrendik. Şu andaki gençler büyük ihtimalle bakmadıkları sürece bilmiyorlardır, bilmeleri de gerekmiyor zaten. Anneannemin anneannesinden kalma bir tababet kanunu ile işler düzenlendiği için ve hiçbir iktidar bu konuda bir revizyon ya da yol almaya niyetlenmediği için hâlâ doktora her şey 'MEMNU' yani ' YASSAH BILADER'.

Evet, gelelim konunun aslına, bu mesneviden kalma tababet kanunu ile doktora her şey özellikle de reklam yasak.

Evet, gelelim konunun aslına, bu mesneviden kalma tababet kanunu ile doktora her şey özellikle de reklam yasak.

Doktorun reklamı olur mu? Bir tartışma konusu oluşturabilir, tabii ki “olmaz” diyenler olabilir, “Aa, doğal hakkı.” diyenler olabilir ya da ortada kalanlar olabilir. Bunların hepsine saygı duyuyorum ama burada önemli olan başlık, doğru bilgilendirme yapıldığı sürece, ifade özgürlüğünün olmasıdır. Bizde avukat reklam yapabilir, 81 ilde davaya girebilir, müteahhit karnesi varsa -ki maşallah her köşe başında bir tane var- Türkiye'nin 81 ilinde İnşaat yapabilir, göğsünü gere gere reklamlarını yapabilir hatta bunlar ilk depremde yıkılabilir ve hiçbir sorun yaşamazsın. Her yerde ticaret yapabilirsin, her yerde at oynatabilirsin ancak doktorsan bunların hiçbirisini yapamazsın.

Aslında ikinci bir muayenehane açma hakkın vardır. Ha, bu üç-dört olamaz bu arada ama bakanlığa yazı yazarsın ve sana cevap vermezler ve son satırlar... Bugün artık hayatımızın vazgeçilmez parçası sosyal medya. Evet, düşünün, hepimiz telefonu unuttuğumuzda eve dönüyoruz çünkü artık elimiz, kolumuz, gözümüz gibi bir parçamız haline geldi ve dikkat edin, Instagram'a giriş saatlerinize bakın, hepimiz bu aptal kutusunun oyuncağı olduk, faydası kadar zararı da var. 

Biraz önce söylediğim gibi doğru bilgilendirme ki bunun tek yolu var: Denetleme. Ortalık maalesef her konuda (ki sadece doktorluktan bahsetmiyorum bütün mesleklerden bahsediyorum.) yalan dolan haberlerle dolu ve bunun tek bir çözümü olabilir: Denetim,denetim, denetim. Evet, aşkı memnunun bize vuran kısmına geldiğimizde ise doktor adı soyadı ve İhtisas alanı dışında hiçbir şey yapamaz, hiçbir şey paylaşamaz “Bende bu alet var.” diyemez, “Bu aletin bu özellikleri var.” diyemez, hastası ile fotoğraf paylaşamaz, hastasının öncesi-sonrası fotoğraflarını paylaşamaz, hastane, muayenehane ya da ameliyathane görüntüsü paylaşamaz. Paylaşırsanız ne olur? Alt sınır 550.000 TL olmak üzere yani kabaca bir hesapla iki buçuk yıllık asgari ücret karşılığını ceza olarak ödersiniz. Alt sınır 550.000 dikkat çekmek isterim.

“Denetim yapmayalım, ceza keselim. '

Bu memlekette en üstten en alta, doktor düşmanlığı bitmez. İşin düşünce baş tacımızsınız ,iş bitince paragöz o.... ç...... dur doktor.

“YASSAH BILADER'. Evet, Aşk-ı Memnu’nun son sahnesi… 

Şimdilik hoşça kalın. Sağlıkla kalın. 

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
39
11
4
2
1
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam