onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Hasan Cemal'e Harvard'dan Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü

Hasan Cemal'e Harvard'dan Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü

ATKN
13.03.2015 - 11:05 Son Güncelleme: 13.03.2015 - 13:56
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı'nın her yıl verdiği Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nün 2015'teki sahibi Hasan Cemal oldu. Vakıf ödülün Cemal'e verilme gerekçesi olarak, 'kariyeri boyunca basının özgürlüğünü savunduğunu' belirtti. Cemal ise ödül törenindeki konuşmasında, 'Bir başbakanın seçim meydanlarında gazeteci yuhalattığı, gazeteci -özellikle kadın gazetecileri- tehdit ettiği bir ülkeden geliyorum. Bir başbakanın kendisi gibi düşünmeyenleri hain ilan ettiği bir ülkeden geliyorum' dedi.

Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı'nın her yıl verdiği Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü Hasan Cemal'e verildi. Ödül, gazetecilikte 46. yılını tamamlayan T24 yazarı Hasan Cemal'e, 'kariyeri boyunca basının özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba' gerekçesiyle verildi. Ödülün Cemal'e verilmesi, dünyanın her yerinden 24 deneyimli gazetecinin oylarıyla kararlaştırıldı. Cemal, Harvard Üniversitesi'nde düzenlenen törenle ödülünü aldı.

Törende konuşan Los Angeles Times Londra Temsilcisi Henry Chu, 'Arzumuz, sizin Türkiye'de basın özgürlüğünü ayakta tutmak için hayat boyu gösterdiğiniz kazanımları tanımak ve aynı zamanda, daha genel olarak, Türk gazetecilerin Türkiye'de giderek daha zorlaşan koşullar altında, iktidara gerçekleri söylemek için verdikleri mücadeleyi de tanımaktır. Sizin ve birçok meslektaşınızın medya özgürlüğünün önemini herkese gösterme yolundaki kararlılığını alkışlıyoruz' diye konuştu.

Hasan Cemal ise törende yaptığı konuşmada, ödülün hem kendisi hem de Türkiye'deki meslektaşları için çok anlamlı olduğunu belirterek, 'Türkiye'deki meslektaşlarım derken, en azından bugün hâlâ kendi vicdanlarını dinleyebilen, hâlâ iktidar sahiplerinden hesap sorabilen ve hâlâ kendi işlerini riske edebilen, hatta bazen kendi özgürlüklerini tehlikeye atabilen gazeteci meslektaşlarım var aklımda. George Orwell der ki: 'Özgürlük başkalarının duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmektir.' Hiç kuşkunuz olmasın. Türkiye'de bugün hâlâ böyle bir özgürlüğe sahip çıkan, böyle bir özgürlük anlayışını güçlendirmek isteyen meslektaşlarım var' dedi.

'Bir başbakanın sosyal medyayı baş belası ilan ettiği bir ülkeden geliyorum'

Konuşmasında Sedef Kabaş'ı hatırlatarak, Türkiye'de attığı bir tweet nedeniyle gözaltına alınıp, 5 yıl hapis istemiyle yargılanan gazeteciler bulunduğunu ifade eden Hasan Cemal, şunları söyledi:

'Bir başbakanın sosyal medyayı baş belası ilan ettiği bir ülkeden geliyorum. Twitter'ın, YouTube'un siyasal iktidar talimatıyla yasaklandığı bir ülkeden geliyorum. Bir başbakanın telefon talimatıyla haber attırdığı, gazeteci attırdığı, televizyon programı sansürlettiği, hatta televizyon tartışma programlarına kimin çıkıp kimin çıkmayacağına karıştığı bir ülkeden geliyorum. Bir başbakanın telefonda, bir yazıdan dolayı bir gazete patronunu ağlatıncaya kadar azarlayabildiği bir ülkeden geliyorum. Bu patron benim patronumdu. Servetini gazete kâğıdından, gazetecilikten değil, devletle iş ilişkilerinden yapmıştı. Bu yüzden olacak, başbakan tarafından azarlandığında, sesini çıkaramadı. Ve başbakanın bu gazete patronunu ağlatıncaya kadar azarlamasının nedeni ise benim yazmış olduğum bir yazıydı.'

'Başbakanın seçim meydanlarında gazeteci yuhalattığı ülkeden geliyorum'

'Bir başbakanın seçim meydanlarında gazeteci yuhalattığı, gazeteci -özellikle kadın gazetecileri- tehdit ettiği bir ülkeden geliyorum. Bir başbakanın kendisi gibi düşünmeyenleri hain ilan ettiği bir ülkeden geliyorum' diyen Cemal, yaşanan hukuka aykırılık ve ayrımcılık örneklerini sayarak şöyle devam etti: 'Bu ülkenin adı Türkiye. Düne kadar başbakan, geçen ağustos ayından beri cumhurbaşkanı olan siyaset adamının adına gelince: Recep Tayyip Erdoğan. Türk usulü -ya da alaturka- bir başkanlık sistemiyle tek adamlık yolunda hızla ilerleyen Recep Tayyip Erdoğan'ın hukukun üstünlüğüne saygısı yok. Yargı bağımsızlığı takmıyor. Kuvvetler ayrılığı tanımıyor. Demokrasiyi seçim sandığından çıkan çoğunluk sanıyor. Seçim sandığından çıkan çoğunlukla, demokrasilerde yargının teslim alınamayacağını, kuvvetler ayrılığının hiçe sayılamayacağını, ifade özgürlüğünün tepelenemeyeceğini, özgür ve bağımsız medyanın yok edilemeyeceğini, sivil toplumun fethedilemeyeceğini, yani demokratik değerlere dokunulamayacağını öğrenebilmiş değil. Bundan sonra öğrenebilmesi de imkânsız. Oysa, Türkiye'yi demokrasiler dünyasına götürebilirdi. Ama şimdi demokrasiye ters sularda seyrediyor.'

CNN Türk

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam